Diyarbakır Çocuk Ağı Strateji Belgesiyle Çalışmalarına Başladı

Diyarbakır Çocuk Çalışmaları Ağı, çocuk dostu kent olmanın önündeki engelleri ortadan kaldırmak ve çocuk haklarının güçlenmesini sağlamak amacıyla çıktığı yolda, 'çocuk dostu kent' strateji belgesini hazırladığı çalıştayla çalışmalarına başladı. Çocuk Çalışmaları Ağından Atalay Göçer, Ezra Elbistan ile çocuk dostu kent algısını, kentte çocuklara dair ihtiyaç ve problemleri ve yaptıkları çalışmaları Sivil Sayfalar için konuştuk.

Diyarbakır Çocuk Çalışmaları Ağı neden kuruldu? Neden böyle bir ihtiyaç olduğunu düşündünüz? Oluşum sürecinizi sizden dinlemek isteriz.

Diyarbakır İHD’nin kentteki çocuk alanında çalışan kurumlara geçtiğimiz eylül ayında yaptığı tanışma daveti çağrısıyla başladı aslında. Dernekte bir araya geldiğimizde iletişim ve dayanışma halinde olmanın bizi güçlendireceğine dair fikir ortaklığında buluşmuş olduk. Daha önce Diyarbakır’da yaşanılan çatışma dönemleri ve kriz anlarında buna benzer ortaklaşmalar olmuştu ama önceden kurup organize olan, planlama dahilinde ilerleyen ya da çocuklara dair politika geliştiren bir yanı olmamıştı. Bunları da gündemimizde tutarak böyle bir birlikteliğin önemli olduğu konusunda hemfikir olduk. Bununla birlikte çocuk haklarını güvence altına alarak savunu faaliyeti yürütmek ve politika geliştirmek, kentin gündemine çocuğu alabilmek gibi ihtiyaçlarda da ortaklaşmış olduk.  Ardından nasıl bir mekanizmayla bu ihtiyaçları karşılamak için harekete geçirebiliriz diye tartışmalarımız başladı. Uzun toplantılar sonucunda 1 Ekim Dünya Çocuk Günü’nde bir “Ağ” oluşumunun bunlara cevap vereceği kanısına vardık. Ardından hem kendi kurum olarak özgün çalışmalarımızın devam ettiği hem de ortaklaşıp kentin çocuğa dair olan gündeminde çalışmalar yürütebileceğimiz bir oluşum olan “Diyarbakır Çocuk Çalışmaları Ağı” kurulmuş oldu.

Diyarbakır Çocuk Çalışmaları Ağının bileşenleri kimler? Neler yapıyorsunuz?

Amed Şehir Tiyatrosu

Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi

Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (DİSA)

Diyarbakır Tabipler Odası

Göç ve İnsani Yardım Vakfı

Hayrettin Özen

İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şube Çocuk Komisyonu

Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK)

Lotus Genç Alan Derneği

Mezopotamya Psikologlar İnisiyatifi (DER-MEZ)

Önce Çocuklar Derneği

Rengarenk Umutlar Derneği

Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Diyarbakır Şubesi (SHU-DER)

Solin Çok Amaçlı Çocuk Ve Aile Merkezi

Toplumsal Duyarlılık ve Şiddet Karşıtı Derneği

Şimdiye kadar iki çalışma yürüttük. İlk olarak  kurumların kendi bünyesinde çocuk alanına dair yaşadığı sorunları paylaştığı bir çalıştay düzenledik. Çalıştay sonucuyla birlikte elimizdeki verilerle kent ve çocuğa dair bir çalışma yapılması gerektiği kararına vardık. Yerel seçimlerin yaklaşması ile de 2. Bir çalıştay düzenledik. Bu çalıştayda da “Çocuk Dostu Kent Stratejik Belge” hazırlamış olduk.

“Çocuk Dostu Kent” Strateji Belgesi hazırlama ihtiyacı nasıl oluştu?

