“Koşulsuz Misafirperverlikten Haklar ve Birlikte Yaşama Geçmemiz Gerekiyor”

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman, 8. Yılında Türkiye’de Suriyeliler Atölyesi’nin açılış panelinde yaptığı konuşmada, Suriyelilerin kitlesel göçüyle birlikte Türkiye’nin ‘koşulsuz misafirperverlik’ yaptığını ve bunun tüm dünyada örnek olarak gösterildiğini belirterek, “Süreç sosyolojik anlamda bir eko sistem oluşturdukça misafirperverlik ilkesinde son noktaya geldik. Artık bu durumdan haklar ve birlikte yaşama geçmemiz gerekiyor” dedi.

İÜ Sosyoloji Araştırma Merkezi’nin Türkiye’de yaşayan Suriyelilerle ilgili son durumun ve bu konuda yapılan akademik çalışmaların değerlendirilmesi amacıyla düzenlediği 8. Yılında Türkiye’de Suriyeliler Atölyesi başladı. Açılış panelinin ardından göç yönetimi ve hukuk, suç ve güvenlik kaygısı, medya ve kamuoyu atölyeleri yapılan programın ikinci gününde; eğitim, sağlık, ekonomi, dezavantajı gruplar, stk ve yerel yönetimler gibi başlıklarla 6 atölye gerçekleştirilecek.

Açılışta konuşan İÜ Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. İsmail Coşkun, Türkiye’nin uzun yıllardır göçlere maruz kaldığını ve bu alanda dünyanın en tecrübeli ülkelerinden olduğunu vurguladı. Fakülte olarak göç çalışmalarına önem verdiklerini ve bu konuda öncü çalışmalar yaptıklarını belirten Coşkun, “Türkiye’deki Suriyeliler 8 yıldır burada ikamet ediyor. Atölyelerimizde bu kişilerini sorunlarını, bu kişilerle ilgili yapılan araştırmaları ve Türkiye’nin bu konuda nerede olduğunu, politikaları görmeye çalışacağız. Bölüm olarak da sonuç odaklı ve ortaya veri çıkabilecek çalışmalara ağırlık vermek istiyoruz.” Dedi.

Açılış konuşmalarının ardından İÜ Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yücel Bulut moderatörlüğünde düzenlenen panele konuşmacı olarak, Prof. Dr. Nuray Ekşi, Prof. Dr Fuat Keyman, Doç. Dr Ulaş Sunata ve Prof. Dr Yusuf Adıgüzel katıldı.

Geçici Korumadan Mülteciliğe Hukuki Statü…

Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr Nuray Ekşi konuşmasında Suriyelilerin hukuki statüsü hakkında bilgilendirmede bulundu.. 6458 sayılı YUKK’un nitelikleri, vatandaşlık, uluslararası koruma, geri dönüş meselesi ve geçici koruma hukuki statüsünün Suriyelilere sağladığı haklar konusunda açıklamalarda bulunan Ekşi, Suriye’den gelenlere verilen geçici kimlik kartlarının onların Türkiye vatandaşı olduğunu göstermediğini vurguladı. Türkiye’nin göç meselesinde insan hakları perspektifini benimsediğini belirten Ekşi, geri gönderme konusunun gündeme gelmesi durumunda yine bu bakışın geçerli olacağını kaydetti.

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman, küreselleşen dünyada mülteci sorunun en önemli sorunlardan biri haline geldiğini belirterek, Türkiye’nin de bu konuda en büyük yükü çeken ülkelerden olduğunu vurguladı. Türkiye’nin Suriyelilerin kitlesel olarak gelmesinden itibaren Derrida’nın ‘koşulsuz misafirperverlik’ kavramına uygun davrandığını belirten Keyman, gelinen noktada artık yeni bir sürecin başlaması gerektiğini dile getirerek, “Ülkemizdeki Suriyelilerin varlığı devam edecek bir gerçeklik. Bunun toplumsal alanda analizini yapıp, bundan sonraki süreçte misafirperverlikten öteye geçip iyi yönetime odaklanmalıyız.” Dedi.

