BİSUDER: “Bisikletli Ulaşımın Bir Hak Olduğu Kabul Edilmeli”

Bisikletli Ulaşım Derneği (BİSUDER) Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Caner Geyik, triatlon sporcusu ve antrenörü Cumhur Okan’ın bisiklet sürdüğü sırada kamyon çarpması sonucu hayatını kaybetmesini değerlendirirken “Bisikletli ulaşımın bir hak olduğu kabul edilmeli" dedi.

Söke istikametinden Kuşadası istikametine gitmekte olan bir kamyonetin çarpması sonucu triatlet sporcusu ve antrenörü Cumhur Okan hayatını kaybetti. BİSUDER’den yapılan açıklamada savcılık makamının açacağı davaya müdahil olmak için harekete geçileceği sonrasında da dava sürecinin kamuoyu ile paylaşılacağı belirtildi. Bisikletli ulaşımı ve en sık karşılaşılan sorunları Bisuder Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Caner Geyik anlattı.

“Kaza” Kelimesi Hafif Kalıyor”

“Bir aracın önündeki trafik sıkışıklığından kurtulmak ve hızlanmak için emniyet şeridine girmesi kaza değil insan canına kast etmektir.” diyen Caner Geyik bu tür olayların medyada “kaza” şeklinde yer almasının doğru olmadığı ifade etti. Geyik,” Kaza sözcüğü bu tür olayların kanunen tanımlamasında olsa da, medyada bu şekilde yer alması insanlarda yanlış bir algı oluşturuyor. Kaza sözcüğü, öngörülemez, önlem alınamaz ve kadere bağlı çağrışımları yapıyor. Oysa ki, trafikte güvenliğin sağlanması için çok net konulmuş kurallar var. Bu kurallara uyulmaması sonucu gerçekleşen yaralanma ve ölümler için kaza ifadesi çok hafif kalıyor. Kazanın TDK tanımına baktığımızda, bu olayın “umulmayan bir olay” olduğunu düşünmek, işlenen suçu gereksiz yere hafifletiyor.” dedi.

“Kural Tanımazlığa Karşı Caydırıcı Cezaların Uygulanması Gerekli”

Bisiklet kullanıcılarının güvenli ulaşımını sağlamak için alınması gereken birçok önlem bulunduğunu belirten Geyik, “Tüm bu önlemlerin temelinde bisikletli ulaşımın bir hak olduğunun kabul edilmesi yatıyor. Bununda sürücülere ehliyet kurslarında aktarılması ve bisikletin araç ehliyeti alırken verilen eğitim müfredatına girmesi önemli. Şehirler planlanırken motorlu araçların değil, insanların hareketi esas alındığında zaten yayalar, engelliler ve ulaşım aracı olarak bisikleti seçen kişiler için güvenlik doğrudan sağlanabiliyor. Bu anlayışın oturması ile gerek bisiklet yollarının yapımı gerekse bisiklet yolu olmayan yerlerde yolun paylaşımının sağlanması ile güvenli ulaşım mümkün olabilir.Trafik “kaza”ları içinse bisiklet ya da otomobil fark etmiyor, kuralların uygulanması ve caydırıcı cezaların varlığı ile ihlallerin önlenmesi için çalışılması gerekiyor. Özetle, ulaşım tercihini bisikletten yana kullanan insanların varlığını anlatan eğitimlerin ve kural tanımazlığa karşı caydırıcı cezaların uygulanması gerekli.” diye ifade etti.

“Yoldaki Varlık Hakkımız Göz Ardı Ediliyor”

Bisikletli ulaşımda sıklıkla yaşanan sorunlara değinen Geyik şunları söyledi: “İlk olarak bisikletin karayolları kanununda tanımlandığı biçimde sağ şeridi kullanma hakkı olduğunun bilinmemesi ile sürücülerden duyduğumuz “Git kaldırımda sür” benzeri ifadeler ile yoldaki varlık hakkımızın göz ardı edilmesi. Bir de otomobil içindeki insanların, bisiklet gibi korunmasız ve denge üzerine kurulu bir taşıta empati yapamamalarından kaynaklanan hareketler var. Arkadan hızla yaklaşıp kornaya basılması, neredeyse sıyırır şekilde bisikletlinin yanından geçme gibi hareketler, az tecrübeli insanların panik yapmasına sebep olabiliyor. Bunlar da maalesef yaralanma ve ölümlere yol açabiliyor. Park halindeki araçların arkadan geleni gözetmeden açtığı kapılara çarpılmasıyla yaşanan ölümlü olaylar meydana geldi. Bir de ayrılmış bisiklet yollarının sahil süslemesi şeklinde ya da “yaptık oldu” demek için yapılması sorunu var. Yaya alanlarının dibinde ve bazen yaya alanı olmayan ama yaya ulaşım ihtiyacı olan yerlerdeki bisiklet yollarında, bisiklet kullanıcıları ve yayalar karşı karşıya gelip tartışmalar yaşıyor. Yol kenarındaki bisiklet yollarında ise araç park etmesi ile yapılan işgallere bağlı sorunlar var.”

Ulaşım hakkı kapsamında değerlendirmede bulunan Geyik, “Benim bir yerden bir yere ulaşmada tercih ettiğim aracın ne olduğundan bağımsız olarak hizmet alma hakkım var. Fakat uygulamada görüyoruz ki, tüm düzenlemeler sadece motorlu taşıtlar gözetilerek yapılıyor. Bisiklet ise sadece bir spor aracı ya da çocuklara karne hediyesi olarak algılanıyor. Kamusal zihnin tüm insanların ulaşım hakkını gözetir bir anlayışla çalışması gerekmekte.” diye belirtti.