“Sinema Dünyayı Değiştirmenin En Büyük Olanağı”

Aykırı Sinema Derneği’ni, sinema sivil toplum ilişkisini ve gelecek planlarını konuştuğumuz Ümit Özmen ve Necla Çelik, yeni dünyalar kurmanın en büyük olanağı olarak sinemayı gördüklerini söylüyorlar.

Derneği kuruluş motivasyonunuzu öğrenebilir miyiz?  Neden aykırı? Aykırı olma kriteri nedir? Filmleri neye göre seçiyorsunuz?

Necla Çelik: Bir araya gelme nedenleri arasında film izlemenin öncelikli olduğu birkaç arkadaştık. Bu nedeni kalıcılaştırmak istedik. Ayrıca okumak, izlemek ya da film yapmak yoluyla bireysel birikimler elde ediyorduk. Ancak bu birikimlerin ortak bir mecrada tutulması ve başkalarının da kullanımına sunulabilmesi ancak dernek yoluyla olabilir diye düşündük. 

Neden Aykırı sorusuna da şöyle yanıt verebilirim; kendi deneyimlerimizin zaman içerisinde bizi, bize özgü bir noktaya taşıyacağını düşündük ve o noktayı bir tür düşünsel özerklik olarak hayal ettik. Böyle bir şeyi hayal edebilmek bizi daha baştan, kuruluşumuzda da farklı kılıyordu zaten. Olagelişimizle kurmaya çalıştığımız böyle bir özerkliğin birçok farklı yaklaşımla aykırı düşeceğini öngörmek zor değildi bizim için. Eh, bunu peşinen kabullenelim dedik. 

Film seçmiyoruz dersek, bu bir ölçüde doğru olur. Sadece dışında durmaya çalıştığımız endüstriyel sinemanın gerekleriyle, ya da motivasyonuyla diyelim, yapılmış filmlerden uzak durmaya çalışıyoruz. Yani dışlamaya çalıştığımız bir tür “filmler” diyelim. Onun dışında film seçemeyiz. Film yapmak, buna ortam ve destek sağlamak derneğimizin kuruluş amaçlarından. Film izlemek, film çekme tecrübesinin ve eğitiminin önemli bir parçası. 

Neler yapıyorsunuz, çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz, nasıl bir boşluğu dolduruyorsunuz?

Ümit Özmen: Öncelikli olarak düzenli eğitimler yapmaya çalışıyoruz. Belgesel, animasyon, Kısa Film, video vb konularda eğitimler gerçekleştiriyoruz. Bu eğitimlerde katılımcıların edindiği teorik bilgiyi uygulamalarına mutlaka fırsat yaratmak, her eğitimin sonunda bir belgesel, film ya da eğitim her ne üzerineyse onu yapıyoruz. Bu konudaki inatçılığımız, katılımcılarımıza da bulaşıyor. Tembellik etmelerine fırsat vermiyoruz. Diğer etkinliklerimiz film izleme, film okuma, söyleşiler vb., eğitimlerimizi destekliyor ve sürekliliğini sağlıyor. Yani bizden eğitim alanlar sonrasında da canlı bir sinema ortamı içerisinde bulunabiliyorlar.

Gelecek planlarınız neler? İzleyicileri neler bekliyor önümüzdeki dönemlerde?

N.Ç.: Zaman içerisinde eğitimlerimizin hacminin ve çeşitliliğinin artmasını istiyoruz. Bir tür sinema okulu hayal ediyoruz. İzleyicilerden kastınız bizi izleyenlerdi, değil mi? Genel anlamda sinema izleyicisini nelerin beklediğini soruyorsanız, umarız iklim sorunlarının çözüldüğü bir dünyada iyi filmler bekliyordur onları.

İşbirliği yaptığınız kurumlar var mı?

Ü.Ö.: İşbirliği yaptığımız kurumlar saymakla bitmez. Uludağ Üniversitesi, Nilüfer belediyesi  başta olmak üzere pek çok resmi kurumla işbirliği yapıyoruz. Enstitüler, dernekler, vakıflar gibi 28 kurum ile şimdiye kadar paydaş olduk. Her etkinliğimizde en az bir partnerimiz oluyor. Bu işbirlikleri ile muazzam sonuçlar alıyoruz. Bizden yardım isteyen tüm kurumlara, derneklere vb. destek verebilmek için de elimizden geleni yapıyoruz.

Kendi ilinizde sizinle aynı alanda çalışan başka dernekler var mı? Birbirinizden haberdar mısınız, birlikte çalışabiliyor musunuz, neler yapıyorsunuz)?

