Eğitim Atölyesi’nden Öğretme ve Öğrenme Pratiklerini Yansıtacak Bir Model: Okul İklimi

Kalkınma Atölyesi çatısında çocuk faydası odaklı çalışmaların yürütüldüğü ve eğitime dair örnek modellerin geliştirildiği bir platform olan Eğitim Atölyesi Gönüllü Direktörü, Necmettin Erbakan Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nilay Keskin Samancı ile yaptıkları çalışmaları konuştuk. Eğitim Atölyesi'ne göre eğitim alanında sivil topluma düşen rol, çocukların okul terkine neden olan problemlere sürdürülebilir ve gerçekçi çözümler getirmek.

Kalkınma Atölyesi’nin alt odaklarından biri de eğitim. Bize biraz Eğitim Atölyesi’nde neler yaptığınızdan bahsedebilir misiniz?

Eğitim Atölyesi, çok geniş bir spektrumda çalışmalar yürütmektedir. Yaptığımız çalışmaların çocuk faydası odaklı olması, gerçekçi/ uygulanabilir çözümler sağlaması ve sürdürülebilir modeller olması bizim olmazsa olmazımızdır. EA olarak Türkiye’de, Ortadoğu’da ve Avrupa’da yaptığımız ziyaretler, katıldığımız eğitimler ve toplantılarda yürüttüğümüz projelerle ilgili bilgi vermekte, deneyim paylaşımı yapmakta ve olası işbirlikleri üzerine görüşmelerde bulunmaktayız.

Türkiye’nin pek çok ilinde çeşitli sebeplerden okula devam edemeyen çocukların maruz kaldığı hak ihlallerinin ortadan kaldırılması ve özellikle eğitim alma haklarının kazandırılması için sürdürülebilir faaliyetler ve modeller geliştirmekteyiz.

Birçok projemizde önce mevcut durum analizi yaparak var olan sorunları ve geliştirilmesi gereken noktaları tespit ederiz. Elde ettiğimiz bulgular doğrultusunda modeller geliştirmekte ve ilgili paydaşlarla bir araya gelerek söz konusu modele yönelik faaliyetlerin belirlenmesine ve yürütülmesine rehberlik etmekteyiz.

Projelerinizi geliştirirken nelere dikkat ediyorsunuz, nasıl iş birlikleri kuruyorsunuz?

Projelerimizi yapılandırırken ya da yürütürken ulusal ve uluslararası STK’lar, özel sektör, üniversiteler ve konusunda uzman kişi ve kurumlarla işbirlikleri kurmaktayız. Bu işbirlikleri bazen öğretmen eğitimlerinde alan uzmanlar/akademisyenlerle birlikte çalışmak; bazen de fiziki ve operasyonel ihtiyaçlarımız bağlamında ilgili kurum ve kuruluşlardan destek alma şeklinde olabiliyor.

Örneğin, 5 yıldır yürüttüğümüz “AmgenTeach: Bilim için Elele” çalışması için ODTÜ BİLTEMM ile yaptığımız protokol bağlamında proje kapsamında verilen eğitimleri ODTÜ Eğitim Fakültesi’nde gerçekleştiriyoruz ve değerli akademisyen hocalarımızın deneyimlerinden faydalanıyoruz. Amgen Vakfı’nın finanse ettiği “Amgen Teach: Bilim İçin El Ele Projesi”nde, ortaöğretim ve lise düzeyinde görev yapmakta olan öğretmenlerin, sınıflarında araştırma-sorgulama tabanlı fen eğitimi uygulamaları gerçekleştirmelerini teşvik etmekte ve desteklemekteyiz. European Schoolnet’in de destek verdiği bu projede, Avrupa çapında, fizik/kimya/biyoloji/fen bilimleri branşındaki öğretmenlerle yüz yüze ve uzaktan eğitim faaliyetleri düzenlenmekteyiz.

Okulların İyi Olma Hali

Benzer şekilde, Türkiye’nin önde gelen vakıflarının desteklediği projeler ile okullarımızın iyi olma halini destekleyici projeler de yürütmeye devam ediyoruz. Örneğin, “Okul ikliminin değerlendirilmesi ve geliştirilmesi” ve “Teknik Anadolu liselerinde öğrencilerin 21.yy becerilerini ve tasarım odaklı düşünme becerilerinin geliştirilmesi” projeleri çalışmalarımızdan bazıları.

Meslek liselerinde hem öğrenciler hem de öğretmenlerle 21. yüzyılda daha fazla ihtiyaç duyulan becerileri anlamak ve mevcut müfredat programını bunlarla uyumlu hale getirmeye yönelik çalışmalar yürütmekteyiz.

Meslek lisesi öğrencilerinin beceri ve yetkinliklerini artıracak, daha anlamlı-amaçlı okul-sektör işbirlikleri kurulmasının yollarını aramakta, böylelikle daha nitelikli mezunlar veren, yaygınlaştırılabilir ve sürdürülebilir bir mesleki eğitim modeli kurgulamayı hedeflemekteyiz.

Ayrıca, bütüncül bir yaklaşımla bir okulun gelişimini destekleyecek okul modelleri üzerinde de çalışıyoruz. Geliştirdiğimiz Okul İklimi Modeli’nde, bir okulun sosyo-duygusal yapısı, örgütsel yapısı ve eğitim-öğretim yapısı bağlamında güçlü ve zayıf yönlerini belirledikten sonra güçlendirilmesi gereken yönlerine ilişkin eylem planları hazırlayıp okulda uygulanmasına rehberlik ediyoruz.

Okul iklimi projesi nedir? Nasıl geliştirdiniz? Biraz bahsedebilir misiniz?

