Eğitim Reformu Girişimi 11. Eğitim İzleme Raporu Verileri Açıklandı

Dünya çapında cinsiyet eşitliği alanında ilerlemenin yavaşladığını, hatta bazı alanlarda kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsizliğin arttığını ortaya koyan Eğitim Reformu Girişimi 11. Eğitim İzleme Raporu’na göre; kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması için 108 yıl gerekirken erkeklerle eşit ücrete sahip olması için de 202 yıl geçmesi gerekiyor.

Eğitim Reformu Girişimi, 11. Eğitim İzleme Raporu’nu yayınladı. Raporda, önceki yıllardan farklı olarak; öğrenimini tamamlayan ve sürdürmekte olan gençlerin istihdamı ve siyasi katılım durumları da yer aldı.

Eğitimde Cinsiyetçilik Kadınların ve Kız Çocuklarının Aleyhine İşliyor

Raporun eğitimde cinsiyetçilik ile ilgili bölümlerinde ise kadınların ve kız çocuklarının eğitime erişim, devamlılık gibi konularda dezavantajlı olduğu görülüyor.

Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG) ‘Eğitim İzleme Raporu 2017-2018’e göre, erkeklerin yüzde 31’i, kadınların ise yüzde 34’ü okulu bırakıyor. Ayrıca gençlerin yaklaşık yüzde 30’u ne okula gidiyor ne çalışıyor. Türkiye’de okul çağında olan çocuklar, eğitimin özelleştirilmesi, okul türü dayatması, cinsiyetçi, gerici ideoloji vb. nedenlerden eğitimden erken ayrılmak zorunda kalıyor.

ERG’nin raporuna göre, 15-29 yaş arasındaki gençlerin yüzde 27,2’si ne öğrenim görüyor ne de bir işte çalışıyor. Ortaöğretim çağında olan 14-17 yaş aralığındaki 332 bin 956 çocuk ise örgün eğitim yerine açık öğretime devam ediyor. Yükseköğretim söz konusu olduğunda ise bu oran sert şekilde düşüyor. Kızların yüzde 39’u, erkeklerin ise yüzde 34’ü üniversiteye gidiyor.

Kadınların ve Kız Çocuklarının Eğitime Erişim Sorunu

Türkiye’de çeşitli nedenlerle eğitime erişimde, kız çocukları, mülteci çocuklar, anadili Türkçe olmayan çocuklar, LGBTİ+’lar, engelli çocuklar ve geçici koruma altındaki çocukların dezavantajları günden güne artarak devam etmektedir.

  • İlkokul düzeyinde net okullaşma oranı 2016-17’de yüzde 91,2 iken, 2017-18’de yüzde 91,5 oldu. Bu oran cinsiyete göre; kızlar için yüzde 91,7 oğlanlar için yüzde 91,4’tür.
  • Ortaokulda net okullaşma oranı 2016-17’de Türkiye genelinde yüzde 95,7 iken, 2017-18’de yüzde 94,5’e gerilemiştir. Ortaokulda net okullaşma oranı kızlar için yüzde 94,7, oğlanlar için ise yüzde 94,3’tür.
  • 2016-17’de yüzde 82,5 olan ortaöğretimde net okullaşma oranı, 2017-18’de yüzde 83,6’ya çıktı. Bu oran Türkiye genelinde cinsiyet ayrımında önemli ölçüde farklılaşmıyor; kadınlarda yüzde 83,4, erkeklerde ise yüzde 83,8’dir.
  • 2017-18 eğitim öğretim yılına bakıldığında 14-17 yaş aralığında olup açık öğretim lisesinde okuyan 332.956 öğrenci vardır. Bu öğrencilerin yüzde 40,3’ü kadın, yüzde 59,7’si erkektir.

Net okullaşma oranı artsa da eğitime erişimde dezavantajlı konumda olan çocukların durumu ciddiyetini korumaktadır. Özel eğitime ihtiyacı olan çocukların ne kadarının eğitime erişebildiğine ilişkin herhangi bir veri bulunmamaktadır.

Suriyeli çocukların eğitime erişiminde cinsiyetler arasındaki farkın eğitim kademelerine göre durumu, kamuoyuyla paylaşılmamaktadır. Eğitime erişimde dezavantajlı durumda olan, anadili Türkçe olmayanlar ve Suriyeli olmayan mülteci çocuklar gibi sorun yaşayan başka pek çok çocuk vardır (ERG).

