Eğitim Sistemine Alternatif Yaklaşımlar

Sürekli değişen sınav sistemi, çocukluktan itibaren sırta yüklenen müfredat yükü, not korkusu, geçme kaygısı derken hayatımızın çocukluk ve ilk gençliğini kaplayan eğitimimiz, bize ne kadar fayda sağlıyor, muamma. Türkiye’de alternatif eğitim modelleri üzerine çalışan kurumlarla eğitim sistemimizin güncel hali ve daha iyi bir eğitim için yapılması gerekenleri konuştuk. Dosyamızın ilk bölümünde konuğumuz Eğitim Reformu Girişimi. 

Eğitim-öğretim sezonu açıldı. Ülkemizde her zaman tartışmalı olagelmiş konulardan biri olan eğitim üzerine son yıllarda ideolojik bulutlar çökmüş durumda. 1 milyonu aşkın öğretmen ve 18 milyona yakın öğrenciyle eğitime başlanan okullarda ne öğretmenler ne de çocuklar tam olarak mutlu. Örneğin Eğitim-Sen sitelerinde yayınladıkları “2019-2020 Eğitim Öğretim Yılı Başında Eğitimin Raporu” başlıklı raporunda ana sorunlara şöyle değiniyor: Eğitimin niteliğinde yıllar içinde yaşanan gerileme, eğitimde yaşanan ticarileşme ve dinselleşme uygulamaları, okulların fiziki altyapı ve donanım eksiklikleri, kalabalık sınıflar, ikili öğretim, taşımalı eğitim, çocukların dini cemaat ve vakıfların kreşlerine ve yurtlarına yönlendirilmesi, öğretmenlerin mesleki gelişimine yönelik piyasacı müdahaleler, çocukların barınmak zorunda bırakıldıkları yurtlarda taciz ve istismara uğraması, mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik ve ücretli öğretmenlik uygulamasının sürmesi, ataması yapılmayan öğretmenler sorunu ve bunun gibi çok sayıda sorun eğitim sisteminin belli başlı sorunları olarak dikkat çekmektedir.” 

Neredeyse her yıl değiştirilen sınav takvimi ve içeriği, Türk eğitim sisteminin en büyük sorunlarından. Hükümet geçtiğimiz ekim ayında 2023 Eğitim Vizyonu’nu duyurdu.  Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, sınav odaklı değil, çocuğun bütünsel olgunlaşmasını sağlayacak bir sistem uygulamak istediklerini söyledi. Yine Bakan Selçuk’un açıkladığı “Yeni Eğitim-Öğretim Çalışma Takvimi Modeli” köklü bir değişiklik getiriyor. Buna göre 18-22 Kasım 2019’da ilk ara tatil yapılacak (Hafta sonu tatilleri ile birlikte 9 gün) Yarıyıl tatili 20-31 Ocak 2020 tarihleri arasında olacak (Hafta sonu tatilleri ile birlikte 16 gün) İkinci yarıyıl eğitim-öğretim dönemi 3 Şubat 2020’de başlayacak. 6-10 Nisan 2020 tarihleri arasında ikinci ara tatil verilecek (Hafta sonu tatilleri ile birlikte 9 gün) 13 Nisan’da başlayacak ikinci dönemin ikinci yarısı ise 19 Haziran’da tamamlanarak 11 haftalık yaz tatiline girilecek.

Aslında müfredata tamamen bağlı devlet okulları ya da biraz daha özgün olmakla birlikte yine geleneksel eğitim sistemiyle paralel yürüyen özel okullar dışında da alternatifler mevcut. Belki sayıca azlar, belki bazılarından haberimiz bile yok ama varlar ve farklı bir eğitim mümkün diyorlar. Alternatif eğitim modelleri sunan Başka Bir Okul Mümkün Derneği ve Eğitim Girişimi Reformu ile var olan eğitim sisteminin sorunlarını ve sundukları alternatif yöntemleri konuştuk. 

