“Salda Gölü’nü Kurtarmak İçin Beş Günümüz Var”

İklim krizine karşı mücadele yürüten aktivist grup 350Ankara’dan TOKİ ihalesiyle betonlaşmaya açılan Salda Gölü için acil çağrı: "Ya kalan 4-5 günde projeyi durduracağız, ya da 4-5 ay sonra betonlaşan bir Salda gölümüz olacak."

Salda Gölü’ne Millet Bahçesi yapma projesinin ihalesi tüm karşıt seslere rağmen 31 Temmuz günü yapıldı. İhale öncesinde “Salda Gölü Beton Olmasın” diyerek sosyal medyada kamuoyu yaratmaya çalışan aktivist grup 350Ankara ile mücadelenin önümüzdeki süreçte nasıl ilerleyeceğini konuştuk. 

En güncel olandan başlarsak, Salda Gölü’nün ihalesi tüm itirazlara rağmen yapıldı. Şimdi neler yapılabilir? Kararın dönmesi için siz aktivist grup olarak neler yapacaksınız? 

2 Şubat 2019 tarihinde bakan tarafından duyurulan ve 5 Temmuz’da şartnamesi onaylanan ve 10 Temmuz’da ihaleye çıkılan Salda Gölü kenarına 140 bin metrekare inşaat ve hafriyat yaratacak proje için ilk altı ay hiçbir şey yapılmamış. Çok açık ki ihaleye birkaç gün kala konuyu gündeme taşımamız en başta yapılmayanların eksikliğini gideremez. Bizim konuyu gündeme taşımamız Salda Gölü’nün sahipsiz kaldığını üzülerek görmemiz ve aslında 6 ayda yapılmayan işlerin eksikliğini gidermek isteme hırsımızdan kaynaklandı. Açıkçası biz büyük bir iş değil, basit ve doğru olan işi yapma çabasındayız.

Şimdi yapılacak şeyler için birkaç günümüz kaldı. Projeyi yapacak firmanın seçimi sonrası 15 gün içinde arazi teslimi yapılacak ve sonraki 75 gün içinde inşaat bitecek. Yani ya kalan 4-5 günde projeyi durduracağız, ya da 4-5 ay sonra betonlaşan bir Salda gölümüz olacak.

Salda Gölü’nü kurtarmak için sosyal medyada sizin de dahil olduğunuz kampanyalar yürütüldü. Güçlü bir kamuoyu yaratıldığını düşünüyor musunuz? İş buralara gelmeden STK’lar ve projeye karşı duran siyasetçilerle birlikte daha ciddi adımlar atılabilir miydi? 

Bizim amacımız kamuoyu yapmak değil. Sadece Salda Gölü’nün sahipsiz olmadığını göstermek, bu konuda sorunun kaynağına ulaşabilecek adresleri motive etmekti. Nitekim 2 Şubat’ta da doğrudan meclis ve bakanlık koridorlarına konuyu gündem yapmaya çalıştık. 

İşin buralara gelmeden yapılacak çok şey vardı. Ancak hiçbiri yapılmamış. Üzülerek gördük, TOKİ şartnamesini büyük bir rahatlıkla hazırlamış, Bakanlıklara girip çıkabilecek siyasetçiler hiçbir şekilde bir telefon bile açmamış. Yoksa bu kadar skandal bir iş bu kadar iklim felaketinin olduğu bir dönemde yapılamazdı.

Çok açık ki 2 Şubat’tan bir hafta ya da bir ay sonra ilgili kamu kurumlarında müteahhitler işi takip ederken biz de takip edebilseydik bu iş çoktan biterdi.

Siz sitenizde bugün bir yazı yayınlayarak insanlardan bireysel olarak mücadele etmeleri çağrısında bulundunuz. Bir kez daha insanların neler yapabileceğini, hangi yolları izleyerek yetkililere seslerini duyurabileceklerini anlatır mısınız? 

