“Daha Yaşanabilir Bir Kent İçin Beraber Çalışalım”

Adım Adım’ın hayırseverlik koşularından ve Açık Açık Platformu’ndan tanıdığımız Renay Onur ile Spor İstanbul Müdürü olarak, yönetim anlayışını ve yeni görevinde spor, sivil toplum ve sosyal girişimciliği birleştirerek hayata geçirmek istediği projeleri konuştuk. “İstanbul Spor Gönüllüler” adıyla yeni bir gönüllü grubunun oluşmasını hayal eden Onur, İstanbul’u daha yaşanabilir, daha canlı bir kent haline getirmeyi hedefliyor.

Öncelikle yeni göreviniz hayırlı olsun. Sizi daha çok Adım Adım ve Açık Açık platformlarının kurucularından bir olarak tanıyoruz. İBB bünyesinde bir belediye iştiraki olan Spor İstanbul Müdürü olmak nasıl bir duygu?

Harika bir his ve çok gurur verici bir şey.  Bunun birkaç sebebi var. Öncelikle 12 yıldır sivil toplumda yer alan, 5-6 yıldır da sosyal girişimci olarak tanınan biri olarak, Spor İstanbul Müdür olmanın benim için heyecan verici olmasının ilk sebebi şu: Spor İstanbul aslında sosyal fayda sağlamayı amaçlayan bir sosyal girişim. Kurulduğu günden bu yana tüzüğünde de yazdığı şekilde sosyal fayda sağlamayı amaçlıyor. Türkiye’deki az sayıda büyük sosyal girişim şirketinden biri. Bütçesi 300 milyon TL ancak sürdürülebilirlik tarafında, yapmamız gereken çok şey var. Belediyeye bu kadar bağımlı olmamamız gerekiyor. Beni bu pozisyonun heyecanlandırmasının diğer nedeni, 12 yıldır gönüllü yaptığım bir iş sebebiyle, 60 bine yaklaşan Adım Adım Platformu’ ardından Spor İstanbul Genel Müdürü olarak şimdi “16 milyonluk bir şehrin spor tarafını yönetmek, İstanbul’un dünyadaki 80 -90 ülkeden daha büyük nüfusa sahip olması nedeniyle de ilginç bir his. 

Spor İstanbul, kurumsal kapasitesi ve yetkileriniz çerçevesinde beklentileriniz karşıladı mı?

Bu görevde istediklerimi yapabileceğimi düşünüyorum. Çeşitli açılardan beklediğimden daha iyi; bazı açılardan ise beklediğimden daha kötü diyebilirim. Spor İstanbul’da 2.700 civarında çalışan beklediğimden çok daha fazla sporla ilgili ve heyecanlılar.  Heyecan her işin kalbinden olması gereken bir şey. Beklediğimden daha kötü olan şeyler de var: öncelikle kurumun finansal kapasitesi. Belediyeye bu kadar bağımlı olduğunu bilmiyordum. Tesislerin kapasitesi çok iyi ancak spor tesisi ruhu yok bu binalarda. Genel müdürlük dâhil tüm tesislere spor ruhunu katmak önemli 

Kasım ayında Spor Fuarı ve 41. Vodafone İstanbul Maratonu var. Bu sene yenilikler var mı? 

Gelip görün derim. Bu sene yapmak istediğimiz her şeyi hayata geçiremeyebiliriz çünkü böyle büyük bir etkinlik için hazırlık sürecine geç başlayabildik. Bu yıl Spor Fuarı’nda daha çok eğlendirmeye, daha fazla spor deneyimi yaşatmaya çalışacağız. Katılımcıların içeride daha çok zaman geçirmesini amaçlıyoruz. Bunu bir miktar yapabilirsek, gelecek yıl daha fazlasını yapabiliriz.  Maratonda da bu sene daha çok katılım olacak. 

Sizin Adım Adım Platformu’nun yardımseverlik koşuları ile yıllardır maratonda yer almış olmanız, bu yıl Spor İstanbul Müdürü olmanız acaba maratona katılımı ve bağışçılığı artırır mı? 

