OECD 2018 Raporu: “Türkiye’de Kamu Düzenlemelerinin Kalitesi Düştü; İyileştirme İhtiyacı Arttı” 

TÜSİAD ve Argüden Yönetişim Akademisi Vakfı iş birliği ile Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) tarafından hazırlanan, Kamuda Karar Alma Süreçleri Değerlendirme 2018 Raporu tanıtım toplantısı, TÜSİAD binasında yapıldı. Rapor temel olarak, Türkiye’de kamu düzenlemelerinin kalitesinde düşüş ve iyileştirme ihtiyacının arttığı tespitini yapıyor. 

Kamuda karar alma süreçlerinin başarısı, üç kriter (paydaş katılımı, karar öncesi etki analizi ve uygulama sonrası değerlendirme analizi) üzerinden ölçüyor. OECD 2018 raporuna göre, bu üç kriter çerçevesinde Türkiye’nin kamuda karar alma süreç başarısı, 2018 yılında üç yıl önce 2015 yılında hazırlanan rapor dönemine göre geriledi. 

OECD Raporunun Metodolojisi ve Buna Yönelik Eleştiriler

Rapora temel olan veriler, ilgili ülkelerin kamu otoritelerine OECD tarafından gönderilen anketler ve soru setleri ile toplanıyor. Diğer bir deyişle, değerlendirme raporu kamu otoritelerinin OECD’nin sorularına verdikleri yanıtlar temel alınarak hazırlanıyor. 

OECD tarafından kullanılan metodoloji toplantıya katılan uzman konuşmacılar tarafından çeşitli açılardan eleştirildi. Eleştirilerin temelinde, rapora dâhil edilen ülkelerin kültürel ve davranışsal kodlarının göz ardı edilmesi ve kamuda bir düzenlemenin mevcudiyetinin o düzenlemenin uygulandığı varsayımından hareket edilerek ülkeler arasında bir karşılaştırma yapılması yatıyor.  

”Türkiye’nin Kamuda Karar Alma Süreç Başarısı Geriledi, İlerlemeli”

2015 yılı ile 2018 yılı verileri karşılaştırıldığında ve üç kriter açısından değerlendirildiğine, OECD Kamuda Karar Alma Süreçleri Değerlendirme 2018 Raporu’na göre Türkiye; 

-Birincil yasalarda üç kriterde de alt sıralara geriledi.

-Paydaş katılım sürecinde 2015 yılında 34 ülke arasında 16’ncı sırada olan Türkiye, 2018 yılında 38 ülke arasında 32’nci sıraya geriledi. 

-Düzenleme öncesi etki analizinde 2015 yılında 29’uncu sıradan 2018’de 33’üncü sıraya geriledi. 

 -Uygulama sonrası değerlendirme analizinde, 2015 yılında 33’üncüyken, 2018’de 35’inci sıraya geriledi. 

Nick Malyshev: “Türkiye, Kamu Karar Süreçlerinde İyileşmeye Gitmeli”

Toplantının ana konuşmacısı OECD Düzenleyici Politikalar Bölüm Başkanı ve aynı zamanda Argüden Yönetişim Akademisi Danışma Kurulu Üyesi olan Nick Malyshev idi. Düzenleme hazırlama süreçlerinde iyi yönetişim yaklaşımlarını kullanması durumunda kamuda yapılacak düzenlemelerin kaliteli olacağını söyleyen Malyshev, ancak bunu yeterli olmayacağını; uygulamaların adil ve şeffaf olması da gerektiğine dikkat çekti.

Küreselleşme ve dijitalleşmenin etkisi ile düzenleme süreçlerinde uluslararası iş birliklerin önem kazanmasıyla ortaya çıkan yeni trendlerden bahseden Malyshev, ülkelerin diğer ülke uygulamaları ve uluslararası standartları dikkate alarak kamuda düzenleme yapması gerekliliğinin doğduğunu belirtti. 

Nick Malyshev ve toplantıya katılan konuşmacılar tarafından da sıklıkla vurgulanan “davranış bilimlerinden yararlanma” (behavioural insihgts) konusu, kamuda düzenlemelere uygumu artırmada önemli bir faktör olarak ele alındı. Malyshev konuşmasını “Türkiye’nin bu yeni trendleri de kapsayacak şekilde, kamu karar süreçlerinde iyileşmeye gitmeye ihtiyacı var.” Sözleriyle özetledi. 

Kamuda İyi Yönetişimin Sağlayacağı Katkılar

Açılış konuşmasında Argüden Yönetişim Akademisi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin Çakmakçı, kamuda iyi yönetişimin sağlayacağı katkıyı vurguladı. Çakmakçı, kamuda katılımcı karar süreçlerinin işletilmesinin, karar öncesi ve uygulama sonrası gerekli etki analizlerinin yapılmasının yaşam kalitesine ve vatandaş mutluluğuna katkı yapacağını söyledi. 