Öğrenci Başına En Az Harcama Yaptığı Ülke Türkiye

OECD ülkelerinde erkeklerin eğitim düzeyi kadınlardan daha düşükken, Türkiye’de aksine kadınlar erkeklere göre dezavantajlı konumdadır.

  • Türkiye’de 2017 yılında, eğitimden erken ayrılma oranı kadınlarda yüzde 34 iken, erkeklerde bu oran yüzde 31 olarak kayda geçmiştir.
  • Türkiye’de 25-34 yaş aralığında olup lise eğitimi almamış olanların oranı kadınlarda yüzde 47 iken, erkeklerde yüzde 42’dir.
  • Yine, OECD ülkeleri arasında, devletin eğitim kurumlarına öğrenci başına en az harcama
    yaptığı ülke Türkiye.
  • 2017-2018 eğitim-öğretim yılında, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ilkokul ve ortaokul düzeyinde 17, lise düzeyinde 24, İHL’lerde 10 olmak üzere toplam 51 ayrı müfredat programını tamamen yenilemiştir.
  • Yeni müfredatın daha önce 1., 5. ve 9. sınıflardan itibaren uygulanacağı belirtilmiş, ancak daha sonra bütün sınıflarda uygulanacağı açıklanmıştır. Yeni müfredat öğretim programları ve ders kitaplarında doğrudan bilim, felsefe, tarih ve sanat dersleri , başta fen bilimleri olmak üzere bilim derslerinde ünite ve kazanım sayıları azaltıldı.

Genç İşsizliğinde Kadın-Erkek Ayrımı

Türkiye OECD ülkeleri arasında ne istihdamda ne eğitimde olan 18-24 yaş arası kadınların oranının en yüksek olduğu ülke konumundadır. 2016-2018 verilerine göre, bu oran yüzde 33.1 ile OECD sıralamasının en altındadır.

OECD ülkeleri içinde ne eğitimde ne istihdamda olan 15-19 yaş aralığındaki gençlerin oranı yüzde 6 iken, bu oran 20-24 yaş arası için yüzde 16’ya, 25-29 yaş arası için de yüzde 18’e kadar artış göstermektedir.

Ücret eşitsizliği oranları dikkate alındığında, çoğu OECD ülkelerinde kadın ve erkek arasındaki ücret farklılıklarının kapanmasının yaklaşık 50 yıl alacağı öngörülmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)
verileri de bu durumu doğrulamaktadır.

Çocuğa Karşı Şiddet ve Yönelik Cinsel Suç Oranları Artıyor

Raporda, öğrencilerin toplumsal cinsiyet temelli şiddete maruz kaldığı durumlarda, okuldaki idareci ve öğretmenlerin söz konusu şiddeti görmezden gelmeyi tercih ettiği de belirtilmektedir.

  • 2017 yılı genelinde ve 2018 yılının ilk 6 ayında, 18 aylık bir süre zarfında 21.957 çocuk hamile
    olarak kayıtlara geçmiştir.
  • Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre; 2017 yılında 387 çocuk, 2018
    Ekim ayına kadar ise 1020 çocuk istismara uğramıştır.
  • 2017’de çocukların cinsel istismarı hakkında açılan davalarda suç sayısı toplam 16.348’i
    bulmuştur.

Çocuk Hak İhlalleri

Türkiye’de anadili Türkçe’den farklı (Kürtçe, Arapça, Lazca, Hemşince, Çerkezce, Rumca, Gürcüce vb.) olan milyonlarca çocuğun kendi anadillerinden koparılmadığı bir ortamda eğitim görmeleri en temel haklarıdır.

  • Türkiye’de farklı inanca mensup çocukların zorunlu din dersine tabi tutulması sözleşmeye aykırıdır.
  • AİHM’in Türkiye aleyhine verdiği çok sayıda karara rağmen zorunlu din dersi uygulaması devam
    ettirilmektedir.
  • Bakanlık verilerine göre, 2017 yılında her 100.000 çocuktan 1.608’i suça sürüklenmiştir.
  • İHD’nin İnsan Hak İhlalleri Bilançosu’na göre, 8 çocuk zırhlı araç ya da sivil polis aracı çarpması
    sonucu; 24 çocuk resmi hata sonucu hayatını kaybetmiştir.
  • İHD’nin raporuna göre, mayın ve sahipsiz bomba patlaması sonucu 6 çocuk yaşamını
    yitirmiştir.
  • 2017 yılında 15 çocuk (8 kız, 7 erkek) “intihar’’ ederek yaşamına son vermiştir.

