Meydan Atölye Ankara’da ‘Sivil Toplum ve Şehirlerde Birlikte Yaşamak’ Konuşuldu

Yaşama Dair Vakıf’ın (YADA) hayata geçirdiği “Meydan Buluşmaları” ve “Meydan Atölyeleri”, farklı şehirlerde ve farklı temalarda gerçekleşmeye devam ediyor. Daha önce İstanbul’da, Ankara’da ve Diyarbakır’da; şehir, mülteci, eğitim temalarında gerçekleştirilen atölyelere bir yenisi; Ankara’da “Şehirlerde Birlikte Yaşamak: Sivil Toplum Bunun Neresinde?” konusuyla eklendi.

Alevi Düşünce Ocağı, Çankaya Kent Konseyi, Doğa Koruma Merkezi, Havle Kadın Derneği, Hayat Sende Derneği, KAOS GL Derneği, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV), Tigris Bisiklet ve Özel Sporcular Kulübü Derneği, Tohum Otizm Vakfı ve Yenimahalle Kent Konseyi’nin katkı sağladığı atölye; kısa bir tanışmanın ardından “Elinizde bir sihirli değnek olsa, şehre dair ilk neyi değiştirirsiniz?” sorusuyla başladı. Bu bölümde sivil toplum profesyonellerinin mütabakat sağladığı dört ana unsur: parkların, yeşil alanların ve ortak kullanım alanlarının artması; bir aradalığın, toplumsal barışın sağlanması; yapısal sorunların (atık sistemleri, ulaşım…) çözüme ulaştırılması ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi oldu. 

“Hepimize ait olan şehirlerde bir arada yaşamamızın önündeki engeller neler? Temel çatışma/problem alanları neler?” soruları, farklı alanların bakış açılarıyla ve katkılarıyla cevaplandı. Toplumsal cinsiyet perspektifinden katkı sunan Havle Derneği’nden Selma Şirin, Türkiye’nin camilerde toplumsal cinsiyet eşitliği açısından dünyadaki en kötü örneklerden biri olduğunu belirterek, “Camiler Sünni ve Hanefi erkeklere ait ibadet yerleri olarak görülüyor, kadınlar camilerde bulunamıyor. Özellikle tarihi camiler; toplanma, toplantı alanı olarak değerlendirilebilmeli.” dedi. Tohum Otizm Vakfı’ndan Betül Selcen Özer ise, “Özellikle son yerel seçimlerde, siyasiler tarafından engelliler için ‘yaşam köyleri kuralım’ şeklinde söylemler gerçekleştirildi. Bu tarz ilkel yöntemler, dünyada 1930-40’lı yıllarda terk edildi. Bu yöntemler engellilerin şehir hayatında var olmasını değil, şehirden soyutlanmasına sebep olur.” dedi. Benzer bir durumun devlet korumasındaki çocuklar ve gençler için geçerli olduğundan bahseden Hayat Sende Derneği’nden Mehmet Saraç, “Sevgi evleri, çocuk evleri genellikle şehirlerin dışına yapılıyor.

Bu izole ortamda yetişen çocuklar, bu evlerden ayrıldıklarında şehir hayatında uyum sağlamakta büyük zorluklar çekiyorlar.” diye konuştu. Konuşulanlara ek olarak planlanmamış şehirleşmenin gettolaşmaya yol açtığını belirten, Alevi Düşünce Ocağı’ndan İbrahim Bahadır, küçük şehirlerden, köylerden büyük şehirlere göçenlerin; çoğu zaman kendileriyle aynı şehirden, aynı mezhepten olanlarla bir arada yaşamayı tercih ederek gettolar oluşturduğundan; bunun da toplumsal kutuplaşmayı derinleştirdiğinden bahsetti. KAOS GL Derneği’nden Seçin Tuncel, şehirde ayrımcılığa uğrayan LGBTİ+ların “gettoları değil, şehrin tamamını istedikleri”ni söyledi.

“Gettolaşma” üzerine derinleşen atölye, ikinci oturumda sorun ağacı yöntemi kullanılarak sürdürüldü. Temel sorun olan “gettolaşma”ya sebep veren ayrımcılık ve şiddet dilinin yaygınlaşması, sosyo-ekonomik yapının orantısız dağılımı, güvenlik gibi sorunlar listelendi. Listelenen sorunlar arasından, sivil toplumun hangi sorunları çözmede etkili olabileceği ve muhtemel çözümler tartışıldı. Bu tartışmalar iş birliğinin olanakları üzerinde durularak derinleştirildi. Çankaya Kent Konseyi’nden Azime Bilgin ve Yenimahalle Kent Konseyi’nden Atila Çınar, tartışmalara yerel yönetim perspektifini katarak zenginleştirdi.