Aslında amacımız “Salda Gölü’ne sahip çıkıyorum” güveni yaratmak, TOKİ’ye, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğüne ulaşmak. Çünkü bu kararın altında onların imzası, rolü var ve kimse onlara dokunmuyor. Bu nedenle sayfamızdan dersine çalışmak isteyenler için çalışmalarımızdan yola çıkarak bir yol haritası çıkardık. Burada amaç işin sorumlularına ulaşmak. 6 ay boyunca kimse ulaşmadıysa aramızdan maharetli olanlar ulaşacak ve ikna etme şansımız artacaktır.

Salda Gölünü Kurtarma Planı süresi 1 hafta olan ve bugünden başlayarak çalışılması gereken bir plan. Aramalar başladı ve ne kadar çok arayan olursa, ne kadar konuyu sahiplendiğimizi gösteren bağlantılar konabilirse o kadar başarı gelecektir.

Salda Gölü’ne, doğal faunaya zarar vermeden bir proje yapılması mümkün mü? Hayata geçirilmek istenen projede sizi en çok kaygılandıran noktalar neler? Bu proje uygulanırsa Salda Gölü’nde bizi hangi manzara karşılayacak, neleri kaybedeceğiz? 

Salda Gölü’nü korumak için ilk şart “dokunma” demek. Yani insan baskını azaltmak, dokundurmamak. Yeni binalar ile bunu kalıcılaştırmak değil. Şimdi yapılan 27 bina, 140 bin metrekare inşaat ve donatı işi ve çok daha fazla hafriyat. Çok açık ki Salda Gölü kalıcı yerleşime açılıyor. Asıl önemlisi Haziran ayında Türkiye en sıcak Haziran ayını yaşandı, Trabzon ve Düzce’de felaketleri gördü ve hala beton ve doğa tahribatı devam ediyor. Salda Gölü Türkiye’nin asfalt-beton politikalarının sembolü aslında.

Ne yazık ki Türkiye’nin kurtarılacaklar listesinde sadece Salda yok. 350Ankara’nın gündeminde şu an neler var? Bu noktada 350 Ankara’yı tanımak isteriz. Nasıl çalışıyorsunuz, hangi STK’larla işbirliği yapıyorsunuz, özellikle eğildiğiniz konular neler? 

350 Ankara 2008 yılında bilim insanlarını atmosferdeki güvenli karbondioksit miktarının milyonda 350 parçacık olması gerektiğini bilimsel olarak ortaya koyduktan sonra 2009’da kuruldu. Aslında bir eylem imecedir, sokağa çıkartan fikirler üstüne çalışır. Bu yüzden de Üretim Reformu Paketi adı verilen torba yasadan mera ve zeytinliklerin çıkartılması gibi ulusal kampanyalar yapmış, Çanakkale Çırpılar, Dosab, Bartın, Elbistan, İzmir gibi ülkenin dört bir yanındaki kömür karşıtı kampanyaya İklim değişikliği itirazını örgütlemiştir. Yerel verdiği bu destekler sayesinde Balıkesir ve Elbistan’da bazı projelerin iptalindeki bir rolü olmuştur.  

350Ankara aslında iklim krizinin geldiği noktada asfalt-beton- her türlü doğa tahribatı ve kömür-petrol-gazdan oluşan fosil yakıt politikalarına karşı çıkan katkısı olan (Beton-Sel felaketi raporu gibi), bilimsel verilere dayanan, doğa ve toplumu gözeten işler yapar. Bu kimi zaman festival düzenlemek, kimi zaman meclis koridorlarında yasa görüşmelerini izlemek şeklinde olur. Tabii ki bir eylem imecesi hiçbir zaman 6 ay boyunca takip edilmeyen bir Salda Gölü şartnamesini takip edemez.  

350 Ankara’nın şu an gündemi iklim krizi. Yani asfalt ve betonun yasaklanması, doğa tahribatının ve ağaç kesen her projenin iptali, fosil yakıtların hayatımızdan çıkartılması ve tabi ki iklim felaketleri.

Son olarak neler söylemek istersiniz? 

Salda Gölü için bir haftamız var ve süre başladı. Bizler anlatmazsak göle 140 bin metrekare inşaat yapılacağını, 27 bina dikileceğini, çok daha fazla alanın hafriyat ile tahrip edileceğini kimse anlatmayacak. Salda Gölü meselesi aslında hepimiz için iklim meselesi!