Türkiye’de çocuk işçiliği kalıcı ve toplumsal bir problemdir. 2018 yılının Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Yılı ilan edilmesine karşın çocuk işçiliğini denetleme konusunda etkili bir politika yürütülmediği açıkça görülmektedir.

  • Türkiye’de Çocuk İşçiliği ve İş Cinayetleri Raporu’na göre, 2013’ten 2018’in ilk 5 ayına kadar
    29’u mülteci/göçmen olmak üzere 319 çocuk iş cinayetinde yaşamını yitirmiştir.
  • Türkiye’de halen yasalara göre, çalışması yasak olan çocuklar, tarım işçisi çocuklar ve stajyer-
    çırakların da eklenmesiyle 2 milyondan fazla çocuk işçi bulunmaktadır.
  • Başta mevsimlik tarım olmak üzere, 15 yaşından küçük çocukların sanayi, tekstil, mobilya gibi
    pek çok sektörde çalıştığı görülmektedir. Özellikle mevsimlik tarımda, çalışma yaşı 5’e kadar
    düşmektedir (ERG).

2012 yılından beri Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yeni bir “Çocuk İş Gücü Anketi” yapılmamıştır.

Mülteci ve Geçici Koruma Altındaki Çocukların Eğitime Erişimi

Ekonomik ve sosyal zorlukların yanı sıra ataerkil düzenle de baskı altındaki Suriyeli kadın ve çocuklarda işsizlik çoğunlukta olduğu gibi, iş gücü piyasasında olanlarının neredeyse tamamı güvencesiz çalıştırılmaktadır. Suriyeli kadın ve çocukların dil sorunu nedeniyle toplumsal yaşamdan uzak kaldığı da bilinmektedir.

  • Ekim 2018 itibarıyle hala eğitime erişemeyen 405.906 Suriyeli çocuk vardır.
  • İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), 18 Aralık Dünya Göçmenler Günü nedeniyle iş cinayetlerine ilişkin bir rapor yayınlamıştır. Rapora göre, 18 Aralık 2018 itibariyle, yıl içinde en az 108 göçmen/mülteci hayatını kaybetmiştir.
  • 15 Temmuz sonrası, okullarda kız ve erkek çocuklara cinsiyetçi rollerin dağıtıldığı oyunlar yaygınlaştırıldı.
  • Kadriye Moroğlu Anadolu Lisesi’nde öğrencileri taciz ettiği iddiasıyla hakkında dava açılan coğrafya öğretmeninin başka bir okulda görevine devam ettiği ortaya çıktı.
  • Eğitimin hemen her kademesinde etkinliğini artıran ve öğrencilere yönelik projeleri hayata geçiren Diyanet İşleri Başkanlığı, üniversite öğrencileri için umre programı hazırladı.
  • Son 5 yılda devlet yurtlarından “süresiz çıkarılma cezası” almaları nedeniyle bursları kesilen öğrenci sayısının 451’dir.

Çocuk Yaşta Evlilik

  • TÜİK verilerine göre, ülkede 2017 yılında gerçekleşen 569 bin 459 resmi evlilikten 23 bin
    906’sı 16-17 yaş grubunda gerçekleşmiştir. 16-17 yaş grubunda bulunan kız çocuklarının sayısı
    23 bin 906’dır.
  • Türkiye’de yoksul kız çocuklarının çocuk yaşta evlenme olasılığı, varlıklı olan yaşıtlarına göre 2,5 kat daha fazladır.

LGBTİ Öğrencilerin Eğitim Hakkı Görmezden Gelindi!

Homofobi ve Transfobi Temelli Nefret Suçları Raporu 2017’ye göre; LGBTİ+ bireylere karşı gerçekleşen 117 nefret suçundan 23’ü çocuk yaşta LGBTİ+ bireylere karşı işlendi ve bu 23 nefret suçunun 10’u okul ortamında gerçekleşti (ERG).

