Harmandalı Geri Gönderme Merkezi Denetime Açılmalı’

İşkence Görenlerle Dayanışma Günü kapsamında konuştuğumuz İzmir Barosu ve İnsan Hakları Derneği temsilcileri, kötü muamelelerle gündeme gelen Harmandalı Geri Gönderme Merkezi'nin denetime açılması gerektiğini dile getirdi.

Birleşmiş Milletler uzun yıllar süren hazırlık çalışmaları ve tartışmalar sonucunda 1984 yılında, kısaca “İşkenceye Karşı Sözleşme“ olarak ifade edilen, “İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşme”yi kabul etti. Sözleşme, yeterli sayıda devlet tarafından imzalandıktan sonra 26 Haziran 1987 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu tarihten on yıl sonra, 1997’de ise BM Genel Kurulu, sözleşmenin taşıdığı önem nedeniyle, kabul ediliş günü olan 26 Haziran’ı “İşkence ile Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü” olarak ilan etti.

Kötü Muameleler De İşkence Kapsamında

Yakın zamanda kötü muamele uygulamaları ile gündeme gelen kurumların arasında İzmir Çiğli’deki Harmandalı Geri Gönderme Merkezi de bulunuyor. Haklarında idari gözetim kararı verilen mülteciler ya sınır dışı edilene ya da hukuki süreç sonuçlanıncaya kadar bu merkezde zorla tutuluyor. Açıldığında basına beş yıldızlı otel konforunda tanıtımı yapılan merkez içeride kalan mülteciler tarafından ‘cezaevinden daha beter’ tanımlanıyor.

Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi, İzmir Barosu ve İnsan Hakları Derneği, GGM’de kalan mültecilerle görüşmeler yaparak mültecilerin yaşadığı hak ihlallerini gündemleştirdi. Raporlara göre mültecilerin yaşadığı sorunların başında adalete erişim hakkı, ‘gönüllü’ geri dönüş için psikolojik baskı, hijyen koşulları, yetersiz yatak, günlük 45 dakikalık havalandırma izni, sağlık ihtiyaçlarının gecikmeli karşılanması dikkat çekiyor. Bütün bu uygulamalar sonucunda mülteciler ölümü göze alarak ülkelerine ‘gönüllü’ geri dönüşü kabul etmek zorunda kalıyor. Merkezdeki hak ihlalleri basına da yansıdı. Yakın zamanda Taliban’ın ölüm tehditlerinden kaçarak Türkiye’ye gelen Afganistanlı bir mülteci GGM’nin koşullarına dayanamayarak ülkesine dönme kararı aldı.

Baro: Başvuru Sayısı Her Geçen Gün Artıyor

İzmir Barosu Göç ve İltica Komisyonu’ndan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Ali Deman Güler merkeze her yıl getirilen binlerce mülteciden ulaşabildiklerinin sayılarının bir elin parmaklarını geçmediğini ifade dile getirdi. Mültecilerin dilini bilmedikleri kapalı bir mekanda herhangi bir şekilde haklarını bilmeden tutulması ardından başına gelecekler düşünülmeden ülkesine gönderildiğini dile getirdi. Merkezde kalan mültecilerden baroya çok sayıda başvuru geldiğini belirten Güler, yerinde kötü muameleler tespit ettiklerini ve hukuki süreci başlattıkları dosyaların olduğunun da bilgisini verdi. Vakaların sayısının git gide arttığını ifade eden Güler,  “Biz ne kadarına ulaşabilirsek o kadar bilgimiz olabiliyor. Bize dahi gelen vakaların sayısının artması içerideki vehameti gösteriyor. Git gide hapishanelerdeki durumu aşan bir noktaya geldi. Mültecilere ‘sahipsiz’ gibi bir mantıkla yaklaşıyorlar. Yetkililer hakkında hukuki süreci başlatacağız. Açıkça söyleyebiliriz ki Harmandalı GGM’de kesin olarak işkence var” dedi.

Projenin ortağı olan uluslararası kurumların da merkezlerin durumunu gündeme alması gerektiğinin altını çizen Güler, baro ve insan hakları örgütlerinin merkezde habersiz inceleme ve denetleme yapabilmesinin gerektiğinin de aksi takdirde çözüm sağlanamayacağını vurguladı.

‘Merkeze Gidene Kadar Mülteci Gönderilmiş Oluyor’

Başvuruların bir merkezi de İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi. Merkezde çok ciddi hak ihlalleri yaşandığını belirten Şube Başkanı Av. Zafer İncin, “Mültecilerin Türkiye’ye gelişine pişman edecek davranışlar gerçekleşiyor. Çok sayıda mülteci bu uygulamalardan kaynaklı geri dönüşü kabul etmek zorunda kaldı. Savaş koşullarından gelmiş insanlar GGM’lerin koşullarından kaynaklı ülkelerine geri döndü. Ülkelerine dönenlerin yaşamlarını takip edemiyoruz ama olası sonuçları tahmin edebiliyoruz. Suriyeli kürtler, ÖSO’nun kontrolündeki bölgelere gönderiliyor. Merkez kapalı bir kutu ve içeriden başvuru gelmez ise bilgi alamıyoruz, kimlerin hukuki desteğe ihtiyacı öğrenemiyoruz. Bize gelen bilgiyi değerlendirerek GGM’ye gidiyoruz ama biz gidene kadar mülteci gönderilmiş oluyor” diye konuştu.

‘STK’lar GMM’lerin Durumunu Daha Çok Gündemleştirmeli’

GMM’lerin hukuka uygunluğundan bahsedilemeyeceğinin ifade eden İncin, STK’ların bu konuda eksik kaldığını da dile getirdi. GGM’lerle ilgili daha aktif bir çalışma yapılması gerektiğini de ekleyen İncin, “Türkiye, AB’den bu merkez için çok ciddi paralar alıyor ve Türkiye’nin AB standartlarına uygun davranması gerekiyor. AB’nin de denetim mekanizmasını çalıştırmasını ve GGM’leri denetime tabi tutması gerekiyor. STK’lar da denetim yollarını zorlamalı, daha çok gündeme getirmeli, müdürlük de STK’ların önerilerini dikkate almalı” dedi.