Shesaid.so İstanbul Müzik Sektöründe Herkes İçin Eşit Fırsat İstiyor 

Müzik endüstrisinde yer alan kadınların ve lgbti+ bireylerin haklarını savunmak amacıyla kurulmuş global oluşumun Türkiye ayağı olan shesaid.so İstanbul üzerine eşbaşkanlar Melis Yalçın ve Gülşah Görücü ile görüştük. Yalçın ve Görücü, oluşumun hedefleri arasında müzik sektöründeki cinsiyet klişelerini yıkmak, çeşitlilik oluşturmak, farkındalık yaratmak, teknik ve liderlik pozisyonlarında kadın sayısını arttırmak olduğunu söylüyor.  

10 senedir İstanbul müzik endüstrisinin içerisindeki Gülşah Görücü ve 2014 yılından beri hem uluslararası alanda hem de Türkiye’de konser organizasyonları ve daha birçok alanda çalışan Melis Yalçın ile güçlenerek büyümesini umdukları sosyal girişimleri üzerine konuştuk.

shesaid.so global bir oluşum. Türkiye ayağının açılması nasıl oldu? Siz mi teklif götürdünüz? Başlama sürecini ve şu anki güncel durumu sizlerden dinlemek isteriz. 

Melis: shesaid.so global ağının zaten halihazırda bir üyesi olarak topluluğun bir parçasıydık. Diğer şehirlerde ve uluslararası müzik sektöründe yaptıklarını yakından takip ediyorduk. İstanbul için de neden böyle bir oluşuma başlamayalım ve bu alanda çalışmalar yapmayalım diye düşünmekteydim. Gülşah ile zaten yıllardır ortak işlerde çalıştık ve birbirimizi yakından tanıyoruz, onun da müzik sektöründe çalışan bir kadın olarak benim gibi bu konuları sorguladığını ve adımlar atmak istediğini biliyordum. Global ekip ile görüşüp isteğimizi dile getirdik ve çok olumlu ve destekleyici bir yanıt aldık. Başlangıç adımımızı atmak için ise, ilk komünite etkinliğimizin 8 Mart haftasına denk gelmesi çok anlamlı geldi ve hızlıca çalışmalara başladık. 

Gülşah: shesaid.so’nun İstanbul ayağını kurmanın temel motivasyonu aslında müzik endüstrisinin kadınlarının öncelikli olarak birbirini tanımalarını, birbirlerinin farkında olmalarını sağlamaktı. 10 Mart’ta Red Bull Türkiye ve Soho House İstanbul’un da desteğiyle gerçekleştirdiğimiz ilk shesaid.so İstanbul komünite buluşmamız, Türkiye müzik endüstrisi kadınları ve lgbti+ bireyleri bir araya getirmek için bir harekete geçişti aslında. Türkiye’deki kadın ve lgbti + bireyleri bir araya getiren tanışma panelimiz, shesaid.so global ekibinden ve Whisper Not Agency kurucusu Laurène Chanson’un sunumuyla başladı, ardından benim moderatörlüğümde, Gül Güngör (arkaoda & BİNA), Selin Ötün (Sony Music Türkiye), 2018 yılı Red Bull Music Academy katılımcısı Loradeniz, shesaid.so kurucu ortağı Melis Yalçın (Charmenko) ve Artemis Günebakanlı (manyetikbant) katılımıyla “Türkiye müzik endüstrisinde kadın ve lgbti+ olmak” başlıklı panel ile devam etti. Sharing Session ardından da Şevval Kılıç’ın DJ performansı eşliğinde Networking Sessions’ımızı yaptık ve gerçekten de ilk çıktımızı hep birlikte elde etmek çok mutluluk vericiydi. Birbirimizle tanıştık, tanışmaya devam ediyoruz ve birlikte üretiyoruz. Bu buluşmanın üzerine 6 aylık süreçte İKSV Caz Festivali’nden Babylon Soundgarden’a birçok festivalde içerik üreticisi olarak yer aldık ve almaya devam ediyoruz. Bunun haricinde ekibimiz şu an büyüme aşamasında, önümüzdeki ay, shesaid.so İstanbul 2020 planlarımızı da açıklamayı hedefliyoruz. 

shesaid.so İstanbul’un misyonları nelerdir? Globalden ayrılan, Türkiye’yle özdeşleşen sorunlar var mı? Kadın müzisyenler sektörden ya da toplumdan gelen hangi sorunlarla mücadele ediyorlar?

