Gençler İş ve Söz Sahibi Olmak İstiyor

Sorunları, hayalleri, beklentileri olan gençler seslerinin duyulmasını ve kendileriyle ilgilenilmesini istiyor. Bu konuda somut politikalara ihtiyaç duyuyor.  Gençler karar alma süreçlerinde aktif olarak yer almak isterken, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki gençlerin en önemli sorunu işsizlik.

Habitat Derneği’nin yayınladığı ve oldukça geniş kapsamlı olan Gençlerin İyi Olma Hali Raporu da aynı düşünceleri ortaya koyuyor. 2 yılda bir yayımlanan rapora göre gençlerin umudu ve gelecekten beklentilerinde düşüş gözlenirken, işsizlik oranında da artış yaşanmış. Gençlerin 4’te 1’i yurt dışına gitmek isterken, birçoğu Gençlik Meclisleri’nden haberdar değil, sivil toplumla bağları yok.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de geçen yıl itibarıyla 12 milyon 971 bin 396 genç bulunuyor. Genç nüfus, toplam nüfusun yüzde 15,8’ine karşılık geliyor. Şubat 2019 verilerine göre genç nüfusta işsizlik oranı ise yüzde 7,1’lik artışla geçen yılın aynı döneminde yüzde 19,9’ken, yüzde 26,1’e yükseldi.

Gençlere, gençler üzerine çalışan STK’lara 19 Mayıs’ta gençleri sorduk, onlar da anlattı…

İlk olarak Ankara merkezli, 2013 yılından bu yana aktif olan ve Türkiye’nin her yerinde 60’dan fazla STK’sı bulunan Gençlik Örgütleri Forumu ile konuştuk. Sorularımızın her birine, forum çatısı altındaki farklı bir dernek temsilcisi yanıt verdi.

Hakkârili Gençler İş Bulmak İçin Kent Dışına Çıkıyor

Yaşadığınız şehirde genç nüfusun sorunları nelerdir? Genç nüfusun eğitime ulaşma ve işsizlik oranına dair bir veri var mı?

Darya Kızılboğa – Bir Kadın Bir Hayat Derneği-Hakkâri: Hakkâri coğrafi anlamda oldukça farklı bir coğrafyaya sahiptir. Dağlar arasında kalan bu şehirde, gençlerin nüfusu oldukça fazladır, Hakkâri genç bir şehirdir, diyebiliriz. Ancak siyasi durumlar da göz önüne alındığında herhangi bir yatırımın olmadığı, siyasetin bolca konuşulduğu ve odakta olan konu olmasıyla gençlerin yaşadığı zorlukların önemsenmediği bir şehirden bahsediyoruz. Gençlerin özne olmadığı, konuşulmadığı bir toplum olmak zorunda kalan Hakkâri.

Genç nüfusun eğitime ulaşma ve işsizlik oranına dair herhangi bir veri bulunmamaktadır. Aynı zamanda, yayınlanan ve bilimsel olmayan verilerde, 20-24 yaş arası gençlerden bahsedilirken, asker nüfusu göz önüne alınmaktadır. Şehrimizde gençlerin özel ihtiyaçlarını baz aldığımızda, yerli olmayan ve memur kesimin de verilere dahil edildiğini görüyoruz. Bu şekilde eğitim oranında büyük bir sapma görüyoruz, çünkü asker nüfusu, Hakkâri şartlarında eğitim almış kişiler değiller. Bu husus oldukça önemlidir, çıkarımlarımız da bu yöndedir. Hem şehrimizin gençlerinden habersiz yönetimi görüyoruz, hem de durumun vahametini saklamak için memur kesimi dâhil edip işsizlik oranını düşürdüklerini görebiliriz.
Hakkâri eğitime önem veren bir şehirdir, ancak şehirde büyük istihdam sorunu mevcuttur. Herhangi bir üretimin olmadığı (çiftçilik hariç) bu şehirde işsizlik oranı vahim rakamlara çıkıyor. Gençler çalışmak için şehir dışına çıkmak zorunda kalıyorlar, gençlerin en büyük iş kapısı henüz yeni yeni sayıları artmaya başlayan ‘kafeler’. Üniversite okuyan gençler işsiz, ne yapacaklarını bilemez bir halde ‘en azından bir fabrika yapılsa biz de çalışsak ‘ cümlelerini kuruyorlar. Ne yazık ki gençlerimizin diğer şehirde yaşayan gençlere göre kariyer hedeflerinden ziyade, ailelerine maddi anlamda destek olma gibi dertleri var.

Sosyal aktivite dediğimizde kış aylarında kayak, yaz aylarında halı saha gelir akıllara, imkânlar kısıtlı, imkânlar yok. Gençlik merkezine giden gençlerimiz var, ancak sayıları oldukça az. Hakkâri gençleri imkânsızlıklar içinde çırpınırken, kendi ellerinden geldiğince çözüm üretmeye çalışıyorlar. Sanata oldukça düşkün olan gençlerimiz, küçük çaplı tiyatro grupları kurup gösteriler hazırlıyorlar. Erkekler kadınlara oranla çok daha şanslılar.