Ü.Ö.: Evet var, dönem dönem fikir alışverişleri de olabiliyor. Ancak daha çok bizden farklı alanlarda faaliyetleri olan dernekler ile çalışıyoruz. Aynı konuda çalışan iki derneğin bir araya gelmesi nicel bir artışa neden olabiliyor. Fakat nitel bir artış daha önemli bize göre. Bunu da farklı alanlarda çalışan derneklerin işbirliği meydana getiriyor. Örneğin çektiğimizin belgeselin konusu bizi o konuyu kendi çalışma alanı olarak belirlemiş bir derneğe ya da kuruma bizi götürüyor. İşbirliği hem bizim eksiklerimizi hem de karşı tarafın eksiklerini tamamlıyor. Çekimlerini sürdürdüğümüz “Gezek” belgeseli bunun çok iyi bir örneği.

Nasıl ayakta kalıyorsunuz, sürdürülebilirliği nasıl sağlıyorsunuz? Derneğinizin ne gibi ihtiyaçları var? (Özellikle sivil toplum kapsamında değerlendirmenizi rica ediyorum.)

N.Ç.: Şu ana kadar genelde etkinliklerimiz için ihtiyaçlarımızı çıkardık ve bize destek vermeyen bu kurumlara doğrudan ihtiyacımızı sağlaması için başvurduk. Örneğin broşür mü basmak istiyoruz, bunu yaparak bize destek olmak isteyen birilerini buluyoruz vb. Ancak bu oldukça zorlayıcı, her şey bir süre belirsiz kalıyor ve bazen de olmuyor. Zor durumda kalıyoruz. Bu nedenle temel bazı giderler için düzenli bir kaynağa ihtiyacımız var diyebiliriz.

Fakat en önemlisi biz film yapmak isteyen ve film yapacak olanlara destek vermek isteyen bir derneğiz. Bunun için de kameraya, ışık sistemine, ses sistemine ihtiyacımız var. En önemlisi de kurgu için iyi bir bilgisayara ihtiyacımız var. Şu ana kadar gönüllülerimizin ya da üyelerimizin bu konudaki cömertliklerinden yararlandık. Kendilerine sonsuz teşekkür ediyoruz. Onları yorduğumuzun farkındayız. Diğer taraftan taşıma suyla değirmeni döndürmek gerçekten zor, biz de yoruluyoruz. Film yapmak için gerekli donanıma kavuştuğumuzda her şey çok kolaylaşacak ve enerjimizi bunlar yerine daha çok film yapmak adına kullanabileceğiz.   

Gelin, hem kendiniz kazanın hem de biz kazanalım!

Çalışmalarınızla neleri değiştirdiniz, anlatmak istediğiniz özel bir hikaye var mı sizi mutlu, motive eden? Sinemanın bir şeyleri değiştirme gücü var mı? Sinemayı bu anlamda diğer sanat dallarının neresine koyuyorsunuz?

N.Ç.: Üç yılın sonunda insanlar artık Aykırı Sinema’yı tanıyorlar. İsmini biliyorlar. Sadece bizim şehrimizde değil, başka şehirlerde de. Ortaklaşmak isteyen birilerinin aklına mutlaka geliyoruz. Buna tanık olmak her defasında aynı derecede mutlu ediyor. 

Görsel okur-yazarlık günümüzde bile neredeyse başta. Kentlerin, insan yaşamının hızı ise inanılmaz. Bunlar gittikçe insan yaşamının ana karakteristiği olacak gibi görünüyor. Bize öyle geliyor ki belki de böylesi bir dünya sanat olarak sadece sinemaya müsamaha gösterecek. Kim bilir? Yaşayıp göreceğiz. Her ne olursa olsun, yeni dünyalar kurmanın ve başkalarına dokunmanın en büyük olanağını sinema barındırıyor. Ve bu yüzden o dünyayı değiştirmenin de en büyük olanağı.

Sinema bağlamında sivil toplumun en büyük sorunu nelerdir önünüze nasıl engeller çıkıyor ve bu engelleri nasıl aşıyorsunuz?

Ü.Ö.: Sivil Toplum alanında fon veren kuruluşların değerlendirme süreçlerinde şeffaf olmaması motivasyonu düşürebiliyor. Bu engeli şimdiye kadar aşamadığımız için sanırım sorunuzun bir kısmını cevapsız bırakacağım.😊 

Dernek çalışmalarımız için en büyük sorunumuz kameramızın, kurgu bilgisayarımızın, ışık sistemimizin vb. olmayışı. Birileri duysun bizi. ☺