Katılımcı demokrasinin bir gereği olarak, kamu düzenlemelerinin hazırlanması öncesi veri temelli etki analizi yapılması ve uygulanması sonrasında değerlendirme analizi yapılması gereğini hatırlatan Argüden Yönetişim Akademisi Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Yılmaz Dr. Argüden, güçlü bir düzenleme yönetişimi yaklaşımını hayata geçirilmesinin mümkün olacağını kaydetti. Kamuda iyi yönetişim sağlayacağı katkıyı ekonomi perspektifinden değerlendiren Argüden, bunu başaran ülkelerin ve kamu kurumlarının yüksek kredi notu ve düşük finansman maliyeti ile kazançlı olacağını belirtti. 

Dr. Erkin Erimez: “Kamuda İyi Yönetişim Vatandaşın Devlete Güvenini Artırır”

Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhittin Acar, bir önceki 2105 OECD raporundan bu yana yaşanan gelişmeler çerçevesinde, rapora ilişkin değerlendirme ve eleştirilerini belirttiler.  

Dr. Erkin Ermez, kamuda iyi yönetişimin vatandaşın devlete güvenini artıracağını hatırlatarak, demokrasisi en gelişmiş ülkelerin kamuda karar alma sürecini- veri sonrası en iyi analiz eden ülkeler olduğuna dikkat çekti. Bu çerçevede, Türkiye’nin geçmiş hükümet sisteminden itibaren Cumhurbaşkanlığı sistemine gelinen süreçte daha az paydaş katılımı yapan ve düzenleme sonrası etki analizi konusunda gerilerde olduğunu belirtti. 

Prof. Kalaycıoğlu: “Yurttaşlar İyi Yönetişim İlkelerini Hayata Geçirilmesini Talep Etmeli”

Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, yaptığı araştırmanın verilerine dayanarak, Türkiye’nin kamuda karar alma süreçleri başarısı sıralamasında, OECD ülkeleri arasında sondan üçüncü sıradan sondan ikinci sıraya gerilemenin gerekçelerini sıraladı.

Kamuda karar alma süreçlerinin başarısında ilk kriter olan paydaş katılımı konusuna değinen Kalaycıoğlu, paydaş kavramının “yapılacak bir düzenlemeden etkilenen herkes” olarak tanımlandığını vurguladı ve Kanal İstanbul örneğini vererek “ isteseniz de istemeseniz de Kanal yapılacak” yaklaşımının Türkiye’de kamu düzenlemelerinde “paydaş katılımı” olmadığına en güncel örnek teşkil ettiğini savundu. 

Kalaycıoğlu’nun konuşmasında yaptığı önemli bir tespit ise yurttaşların kamu düzenlemelerine katılım sürecine ilişkin idi: “Türkiye 2012 yılında iyi yönetişim ilkelerini imzalayarak kabul etti ve yurttaşların kamudan bu ilkeleri hayata geçirmesini talep etme hakkı var”. Prof. Kalaycıoğlu, OECD 2018 raporuna ilişkin analizini, “Türkiye’nin daha gerçekçi bir şekilde değerlendirilmesi gerektiği” sözleriyle özetledi. 

Kamu Yönetiminde Türkiye’ye Özgü Sorunlar  

Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhittin Acar, OECD 2015 raporundan bu yana Türkiye’de kamuda karar alma süreçlerine ilişkin yaşanan gelişmeleri, kamu yönetimi bilim dalı çerçevesinde değerlendirdi. 

Yakın zamanda anaya hukuku uzmanı Prof. Dr. Kemal Gözler tarafından kaleme alınan “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sisteminin Uygulamadaki Değeri Bir Buçuk Yıllık Bir Bilanço” adlı makaleye atıf yapan Acar,  Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesinden 2018 yılın Aralık sonuna dek geçen sürede, 55 cumhurbaşkanlığı KHK’sı yayınlandığını ve bunun 24 tanesinin söz konusu 55 KHK’yı değistiren-düzenleyen olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Acar’a göre, sadece bu veri bile kamuda karar alma süreçlerinde yaşanan belirsizliği gösteriyor. Ayrıca, yapılan bazı düzenlemelerin “kişiye ve kuruma özgü” değişiklikler olarak nitelendirilmesi, bu belirsizliği artırıyor.  

Prof. Acar, konuşmasında Türkiye kamu yönetimine özgü sorun alanlarını sıraladı: 

-pilot uygulama eksikliği, 

-bir düzenlemeden olumsuz olarak etkilenecek kişilerin meşru zeminde dile getirdikleri taleplerin görmezden gelinmesi,

– bir düzenlemenin hayata geçirileceği tarihin sürekli ertelenmesi (süreklilik gösteren düzenlemeler), 

-süreklilik gösteren af ve bağışlamalar, 

-genel ve özel kanun konusundaki sıralamanın göz ardı edilerek genel kanundan önce özel kanun çıkarılması sorunu     

-senkronizasyon sorunu ( yapılan bir değişikliğin başka hangi konularda değişiklik doğuracağını hesaba katmayarak ortaya çıkan tutarlılık sorunu) 

Prof. Dr. Acar, Türkiye bürokrasisine özgü sorunlar çerçevesinde OECD raporuna ilişkin değerlendirmesini, ülkelere özgü hususların raporun hazırlanma sürecinde dikkate alınması gerektiği sözleriyle sonlandırdı.