Mülteci Çocuklar Eğitim Hakkına Erişebiliyor Mu?

Türkiye’deki okul yaşındaki 400 binin üzerinde Suriyeli mülteci çocuk hala eğitim hakkına erişememiş durumda. Mavi Kalem Derneği’nden Arzu Karacanlar, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda yoğun çalışmalar gerçekleştirdiğini ancak sorunların tamamen ortadan kalkmadığını dile getiriyor. 

II Dünya Savaşı’ndan bu yana insanlık tarihinin en ağır krizi olan Suriye’deki savaş 8. yılını geride bıraktı ve yakın zamanda çatışmaların yaşandığı bölgelerin eski günlerine dönebileceğine dair belirtiler bulunmuyor. Milyonlarca insan evlerini, yurtlarını terk edip komşu ülkelere sığınmak zorunda kalırken, gelecek belirsizliği altında yaşama mücadelesi veriyorlar. Çocuk mülteciler ise kriz karşısında en büyük bedeli ödeyen ve en ağır yükü taşıyan kesimin başında geliyor. Gelecekleri tehlike altında olan çocuklar toplumdan dışlanma, ayrımcılık, ekonomik ve cinsel sömürü ve çocuk evlilikleri de dahil olmak üzere çok sayıda riske karşı ciddi biçimde savunmasız durumdalar.

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün Eylül 2019 verilerine göre Türkiye’de 3 milyon 658 bin 250 Geçici Koruma Statüsünde Suriyeli mülteci var. Bu rakamın yarıya yakını çocuklardan oluşuyor. Türkiye’de okul çağında ise (5-17 yaş) 1 milyon 155 bin civarında Suriyeli mülteci çocuk bulunuyor. 2018/19 eğitim öğretim yılının başında geçici koruma sağlanan 646 bin çocuk MEB’e bağlı devlet okullarına ve Geçici Eğitim Merkezlerine kaydolurken 400 bin çocuk halen okullaşmamış durumda. Bu rakam diğer ülkelerden gelen, ancak kayıtsız oldukları için resmi verileri olmayan mülteci ve göçmen çocuklarla birlikte daha da artıyor. Yaş ilerledikçe okullaşma oranı da düşüyor. Okula gidemeyen mülteci çocuklar için ek 30 bin dersliğe ihtiyaç var. 

Çocuk İşçiliği, Küçük Yaşta Evlilik, Okul Masrafları, Dil Problemi

Mavi Kalem Derneği’nden Arzu Karacanlar ile mülteci çocukların eğitim alanında karşılaştıkları sorunları ve çözüm önerilerini konuştuk. Derneğin Kapasite Geliştirme İzleme Değerlendirme Yöneticisi olan Arzu Karacanlar, çocuk işçiliği ve küçük yaşta evliliklerinin, ekonomik sebeplerin, ulaşım, eğitim malzemesi ve beslenme gibi okul masraflarının ve devam eden dil probleminin mülteci çocuklarının eğitime erişimlerinde karşı karşıya kaldıkları temel problemlerin başında geldiğini dile getirdi. 

‘Öncelikle Dil Engeli Ortadan Kaldırılmalı’

Suriyeli mülteci çocuklarla ilgili hazırladıkları rapora değinen Karacanlar, “Bu araştırma kapsamında İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliği ile 5 Geçici Eğitim Merkezi ve 5 resmi okulda Suriyeli öğrencilerle çalışan toplam 252 öğretmenle görüşme gerçekleştirildi. Bu görüşmelerde öğretmenler, daha nitelikli ve verimli bir eğitim ortamı için öncelikli adımın dil engelinin ortadan kaldırılması olduğunu belirttiler. Suriyeli öğrencilerin resmi eğitim sistemine dâhil olmaları ile birlikte rehberlik ve psiko-sosyal danışmanlık alanında büyük bir ihtiyaç oluştuğu belirtildi. Savaş ve göç travmasına maruz kalan öğrencileri desteklemesi beklenen öğretmenlerin de bu alanda rehberlik ve desteğe ihtiyaç duyduğu hem GEM’lerde hem resmi okullarda çalışan öğretmenlerin ortak ifade ettikleri sorunlardan biri oldu” dedi. 

‘MEB ve İlgili Kamu Kurumları Yoğun Çalışma Yürüttü’

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 8 yıllık süreçteki çalışmaları değerlendiren Karacanlar şunları söyledi; “Bu süreçte MEB ve ilgili kamu kurumları mülteci çocukların okullara erişimlerini desteklemek üzere yoğun çalışmalar yürüttüler. Bu amaçla, mülteci çocukların Türk okullarına adaptasyonunu ve Türkçe öğrenmelerini sağlamak üzere GEM’ler açıldı ve Türkçe öğrenimine ek programlar düzenlendi. Denklikleri yapılarak ara sınıflara yerleştirilen öğrencilere uyum programları ve telafi eğitimleri düzenlendi. Örgün eğitime erişimi arttırmak üzere Halk Eğitim Merkezleri (HEM’LER) üzerinden dil ve beceri kursları açıldı. Suriyeli öğrenciler için devlet üniversitelerinde öğrenim harçları kaldırılarak yükseköğrenime erişim desteklendi. MEB ve UNICEF işbirliği ile yürütülen PICTES Projesi kapsamında 2.000’den fazla öğretmene Suriyeli çocukların Türk eğitim sistemine adaptasyonu ve eğitime devamlılıklarının sağlanabilmesi için uyum kursu verildi”.