Yukarıda bahsettiğim gibi birinci çalıştayın sonucunda ve yerel seçimlerin yaklaşmasıyla böyle bir çalışma yapmanın önemli olduğunu düşündük. Çocuklar için çocuk dostu bir kent, birinci çalıştayda ortaya çıkan birçok sorun için çözüm niteliği taşıyordu. Örneğin çocuk haklarına dair bir birimin olması, katılımı kentte hayata geçiren mekanizmaların olması ya da engelli çocuklar için kapsayıcı alanların olması gibi.

Çocuk dostu kent, kente dair politika geliştirilirken ve uygulanırken Çocuk Haklarına dair Sözleşmenin “yaşama-gelişme, çocuğun yüksek yararının korunması, ayrımcılık yapmama ve katılım” gibi dört temel ilkesinin referans alınmasını ve planlama süreçlerinde bu temel ilkelerin gözetilmesini esas alır.

Çocuklar bu strateji belgesinin baş aktörü olarak belgenin hazırlanma sürecine dahil oldular mı? Nasıl?

Stratejik belgeyi hazırlarken kent merkezinde yaşayan çocukların katılımını sağlamak ve kent algılarını ortaya çıkarmak amacıyla üç etkinlikten oluşan ve Diyarbakır kent merkezinde yaşayan çocukların kente dair algılarını öğrenmek daha sonra da onlardan birer “şehir plancısı” gibi yaşadıkları bölgeyi orada yaşayan herkesin isteklerini, ihtiyaçlarını düşünerek, daha yaşanabilir kılmak için yeniden tasarlamalarını amaçlayan modül hazırlanıldı. Bu kapsamda hazırlanan modül, Bağlar Belediyesi Solin Oyun Evi, Göç Vakfı, Önce Çocuklar Derneği, Rengârenk Umutlar Derneği ve SHU- Der Diyarbakır Şubesi tarafından merkez dört ilçede (Merkez Sur ve Bağlar, Yenişehir ve Kayapınar ilçeleri) ikamet eden ve yaşları 7 ile 15 arasında değişen ve yaş ortalaması 10,6 olan toplam 158 çocuk ile uygulandı.

Yapılan atölyelerde çocukların yaşadıkları kenti nasıl algıladıklarına dair çıkan bazı sonuçlar;

Diyarbakır deyince akıllarına ilk gelen karpuz (24 çocuk) ve surlar (22 çocuk), Diyarbakır’da duydukları ses insan (16 çocuk) ve araba (11 çocuk),

Diyarbakır’da gördükleri renkler mavi (20 çocuk), kırmızı (20 kişi), gri (20 çocuk)

Diyarbakır’da duydukları kokunun ise çöp (25 çocuk) ve çiçek (20 çocuk)

Çocukların yaşadıkları bölgeyi orada yaşayan herkesin isteklerini, ihtiyaçlarını düşünerek, daha yaşanabilir kılmak için yeniden planlamaları ve yaşadığı yerde olmasını istediklerine dair çalışma da ise çocukların yaşadığı yerde en çok yeşil alan-park bahçe (86 çocuk), havuz (56 çocuk) ve spor salonu-halı saha-basketbol sahası (28 çocuk) planladıkları/talep ettikleri görüldü.

Çocuk haklarını gözeten bir kent deyince ne anlıyoruz?  

Çocuk haklarını gözeten kent deyince “Çocuk Dostu Kent” kavramı karşımıza çıkıyor. Çocuk dostu kent, kente dair politika geliştirilirken ve uygulanırken Çocuk Haklarına dair Sözleşmenin “yaşama-gelişme, çocuğun yüksek yararının korunması, ayrımcılık yapmama ve katılım” gibi dört temel ilkesinin referans alınmasını ve planlama süreçlerinde bu temel ilkelerin gözetilmesini esas alır. Ülkelerin bu dört temel ilke temelinde Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeyi hayata geçirecek politikalar üretmeye başlamasıyla, 1996’dan itibaren çocuk dostu kentler gündeme gelmiş oldu. UNICEF’e referansla çocuk dostu kent tasarlayabilmek için çocukların;