Dış dünyaya açılan bir pencerenin olmadığı, gözlerini zırhlı araçlarla açtıkları her yeni günde yöneticilerin kendilerine dönüp ‘ Ne istiyorsunuz, sizin için ne yapabiliriz?’ sorusunun sorulmadığı, dört bir yanı dağlarla çevrili olan Hakkâri’de, umut devam ediyor.

Bir Kadın Bir Hayat Derneği olarak belediye gençlik meclisi isteğimize dair taleplerimizi ilettik. Henüz göreve gelen eş başkanlarla bu konuyu konuşup çalışmaların bir an evvel tamamlanıp gençlerin kendi hayatları ile ilgili kararları, gençlerin ihtiyacı olan tüm konulara, yine kendilerinin karar vermeleri için yetkili mercileri harekete geçirme konusunda çalışmalar yapacağız. Gençlerinden haberi olmayan yöneticileri olan bu şehri, yakında gençler kendileri yönetecek.

‘Aslolan Söz Sahibi Olmamız’

Geleceğe dair hayalleriniz, hedefleriniz, umutlarınız neler? Gelecek planları, eğitim anlamında ne şekilde? Üniversite eğitimi almak, kendini eğitmek ya da yurt dışında eğitim görmek gibi…

Yücel Kasapoğlu – AFS Gönüllüleri Derneği-Ankara: Aslında geleceğe dair hedef ve beklentiler kişiden kişiye değişiyor. Aslolan bu planları yaparken ne kadar söz sahibi olduğumuz ve kamunun, devletin genç yurttaşlarını bu süreçte ne kadar desteklediği. Yoksa herkes üniversite okusun, herkes yurtdışına  gitsin gibi bir standartizasyona gitmenin makul olmadığını düşünüyoruz. Genç bireyler buna karar verme yetisi ve iradesine sahip ve herkesin gelecek tahayyülü birbirinden farklı. Hem bireysel farklılıklar, hem yaşadığı coğrafya, cinsiyeti, cinsel yönelimi, etnik kimliği ve mensup olduğu sınıf geleceğini inşa etme noktasında belirleyici oluyor. Hangi genç kendisi için en iyisinin ne olduğunu düşünüyorsa biz bunu destekliyoruz.

‘Gençliğe Yönelik Politikalar, Gençliğe Şekil Vermeyi Hedefliyor’

Yaşadığınız şehirde, ülke genelini de içine alarak tabii, genç nüfusa yönelik politikalara eleştiriniz var mı? Neler?

 

Aydın Altunatmaz – Toplum Gönüllüleri Vakfı-Ankara: Aslında genç nüfusa yönelik eleştirilecek bir politikanın varlığı bile çoğu zaman söz konusu değil. Gençlerin kentlerde katılımını sağlamayı söz söyleyip kendi politikalarına katkı sağlamayı hedefleyen gençlik meclisleri, bir kaç il ve ilçe dışında aktif bile değil. Geçmişten bugüne gençlerin ihtiyaçları, görüşleri üzerinden değil, nasıl olmaları gerektiği ile ilgili basmakalıp düşünceler üzerinden şekillenen ve bu doğrultuda gençliğe bir şekil vermeyi hedefleyen yaklaşımlar daha baskın olmuş durumda. Bakanlığın kurulmasından sonra çeşitli olumlu gelişmeler gözlemlenebilse de bunlar da daha çok spor vs. kısmında kalmış durumda. Burada genç nüfusa yönelik politikalarla ilgili yapılabilecek en önemli eleştirilerin başında; gerek gençlere yönelik politika yapımında, gerekse bu alandaki uygulamalarda gençlerin isteklerinin ihtiyaçlarının dikkate alınmaması gelmektedir. Gençlerin spor alanlarına, merkezlere, yurtlara ihtiyacı olmakla birlikte, ihtiyaçları yalnızca bunlarla sınırlı değil. İlgili politika yapım aşamalarında ve uygulamalarda gençlerin istek ve ihtiyaçlarının iyi analiz edilmesi gençlerin sorunlarını minimize etmeye büyük yarar sağlayacaktır.

‘Gençlere Yönelik Değil, Gençleri Gelecek Görme Politikası Var’

Türkiye’de gençlere yönelik olumlu bulduğunuz politikalar var mı? Varsa neler? Yoksa veya eksik bulduklarınız varsa, neler yapılmalı?

