Göçmenlerin Karar Mekanizmalarına Dahil Edilebilmesi İçin Kamu-Sivil Toplum Ortaklığı

Keçiören Göçmen Hizmetleri Merkezi, Türkiye’de özellikle Suriyeli mültecilerin yaşadığı sorunlara yardımcı olabilmek için “Türkiye’nin Ulusal Uyum Politikalarının Geliştirilmesine Destek Projesi”ni hayata geçirdi. Bu projeyle kamu ve sivil toplum arasında da bir köprü gören bu merkez hakkında “Keçiören Göçmen Hizmetleri Merkezi Koordinatörü  Ayşe Özlem Ekşi ile konuştuk. Ekşi sorularımızı yanıtladı ve kamu kurumları ile sivil toplum […]

Keçiören Göçmen Hizmetleri Merkezi, Türkiye’de özellikle Suriyeli mültecilerin yaşadığı sorunlara yardımcı olabilmek için “Türkiye’nin Ulusal Uyum Politikalarının Geliştirilmesine Destek Projesi”ni hayata geçirdi. Bu projeyle kamu ve sivil toplum arasında da bir köprü gören bu merkez hakkında “Keçiören Göçmen Hizmetleri Merkezi Koordinatörü  Ayşe Özlem Ekşi ile konuştuk. Ekşi sorularımızı yanıtladı ve kamu kurumları ile sivil toplum arasında köprü görevi üstlenen çalışmaların önemine vurgu yaptı.

-Öncelikle Keçiören Göçmenlik Hizmetleri Merkezi’ndeki çalışmalarınıza nasıl başladığınızı anlatır mısınız?

Keçiören Göçmenlik Hizmetleri Merkezi (KGHM), IOM(Uluslararası Göç Örgütü) iş birliğiyle yürüttüğü “Türkiye’nin Ulusal Uyum Politikalarının Geliştirilmesine Destek Projesi” kapsamında, uyum politikalarında yerel yönetimlerin rolünün belirlenmesine yönelik, yerel yönetimler bünyesinde oluşturulması öngörülen bir model geliştirmek üzere IOM ve Keçiören Belediyesi iş birliği ve ECHO’nun desteği ile kuruldu ve geçen sene Ağustos ayı itibariyle faaliyete geçti. Belediyenin, göçmen ve mültecilerle süregelen hizmet ve çalışmalarını daha sistemli ve etkin hale getirme arayışının bir sonucu olarak ortaya çıktı bu proje.  Proje öncesinde yaklaşık  altı ay kadar yerel aktörlerin göçmen ve mültecilerle çalışma kapasitelerinin, koordinasyon yeteneklerinin değerlendirildiği bir fizibilite çalışması yürütüldü.  Bu süreçte belediyenin, yereldeki kamu kurum ve kuruluşlarının, STK’ların, özel sektörün süregiden çalışmaları gözlemlendi.  Göçmenlerin yoğunlukla yaşadığı semtlerde hane ziyaretleri ile durum ve ihtiyaç analizi yapıldı. Göç alanında çalışan ulusal ve uluslararası kuruluşlar ile akademisyenlerin görüş ve önerileri alındı. Farklı ülkelerden iyi örnekler incelendi.  Bölgedeki göçmen nüfusun oranı ve ihtiyaçlarına göre sunulan hizmetlerin ve aktörler arası koordinasyonun yeterliliği değerlendirilerek kapasite geliştirici ne tür çalışmalar yürütülebileceği üzerinde düşünüldü bu süreçte ve etkili olabileceği düşünülen bir model üzerinde çalışmaya başlandı.

        

-Ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?