‘Sorunlar Tamamen Ortadan Kalkmadı’

Eğitim alanında büyük bir mesafe katedildiğini belirten Karacanlar; “Ancak bu kadar yüksek sayıdaki çocuğun uzun olmayan bir sürede sisteme dâhil edilmesi pek çok zorluğu içinde barındırır ve mevcut sorunlar tamamen ortadan kalkmamıştır. MEM tarafından verilen mülteci çocukların kayıt oranları ile ilgili verilere bakıldığında ilkokulda %96 olan okullaşma oranının ortaokulda %55’e, yükseköğrenimde ise %24’e düştüğü görülmekte” dedi.

 

‘STK’lar Politika Gerçekleştirme Sürecine Dahil Olabilmeli’

Sivil toplum kuruluşlarının yapması gerekenlere de değinen Karacan; “Kamu, makro düzeyde uygulanacak kapsayıcı eğitim politikalarını geliştirmek ve uygulamakta yetkili merciidir. Sivil toplum kuruluşları bu politikaların geliştirilmesine katkıda bulunduğu ölçüde işlevini yerine getirebilmekte. Sivil toplum kuruluşlarının katkıda bulunabilmesi, kamu ve sivil toplum arasında sürdürülebilir ve etkin iletişim kanalları ve ortak platformların kurulması var olanların güçlendirilmesi ve STK’ların politika geliştirme süreçlerine etkin olarak dâhil edilmesi ile gerçekleşir” diye konuştu. Türkiye’de sayısı gittikçe artan Irak, Afganistan, İran, Somali ve Ortadoğu’nun diğer ülkelerinden gelen göçmen ve sığınmacıların olduğunu hatırlatan Karacan, kamuoyunun bu ülkelerden gelen çocukların eğitime erişimde sahip olduğu haklar ve karşılaştığı sorunlara ilişkin çok sınırlı bilgiye sahip olduğunu dile getirdi. 

Mavi Kalem Derneği’nin Çözüm Önerileri;

*Kamu politikaları ve sivil toplum kuruluşlarının çalışmaları, yalnızca mülteci nüfusun yerel sistemlere nasıl dâhil edilebileceğine değil ev sahibi topluma da odaklanmalı onun bu konudaki ihtiyaçlarını ve sorunlarını da görmelidir. Bu, uzlaşmacı ve bir arada yaşama değerlerini savunan ortak bir bakışı, farklı sektör ve kurumları kapsayan bütüncül bir yaklaşımı, kamusal, özel, sivil kurumlar ve ilgili bireylerin etkin koordinasyonun yapılmasını gerektirmektedir.

* Mülteci çocukların eğitimi için geliştirilecek politika hak temelli olmalı. Bu bağlamda birarada yaşama kapasitesini güçlendirme amacı ile mültecilerle ilgili olumlu algıyı güçlendirecek, insan haklarına dayanan ve eşitlikçi bir eğitim çerçevesinin dillendirilmesine ve güçlendirilmesine ihtiyaç vardır. Bu çerçeve, sosyoekonomik ve etnik temelleri,  doğdukları ülke neresi olursa olsun, bütün çocukların eğitime erişim hakkı ve iyi olma hali temel kriter olmalıdır.

*Öğretmenlerin ve eğitim yöneticilerinin mültecilerin yaşam koşulları, hakları, faydalanabilecekleri hizmetler ve mekanizmalar hakkında bilgi sahibi olması ve Suriyeli çocuklara yönelik hak temelli bir yaklaşım içinde olmasını güçlendirici çalışmalar artırılmalıdır. 

*Okullarda Suriyeli ve Türkiyeli öğrencilerin ve ailelerinin bir arada barışçıl bir şekilde yaşamasını kolaylaştıracak; iki toplum arasındaki olası önyargıların kırılmasını sağlayacak etkinlik ve programlar artırılmalı ve planlanmalı.

*Öğretmenlerin savaş ve göç travmasına uğramış çocuklarla çalışma ve öğrenciler arasındaki olası ayrımcı ve zorbaca davranışlarla baş etme konusundaki donanımları artırılmalı. Savaş ve göç travmasına maruz kalmış olan Suriyeli çocuklar için psiko-sosyal desteği içeren bir rehberlik sistemi oluşturulmalı.

*Çocukların eğitime erişimi konusunda bölgesel farklılıklar en aza indirilmeli ve tüm Suriyeli öğrencilerin eğitim destek hizmetlerinden eşit biçimde faydalanmaları sağlanmalıdır. Eğitim politikası geliştirilirken, tüm çocukların kültürel, geleneksel, sosyoekonomik ve dil farklılıklarını göz önüne alan kapsayıcı eğitim çerçevesinin yaygın uygulamaya konulması sağlanmalıdır.