Benim 12 yıllık Adım Adım tecrübem bu kuruma genel müdür olmamı sağladı. Adım Adım’ın İstanbul Maratonu’na çok katkısı oldu: geçen sene 18 bin kişi maratonu bitirmişti; bunların 8 binin yardımseverlik koşusuna katılanlardı. Bu büyük bir rakam.  Adım Adım bu maratonun en önemli ortaklarından biri. Bu nedenle, Benim Spor İstanbul müdürü olmam kesinlikle maratona katılımı artıracaktır. Katılımın artmasının ana sebeplerinden bir diğer, bizim geçmiş sene koşucularla doğrudan, birebir samimi bir iletişim kurmamız. Yılardır içimi acıtan bir tablo vardı: Özellikle geçen sene maratona katılan sadece 135 kadın vardı. Bu sene maratona geçen senenin 3 katı kadın kayıt oldu.  Bence hepsi koşar. 

Ölçülebilir Hedefler Ve Sürdürülebilir Yapılar Kurmak 

Spor İstanbul Genel Müdürü olarak İstanbul’a ne katmak istiyorsunuz? Somut olarak hedefiniz nedir?

Burası bir sosyal girişim. Spor İstanbul ticari bir kuruluş ile sivil toplumun karıştığı bir yer. Bu görevden ayrılınca,  bırakmak istediğim 2 şey var: 1-Sosyal girişim olması sebebiyle öncelikli amacım: bu kurumun sosyal etki analizini yapıp, kuruma dair alınacak karar kararlarda sosyal etkiyi dikkate almak. Sosyal etki analizi hazırlıklarına henüz yeni başladık.Belediye çatısı altındaki tüm bu şirketlerin sosyal etkisinin yıllık olarak ölçülmesi ve kararların ona göre alınmasına vesile olmayı hayal ediyorum. 

2-Yeni bir tesis kararı alırken envanterimiz, anketler, şehrin yetenek ve talep haritalarını üst üste koyup kararlara dâhil olmasını isterim. 3- Yine bunlarla beraber, tabii asıl amacım İstanbul’un daha hareketli, daha sağlıklı, sporla daha nefes alan şehir olmasını sağlamak. Tüm bu somut olarak ölçülebilir hedeflerle, bu görevden ayrılınca geride elle tutulur bir şey bırakmak isterim. 

Şeffaf Ve Hesap Verilebilir STK’lar İle Çalışmak; Herkese Eşit Mesafede Durmak  

Sporda fırsat eşitliğinin sağlanması ve İstanbul’un tüm bölgelerinin eşit seviyede Spor İstanbul’un sağladığı olanaklara ulaşılabilmesi için bir çabanız olacak mı? 

Hâlihazırda devam eden projeler ve başladığımız projeler de var. Bu göreve başladıktan sonra İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ile yaptığımız ilk toplantıda, bana söylediği ilk şey “tüm çalışmalarımda dezavantajlı gruplar, çocuk, kadın ve yaşlılara öncelik verecek şekilde çalışmam” yönündeydi. Diğer söylenen şey de kapsayıcı olmam gerektiği idi. Bunlar zaten benim de hedeflerim arasında.   

Spor İstanbul’un yerel yönetim-STK işbirliği kurma amacı var mı? 

Spor İstanbul bir belediye iktisadi teşekkülü (BİT) , hâlihazırda zaten STK’larla pek çok işbirliklerimiz var.  Ben, işbirliklerinin kurulmasında öncelikle şeffaf ve hesap verilebilir olmasına dikkat edeceğim. Hepsine eşit mesafede olacağım. Sosyal girişimlere inanan biri olarak, belediyenin sosyal girişimcilerle daha çok çalışması gerektiğini düşünüyorum.  Sosyal girişimciler yaratıcı çözümleri olan kişiler; sosyal girişimler bağışa ve hibeye bağımlı olmayan bir yapıları var. Bu nedenle, belediyenin sosyal girişimcilerle çalışması için sürdürülebilir yapılar kurmak için çabalayacağım. 

İBB ile STK’lar arasında geçmiş dönemde yapılan işbirliklerinin yeni yönetim tarafından iptal edilmesi konusu çeşitli eleştirilere sebep oldu.   Bu konuda sizin değerlendirmeniz nedir?  

