Şehre Dahil Bellek İçin: Diyarbakır Hafızası Yayında…

28 Kasım 2019
Diyarbakır Hafızası sitesinin Koordinatörü Nevin Soyukaya, projesinin kente dair belgeleri, silinen ve çeşitli nedenlerle silinmekte olan, toplumsal hafızaya ait değerleri, dijital ortamda kaydedip paylaşarak hafızanın silinmemesi için önemli bir görev üstlenmiş olacağını belirterek, elinde şehre ve hafızaya dair dokümanları olanları katkı sunmaya çağırıyor.

Diyarbakır Kültür Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği ve Anadolu Kültür işbirliğinde yürütülen proje kapsamında açılan diyarbakirhafizasi.org, sitesinin içeriğini ve misyonunu Koordinatörü Nevin Soyukaya ile konuştuk.

Proje fikri nereden çıktı? Motivasyonunuzu anlatabilir misiniz?

Diyarbakır, kurulduğu yerde binlerce yıllık yaşamı ile birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapmış, çok katmanlı, çok kültürlü, çok dilli ve çok dinli bir şehir. Bu nedenle zengin somut ve somut olmayan kültürel mirasa sahip. Diyarbakır / Suriçi, “Kentsel Sit “ dır ve Temmuz 2015’de UNESCO  Dünya Mirası listesine alınan “Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı” alan sınırlarının içerisinde yer almaktadır. 

Uzun yıllar Diyarbakır Müzesi’nde çeşitli görevlerde çalışıp, UNESCO Dünya Mirası sürecinde çalışma yürütürken, dernek olarak yaptığımız çalışmalarda ve en son Sur’da Eylül 2015 – Mart 2016 arasında yaşanan çatışmalar ve sonrasındaki büyük yıkımla kaybettiklerimizin geri dönüşümünün olmaması, hafızaya dair bir çalışma yapmayı elzem kıldı ve Diyarbakır Hafızası projesi doğdu. 

Bu site, şehrin çağların birikimiyle oluşan hafızasını kaydetmek, canlı tutmak ve yaygınlaştırmak amacıyla, Anadolu Kültür ve Diyarbakır Kültür Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği’nin ortaklığında hazırlandı.

“Şehrin Belgelenerek Kayıt Altına Alınması Bir İhtiyaçtı”

Bu çalışma ile neyi hedefliyorsunuz?

Kentin tahrip olan ve kaybolma riski taşıyan kültürel birikimini, geçmişini ve bugününü belgelemek, gelecek kuşaklara aktararak, hafızasını canlı tutmayı hedeflemekteyiz. Diyarbakır Hafızası’nda somut ve somut olmayan kültürel değerler ve tarih, belirlenmiş temalar altında dijital sergiler ile izleyiciyle paylaşmayı, kenti; tarih, kültür, sosyal yaşam, mimari, ticaret, üretim, doğal yaşam, günlük hayat, müzik, edebiyat, sanat ve benzeri başlıklarla, görsel ve işitsel materyaller ve belgeler kullanan bir yöntemle hafızanın kaybolmamasına katkı sunmayı hedefliyoruz.

Sitenin adı Diyarbakır Hafızası. Hafıza neden önemli? 

Hafıza, geçmişi birlikte oluşturmuş ve geçirmiş insanların birlikte inşa ettiği gerçekliktir. İşte bu gerçekliği kaybetmeden yaşatmak, geleceğe aktararak kimliksel ve kültürel bir derinliğe sahip olmak, hafızayı önemli kılar. Geçmişi paylaşmak, topluluğa ait kültür, kimlik, gelenekler ve inanışları da özümsemekte saklıdır ve ortak değerlere sahip olmak, belleği kabul etmek anlamına gelir ve doğaldır ki hafıza geçmişi olduğu kadar bugünü de etkiler ve şekillendirir. Kentler hafızanın oluşmasında önemli bir etkendir. David Harvey, “Kolektif olarak kentlerimizi üretirken, kolektif olarak kendimizi de üretiriz” der. Diyarbakır ölçeğinde baktığımızda, kentin çekirdek noktasını oluşturan Suriçi’nde yakın zamanda yaşadığımız kent çatışmaları ve ardından fiziki çevreyi yok eden yıkım ve kentsel dönüşüm uygulamaları, toplumsal hafızamızın ciddi yaralar almasına da neden olmuştur. Hatıralarımızın hayat bulduğu sokakların, evlerin, mahallelerin ve buralarda ortak değerlerimizin kısa bir sürede yok edilmesine tanıklık ettik. Bu korkunç bir şey, kentsel dönüşüm uygulamaları ile mekan üzerinden toplumsal belleğimizi oluşturan değerlerimizin de şekillendirilmeye çalışıldığına tanık oluyoruz. Tüm bunlara baktığımızda, hafızası saldırıya uğramış bir kent olarak, hafızamıza dair yapılan ve yapılacak olan tüm çalışmalar elbette ki önem arz ediyor. 

Bu sitenin Diyarbakır belleğine ne gibi bir katkısı olacak?  Çatışma süreçlerinden sonra şehrin bir çok mekanı yıkıldı, yok oldu. O mekanlara dair izler bulabilecek mi izleyiciler? 