Eğitim Reformu Girişimi: “Her Çocuğun Nitelikli Eğitime Erişimi Güvence Altına Alınmalı”

Eğitim Reformu Girişimi adına sorularımızı yanıtlayan Araştırmacı Özgenur Korlu, girişim olarak 16 farklı vakıf ve kurum tarafından desteklendiklerini ve en temel gayelerinin eğitim sisteminde temel bir yapısal değişime ulaşmak olduklarını söylüyor. 

Öncelikle Eğitim Reformu Girişimi’nden bahseder misiniz? Nasıl bir çalışma yöntemine sahipsiniz? Yürüttüğünüz model, mevcut eğitim sisteminin hangi boşluklarını kapatmayı/hatalarını düzeltmeyi hedefliyor?

Eğitim Reformu Girişimi, 2003 yılında kurulan, çocuğun ve toplumun gelişimi için eğitimde yapısal dönüşüme nitelikli veri, yapıcı diyalog ve farklı görüşlerden ortak akıl oluşturarak katkı yapan bağımsız ve kar amacı gütmeyen bir girişim. 16 farklı vakıf ve kurumun desteklediği bir model olmasıyla sivil toplum için iyi bir örnek oluşturduğunu düşünüyoruz. Çalışmalarımızı, ERG modeli dediğimiz bir çerçevede, Eğitim Gözlemevi ve Eğitim Laboratuvarı birimlerimizle yürütüyoruz.

Eğitim Gözlemevi’nde, eğitimdeki gelişmeler izleniyor, araştırmalar yapılıyor, politika önerileri sunuluyor. Eğitimi 6 ana başlık çerçevesinde izliyoruz: “Eğitimin Yönetişimi ve Finansmanı”, “Eğitimin İçeriği”, “Öğretmenler”, “Öğrenciler ve Eğitime Erişim”, “Eğitim Ortamları” ve “Çıktılar”. İzleme ve değerlendirme çalışmalarımızı 2007’den beri “Eğitim İzleme Raporu” olarak kamuoyuyla paylaşıyoruz.

Eğitim Laboratuvarı ise çeşitli uzmanlık alanlarından kişi, kurum ve kuruluşları eğitim zemininde bir araya getirerek farklı görüşlerden ortak akıl yaratıyor. Öğretmenlerin, eğitim alanında çalışan uzmanların, kurum ve kuruluşların bir araya geldiği, iyi örnek ve materyallerini paylaştığı ve birbirlerinden öğrendiği etkinlikler, festivaller ve “Eğitimde İyi Örnekler Konferansı”nı düzenliyor. Bunun yanı sıra, eğitimin farklı paydaşlarını bir araya getirerek ağ inşa ediyor. 

ERG modelinin en güzel örneği ise, şu an ERG’nin yürütücülüğünü üstlendiği Öğretmen Ağı. Temelleri, 2014 yılında Eğitim Gözlemevi’nde başlayan bir araştırmaya, Vehbi Koç Vakfı’nın desteğiyle ve ERG işbirliğinde yürütülen Öğretmen Araştırması’na dayanıyor. Araştırma sonucunda, öğretmenlerin en sık karşılaştığı problemlerin motivasyon kaybı, çaresizlik, değersizlik ve yalnızlık duyguları ile ilişkili olduğu görüldü ve bunların öğretmenin, kendi kişisel ve mesleki gelişim yolculuğunda aktif ve yaratıcı bir katılımcı olmasıyla çözülebileceği düşünüldü. Araştırmanın sonuçlarına dayanarak Eğitim Laboratuvarı’nda öğretmenin güçlenmesi için kendi ihtiyacını ortaya koyması ve bu ihtiyaçların giderilmesinde, başta meslektaşları olmak üzere, eğitim ile ilgili olan tüm paydaşlara temas edebilmesini, öğretmenlerde “yapabilirim” duygusunu oluşmasını ve öğretmenlerin inisiyatif alarak harekete geçmesini sağlamayı amaçlayan bir ağ, Öğretmen Ağı ortaya çıktı. Öğretmen Ağı, her gün daha da genişliyor. Kendi araçlarını oluşturuyor, çeşitli paydaşlarla işbirlikleri yapıyor ve bu sırada hepimize de ilham veriyor.