Gülşah:  Sorunlardan bahsederek bu soruya bir cevap girişi yapmayı tercih etmiyorum. Ondan daha ziyade, belki şöyle bir açıklama ile gelmek ve shesaid.so İstanbul komünitesinin kalbi olan üyelerimizden bahsetmenin daha güçlendirici olduğuna inanıyorum. Üyelerimiz, kendi alanlarında karar vericilerin yanı sıra gelecek vaat eden genç yetenekler için çeşitli kadın belirleyici müzik profesyonelleri havuzunu içeriyor. Müzikte tüm kadın ve ikili olmayan insanların kabul edilebileceği güvenli ve otantik bir alan inşa etmekten gurur duyuyoruz. Neler yapıyoruz derseniz aslında üç maddede toplayabiliriz bunları; 

1) Müzik endüstrisindeki cinsiyet klişelerini yıkıyoruz ve gelecek nesiller için çeşitli rol modelleri havuzu oluşturmayı amaçlıyoruz.

2) Toplumsal cinsiyet eşitliği, çeşitlilik ve katılımın teşvik edildiği politika değişikliği için toplumsal cinsiyet açığı ve lobinin farkındalığını arttırıyoruz. 

3) Zaten sektörde bir iz bırakan başarılı kadınların profilini geliştiriyoruz. Tüm endüstri sektörlerinde ve seviyelerinde, özellikle yürütme liderliğinde ve teknik rollerde, kadın sayısının artırılmasını hedefliyoruz. 

Kısaca, müzik endüstrisini, tüm insanların eşit fırsata, tedaviye ve ücrete erişebileceği bir pazar haline getiriyoruz.

Melis: shesaid.so İstanbul müzik sektöründen yer alan tüm kadınları, ki bu sadece kadın sanatçılardan ibaret değil, sektörün tüm alanlarında çalışan kadınları güçlendirmeyi amaçlıyor. İş istihdamında kadınlara eşitlik kazandırmayı, halihazırda sektörde yer edinmiş deneyimli kadınları ön plana çıkarmayı ve farkındalık yaratmayı amaçlıyor. İş dünyasının pek çok alanında olduğu gibi maalesef müzik sektörü de çok erkek egemen bir dünya, artık 2020 yılında eşit çalışma koşulları ve başarı durumunda sırf erkek olduğu için birinin terfi alması kabul edilebilir bir şey değil.  Dünya değişiyor ve müzik sektörü de değişmek zorunda.  Türkiye ile ayrışan çok sorun ortaya koyamayız, kadına yönelik ayrımcılık ve ön yargılar, engeller her yerde var. 

Bir ara Hadise’nin klibinin ‘erotik’ olduğu sebebiyle yasaklanması konusu tartışılmıştı. Hadise kadın olduğu için bu cezaya çarptırıldığını söylemişti. Kadın ve erkek müzisyenlerin imaj, klip, kostüm, dans çalışmalarına farklı yaklaşıldığını, farklı anlamlar yüklendiğini, dolayısıyla cinsiyetçi yaklaşımın sektöre egemen olduğunu düşünüyor musunuz? 

Melis: Evet kadın müzisyenlerin yaptığı her işe çok cinsiyetçi yaklaşılıyor. Bunun değişmesi için önce toplumun kadına bakış açısının değişmesi gerekiyor. Bu bakışın değişebilmesi için de bu sektörün çalışanlarının ve sanatçılarının Hadise’nin yaşadığı gibi durumlara ses çıkarması ve yanında olması gerekiyor. 

Gülşah: Türkiye toplumu hasta bir toplum, kadınlarını sokakta öldüren, kadınları metalaştıran, kadının adının olmadığı bir toplum. Biz bunun sadece müzik endüstrisi tarafından bir yerini tutmaya çalışıyor ve iyi bir şeyler yapmak için çabalıyoruz. Birlikten kuvvet doğuyor, endüstrideki kadınlar da, ne iş yaptıklarından bağımsız, müzik endüstrisine dirsek teması bulunsa da shesaid.so İstanbul çatısı altında buluşuyor. Bugün Hadise, yarın Gülşen, sonraki gün belki Sezen Aksu da sahneye geri döndüğünde bunu yaşayacak. Önemli olan bu erotik bulundukça daha çok üzerine gitmek, işler olumsuz ve çirkin yöne doğru ilerliyorsa, sansür vs. gibi buna hukuki yöntemlerle cevap bulabilmek. 

Özellikle Milyonfest ile birlikte gündeme gelen festivallerin hangi şartlarda düzenlendiği ve tekelleşme tartışmaları var, tahmin ediyorum ki takip etmişsinizdir. Sizce kadın müzisyenler festival gibi büyük organizasyonlarda ne kadar yer bulabiliyorlar ve hangi şartlarla?