  • Kentleri hakkındaki kararları etkileyebilmesi,
  • Nasıl bir kent istedikleri konusunda fikirlerini dile getirmesi,
  • Aileye, topluma ve sosyal hayata katılım sağlayabilmesi,
  • Barınma, eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlere ulaşabilmesi,
  • Temiz su içebilmesi ve düzgün kanalizasyon sistemine sahip olması,
  • Şiddet, sömürü ve istismara karşı korunması,
  • Caddelerde kendi başına özgürce yürüyebilmesi,
  • Arkadaş edinebilmesi ve oyun oynaması,
  • Bitkiler ve hayvanlar için yeşil alanlara sahip olması
  • Temiz bir çevrede yaşaması,
  • Kültürel ve sosyal etkinliklere katılabilmesi,
  • Din, dil, gelir, cinsiyet, etnik köken ya da bir dezavantaj farkı gözetilmeksizin tüm kentlilerle eşit şekilde kentin tüm hizmetlerinden yararlanabilmesi gerekmektedir.

Her kent, kendi özgün koşullarını da göz önünde bulundurarak çocuk haklarını referans alan bu 12 maddeyi geliştirdi. Biz de Diyarbakır Çocuk Çalışmaları Ağı olarak yayınladığımız Diyarbakır için Çocuk Dostu Kent Strateji belgesinde bütün bunları gözetmeye çalıştık.

Oyun alanları, çocuk parkları onların ihtiyaçlarına cevap veriyor mu? Ve çocukların bu parklara erişimleri nasıl?

Oyun parklarında yer alan hazır materyaller çocukların hayal gücüne dikte ediyor. Diyarbakır için geri dönüşüm politikasına uygun, yeni bir işlev kazanabilecek, ekolojik, kolay onarılabilir materyallerle, yaratıcı ve eleştirel düşünmeye sevk eden park alanlarının oluşturulması ihtiyaca cevap verecektir. Bu oyun alanları bir yandan farklı gelişen çocukları kapsayan faaliyetlere olanak sunmalı, bir yandan da çocuk güvenliğine dair tüm ayrıntıları içermelidir.

Çocuklara göre tasarlanan bir kent aynı zamanda taşıtı değil, yayayı gözeten bir kenttir de. Ulaşımı çocukları gözeterek planladığınızda aslında kenti daha ekolojik ve yetişkinler için de daha yaşanabilir kılmış oluyorsunuz.

Bununla birlikte çocukların oyun ihtiyacını karşılayabilecekleri mekanlar sadece oyun parkları ile sınırlandırılmamalıdır. Aynı zamanda canlıların yaşam alanlarının korunabileceği, hayvanlarla birlikte yaşamın mümkün olabileceği, çocukların temiz suya ulaşabilecekleri ve yetişkinlerle birlikte vakit geçirebilecekleri, hatta birlikte doğal üretim yapabilecekleri tarım alanları gibi ortak paylaşıma olanak sunan yeşil alanlar da planlanmalıdır.

Kendi çocukluğumuzda da deneyimlemişizdir; sokaklar ve kaldırımlar, çocukların öğrenmesi ve oynaması için önemli potansiyeller barındırır. Trafik geçişlerinin azaltılacağı belli sokaklar, yürünebilir ve oyun oynanabilir alanlar sağlayacaktır.

Güvenliğin yanında bir diğer önemli konu da sanat. Sokak tiyatrosu gibi anlık sanatsal faaliyetlerin yanı sıra, çocukların yaratıcılıklarını dışa vurabilmeleri ve geliştirebilmeleri için belli duvarların kullanılmasına olanak sunan tasarımlar pekala düşünülebilir.

Çocukların ihtiyaç duydukları ve kullandıkları alanların, yaşam alanlarının birer parçası olması hasebiyle yürüme mesafesinde; yani kolay erişilebilir olmaları önemli. Mevcut kentsel planlamada bunun gözetildiğini söylemek zor. Yeşil alanlara ulaşabilmek için çocukların yoğun trafikli ve geniş caddeleri geçmeleri, oyun alanlarına ulaşabilmek için birkaç sokağı, hatta mahalleyi aşmaları  gerekebiliyor. Kaldı ki çocuklar farklı mahallelere de güvenli bir şekilde gidebilmeliler.