Bu konuda kendi adıma konuşabilirim,  kendi yaklaşımından bahsedebilirim: Spor İstanbul’a müdür sıfatıyla geldiğimde farklı ama çok az sayıda STK ile ilişkiler kurulduğunu gördüm ve onlarla çalışmayı durdurdum. Çünkü hepsine eşit mesafede yaklaşım olmalı… Örneğin, Adım Adım olarak yıllardır hayırseverlik koşuları yapan bir platform olmamıza karşın, geçen yıl Spor Fuar’ına biz alınmadık. Doğrudan bunu yaşadık ve bize gerekçe de söylenmedi. Benim duruşum hep şöyle oldu: Açık Açık platformu kurucularından olarak, orda da tüm STK’lar, liberal ya da muhafazakâr, tümü Platforma katılsın istedik. Açık Açık platformunda da muhafazakar STK’lar katılsın istedik ancak kendileri bunu talep etmedi. Benim Spor İstanbul Müdür olarak buradaki duruşum şu:  herkese eşit mesafedeysem göreve sıfır noktasından başlamalıyım. Bu nedenle, daha önce yapılan sınırlı sayıdaki STK ile işbirliklerini iptal ettik. Spor İstanbul’da bizimle birlikte çalışmak isteyen kurumlarda dikkat ettiğimiz 2 şey : web sayfalarında güncel finansal bilgilerini paylaşmaları ve kurucu-yönetici bilgilerine yer vermeleri. Bizim için bu ikisi yeterli.  

İBB’nin genel olarak STK’lar ile işbirlikleri konusuna yaklaşımı nedir? 

Göreve başladığımdan itibaren burada beni etkileyen şu oldu:  tüm genel müdürler ve tabii Başkan İmamoğlu ile hayat duruşumuz yakın. Şu anlamda birbirimize yakın bir hayat duruşuna sahibiz:  şeffaflığa verdiğimiz önem ve herkes eşit mesafede durmaya verdiğimiz önem aynı. Bu, bir belediye için olmazsa olmaz. İBB adına konuşmak istemesem de kişisel izlenimlerim bu şekilde.   

İBB bünyesinde Halkla İlişkiler birimi altında Sivil Toplumla ve Kurumlarla İlişkiler adıyla, alt seviyede bir birim var. İBB’de üst düzeyde bir Sivil Toplumla İlişkiler adında bir birim kurulmalı mı?  Görüşünüz nedir?

Tabii, belediyelerde sosyal girişimler ve STK’larla ilgili bir birim olmalı çünkü hem STK’lar hem sosyal girişimler belediyenin stratejisini ve performansını etkiler.  

İstanbul’u İstanbul Spor Gönüllüleri kurtaracak!

İstanbullulara, özel sektör kuruluşlarına, STK’lara gönüllü olma ve işbirliği çağrınız var mı? 

Benim yapacağım en büyük gönüllülük çağrısı: İstanbul Spor Gönüllüleri adıyla bir topluluğu oluşması.  Yani İstanbulluların çıkıp “İstanbul’da spor yapma hakkımız var, biz daha çok spor etkinliği istiyoruz, biz daha fazla park istiyoruz, biz parklarda mangal yapmak değil koşmak istiyoruz, nefes alıp vermek istiyoruz” desinler. İstanbul’un bunu söylemeye başlaması lazım. Bu talepler var ama daha fazla olsun. İstanbul Spor Gönüllüleri’nin oluşmasını çok isterim, bu benim hayalim. Spor İstanbul olarak, gönüllülük için daha çok çalışıyor olacağız. Diğer kurumlarla da “işbirliğine varım” derim.  Dünyada başarılı şirketler hep işbirlikleri sayısını katlayarak artırıyorlar. 

Spor İstanbul Müdürü olarak İstanbullulara bir çağrınız var mı? 

“İstanbul Spor Gönüllüleri” adıyla bir gönüllü topluluğu oluşmasını çok isterim. Genelleme yapmak iyi olmasa da, Türkiye’de Avrupa’ya nazaran şikâyet ettiğimizin yerine bir öneri getirme, talepte bulunma özelliğimiz daha zayıf. Bence İstanbullular çıkıp, “ biz bu şehirde daha fazla yeşil, daha fazla park istiyoruz; daha fazla hareket, daha fazla temiz hava istiyoruz” demeliler. Bu talepleri biz duyuyoruz ama daha fazla duyarsak daha çok harekete geçeriz. 

Spor ile hayırseverlik ve gönüllüğü birleştiren yeni bir projeniz var mı? 

Henüz göreve geleli 2,5 ay olmuşken, öncelikle kendi hedeflerimi koymak için biraz daha kurumu tanımak için zamana ihtiyacım var. Koyduğum hedefleri belirledikten sonra bu hedefler doğrultusunda yeni işbirliklerini ve yeni projeleri belirlemek mümkün olabilecek sanırım.