Melis: shesaid.so İstanbul olarak farkındalık yaratmak istediğimiz konulardan biri de bu, yani düşünün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününde bile panel düzenlenip sadece “erkek” konuşmacıların çıkarıldığı bir ülkedeyiz. Bu yaklaşım iş alanının her yerine bulaşmış durumda, müzik sektörü de bundan kurtulmuş değil. Biliyorsunuz dünyada bazı ünlü festivallerde sanatçı dağılımının %50 olarak eşitlenmesi konusunda kurallar getirildi. Bunun Türkiye’deki festivallerde de benimsenen ve önemsenen bir konu olmasını istiyoruz. 

Gülşah: Türkiye’de bu tartışmanın başlamasını, bağımsız müzik üzerine akademide de çalışmalarını yürüten bir birey olarak keyifle izledim, ‘nihayet’ dedim. Ancak maalesef yazılan çizilen her şey ne yazık ki çok vasat seviyelerde kaldı, konuyu holistik olarak ele alamadı ve konu yine bir takım güç odaklarınca “kendi” istedikleri yere çekildi. Türkiye festivalleri kadın müzisyenleri sahneye çıkarmak gibi derdi olmayan zaten, popüler ve iyi müzik yapan kadınların sahne alabildiği festivaller, o kadar haksızlık yapmaya gerek yok. Acıklı bulduğumuz tek nokta, sezon açılışlarında ya da festival içeriklerinin lansmanında “Kadınlarımız… Şu kadar kadın sanatçımız var… Kadın sanatçılara da yer verdik…” gibi cümlelerle kadın sanatçıların tanıtılıyor olması, lütuf gibi yansıtılıyor olması. Ancak bunu da hep birlikte daha bilinçli bir dile dönüştüreceğiz çünkü shesaid.so İstanbul olarak biz şunları savunuyoruz: Eşit ödeme, hem yaratıcı hem de işletme düzeyinde eşit fırsatlar, müzik endüstrisinin tüm sektörlerinde eşit temsil, özellikle çeşitli rol model havuzunu sağlamak için kıdemli ve teknik rollerde kadın nüfusun arttırılması, cinsel taciz ve / veya tacize sıfır tolerans, cinsiyetten bağımsız bir dil!

“Türkiye müzik endüstrisinde kadın ve LGBTİ+ olmak” başlıklı bir panel gerçekleştirdiniz. Öne çıkan meseleler neler oldu? Sorunlara getirilen çözüm önerileri nelerdi? 

Melis: Öne çıkan konular genellikle eşit olanaklara erişmenin zorluğu oldu. Kadın müzisyen ve çalışanlar olarak sahada yer bulamama ve iş yaparken karşılaşılan otorite zorluklarından bahsedildi. Önyargılı yaklaşımlar ve yapılan işin onay-tebriklerinin kadın çalışanlara, erkek çalışanlara kıyasla ne kadar zor verildiğini gördüğümüz hikayeler dinledik. Sorunlara bugün söyleyeceğimiz bir şey ile çözüm getirmemiz mümkün değil. Sektörün bu konudaki farkındalığını arttırarak ve karar pozisyonlarındaki insanların bu konulara dikkatini çekerek başlayabiliriz. Eğitim şart.

Gülşah: Aslında ilk soruda da cevabımı verirken günün kısa bir özetini yapmış oldum ben. Bu panelimizin tek bir amacı vardı, o da tanışmak. Toplantı çıktısı olarak da elimizde tanışmanın kalmış olması bizleri mutlu etti, iletişimi komünite üyelerimiz arasında sağlıyor olmak şu anda en çok efor sarf ettiğimiz şey. Temel başlık olarak, ayrımcılık, eşit haklar ve eşit maaş koşulları ön plana çıktı diyebiliriz, pek tabii bir de taciz. Ancak yine aynı tutumumu sürdürmek istiyorum ve bu sorunun cevabını negatiften almak istemiyorum. Sorunları tahlil etme aşamasındayız henüz diyelim, bu tahlil sürecimizi akademik okumalarla, eğitim programlarına & festivallere katılımımızla geliştiriyoruz. 

Aynı işlerde olsa dahi kadınların erkeklerden daha az maaş alması halen giderilemeyen bir haksızlık. Bu durum müzik sektörü için ne kadar geçerli? Sizin bu konuların çözümü için çalışmalarınız olacak mı? 

