‘Mülteciler Yerel Yönetimlerin Strateji Belgelerine Dahil Edilmeli’

Yerel yönetimler ve mülteciler üzerine konuştuğumuz Mülteciler Derneği Proje Geliştirme Uzmanı Rukiye Sineklioğlu, yerel yönetimlerin strateji belgelerine kentte yaşayan mültecileri dahil edilmesi gerektiğini ifade ediyor. Konak Mülteci Meclisi Başkanı Mete Hüsünbeyi ise, mülteciler ve yerel yönetimler arasındaki ilişkinin kent hakkı çerçevesinde ele alınması gerektiğini dile getirdi ve mültecilerin hizmetlerden yararlanma ve kent yönetiminde söz sahibi olduğunu belirtti. 

Suriye’de 2011 yılında başlayan savaşla birlikte milyonlarca insan ülkelerinden göç etmek zorunda kalmıştır. Bu süreçte en çok mülteci akını Suriye’nin komşu ülkelerine olurken; Türkiye dünyada en fazla Suriyeli mültecinin barındığı ülke olmuştur. Mültecilerin yaklaşık %96’sı kamp dışı alanlarda yaşamaktadır. Göçe hazırlıksız yakalanan Türkiye göç mevzuatını yeniledi ve Suriyeli mültecilere ‘geçici koruma statüsü’ verdi. 

Göçle birlikte tartışmaya başlanılan konulardan biri de yerel yönetimlerin mülteciler karşısındaki konumu oldu. Kentsel alanlarda yaşayan 3 milyondan fazla Suriyeli mültecinin toplumsal hayata katılımı ve kentsel alanda ortaya çıkan sorunların çözümü için merkezi kurumların politikalarının yanı sıra yerel yönetimlerin de sürece dâhil olma zorunluluğu ve sorumluluğu ortaya çıkmıştır.

Her ne kadar 5393 sayılı Belediye Kanunun Hemşehri Hukuku’nu düzenleyen 13. Maddesi’nde ‘Herkes ikamet ettiği beldenin hemşehrisidir’ ifadesi yer alsa da yapılan mevzuat değişiklerinde belediyeleri mültecilere hizmet verme konusunda görevlendiren yeni bir  düzenleme yapılmadı. 

Mülteciler en temel ihtiyaçlarına ulaşmak da bile sorunlar yaşarken bu durum mültecilerin yaşamlarını devam ettirmeleri açısından yerel yönetimlerin önemi arttırdı. Neredeyse Türkiye’nin tüm illerine dağılmış olan Suriyeli mültecilerin yerel yönetimlerin hizmetlerinden yararlanmasında uygulama birliği bulunmuyor, farklı yaklaşımlar görülüyor. Belediyelerin bir kısmı mültecilere hizmet sunumuyla görevli olmadıklarını ifade ederken bir kısmı mültecilere çeşitli yollarla hizmet sunuyor.

Mülteciler Derneği ve Konak Mülteci Meclisi’nin temsilcileri ile yerel yönetimlerin mültecilerle ilgili stratejisinin nasıl olması gerektiği üzerine konuştuk. 

Mülteciler Derneği Proje Geliştirme Sorumlusu Rukiye Sineklioğlu, Türkiye’nin karşılaştığı uluslararası sığınmacı/göçmen akımı, yerelin ve yerelin yönetiminin uluslararası göç konusundaki önemini daha çok anlattığını belirterek “Farklı göçmen gruplarının yerel stratejilerini de en iyi kavrayacak kurumlar yerel yönetimlerdir. Yerel yönetimler, yeni gelen nüfusun istihdam, barınma, temel insani ihtiyaçlar ve sağlık, eğitim, kültür gibi alanlardaki ihtiyaçlarını büyük oranda karşılayamadığında yerelde ciddi uyumsuzluklar, çatışmalar yaşanacaktır. Bugün yerel yönetimler, ülkemizin bulunduğu jeopolitik ve stratejik konumundan ötürü gün geçtikçe mültecilerle temasın fazlalaşacağının bilincinde olmak durumundadır. Bu durum beraberinde insani bir sorumluluk almayı getirecektir” dedi. 

‘Yerel Stratejilere Göçmenler De Dahil Edilmeli’

Yerel yönetimlerin mültecilerle ilgili kalıcı politika üretmesi gerektiğini ifade eden Sineklioğlu “Yerel yönetimleri yereldeki sorunları iyi teşhis etme konusunda beceri, insan kaynağı vs. anlamında yetkin kılmaya dönük projelerin üretilmeli. Yerel stratejilerin oluşturulması, bu stratejiler oluşurken göçmenlerin de sürecin her aşamasına dahil edilmeli. Göçmenlerin toplumsal hayata yaptıkları katkıları göz önünde tutmak, bu katkıyı yerel ve ulusal medyada politikalarda göstererek katkının çoğalmasını sağlamak önemlidir. Politika yapıcılar da yerel yönetimleri politika yapım sürecine dahil etmelidir” diye konuştu. 