Cezaevindeki Çocuklar

  • Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü, cezaevlerinde 743’ü annesiyle kalan bebekler olmak üzere 3 bin çocuk bulunduğunu ve bu çocukların 82’sinin kız çocuğu olduğunu açıklamıştır.
  • Cezaevlerindeki LGBTİ bireylerin sayısı 200’e yakındır.
  • Cezaevlerindeki tutuklu öğrenci sayısı bin 848’dir.
  • CİSST’in Kasım 2017 tarihli “Çocuk Mahpuslar” raporuna göre, 2009 yılından Mart 2017’ye kadar 17 çocuk cezaevlerinde hayatını kaybetmiştir. Bu çocukların 9’u yaşamına son vermiştir.

Engelli Çocukların Eğitime Erişimi

Türkiye’de engelli çocukların yüzde 89,3’ü çeşitli sebeplerden dolayı okula gidememekte ve eğitim
hakkından mahrum kalmaktadır.

Türkiye, Çocuklar Arası Fırsat Eşitliği Sıralamasında Son Sırada!

Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi’nin “Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması”nın 2018 sonuçlarına göre 2018 yılında kadının en büyük sorunları aşağıdaki şekilde sıralanıyor:

  • Şiddet
  • İşsizlik
  • Eğitimsizlik
  • Sokakta baskı ve taciz
  • Aile baskısı
  • Kadın erkek eşitsizliği
  • Çevre/mahalle baskısı
  • İş yerinde ayrımcılık
  • Politik baskı ve şiddet

Ders Kitaplari Ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği

Değişen Ders Kitaplarında Sekülerizm ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Araştırması’na göre, yenilenen kitaplarda kadın görünürlüğü ve seküler öğeler daha az yer alıyor. Araştırma kapsamında 2016 ve 2017 yıllarında basılan kitaplar arasında, ilkokul için 4, ortaokul için 6, lise için 6 kitap seçildiği belirtiliyor.

Ders kitaplarının karşılaştırmalı analizi sonucunda araştırma bulguları, 9. sınıf Tarih, 9. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitaplarında sekülerizm konusunda, 1. sınıf Türkçe, 5. Sınıf Türkçe ve 9. sınıf Tarih kitaplarında ise toplumsal cinsiyet konularında önemli değişikliklerin olduğunu gösteriyor. Yeni kitaplardan, toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin içeriğin neredeyse tamamen ve seküler öğelerin ise büyük oranda çıkarıldığı belirtiliyor.

9. sınıf Tarih kitabında toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin içeriğin neredeyse tamamen çıkarıldığı, toplumsal cinsiyete ilişkin en önemli farklılıkların 1. ve 5. sınıf Türkçe ders kitaplarında olduğu belirtiliyor. Bu kitaplarda metinler ve görsellerin daha cinsiyetçi bir yaklaşımla hazırlanmış olduğu sonucuna varıldığının altı çiziliyor.

Kız Öğrencilerin Eğitime Katılımı OECD Sıralamasının Sonlarında Eşit Haklar İçin 108 Yıl Gerekli
Dünya Ekonomik Forumu’nun açıkladığı 2018 Cinsiyet Eşitliği Raporu’na göre Türkiye, kadın-erkek
eşitliği konusunda 149 ülke arasında 130’ncu sırada yer aldı.

OECD raporuna göre, kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması için 108 yıl gerekirken erkeklerle eşit ücrete sahip olması için de 202 yıl geçmesi gerekiyor.

Rapor, dünya çapında cinsiyet eşitliği alanında ilerlemenin yavaşladığını, hatta bazı alanlarda kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsizliğin arttığını ortaya koymaktadır. Cinsiyet eşitsizliğinin artış gösterdiği alanların başında sağlık ve eğitim gelmektedir. Buna bağlı olarak da matematik, bilişim, teknik ve fen bilimleri dallarında beceri ve bilgi gerektiren ve gelişmekte olan alanlarda kadınların yeterince temsil
edilmediği ortaya çıkmaktadır.

Raporda, Türkiye’de kadınların sadece yüzde 50’sinin üniversite eğitimini tamamlayarak standart bir diploma alabildiği açıklandı. OECD’nin ortalamasında ise bu oran yüzde 58’dir.