Merkezde istihdam edilen uzman personelle hukuk, sağlık, eğitim, iş-meslek, sosyal yardımlar konularında danışma ve yönlendirme başta olmak üzere çeşitli destekleyici hizmetler sunuluyor. Bu hizmetlerle göçmenlerin öncelikli olarak kamu kurum ve kuruluşlarının hizmetlerine erişimlerini kolaylaştırmak; yanı sıra yerel topluma yönelik sunulan kamu hizmetlerine göçmen hizmetlerinin entegre edilerek kamu kaynaklarının daha verimli kullanılması hedefleniyor. Bu amaçla talebe göre dil kursları, idari ve adli işlemler, sosyal yardım, iş-meslek, eğitim, sağlık konularında bilgilendirme ve yönlendirme, meslek eğitimleri, psiko-sosyal destek ile yerel toplum ve göçmen toplum arasında kaynaşmayı sağlamak üzere çeşitli sosyal-kültürel etkinlikler yürütülüyor. Bölgedeki göçmenlerin ihtiyaçlarını daha kolay tespit etmek ve sınıflandırmak amacıyla sosyo-ekonomik ve demografik verilerinin tutulduğu bir veri tabanı çalışması da söz konusu. Ayrıca kamu personelinin göçmenlerle çalışma kapasitelerini geliştirmek üzere çalışmalar yürütülüyor.  Bu çalışmalar, ilgili uluslararası kuruluşlar, yereldeki kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarını bir araya getiren bir koordinasyon kurulunun aldığı kararlar doğrultusunda yürütülüyor.

Ayşe Özlem Ekşi

Sivil toplum ile kamu idaresi arasında bir köprü görevi görüyorsunuz. Sizce bu köprü neden gerekli?

Göç ve göçmen hizmetleri prosedürlerinin sıklıkla değişmesi ve çeşitliliği, karmaşık bürokratik yapılanma, kültürel farklılık ve dil çeşitliliği nedeniyle iletişim sorunları, göçmelerin uyum sürecinde karar alma mekanizmalarına katılımlarını sağlayacak sistemlerin olmaması gibi çok temel sorunlar kamu ve sivil toplum arasında koordinasyonu zorunlu kılıyor. Türkiye’nin uyum politikalarına geçiş sürecinin henüz başlangıç aşamasında olması nedeniyle özellikle yerel yönetimlerin ve sivil toplumun bu sürece adaptasyonu konusunda yeterli araştırma, çalışma ve örnek uygulamalar bulunmuyor.  Bu doğrultuda; tüm bu sorunların aşılmasını hedefleyen, göç yönetimi açısından yerel yönetimlerin ve sivil toplumun hareket kabiliyetini kanalize eden; yerel yönetimler ve sivil toplum arasında köprü vazifesi görebilecek bir model geliştirmek üzere kafa yorduk. Dünyada da; göçmenlere yönelik ayrımcılığın önüne geçilmesi,  uyum politikalarının geliştirilmesi,  göçmenlerin karar mekanizmalarına dahil edilmesi, hizmet sunumunun entegre bir şekilde, daha hızlı ve etkin verilmesinin sağlanmasında yerel yönetimler ve sivil toplum arasındaki koordinasyona önemli bir rol biçiliyor uzun zamandır.

-Söz konusu köprü ülkemizdeki mültecilerin sorunlarına çözümler üretirken nasıl bir farklılık ortaya koyuyor?

Yerel yönetimler ve sivil toplumun saha tecrübesini ortaklaştırarak kamu kaynaklarının daha etkin ve verimli kullanılmasını sağlıyor. Kamu personelinin göçmenlere yönelik hak temelli bir perspektif geliştirebilme olanağını artırıyor. Göçmenlerin politik katılımı açısından ara geçiş basamağı olarak değerlendirilebilir bu çalışmalar.  Kültürlerarası arabuluculuğun geliştirilmesi noktasında da aktif bir rol üstlenebilir.

-Sizce sivil toplum Türkiye’de mültecilere yönelik son dönemlerde iyice artan ön yargıları aşmaya yönelik neler yapabilir? Neler yapmalı?

Yerel toplum ve göçmen toplum arasında sağlıklı karşılaşma ortamlarının oluşturulmasını sağlayan saha çalışmalarına yoğunlaşmak gerekir.  Medyanın ve sosyal medyanın bilinçlendirme, uyarıcı olma noktasında önemli bir rolü bulunmakla birlikte; sağlıklı bir karşılaşma ve kaynaşmanın sağlanabilmesi için saha çalışmalarının rolü çok daha önemli, bununla birlikte  oldukça yetersiz. Bu noktada sivil toplumun inisiyatif alması gerekli. Yine göçmenlerin siyasi katılımı, temsili, kendilerini ifade edebilme olanaklarının artırılması karşılıklı ön yargıların bertaraf edilmesi için oldukça önemli. Bu yönde kapasite geliştirici çalışmalarda da sivil toplum daha fazla rol üstlenmeli.