Sivilistan

Öneri yok, aksiyon var! Çünkü güçlü bir öneri, sahibini aksiyona sürükler. Yenilenen İstanbul seçimleri, bu açıdan yeni bir aksiyon dönemini başlatmıştır. Bu dönemin belirleyicisi, faydadan çok etki olacaktır. Bu etkinin kaynağı “sivilleşme”, yaşandığı yer de “sivilistan”dır.

Sivilistan’da ilk aksiyon; “Kent Konseyi”ni devreye almaktır. 1996’da İstanbul’da yapılan Habitat Konferansları’nda bu konuda yapılacaklar belirlenmiştir. Kent Konseyi’ne başkan yapılacak kişinin, kucaklaşmayı başaran rakip bir adayın olması aksiyonu derinleştirebilir. Sadece oy verenler değil, tüm seçmen ancak bu şekilde kucaklanabilir.

20 binden fazla STK’sı olan bir şehirde 5 yıl sonra 40 bin STK olmalıdır. Çünkü “her şey çok güzel olacak” diyen genç henüz lise çağındadır. Bugün ortaokulda okuyan çocuklarımızın 5 yıl sonra etkili olması adına her yaş grubu için yeni STK’lar kurulmalıdır. Üniversitelerdeki “Öğrenci Toplulukları” başkanları tematik olarak buluşturulmalı ve gelecek STK’larının kurulum stajları tamamlanmalıdır.

Şehirlerde gerçekleşen “iyi örnekler” sergilenmeli ve modellenmelidir. Bunu yapmak aslında iktidarın görevidir. Bu noktada “Marmara Belediyeler Birliği”nin sorumluluk alanı geniştir. Birliğin başkanlığına seçilen “Tahir Hoca”, kent konseylerini kadın ve genç unsurları da ilave ederek topladığında “Mahir Başkan” olacaktır!

Bu maharet sergilenemezse, halkın %60’ının yaşadığı yerleri yöneten muhalefet partisinin yerel yönetimlerden sorumlu yöneticileri, Kent Konseyi başkanlarını dönemsel olarak toplayarak model kurmalıdır. Çünkü neyin yolunda gitmediğini bulmak ve çözümü yaygınlaştırmak, toplumu yeni sıçramalara ikna etmekle başarılacaktır.

Sivil inisiyatifleri etkileyecek yeni süreçlere imza atma zamanıdır. Üstelik gönüllü ve onları yönlendirecek insanımızda yeterli sayıda vardır. Yapılması gereken tek aksiyon; gönüllü kazanma sürecini sürdürülebilir kılmaktır. Çünkü yeni işbirliklerine kapı açmak ancak bu şekilde gerçekleşebilir.

İnsanların gönüllü olması potansiyeldir, bu potansiyeli çalışma süreçleriyle buluşturarak iyi yönetmek ise aksiyondur. İnsanımız, yeni işbirliklerine açık olduğu bu süreçte, klasik üst-ast ilişkisinden ve hiyerarşi çerçevesinden kurtarılmalıdır. Yöneticilerimiz, hizmetin sonucu ile çalışmanın değeri arasındaki ilişkinin takipçisi olursa bunu başarabilir. İşte bu başarı, “zafer değil ama zaferden daha değerli yeni başlangıçlar”a kapı aralayacaktır. Sivilistan’a bu kapıdan girebilirsiniz…

*Bu yazı İbrahim Veli tarafından 26 Haziran’da Milli Gazete’de yayınlanmıştır.