KAFFED’in İlk Kadın Başkanı Şekerci:
“Başkanlığıma Yapılan Yorumlar Bu Alanda Yapılacak Çok İşimiz Olduğunu Gösterdi”

Kafkas Dernekleri Federasyonu’nun ilk kadın başkanı Yıldız Şekerci, “Az sayıda da olsa bazı büyüklerimizin ve toplumuzun bazı kesimlerinin “kadının yönetici olamayacağı” yönündeki yorumları, bu alanda da yapılacak çok işimiz olduğunu gösterdi.” Diye konuştu.

Kafkas Dernekleri Federasyonu’nun  24 Kasım’da yapılan 9. Olağan Genel Kurulu’nda Başkan seçilen Yıldız Şekerci ile ileriki dönemde hedeflediği çalışmaları konuştuk.

Öncelikle tebrik ederim. KAFFED tarihinde ilk kez bir kadın başkan seçilmiş oldu. Federasyon tabanının ve toplumunuzun buna yaklaşımları nasıl oldu?

Tebrikleriniz için teşekkür ederim. Federasyonumuz Türkiye’nin en büyük ikinci etnik azınlık grubu olan Çerkeslerin ve diğer Kuzey Kafkasyalı akraba halkların dil, kimlik, kültür ve haklarının korunması ve geliştirilmesi konusunda 2003 yılından beri demokratik çalışmalar yürütüyor. Aynı zamanda anavatanımızdaki ve diğer diaspora ülkelerindeki akrabalarımızla da yakın ilişkiler içerisindeyiz. Federasyon bünyesindeki derneklerimiz yarım asrı aşan bir süredir bu çalışmalarını yerel ve ulusal düzeyde sürdürüyorlar.

Çerkes toplumu kadını toplumun eşit bireyi olarak kabul etme ve kadına yönelik baskı konusunda tarihten bu yana daima örnek bir konumda olmuştur. Çerkes toplumunda gerek anavatanda gerek diasporada kadına yönelik şiddet ve cinsel suçlar yaşanmaz. Ancak kentleşme ve küreselleşme ile birlikte bu olumsuz pratikler ne yazık ki toplumumuzu da etkilemeye başladı. Geçen yıl yaşadığımız iki ayrı kadın cinayeti olayı ile sarsıldık. Bu alanda da çalışmalarımızı yoğunlaştırmamız; ulusal ve küresel düzeyde kadın hakları hareketi ile daha yakın çalışmalar içerisinde olmamız gerektiğini düşünüyoruz.

Kadının eşit haklara sahip olması ve bu bağlamda toplumsal meselelerde karar mekanizmalarına etkin katılımı konusunda tüm dünyada olduğu gibi bizim toplumumuzda da sorunların olması doğal. Şahsen ben çok daha iyi durumda olduğumuzu düşünüyordum ancak geleneksel yorumla az sayıda da olsa bazı büyüklerimizin ve toplumuzun bazı kesimlerinin “kadının yönetici olamayacağı” yönündeki yorumları, bu alanda da yapılacak çok işimiz olduğunu gösterdi. Diğer yandan gerek delegelerimizin gerek toplumumuzun çok büyük bölümünün kadın başkan konusunda herhangi bir rezervleri olmadığı gibi gerek bana gerek yönetim kurulumuzda yer alan kadın arkadaşlarımıza yönelik cesaretlendirici yaklaşımları olduğunu da belirtmem gerekir. Bu çerçevede, federasyonumuz bünyesinde daha önce Adana Derneği’mizin başlattığı, diğer derneklerimizin de desteği ile tüzüğümüze cinsiyet kotasını koymamızı sağlayan süreci daha ileri taşımak amacı ile genel kurul sonrası Kadın Katılımının Artırılması Komisyonunu kurduk.

Toplumsal cinsiyet rolleri bazen sivil toplum kuruluşlarında da etkili olabiliyor. Sosyal etkinliklerde yemekleri hazırlamak, el işleri yapmak veya üye çalışmaları yapmak gibi alanlara hapsedilen bir kadın figürü ile karşı karşıya kalıyoruz. Komisyonunuzun ve federasyonunuzun bu konudaki bakışı nasıl şekilleniyor?

