Alevi Medyası Nasıl Daha Etkili Olur?   

Uzun süredir yeniden kendi kabuklarına çekilme eğilimi içerisine giren Alevilerin, varlığından hoşnut oldukları medyayı aktif bir şekilde sahiplenmeleri gereği var. Alevi medyası, yeri geldiğinde doğal, gönüllü bir muhabir olan, yeri geldiğinde eleştirileriyle, önerileriyle etkide bulunan "aktif" bir izleyici kitlesine ihtiyaç duyuyor.

Şükrü Yıldız sosyal medya imkanlarının yayıncılığı herkesin yapabileceği bir düzeye taşıdığını ve bunun özellikle gençlere ulaşmak isteyen Alevi kurumlarının dikkate alması gereken bir yeni durum olduğunu vurgularken, Alevi kurumlarının televizyonculuk, gazetecilik yapmaktan da vazgeçmeleri gerektiğini söylüyor: “Alevi medyasının hem yazılı, hem de görsel anlamda geliştirilmesi Aleviler önünde duran bir zorunluluk. Bu alanda sosyal medya geleceğin medyası olarak önümüzde durmakta. Çok değişik çevrelerin kolayca yayın yapmasına ve fikirlerini yaymasına olanak veriyor. Yayıncılığı pahalı bir iş olmaktan çıkarmış bulunuyor. Özellikle de gençliğe ulaşmak isteyen kesimlerin elindeki en etkin araç. Diğer bir konu da Alevi kurum ve kuruluşlarının artık elini taşın altına koyup televizyonculuk, gazetecilik yapmaktan vazgeçmesi gerekiyor. Şimdiye kadar ki Alevi medyasında çalışmış ve yetişmiş olan yüzlerce medya çalışanı var. Bunlar yan yana getirilmek suretiyle yayıncılık yapılması doğru mecrada bir gelişmeye vesile olacaktır. Artık kurumların kendisini aşma dönemi gelmiştir.”

Yıldız bu düşüncesini, kurumların yönettikleri medyayı “kendilerini temsil” üzerine kurgulamalarına bağlıyor ve “Habercilik ve tartışma programlarında aleyhlerine olduğunu düşündükleri şeylerin yayınlanmaması için elindeki kurumsal ilişkileri devreye sokuyorlar” diyor.

Doğan Bermek de Alevi kurum yöneticilerinin Alevi medyasına bakış açısıyla ilgili gözlemini şu şekilde ifade ediyor: “Kendi politik görüşlerine uygun yayınları izliyorlar. Alevilik inanç ekseninde değil politik, popülist eksenlerde kullanılmaya çalışılıyor.”

Hatice Çevik aynı konuda keyfiliğin önüne geçmenin yayın ilkeleri belirlenmesiyle mümkün olabileceğine vurgu yapıyor: “Yayın ilkelerinin belirlenmesi çok önemli; yoksa kurum yöneticilerinin ya da medya yöneticilerinin değişmesi ile yayın politikasının yapboza çevrilmesi emeği yok edecek, geleceğe taşınmasını mümkün kılmayacaktır. Bu nedenle ilkesel hareket edilerek yola hizmet edilebileceği kanaatimdeyim.”

Alevi kuruluşlarının artık elini taşın altına koyup televizyonculuk, gazetecilik yapmaktan vazgeçmesi gerekiyor. Şimdiye kadar Alevi medyasında çalışmış, yetişmiş yüzlerce medya çalışanı var. Bunlar yan yana getirilmek suretiyle yayıncılık yapılması doğru mecrada bir gelişmeye vesile olacaktır. Artık kurumların kendisini aşma dönemi gelmiştir.