Diyarbakır / Sur, bütünlüklü yapısını binlerce yıldır yaralar alsa da korumayı başardı. 1980’li ve 90’lı yıllarda Diyarbakır ve çevresindeki Kürt şehirlerinde yaşanan siyasi ve silahlı çatışma döneminde köylerin boşaltılması sonucunda şehir merkezlerine yoğun göç yaşandı ve bundan Diyarbakır eski şehir merkezi Sur da yoğun bir şekilde etkilendi. Bu göç akışı, artan nüfus ve ihtiyaçları ile şehrin mimari dokusunun kademeli ve kısmen bozulmasına neden oldu. Ancak ne yazık ki, Ekim 2015’te Sur’da yaşanan çatışmalar, özellikle kullanılan ağır silahlar, patlayıcılar, tank ve toplar alanda ağır tahribatlar yarattı. Ancak  sonrasında uygulanan yıkım ve hafriyat atım çalışmaları ile kentin tarihi, kültürel dokusunda geri dönüşü imkansızlaştıran büyük tahribatlar ve kayıplara neden oldu. 16 mahalleden oluşan Suriçi bölgesinin 6 mahallesinde, Ekim 2015 – Mart 2016 döneminde çatışmalar devam etti ve 10 Mart 2016 tarihinde il valiliğinin resmi açıklamasıyla operasyonlar sona erdirildi.

Alanda tarihi, kültürel değerlere yönelik tespit çalışması yapılmadan, altı mahallenin dördünde yıkım ve hafriyat atım çalışmaları yapılarak tarihi ve kültürel miras ve yaşam alanları yok edildi, tarihi şehrin bu bölgesi düz bir araziye dönüştürüldü ve en önemlisi bölgede yaşayan halk zorla yerinden edildi.

“Hafızanın Silinmemesi İçin Görev Üstleniyor”

Çatışmalar sonrasında 21 Mart 2016 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından tüm Suriçi’nde kamulaştırma ve kentsel dönüşüm kararı alındı ve çatışmaların yaşandığı 6 mahalle de uygulanan yıkım, zorla göç ve kentsel dönüşüm uygulamaları, çatışmaların yaşanmadığı 2 mahallede daha uygulandı. Böylece Sur’da toplam 8 mahallede uygulanan yıkım ile 78 hektarlık Suriçi’nin 47 hektarı yok edilip düz bir araziye dönüştürüldü. Kentsel Sit alanı olan ve dünya miras alanının tampon bölgesi olan Suriçi’nde, onlarca tescilli anıtsal ve sivil mimari, yüzlerce tarihi, çevresel değerdeki sivil mimarlık ürünlerinin yok olmasına, alanın otantikliğinin, özgünlüğünün ve bütünlüğünün bozulmasına neden oldu.

Suriçi’nin tamamını kapsayan kamulaştırma, kentsel dönüşüm kararları, toplam 8 mahallede trajik sonuçlar doğuran uygulamalar ve abluka halen devam ediyor.

Sur’da yaşanan tüm bu tahribata ek olarak, binlerce yıldır kentin hemen yanı başında yaşamını sürdüren, tarihi kentle bütün, kırsal peyzajı, zengin flora ve faunasıyla yaşam kaynağı olan Dünya mirası Hevsel Bahçeleri ve Dicle Vadisinin doğal yapısına zarar veren, uygulamalar da ne yazık ki halen devam etmektedir. Çatışma ve sonrasında yaşanan yıkım ve kentsel dönüşüm uygulamaları ile toplumsal hafızamızın nesneleri yok edilmiş, silinmiştir. Bu Diyarbakır’ın zengin kültürel ve tarihsel birikiminin geleceğe aktarılması ve geleceğin şekillendirilmesi açısından da olumsuz bir durum yaratmıştır. 

Diyarbakır Hafızası projemiz, bu nedenle çok daha önem kazanıyor. Zira silinen ve çeşitli nedenlerle silinmekte olan, toplumsal hafızamıza ait değerleri, dijital ortamda kaydedip paylaşarak hafızanın silinmemesi için önemli bir görev üstlenmiş olacaktır. 

Bu çalışmanın devamı olacak mı? Olacaksa neleri kapsayacak?

Diyarbakır Hafızası’na dair çalışmalarımız kapsamında web sitemiz üzerinden bilgi ve belge paylaşımlarımız, tarih, kültür, mimari, sosyo-kültürel yaşam, tabiat başlıkları altında belirli temalarla düzenleyeceğimiz dijital sergiler ile devam edecektir. Tabii bu çalışmaların devamlılığı, katkı ve desteklerle sürdürülebilir olacaktır. Bunun için tüm Diyarbakırlıların ve Diyarbakır’a gönül verenlerin öncelikle, sitemize kayıt olup takip etmeleri ve kente dair bilgi ve belgelerini bizimle paylaşmaları gerekmektedir. Ancak bu şekilde, hep birlikte bu değerli çalışmayı kesintisiz sürdürebilmek mümkün olabilir.