Okul İklimi’nin geliştirilmesi projesi de meslek liseleri dışında kalan Anadolu liselerinde yürüttüğümüz projelerden biri. Hem ulusal hem de uluslararası literatürdeki tanımlarına baktığımızda, okul ikliminin, okul içi ve dışındaki tüm paydaşların sosyal bağlarını ve ilişkilerini, okuldaki süreçlere katılımlarını, fiziksel ve duygusal olarak güvende olmalarını, okuldaki fiziksel unsurların iyileşmesini sağlayan destekleyici uygulamaların toplam kalitesini ve karakterini yansıtan ortam algısı olduğunu görmekteyiz. 

Biz Eğitim Atölyesi olarak; okuldan okula değişen bazı dinamikleri de göz önünde bulundurarak, okuldaki paydaşların (öğrencilerin, öğretmenlerin, velilerin ve diğer okul personelinin) deneyimlerini ve okulun genel olarak hedeflerini, değerlerini, kişilerarası ilişkileri, öğretme ve öğrenme pratiklerini ve örgütsel yapısını da yansıtacak bir model geliştirdik. 

Bu modelde, okulların gelişimlerini destekleyecek bütüncül bir yaklaşım sergileyerek okulun sosyo-duygusal ve örgütsel yapısı ile öğrenme-öğretme süreçlerindeki güçlü ve zayıf yönlerini tespit ediyor ve güçlendirilmesi gereken yönlerine ilişkin eylem planları hazırlayıp okulda uygulanmasına rehberlik ediyoruz. Kısaca bu yapıları özetleyecek olursak; okulun örgütsel yapısı dediğimizde okulun kurumsal yapısını, tüm unsurlarının yönetilmesini, yürütülmesini ve koordine edilmesi gibi işlevleri; öğrenme-öğretme süreçleri öğretiminin kalitesini, öğrencilerin akademik ve sosyal başarılarını, öğretmenden beklentilerini, öğrencilerin sınıf içi uygulamalara katılımlarını, öğretmenlerin öğrencilere rehberlik etmelerini, öğrenme ortamlarındaki akran etkileşimlerini vs. içeren stratejileri; sosyal ve duygusal yapısı ise okuldaki tüm paydaşların kendilerini tanımasını, bu anlamda da duygularını doğru bir şekilde yönetebilmesini, başkalarıyla güçlü/empatik ilişkiler kurarak iş birliği yapabilmelerini, zorlu süreçlerde öfkelerini kontrol ederek yapıcı çözümler üretebilmelerini destekleyecek stratejileri içermektedir.

Tüm bu yürüttüğümüz projelerde edindiğimiz deneyimler gösteriyor ki, Türkiye’nin her bölgesinde farklı sebeplerle çocuklar en temel insani hak olan eğitimden faydalanamamaktadır. Geçmişten günümüze rakamlar değişse de kız çocuklarının özellikle ortaöğretimde okullulaşma oranları bazı bölgelerde hala düşük ve erken evlilik vakaları mevcut. Erkek çocukları ise ekonomik sebeplerle okulu bırakıp ailesine destek olmak için çalışmak zorunda kaldıklarından dolayı okula devam edemiyorlar. Türkiye’nin pek çok bölgesinde, mevsimlik tarım işçisi ailelerin erkek çocukları genelde tarlada çalışmaya götürülürken kız çocukları ise evin diğer bireyleri tarlaya çalışmaya gittiğinde küçük kardeşlere, bebeklere ve yaşlılara bakmak için çadır alanlarında bırakılıyor. Çocukların bir kısmı yine ailelerine maddi destek sağlamak için okulu bırakıp mobilyacılık ve tekstil sektöründe çalışmak zorunda kalıyor.

Türkiye’de eğitim alanında sivil topluma hangi roller düşüyor, neler yapması gerekiyor? 

Sivil toplum alanında çalışan bizlere düşen rol ise çocukların okul terkine neden olan problemlere sürdürülebilir ve gerçekçi çözümler getirmektir. 6-7 çocuğu ile çadırlarda yaşayan mevsimlik tarım işçisi bir aileye “çocuklarınızı okula yollamalısınız” dendiğinde, yüzünüze bakıp “benim, onların yevmiyesine ihtiyacım var, 6 yaşına kadar al, ne yaparsan yap ama sonra benimle birlikte tarlaya gitmek zorundalar” cevabını alırsınız. Özellikle Adana’daki çadır bölgelerinde yaptığımız saha çalışmalarında ailelerin 10 yaşından büyük çocuklarına çocuk değil yetişkin gözüyle bakmakta olduğunu fark ettik. Bu da gösteriyor ki, çocukların okullaşma oranlarını arttırmak için hem onların yaşam koşullarını göz önünde bulundurmalı hem de aileleri sürecin iş birliği kurulabilen bir parçası haline getirmek gerekmekte. Çocukların okula gidebilmesi için ailelerin var olan koşullarını gerçekçi bir şekilde ele alıp, bunu bir sorun alanı olarak görüp çözüm önerileri üretmek zorundayız. 

Özetlemek gerekirse, dünya genelindeki sivil toplum örgütlerine baktığımızda artık her organizasyonun çalışma alanlarına eğitimi de eklediğini görmekteyiz. Yapılan bunca çalışmaların sürdürülebilir olması, insani yardımın bir adım ötesine geçmesi ve bireylerin var olan koşullarını dönüştürerek kendi hayatlarını inşa etmeleri ya da iyileştirmeleri ancak doğru yapılandırılmış eğitimle mümkündür! Biz de çalışmalarımızı hep bu bakış açısından güç alarak yapılandırmaktayız.