Kadın ve erkek bir toplumun iki eşit parçası. Bir çatışmadan ziyade bir dayanışma kültürünün içerisinde birlikte eşit haklar ile var olmalarının daha doğru olacağına inanıyorum. Toplumumuzun kadına değer veren geleneğine de yakışanın böyle bir kurumsal yapı olduğuna inanıyorum. Bahsettiğiniz katkıları derneklerimize veren bir çok kadınımız var; bunları da değersizleştirmemek lazım. Emeklerine teşekkür ediyorum.

Diğer yandan kadının gerek sivil toplum kuruluşlarımızın yönetim kademelerinde ve karar mekanizmalarında gerek yerel ve merkezi yönetimlerde Çerkes kimlikleri ile var olan kadınlarımızın sayısının artırılması için de çalışmamız gerekiyor. Çerkes kimliğinin bilincinde olmayan insanlarımıza kimlik ve hak bilinci kazandırılması için çalıştığımız gibi kadın kimliğinin bilincinde olmayan kadınlarımızın kimlik ve hak bilinci kazandırmak için de çalışmalıyız. Sorunlarımızı, onları inkar ederek çözemeyiz. Sorunları kabul etmemiz ve toplumun tüm kesimlerinin katılımı ile akıl, bilim ve geleneklerimiz çerçevesinde çözümler üretmemiz; ürettiğimiz çözümleri uygulamaya yansıtmamız gerekiyor. Yani tehlike demesek dahi sorunların farkındayız; geliştirilmesi gereken alanlarda çalışmaları yoğunlaştırıyoruz. Bu çalışmalarda Türkiye’de kadın hareketi içerisinde emek veren soydaşlarımızın yanı sıra kadın hakları alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının da katkılarını alıyoruz. Geçen yıl güzel bir 8 Mart Kadın Hakları Günü paneli gerçekleştirdik. Zaman, emek, bilgi ve sabır ile çok daha iyi noktalara geleceğimize inanıyoruz.

 Kadın alanında diğer sivil toplum kuruluşları ile yürüttüğünüz işbirliğini diğer alanlarda da geliştirmeyi düşünüyor musunuz?

 Federasyonumuz, demokrasi ve insan hakları konusunu tüzüğüne net şekilde koymuş, çalışmalarını bu doğrultuda sürdüren bir sivil toplum kuruluşudur. Sivil alanda dayanışmanın öneminin bilincindeyiz. Kurulduğumuz dönemde İnsan Hakları Danışma Kurulu’na üye olduk. Şu anda da çeşitli sivil platformlarda ortak çalışmalar sürdürüyoruz. Ayrımcılık bizim de sorun yaşadığımız bir alan. Bu alanda 80 sivil toplum kuruluşu ile birlikte Eşitlik Forumu içerisinde çalışmalar yapıyoruz. Ayrıca yaşadığımız etnik ayrımcılık ve nefret söylemi vakalarında savunuculuk yapıyoruz.

Sivil toplum alanındaki işbirliklerin dışında kamu kurumlarıyla birlikte çalışma üretiyor musunuz?

Biz toplumsal ve kurumsal anlamda kamu ile işbirliği konusunda hem yerel hem de merkezi düzeyde önemli çalışmalar yapıyoruz. Henüz arzuladığımız düzeyde olmasa da özellikle yerel yönetimler ile dil, kültür ve kimliğimizin korunması ve geliştirilmesine yönelik işbirlikleri geliştirmek için gayretlerimizi sürdürüyoruz. Merkezi yönetimde de benzer çabalarımızı sürdürüyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde bir bakan yardımcısının sadece Çerkeslerin değil ülkedeki tüm farklı kültürlerin korunması ve geliştirilmesi konusunda görevlendirilmesinin hem toplumumuza hem de ülkemize önemli katkıları olacağına inanıyoruz. Bir çok dilde kamusal yayıncılık yapan TRT’nin hala bir TRT Çerkes kanalı açmamış olmasını anlamak mümkün değil; bu konuda da bir çok temasımız oldu, bu temasları ve çalışmaları sürdüreceğiz. Aynı şekilde Abhazya’ya uygulanan izolasyonun ortadan kaldırılması için çalışmalar yapıyoruz. Kafkasya ve Türkiye ilişkilerinin geliştirilmesi için hem Rusya Federasyonu ve Kafkasya’daki Cumhuriyetler hem de ülkemiz makamları ile çalışmalar yürütüyoruz. Geçen yıl Adigey Cumhuriyeti Devlet Başkanı Murat Kumpılov’u kapsamlı görüşmelerin yapıldığı resmi bir ziyaret çerçevesinde Türkiye’de ağırladık.