Nilgün Mete Alevi kurumlarının Alevi medyasına yaklaşımı ile ilgili işlerini çok da rahat yapamadıklarını ifade ediyor: “Bazen yaptığımız haberlerden dolayı kimi kurum başkanları ve kişiler hedef alabiliyor. Bu geneli, büyük tabloyu görmediklerinden kaynaklanıyor. AKP iktidarının antidemokratik tutumu, yapılan habere, haberciye saldırısı, müdahalesi maalesef tüm toplum kesimlerine de yansıyor. Bu kötü alışkanlıktan kurtulmak zorunda herkes. Yoksa biz medya çalışanları işimizi nasıl özgürce yapacağız!”

‘Aleviler Medyalarına Sahip Çıkmalı’

Nilgün Mete, Alevi kurumlarının zaten kısıtlı olan medya imkanlarını gereğince iyi kullanmadıkları kanısında: “Haber değeri olan durumların bile bazen farkında değiller. Örneğin bir cemevinin elektriği aylar öncesinde kesilmiş, karanlıkta cem yapıyorlar ve bu mağduriyet medyaya bildirilmiyor.”

Mete kendi deneyiminden hareketle “PİRHA olarak epey çaba sarf ediyoruz” diyor ve devam ediyor. Biz Alevilere ulaşıyoruz çoğunlukla. Oysa kurumlar olsun, Alevi yurttaşlar birebir olsun kendi sesi olan medyaya ulaşmayı artık bilmeli, öğrenmeli.” Mete’nin gözlemi, medyayı sorunları doğrultusunda harekete geçirme konusunda Alevilerin henüz yeterli bir duyarlılık sergilemediklerini düşündürüyor kuşkusuz.

‘Gençleri İkna Edecek Bir Yayıncılık Gerekli’

Şükrü Yıldız güncel duruma ilişkin olarak, “Bir Alevi medyası var demek, abartı olur” diyerek ekliyor: “Alevi medyasını varlığını iddia etmek abartı olur. Alevi kurumlarının yayın organları var demek daha doğru bir yaklaşım. Lakin bu da giderek aşılıyor. Özellikle internet yayıncılığı bunun oluşmasına imkan veriyor.” Yıldız mevcut Alevi yayınlarının izleyici kitlesinin önemli ölçüde kırsal kesimler ve yaşlılar olduğu kanısında ve buradan hareketle “Gençleri ikna edecek bir yayıncılık gerekli” diyor.

Aleviler haber değeri olan durumların bile bazen farkında değiller. Örneğin bir cemevinin elektriği aylar öncesinde kesilmiş, karanlıkta cem yapıyorlar ve bu mağduriyet medyaya bildirilmiyor.

Yıldız, Alevi medyasının yaşadığı sıkıntılar bakımından iki hususa dikkat çekiyor: “Alevi medyasının temel sorunlarından bir tanesi maddi olarak bu yayınları destekleyecek kurumsal bir aklın olmayışı ve sermayedar kesimin Alevi yayıncılığında ticari bir getiri görememiş olmalarıdır. İkinci bir durum da Alevi entelektüellerin Alevi kimlikleriyle barışık olmalarından kaynaklı uzak durmalarıdır. Kendilerini Alevi kimliğiyle ifade etmek istemeyen ‘yetenekli’ kesimlerin Alevi medyasıyla ilişkilenmeyi menfaatlerine uygun düşmediğini düşünmeleri farklı bir cepheden Alevi medyasına katılımcılığı düşürmektedir.Kısacası Alevi medyası da popüler saldırının baskısı altında…”

Hatice Çevik’e göre esas sorun ise, Alevi medyasının kendi içinde bir “bütün” oluşturamaması: “Kişi ya da kurumların sisteme ve Aleviliğe bakış açısı yayın çizgisini de belirliyor.” Çevik, mevcut yayınların güç şartlar altında sürdürüldüğünü belirterek bütün eksikliklerine rağmen “birbirimizden haberdar olmak adına” bu çabaların desteklenmesi gerektiğini vurguluyor ve Alevilerin, Alevi kurumların daha özverili olmaları gereğine dikkat çekiyor.

