KHK ile ihracın ardından tarıma yönelen tekniker Rozerin Çatak: Kapitalist sistemden kurtuldum

05 Temmuz 2017
 Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde radyoterapi teknikerliği görevinden KHK ile ihraç edilmesinin ardından organik tarıma başlayan Rozerin Çatak, “Kapitalist sistemin amacı insanların doğa ile bağını koparmak. Toprakla bağını koparırsan kişiyi teslim alırsın.  Ben de bu noktada toprak ile o bağı tekrar kurup, kendimi kapitalist sistemden kurtardım diyebilirim” diyor. 675 sayılı KHK ile ihraç […]

 Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde radyoterapi teknikerliği görevinden KHK ile ihraç edilmesinin ardından organik tarıma başlayan Rozerin Çatak, “Kapitalist sistemin amacı insanların doğa ile bağını koparmak. Toprakla bağını koparırsan kişiyi teslim alırsın.  Ben de bu noktada toprak ile o bağı tekrar kurup, kendimi kapitalist sistemden kurtardım diyebilirim” diyor.

675 sayılı KHK ile ihraç edildikten sonra Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesine bağlı Başil köyündeki bir dönümlük arazide organik tarım yapmaya başlayan radyoterapi teknikeri Rozerin Çatak, orta sınıfın ilk kez bu kadar sert bir müdahaleye maruz kaldığını dile getiriyor. İhraç kararıyla ilk anda kendisini ‘sudan çıkmış balık gibi’ hissettiğini belirten Çatak, daha sonra arkadaşlarıyla bir araya gelip bundan sonra ne yapacaklarıyla ilgili arayışlara yöneldiklerini ifade etti.

İhraç edimesinin ardından akrabası ve köylülerin verdikleri arazide ekolojik tarıma başlayan Rozerin Çatak, sebzenin yanı sıra yine kendisi gibi KHK ile işten çıkarılan arkadaşının açtığı kafede servis edilen şerbet için reyhan da yetiştiriyor. Tarım yaptığı köylülerle kurduğu bağın hastanede çalıştığı yıllarda oluştuğunu anlatan Çatak, onların da bu süreçte kendisine destek verdiğini dile getiriyor. Tarımla uğraşmaya başladığında gündelik hayatı ve sistemle kurulan ilişkiyi daha farklı bir şekilde değerlendirmeye başladığını belirten Çatak, “ Ciddi bir tüketim halindeymişiz. Memur zihniyetinin verdiği o bankalardaki krediler gibi gereksiz şeyler bunlar, hepsi ortadan kalktı. Şimdi hiç bankaya gitmek gibi bir derdim yok. Kredi kartları zihniyetten kurtuldum. Şimdi fark ediyorum da hayatlarımızı tamamen ipoteklemişiz. İlk başta neye uğradığımı şaşırdım ama oturup sağlıklı düşününce kendi adıma ihracı olumlu da karşılayabiliyorum. Çok anlamlı mesela eve gidiyorum iki saat sonra bahçemi özlüyorum. Genelde çok mutlu olmazdım. Şu an inanılmaz mutlu oluyorum. Hele de tarlayı çapa yaptıktan sonra suyu çekiyor ya o an çok keyif alıyorum” diye konuşuyor. Mahsullerini pazarda değil ihraç edilen arkadaşlarının kurduğu yemek fabrikasına vereceğini belirten Çatak, “Tamamen kolektif bir çalışma olacak. Kâra bulaşmadan komünle bir ağ kurmaya çalışıyoruz. Hedefimiz biraz daha büyütmek. Bu hasadı topladıktan sonra kışlık sebzeler ekmeyi düşünüyoruz. Kışın daha büyük bir arazide çalışmayı planlıyoruz. Bunları da ürettikten sonra kendi içimizde dönüştüreceğiz” şeklinde anlatıyor.

KHK ile ihraçlarının siyasi bir karar olduğunu ve bir gün mutlaka işlerine döneceklerine inandığını da belirten Rozerin Çatak, “Bizim bir mücadelemiz var; anadilde ulaşılabilir nitelikli sağlık hizmeti sunmak. İhraç edilmiş olabiliriz ama nihayetinde hâlâ sağlıkçı kimliğimiz var. Döndüğümüzde kaldığımız yerden bu mücadelemizi tekrar sürdüreceğiz. Ama bu tarım faaliyetlerini işimize döndüğümüz zaman da sürdürmeyi hedefliyoruz” diyor.

Özellikle kadınların mücadeleyi bırakmaması gerektiğini belirten Çatak, bir arada daha güçlü olunacağını hatırlatarak, “Kadınlar, KHK ile ihraçlara ve diğer baskılara karşı öz gücünün farkına varıp komünal ağın bir parçası olmalı. Örgütlü gücümüzü ne kadar korursak o kadar güçleniriz. Bu süreç geçecek. Ama geçtikten sonra geride bir enkazın kalmaması gerekiyor. Tam tersine daha güçlü daha iradeli ve örgütlü bit kitle oluşmalı. Temel çağrımız örgütlüğümüzü birleştirip bu mücadelemizi daha da yükseltmek’’ diyor.