Kurulduğunuz günden bu yana hazırladığınız raporlar, eğitim sisteminin en çok hangi noktalarda yapısal reformlara ihtiyaç duyduğunu gösteriyor? Bu konuda atılan adımlar oldu mu?  

Yapısal dönüşümün ana unsurları, eğitimde karar süreçlerinin veriye dayalı olması, paydaşların katılımıyla gerçekleşmesi, her çocuğun nitelikli eğitime erişiminin güvence altına alınmasıdır. Son dönemde bununla ilgili en önemli adım 2023 Eğitim Vizyonu oldu. Belge yapısal dönüşüm bağlamında incelendiğinde, eğitimle ilgili verilerin toplanma, düzenlenme, kullanılma ve paylaşımına, yeni uygulamalarının etki değerlendirme çalışmalarının yapılmasına, paydaş katılımına ve tüm çocukların nitelikli eğitime erişime önem verildiği görülüyor. Belgenin bunlara ilişkin hedefleri ve hedeflere dair de bir takviminin olması, bizim yapısal dönüşüme dair yapılacak adımları etkin bir şekilde izleyip değerlendirmemize önem veriyor. Benzer şekilde 2023 Eğitim Vizyonu’ndaki bütün başlıklar, daha önce eğitimin çeşitli paydaşları tarafından yeni uygulamalara ihtiyaç olduğu dile getirilen alanlar: Tüm çocukların eğitimde fırsat eşitliğine sahip olması, okullar arası imkan farklılıklarının azaltılması, tüm çocuklar için zorunlu, ücretsiz ve nitelikli okul öncesi eğitim, tüm kademelerde okullulaşma oranının %100’e ulaşması, ikili eğitim veren tüm kurumların tam gün eğitime geçmesi. Bunlara ek olarak, veri paylaşımı konusunda yeni adımlar atılması gerekiyor. Hakkında veri yayımlanmayan alanlar, izleme, değerlendirme ve araştırma faaliyetlerin için boşluğa dönüşüyor. Saydamlık ve katılımcılık ilkesi gereğince daha fazla ve detaylı veri paylaşması çok önemli. 2023 Eğitim Vizyonu ile başlayan yapısal dönüşüm sürecinin de başarıya ulaşmasını sağlayan etkenlerden biri daha fazla verinin paylaşılması olacaktır. Ancak bu şekilde ihtiyaç alanlarını daha net görüp, bunlara uygun politikalar önerip, mevcut politikaların etkisi etkili ölçülebilir. 

Sivil Toplum kuruluşlarıyla birlikte çalışmaya özen gösteriyorsunuz. STK’larla birlikte yürüttüğünüz çalışmalara örnek verebilir misiniz? STK’ların yanı sıra devletin ilgili kurumlarından (MEB gibi) işbirlikçiler bulabiliyor musunuz? 

Eğitim, pek çok paydaşın olduğu ve verimli çalışmaların ancak birlikte çalışarak elde edilebileceği bir politika alanı. ERG de eğitimin paydaşlarından biri olarak, başta MEB, öğretmenler, veliler ve öğrenciler olmak üzere eğitimin çeşitli paydaşlarıyla birlikte çalışıyor. STK’lar birlikte çalıştığımız aktörlerden biri. 2003 yılından beri pek çok projede birbirinden farklı STK’larla çalıştık. Şimdi örnek verirken birini söyleyip, diğerini atlamak istemem. Hepsi çok değerli çalışmalar. Diğer yandan, yakın döneme baktığımda konuyla ilgili STK’larla işbirliği yapmadan ERG’nin bir çalışma yürüttüğünü hatırlamıyorum. Hazırladığımız Eğitim İzleme Raporları’nda, ilgili alanda çalışan STK’ların çalışmalarına, onların konuyla ilgili görüşlerine yer veriyoruz. STK’ların özellikle veri anlamındaki ihtiyaçlarını, bulgularını karar alıcılar ve kamuoyuyla paylaşıyoruz. 