Sonuç

Alevi medyasını tartışıyoruz ama aslında “merkez medya”, “ana akım medya” denilen medyanın toplum nezdinde ne denli “etkili” ve özellikle de “güvenilir” olduğu da bir tartışma konusu. “Ana akım” medyaya güvenmeyenlerin ise sadece Aleviler olmadığı biliniyor. Uzun süredir medya, “güvenilirlik” anketlerinde “En az güvenilen” sıralamasının üst sıralarında yer alıyor.

Sorunları, talepleri, beklentileri ile birlikte ülkemizde Aleviler var. Sorun, talep ve beklentilerinin görmezden gelinmesi birincisi tabii ki bu gerçeği ortadan kaldırmıyor ve ikincisi, kendi gerçeklerini görebilecekleri, duyurabilecekleri bir medya ihtiyacını da ortaya koyuyor.

2000’li yılların başlarında Avrupa’da başlayıp Türkiye’de peş peşe açılan Alevi televizyon kanalları, patronlarının farklı beklentileri bir yana, Alevilerin artık “gizli-saklı” olmaktan uzaklaşıp kimlikleri, talepleri ile birlikte “görünür” hale gelmelerinin kaçınılmaz sonuçlarından biriydi. Ekonomik sorunlarının üstesinden gelemeyip peş peşe kapandılar ama yerlerine yenileri açıldı.

Alevilere yönelik yayın yapan medya organlarının altı çizilen sorunları şu şekilde özetlenebilir:

Alevilerin “Alevi” kimlikleri, inançları nedeniyle yaşadıkları sorunlar ve talepleri var. Sorunun bu ayırt edici özelliğini göz ardı edip Alevileri herhangi bir “muhalefet aracı” olarak ele almak, “ideolojik” açıdan anlaşılabilir; fakat çözüm noktasında Alevilere çok da yararı bulunmamaktadır.

Alevi kurumları, Alevi medyasını bazı kişisel ikbal hesaplarının uzantısı olarak “yönetmek-yönlendirmek” gayretkeşliğinden vazgeçerek haberleri ile, programları ile kaliteli bir Alevi medyasının gelişmesini “doğal” misyonları olarak ele almak sorumluluğu ile baş başadırlar.

Esas sorun Alevi medyasının kendi içinde bir bütün oluşturamaması.  Kişi ya da kurumların sisteme ve Aleviliğe bakış açısı yayın çizgisini de belirliyor. Eksikliklerine rağmen birbirimizden haberdar olmak adına Alevi medyasının desteklenmesi gerekir.

Uzun süredir yeniden kendi kabuklarına çekilme eğilimi içerisine giren Alevilerin, varlığından hoşnut oldukları medyayı aktif bir şekilde sahiplenmeleri gereği var. Alevi medyası, yeri geldiğinde doğal, gönüllü bir muhabir olan, yeri geldiğinde eleştirileriyle, önerileriyle etkide bulunan “aktif” bir izleyici kitlesine ihtiyaç duyuyor.

Alevi sermaye sahiplerinin meseleye “ticari” kaygılarla yaklaşması ilk bakışta normal olsa da, sıradan Alevi yurttaştan farklı bir özverili tutum sergilemesi beklenmektedir.

Alevi medyasının daha “etkili” olması, sadece Aleviler için değil bir “ortak payda” olarak herkesin kendi dini, etnik, siyasi düşünceleri, değerleriyle özgürce yaşaması çabası, hedefi, özlemi açısından da gerekli ve önemlidir.

Alevi medyası daha etkili bir duruma eriştiği oranda, bunun en doğrudan sonuçlarından biri, merkez medyayı dönüştürme etkisi yaratması olacaktır. Ancak o zaman kendi bünyelerinde Alevi inancına, kültürüne, sorunlarına daha duyarlı olmaları gerektiğini nihayet kabulleneceklerdir.

Etiketler