‘Mevzuatta Değişiklik Yapılması Gerekiyor’

Mevcut mevzuatın mültecilere verilen hizmetlerin yerel yönetimleri inisiyatifi doğrultusunda gerçekleşmesine sebep olduğunu dile getiren Sineklioğlu şunları söyledi “Mevzuatta düzenleme yapılması gereklidir. Bu gerekliliğin en temel sebebi 5393 sayılı Belediye Kanununun 13. ve 14. maddelerindeki çelişkiden kaynaklanmaktadır. İnsana (mülteci, engelli, çocuk vs.) verilecek olan hizmetin ırk, cinsiyet, yaş veya din fark etmeksizin insana yaraşır şekilde olması gerekmektedir. Bu gereklilik dolayısıyla mevzuatta düzenleme yapılması yerelin hizmetlerinin insanı kapsaması gerektiği belirtilmeli ve sonraki aşamada verilen hizmetlerin mevzuata uygunluğunun denetlenmesi gerekmektedir. Burada eklemekte fayda olan şey ise verilen hizmet/ verilmesi beklenen hizmet doğrultusunda belediyelere bütçe verilmesidir”. 

‘Mültecilere Hizmet Kent Hakkıdır’

Konak Kent Konseyi Mülteci Meclisi Başkanı Mete Hüsünbeyi ise mülteciliğin bir lütuf değil genel bir hak olduğu olduğunu hatırlatarak “Kent kuramcısı Henri Lefebvre, kent hakkı ile temel olarak bir kentte ikamet eden herkesin, ulus devlet düzeyinde vatandaş olsun ya da olmasın, o kent üzerinde hakkı olduğunun altını çizmiştir. Lefebvre’ye göre bu hak iki şekilde gündeme gelir: Söz konusu mekânı kullanma hakkı ve kent ile ilgili karar süreçlerinde söz sahibi olma hakkı. Bir diğer kent kuramcısı David Harvey mültecilerin kentin vazgeçilmez bir parçası olduğunu belirtmiştir” dedi. 

Bu yaklaşımların uluslararası anlaşma, sözleşme ve beyannamelerde de karşılığını bulduğunu dile getiren Hüsünbeyi şunları söyledi “Avrupa Kentte İnsan Haklarının Korunması Sözleşmesi, ilk maddesinde kenti “içinde yaşayanların tümüne ait kolektif bir mekân” olarak tanımlamaktadır. 2005’te Porto Alegre’deki Dünya Sosyal Forumu’nda kabul edilen Dünya Kent Hakkı Şartı, kent sakinlerini “kalıcı ya da geçici olarak kentte ikamet eden tüm insanlar” olarak tanımlar. Şart, kentte yaşayan hassas, kırılgan gruplara yönelik önlem alınmasını ve uygulanmasını öngörmektedir” 

‘Hemşehrilik Anlayışı 2005’teki Kanunda Değişikliğinde Değişti’

3 Nisan 1930 tarihli Belediyeler Kanunu’nda hemşehrilik hukuku maddesinde  “Her Türk, nüfus kütüğüne yerli olarak yazıldığı beldenin hemşehrisidir.” İbaresi olduğunun bilgisini veren Hüsünbeyi “Eski kanunda Türklük” ve “yerlilik” yer alırken 2005’te yenilenen halinde “herkes” ve “ikamet edilen yer” esas alınmıştır. Dolayısıyla hemşehri hukuku mültecileri de kapsamaktadır” dedi.

Konak Kent Konseyi Mülteci Meclisi’nin Yerel Yönetimlere Önerileri

Yerel Yönetimlerin öncelikli hedefi sosyal entegrasyonu sağlamak olmalı, göç ve mültecilikle ilgili yetkili birimler kurulmalı. Bu birimler koordinasyon içinde çalışmalı.

Mültecilerin sosyal, psikolojik, ekonomik olarak desteklenmeleri, üretim süreçlerine etkin ve verimli olabilmeleri için çalışmalar yapılmalı.

Köyler daha homojen, kentler, özellikle metropoller heterojen yapılardır. Her bir kültür kentin mozağine katkı sunar. Mültecilerin de kente olumlu zenginlik kaym potansiyelini değerlendirerek, onların da kentin bir parçası olduğunu hem kendilerinin hem de diğer kesimler tarafından benimsenmeleri konusunda çalışmalar yapılmalı.

Bu çalışmalarda yerel yönetim, kamu, STK işbirliği ile gerçekleşmeli. Mülteciler de belediyelerde istihdam edilerek, özne olarak onlarla koordineli çalışmalar yapmalı.

Bulundukları yerleşim alanlarının, konutlarının insanı koşullara uygun olmaları yönünde çalışmalar olmalı.

Yerel Yönetimler öncelikle kendi iç biriminde, ardından tüm kentte mültecilere ve her türlü ayrımcılığa karşı çalışmalar yapmalı.

Kadın ve çocuklara yönelik özel çalışmalar yapılmalı, eğitim ve sosyal destekler verilmeli, karşılıklı entegrasyon anlayışıyla hareket edilerek toplumun her kesiminin birbirleriyle pozitif iletişimi sağlanmalı.