2023 Eğitim Vizyonu ile başlayan yeni dönemin paydaş katılımı açısından önemli fırsatlar sunduğu ve sunacağı görülüyor. Bu kapsamda, ERG de eğitimin bir paydaşı olarak MEB’in davetiyle çeşitli toplantılara katıldı, görüş istenen konularda hazırladığı çalışmaları MEB ile paylaştı. Daha önce de olduğu gibi, ERG, yayınlarında kullanılan ilgili verileri MEB’den talep etmeye devam ediyor; yayınlarını, politika ve bilgi notlarını kamuoyuyla birlikte MEB ile de paylaşıyor.  

Esasen bir de diğer taraftan bakmak isteriz; bu konuda özne çocuklar olsa da yine en çok konuşanlar biz yetişkinler oluyoruz. Sizin çocuklarla yaptığınız bir araştırma var mı, onlar nasıl bir eğitim istiyorlar? En çok nelerden mutsuzlar ve mutlulukla gidecekleri okul nasıl bir yer?

Eğitim alanında yapılan tüm çalışmalarda çocuk katılımı önemli. Sizin de belirttiğiniz gibi, çoğu zaman yetişkinler çocuklarla ilgili konuları çocuklar olmadan tartışarak karara bağlıyor. ERG ise yaptığı tüm çalışmalarda çocuk katılımının önemini vurguluyor.  

ERG, 2016 yılında TEGV ile birlikte “Çocukların Gözünden Okulda Yaşam” araştırmasını gerçekleştirdi. Çocukların görüşleriyle derlenmiş politika önerilerini yayımladı. Çocukların bakışı ihtiyaçların aciliyetini ve önceliğini daha sağlıklı değerlendirmemizi sağlayabilir Araştırmamızda örneğin, öğrencilerin öncelikli talebi okulda ücretsiz içme suyu olması ve okulların daha temiz olmasıydı. Akran zorbalığı okul hayatındaki mutluluklarını azaltan önemli etkenlerden biri olarak ortaya çıktı. Başta seçmeli derslerini seçebilmek olmak üzere okulda kendilerini ilgilendiren kararlarda fikirlerinin alınmasını istediklerini belirttiler. Araştırmada dile getirdikleri ihtiyaç ve taleplerine bakıldığında, fiziksel koşulları iyileştirilmiş, akran zorbalığına etkili müdahale mekanizmaları olan, kararlarda öğrencinin fikrini önemseyen okulların öğrencileri daha mutlu edeceğini söyleyebiliriz. 

ERG çocukla etkileşimde olan her konuyu eğitimle bir araya getirme amacıyla “Bir Arada” etkinlik serilerini düzenliyor. Geçtiğimiz günlerde yapılan Bir Arada: Beslenme, Öğrenme ve Çocuk etkinliğinde farklı uzmanlık alanlarından konuşmacıların yanı sıra Anadolu lisesi öğrencisi Selen Yerli de konuşmacılardan biriydi. Onun kattıkları ile konu, sadece uzmanların açısından değil, durumdan birincil şekilde etkilenen bir öğrenci tarafından da tartışılmış oldu. 

ERG Araştırmacısı Umay Aktaş ERG Blog’da yayımlanan Uzun Hikâye yazı dizisinde öğrencilerle de görüşüyor. Eğitim Gözlemevi’nde analiz ettiğimiz verilerin arkasındaki öğrenci hikayelerine bakıyor. Bu kapsamda, siber güvenlik, okullardaki imkan farklılıkları, örgün eğitimin dışında kalma, çocuk işçiliği, ölçme ve değerlendirme gibi pek çok konudaki yazısında, sorunlardan birincil dereceden etkilenen çocuklarla görüştü. 

Çocukları etkileyen tüm politikalarda onların da karar alma süreçlerine dahil edilmesi gerekiyor. Bu pek çok politikanın başarıya ulaşmasını da sağlayacak önemli bir etken olacak.