Suriyelilerin de artık kendilerini misafir ve geçicilik üzerinden değil haklar ve birlikte yaşam üzerinden dillendirmeye başladığını belirten Keyman, bu konuda başarılı olunması için eğitim, hukuk, sağlık, ekonomi gibi alanlar başta olmak üzere yapılan çalışmaların artması gerektiğini belirtti. Kamunun yapması gereken düzenlemelerin yanı sıra birlikte yaşam konusunda sivil toplum ve üniversitelere önemli görevler düştüğünü belirten Keyman, sivil toplumda var olan ağların güçlendirilmesi ve yeni ağlar kurulmasının önemine işaret etti.

“Genç Suriyeli Nüfusu Türkiye İçin Büyük Fırsat”

“İÜ Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel de konuşmasında, birlikte yaşama ve uyum konusuna değindi. Göçün sadece Türkiye değil dünyadaki birçok devlet için hassas ve riskli bir süreç olduğunu ifade eden Adıgüzel, doğru yönetilirse göçün aynı zamanda fırsatlar sunabileceğini ifade etti. Suriyelilerle ilgili olumsuz algının iyi politikalar ve uyum süreçleriyle olumlu hale getirilebileceğini belirten Adıgüzel, “Türkiye’de yaşayan Suriyeliler iyi entegre edilirse Türkiye için büyük bir kazanıma dönüşür. Suriyeli genç nesil, Türkiye için büyük fırsat. Türkiye geçicilik ve kalıcılık alternatiflerini iyi planlayarak strateji geliştirmeli. Suriye’de savaşın durumu netleşse bile Türkiye’den Suriye’ye geri dönüşlerin sınırlı kalacağını tahmin edebiliriz. Herkesin ülkesinde mutlu ve huzurlu yaşamasını istiyoruz tabii ki ama şu anda öyle bir ortam maalesef yok. Bunun için Suriyelilerle birlikte yaşamayı öğrenmemiz ve ona uygun politikalar geliştirmemiz gerekiyor.”  Dedi.

Suriyelilerin kamuoyunda algıların aksine sadece tüketici olmadıklarını hayatın birçok alanında aktif olarak rol aldıkları ve Türkiye’nin gelişmesi için de katkı sunduklarını belirten Adıgüzel, eğitim, sağlık, iş hayatı gibi toplumsal alanlarda uyum sürecinin önemli olduğunu vurguladı. Uyumun iki yönlü işlediğini belirten Adıgüzel, “Birinci, teknik ve daha kolay olan boyutu. Yasal oturma ve çalışma hakkına sahipse, istihdam, barınma ve eğitim hakkından faydalanıyor ve vergilerini veriyorlarsa, dil öğreniyorlarsa bu süreç hızlı atlatılabilir ama kültürel uyum belki 2. ve 3. nesillere sarkacak bir süreç. Örneğin, Almanya’daki Türkler, karşılaştırmak doğru olmasa da 4. kuşaktayız ama Almanya’da hala Uyum Bakanlığı var ve bakan bir Türk. Alman medyası ve araştırmaların büyük bir kısmı, yabancıların zor uyum sağladığını söylüyor. Almanya’nın nüfusunun yüzde 20’sini yabancılar oluşturduğu halde durum böyle. 60 yıldan daha fazladır milyonlarca insan Almanya’da göçmen olarak yaşıyor. Bu durum bizim de bu konu üzerinde daha fazla durmamız gerektiğini gösteriyor. Uyum sürecinin sağlıklı olabilmesi için yeni nesillerin kendilerini ve geleceklerini bu ülkede görmeleri gerekiyor. Uyum süreçleri sağlıklı yürütülürse Türkiye’de doğup büyüyen genç nesiller burayı vatan olarak bilecekler ve güçlü bir Türkiye için bizimle birlikte çalışacaklardır.”  Diye konuştu.