Kentte çocukların kullandıkları tüm alanlara kolay erişimlerinin sağlanabilmesinin bir yolu bisiklet yollarının yapılması ise diğeri de sokakların daraltılması ve kaldırımların genişletilmesidir. Çocuklara göre tasarlanan bir kent aynı zamanda taşıtı değil, yayayı gözeten bir kenttir de. Ulaşımı çocukları gözeterek planladığınızda aslında kenti daha ekolojik ve yetişkinler için de daha yaşanabilir kılmış oluyorsunuz.

Kentte çocuklara dair öncelikli olarak çözülmesi gereken meseleler nelerdir?

Genel olarak Türkiye’de devletin çocukların üstün yararını gözeten pek çok uluslararası sözleşmeye taraf olmaması ya da taraf olduğu insan hakları sözleşmelerindeki bazı maddelere çekince koyması, kamu çalışanlarının ve kurumlarının çocuk algısını olumsuz yönde etkilerken çocukların, çocuk hak temelli çalışan kurumlara, sağlığa, eğitime ve adalete erişiminde ciddi sorunlara neden olmaktadır. Diyarbakır özelinde ise ağ olarak gerçekleştirdiğimiz ”Çocuk alanında çalışan kişi ve kurumların faaliyetlerini yürütürken, çocuk hak ihlalleri bağlamında dolaylı ya da doğrudan karşılaştıkları sorunlar” konulu çalıştayımızda öne çıkan meseleleri şöyle özetleyebiliriz:

  • Suç unsuru teşkil eden (cinsel taciz, istismar vb.) hak ihlallerinde ve aile içi travma ve istismar süreçlerinde çocuğun yüksek yararına uygun mekanizmaların olmaması ve işletilmemesi
  • Yaşanan hak ihlalinin yargılama süreci ve devamında karşılaşılan sorunlar (cezasızlık, takipsizlik; çocukların korunmasına dair problemler: hedef gösterilme, tehdit, tanık koruma programının olmaması vb.)
  • Yaşanan hak ihlalleri bağlamında hak savunuculuğu yapan kurumların başvuru, izleme, değerlendirme ve raporlama alanlarında gerekli bilgiye ve veriye ulaşımın; çocuk hak ihlalleri ile ilgili davalarda müdahilliğin önüne geçilmesi,
  • Çocuğun anadilinde eğitim alamamasından kaynaklı sorunlar (benlik algısı, sosyal-duyusal ve bilişsel gelişim bozukluğu, yarıdillilik, öğrenme güçlüğü, kimlik sorunu vb.)
  • OHAL sürecinde çocuk alanında çalışma yürüten kurumların (basın-yayın, eğitim ve sivil toplum kurumlarının) kapatılması ve ihraçlar nedeniyle kurumların ve kişilerin çalışmalarının engellenmesi,
  • Güvenlik gerekçeleriyle çocukların yaşam alanlarının tahrip edilmesi, çatışma atıkları, mayın gibi maddeler nedeniyle yaşanan ihmaller  ve yaşam hakkının ihlal edilmesi,
  • Erken yaşta zorla evlilik,
  • Toplumsal adaletin tesisinde ve barışın inşası sürecinde çocuk katılımının sağlanmaması.

Çocuk Çalışmaları Ağı bu sorunların üstesinden gelmek için yerel yönetimler ya da karar alıcıları etkilemek için neler yapıyor/yapacak? Ya da yetkili kişi ve kurumlardan ne bekliyoruz?

Ağ olarak temel meselemiz, kentte çocuk haklarının güçlenmesini sağlayacak belgeler üreterek, konu ile ilgili çocukların katılımını sağlayıcı mekanizmalar kurarak, çocuk dostu kent olmanın önündeki engelleri yerel paydaşlarla birlikte ortadan kaldırmaya yönelik bir süreç işletmek.