Kafkas Dernekleri Federasyonu: “Temel Misyon Kültürü Korumak”

“Hemşehri Deyip Geçme” dosyamızda bu alandaki başarılı kuruluşlarından biri olan Kafkas Dernekleri Federasyonu (KAFFED) ile görüştük. Türkiye’nin ilk federasyonlarından biri olan bu hemşehri örgütlenmesini anlatan federasyon başkan danışmanı Ömer Atalar, “Temel kültür misyonu korumak, tabii bunun bir boyutu da hakları savunmak.” dedi.

KAFFED’in derneklerden federasyona geçme sürecini anlatır mısınız?

Çerkes derneklerinin tarihi Kafkas Savaşı’nın bitişi olan 21 Mayıs 1860’tır bizim için. Çerkes tehcirinden sonra bir kısım varlıklı aileler sarayın etrafına yerleşiyor. İlk dernek faaliyetleri burada başlıyor. Çoğunluklu kısım ise Anadolu’ya dağılıyor. Modern anlamda dernekleşme 1950-60’lı yıllarda köyden kente göçle başlıyor. Şu anda 53 üye derneğimiz var. Federasyona üye olmayan dernekler de var. Üyelerimizden 16 dernek 50 yaşının üstünde. Örneğin Ankara Derneği 61 yılında kurulmuş. İlk amaç şehirlerde insanları bir arada tutmak, kültürü korumak, gençlerin köklerinden kopmamaları için çalışmalar yapmak amacıyla örgütleniyorlar. Daha sonra da merkezi bir örgütlenme ihtiyacı doğuyor. Yaklaşık iki yıl süren bir tartışmadan sonra, federasyon kurmak çok zor olduğu için, bir merkezi dernek ve üye dernekler şeklinde bir yapı kuruluyor. Daha sonra AB ile müzakere sürecinde federasyon kurmak kolaylaşınca Türkiye’de ilk kurulan federasyonlardan biri oluyor Kafkas Dernekleri Federasyonu. 2003 yılında federasyonu kuruyorlar ve şubeler tekrar derneğe dönüşüyor. Şu an KAFFED Çerkeslerin Türkiye’deki en geniş örgütlenmesi.

KAFFED bugün hangi ihtiyacı karşılıyor?

Temel misyon kültürü korumak. Tabii bunun bir boyutu da hakları savunmak. Örneğin Kayseri’de ve Düzce’de Çerkeslikle ilgili bölümler açıldı. Halk eğitim merkezlerinde Çerkesce ve Abazaca dilleri öğretiliyor, ortaokullarda seçmeli dersler olarak var bu diller. Bunların altyapı çalışmalarını federasyon olarak biz yürütüyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı’nda bir Çerkesce uzmanlığı olmadığı için ders kitapları dahil her türlü içeriği biz hazırlıyoruz, ayrıca bu bölümlerin açılması sürecinde de savunuculuk ve lobi faaliyetlerini yine federasyonumuz yürüttü.

Derneklerimizde folklorik etkinliklerimiz var. Her yaş grubundan insanlara eğitim veren Kafkas oyunları çalışmaları devam ediyor. Dernek içerisinde dil kursları var, kadın komisyonlarımızın yürüttüğü el sanatları atölyelerimiz var. Burada ağırlıklı Kafkas motifleri işleniyor.

Genç kuşakların katılımı nasıl?

Vallahi bu büyük bir sorun. Genç kuşaklar artık hiçbir şeye katılmıyor. Geçen eylül ayında hem yeni sezona hazırlık, hem sorunları tartışmak, hem de yerel seçimlere hazırlığı değerlendirmek için normalde ayrı ayrı toplanan dernek başkanları ve genel yönetim kurulu bu sefer aynı toplantıda buluştu. 70 kadar yönetici bir araya geldi. Dışarıdan uzmanları da davet ettik. Bu konular dışında tartışma başlıklarından birisi kadınların ve gençlerin katılımıydı. En çok da ilgi çeken oturumlardan birisi oldu. Genç katılımı problemini çözmek için çalışmaya devam ediyoruz.

Sorunu tarif eder misiniz peki? Özellikle geçmişe kıyasla genç katılımı neden az?

Dernekçilik idealizm işi ve genç kuşak da idealizmi o kadar cazip görmüyor. Eskiden, özellikle iletişim imkanlarının az olduğu dönemlerde, dile ve kültüre dair merak edilen şeylerin bulunabileceği alanlar derneklerdi. Fakat şimdi internetten her türlü bilgi ve belgeye ulaşabilmeleri mümkün. Dolayısıyla derneklere ihtiyacı kalmadı gençlerin. Bir başka unsur da, bizim daha geleneksel bir yapımız var. Güncel yaşam tarzında, özellikle yeni nesil için, bunlar sıkıcı gelebiliyor.

Derneğinizin siyasete katılımı nasıl? Hangi yöntemlerle katılmayı tercih ediyor ve bu süreçte benimsediği ilkeler neler?

Öncelikle hemşehri derneği formatındayız, fakat etnik kimliğin örgütlendiği bir yapı olarak Sivaslılar Derneği gibi hemşehri derneklerinden ayrılıyoruz, bu anlamda farklıyız.

Bizim federasyonun hem tüzüğünde hem de ilkeler bölümünde konuyla ilgili bilgiler var. 70’li yılllardaki sağ sol çatışmasından en eski derneklerimizden biri olan Ankara Derneği üyesi gençler de zarar görüyor. Geçmişteki dernek yöneticileri bu sebeple “derneklere siyaset sokmamak” gibi bir ilke belirlemişler. 12 Eylül öncesi ortamında bu belki faydalı da olmuş.

Aynı aile içerisinde dört farklı partiye oy veren insanlar var. Federasyonumuzda da çeşitli partilere eğilimi olan insanlar var. Bu heterojen doku içerisinde siyasete dahil olmak çok da kolay olmuyor. Fakat kurmak da gerekiyor. 5 liralık, 10 liralık aidatlarla UNESCO’nun “korunması gereken diller” statüsüne aldığı bir dili korumak çok mümkün değil. Bunu yapabilmek için muhakkak kamusal alanda da  örgütlenmek gerekiyor. Bu ihtiyacı gördüğümüz için son 5, 6 yıldır siyasetle ilişkiler konusunu konuşuyoruz. Çalıştaylar yaptık, siyaset tecrübesi olan büyüklerimizi dinledik. Özellikle yerel seçimden önce çeşitli partilerden ziyaretçileri ağırladık ve ağırlamaya da devam ediyoruz.