Melis: Dediğiniz gibi bu eşitsizlik her sektörde olan bir durum, bu bir günde çözülebilecek bir şey değil. İşverenlerin bu konudaki farkındalığını arttırıp, sektör çalışanı kadınların da bu konuda haklarını aramaları için onları güçlendirici çalışmalar yapmamız gerekiyor. Sektördeki kadın iş gücünün ne kadar büyük olduğunu görmek bile çok şey değiştiriyor. Biz de ilk etkinliğimizde bu kadar çok sektör çalışanı kadını bir arada görmeyi beklemiyorduk. Bir arada olmak iyi geldi ve güçlendiriciydi. shesaid.so İstanbul sadece etkinlik yapıp görünürlük kazanmayı amaçlamıyor, bir araya getirdiğimiz insanların da birlikte yeni işler çıkarmasını ve birbirine güç vermesini istiyoruz yani özetle, birbirini dinleyen, değer veren, birlikte üretip söz söyleyebilen bir topluluk yaratmaya çalışıyoruz. 

Gülşah: Elbette geçerli. Eşit ücretlendirme yapmayan kültür-sanat kurumlarını biliyoruz, çünkü çalışanları shesaid.so İstanbul komünitemizin bir parçası. Yüksek kademelerde olan erkek yöneticilerin yine kendi erkek iklimini oluşturduğunu gördük, görüyoruz.

Toplu bir bilinçlenme ile, derdimizin bağcıyı dövmemek olduğu bir üslupla derdimizi anlatabiliriz, a-n-l-a-t-a-c-a-ğ-ı-z!

Yakın dönemde gerçekleştireceğiniz projeler neler olacak? Bu süreçte birlikte çalışmayı planladığınız STK ya da kurumlar var mı?

Melis: shesaid.so İstanbul için bir STK diyemeyiz ve hak arayışı ile başlayan yolculuğumuzu sadece bununla sınırlamak doğru olmaz, yani hukuk mücadelesi veren bir dernek değiliz, tabii ileride projelerde bir araya gelebileceğimiz STK’lar ya da kurumlar olabilir ama şu noktada önceliğimiz kadın görünürlüğünü arttırabilecek işler yapmak ve topluluğumuzu büyüterek güçlendirmek olacak. 

Gülşah: shesaid.so İstanbul, vakıf usulü işleyen shesaid.so İstanbul global kimliğinin bir parçası, derdi para kazanmak değil, sermayenin eşit dağıtılabilmesini sağlamak, bu politikaları desteklemek. Bizim için kadın-erkek eşitliğini savunan, hak temelli konuları gündemine alan ve kadın & queer bireyleri güçlendirmek için programları olan STK ve markalar her daim potansiyel işbirlikçilerimiz.

Son olarak sizleri tanıyabilir miyiz? shesaid.so İstanbul ile yollarınız nasıl kesişti? 

Melis: 2014 yılından beri hem uluslararası alanda hem de Türkiye’de konser organizatörleri, festivaller ve etkinlik mekanlarına sanatçı temini ve programlama alanlarında hizmet veren Charmenko şirketinde, yapılan konserlerin iletişim ve koordinasyonunu yapmaktayım. shesaid.so İstanbul ile haberdar olmam bir iş arkadaşımı vasıtası ile oldu. İş hayatım dışındaki aktivist duruşumu ve böyle bir topluluğun parçası olmak isteyebileceğim düşünerek bana bahsetti. Böylece global ağa üye olmuş oldum. 

Gülşah: Tam 10 senedir İstanbul müzik endüstrisinin içerisindeyim. Lisans derecemi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Reklamcılık bölümlerinden aldım, University of Amsterdam’da Kent Çalışmaları üzerine çalışmalarda bulundum ve tekrar İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültürel Çalışmalar alanında yüksek lisans derecesini aldım. Daha önce, Universal / Warner Music, Apple Music, ZORLU Performans Sanatları Merkezi, Babajim Stüdyoları, Spotify, Radyo Eksen’de görev aldım, çeşitli dergi & gazetelerde müzik yazarlığı yaptım, şu an da kendi girişimim STUDI G-Jo ile çeşitli kurum ve kuruluşlara kültür-sanat danışmanlığı hizmeti veriyorum. shesaid.so Istanbul edisyonunun da kurucu ortak rolünü üstleniyorum bu benim için kariyerimde bana el veren kadınlara bir borç ödeme meselesi aslında, shesaid.so İstanbul ruhunu benimle tanıştıran eşbaşkanım Melis’in payı benim bu hikayeye müdahil olmamda önemliydi. Umarım birbirimizi güçlendirecek bu tip sosyal girişimler çoğalır, hep birlikte büyürüz.