Baran Çağlar Çetinkaya – KAOS GL-Ankara: Oluşturulan tüm politikalar birbirlerinden bağımsız değiller. Türkiye’nin geçmiş siyasi deneyimleri ve bugün gelinen nokta gençleri “risk” grubu içerisinde tutuyor. Gençler sadece gelecek değil, bulunduğun dönemin de korunması ve hareket alanının kısıtlanması gereken grup olarak görülür. Gerçekleşen ya da gerçekleşmesi hedeflenen sosyal politikalar doğrudan veya dolaylı yoldan gençleri hedef alır. Anayasa gençleri kapsamıyor. Kötü alışkanlıklardan korunması gereken ‘nesne’ olmaktan öteye gidemiyor. Gençleri eşler masasında dahi görmüyor ama bu durum gençlere yönelik bir politikanın olmadığı anlamına gelmiyor. Politika belirlenirken meselenin öznesini değil, dönemin ihtiyaçları ve siyasi çıkarları ele alınıyor. Bir yaşam süresi içerisinde bireyler “gençlik dönemi” diye adlandırılan döneme sahip oldukları toplumsal yapının aksini alarak gelmiyor. Sadece bugün değil, geçmişten beri gelen eğitim ve ekonomi politikaları, bireylerin doğdukları andan itibaren bir yere aidiyet hissettirmek üzerine şekillendiriliyor. Bunların en başında aile kurumu geliyor. “Eğitim evde başlar” sözü aslında birçok sosyal politikanın içini dolduracak kadar anlam ifade ediyor. Ekonomik özgürlüğün bağımsızlık olarak görüldüğü günümüz dünyasında görüyoruz ki, ekonomik bağımsızlık da bireyin tam bağımsızlığını konumlandırmıyor. Bireysel, düşünsel özgürlüğün hala kısıtlandığını görüyoruz. Bir “kuruma” bağımlı olarak yetişen bireylerde kendisini sürekli bir üst kimlik oluşturma ve onun etrafında kendi şekillendirmesine neden oluyor. “Eğitim evde başlar” sözü de burada şekil almaya başlıyor. Kurulan ilişkiler, verilen kararlar, inançlar, düşünceler de genç bireyin kendi bulunduğu konum içerisinde oluşturduğu üst kimliğin sınırları içerisinde belirliyor. Gnümüzde bu algının ve düşüncenin kırıldığını görmek mümkün. Geçtiğimiz yerel seçimlerde farklı siyasi partilerin genç adaylarını gördük. Hatta bazı adaylar seçildi. Bunları görmek umut verici ve desteklenmesi gereken hareketler. Gençliğe dair bir politika var mı? Bu soruya net bir cevap vermek bana göre mümkün değil ama ‘Gençleri gelecek görme politikası’ var diyebilirim. Bu politika her durumda genci taraf alan değil, üstten bakan, eğitilmesi, ‘şekil verilmesi’ olarak gören bir politika. Öncelikli olarak bu algının değişmesi gerekiyor. Bu algı kısır döngü ve bu döngü de herkes sırasını bekliyor. ‘Yetişkin’ olma sırası. Yetişkin olmak, söz sahibi olmanın ehliyeti olarak görülüyor. Biz de diyoruz ki; genciz, buradayız, sözümüz var. Gençler konuşacak, karar alacak ve değiştirecek. Gençlerin karar almadığı, söz söylemediği bir gelecek mümkün değil!

Diyarbakır’da Gençlerin En Büyük Sorunu İşsizlik

Güneydoğulu gençleri de Diyarbakır Çevre ve Kalkınma Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Derya Meryem ile görüştük.

Yaşadığınız şehirde genç nüfusun sorunları nelerdir? Genç nüfusun eğitime ulaşma ve işsizlik oranına dair bir veri var mı?

Yaşadığımız şehirde en büyük sorunlardan biri işsizlik  Diyarbakır hem göç alan, hem de fabrikaların, üretim yerlerinin olduğu bir kent değil. Gençlerin kendini gerçekleştirebildiğini düşünmüyorum. Şehrin politik durumu, savaş, eğitim düzeyinin düşük olması, gençlerin gelecek vizyonunu etkiliyor. Şiddetin, savaşın ve göçün olduğu bir kentte zaten sağlıklı bir süreç geçirmelerini beklemek haksızlık olur. Diyarbakır ve bölge kentlerinde genç nüfus oranı Türkiye oranının üzerinde, bu da demek oluyor ki gelecek yıllarda buranın seyri ülkenin seyrini belirlemede etkili olacak. 

‘Gençlerin Daha Örgütlü Ve Katılımcı Olması Gerekir’

Yaşadığınız şehirde, ülke genelini de içine alarak tabii, genç nüfusa yönelik politikalara eleştiriniz var mı? Neler?

Yaşadığım şehirde ki gençler şehrin politik durumundan ziyadesiyle etkileniyorlar. Politikacılar onların halet-i ruhiyesini gözeten, kendilerini bu sürece dahil eden ve kendi şehirleri, kendi yaşamları hakkında kendilerinin karar verebildiği bir ortamın zeminini oluşturmuyorlar. Yaşadığımız kent, genç nüfusun yoğun olduğu bir kent. Bu da demek oluyor ki, şehrin en büyük dinamiği genç nesil. Bu zeminin oluşması için gençlerin daha örgütlü ve daha katılımcı olması gerekir. Kendilerine dair somut çerçeveler belirleyip sistematik bir şekilde politikacılara yön verebilmeleri önemli, bu anlamda.

‘Gençlere Fırsat Verilmeli’

Türkiye’de gençlere yönelik olumlu bulduğunuz politikalar var mı? Varsa neler? Yoksa veya eksik bulduklarınız varsa, neler yapılmalı?

Eğitim sisteminin sürekli değişmesi, üniversitelerin bu kadar çok ve vasıfsız olması nitelikli gençler yetişmesini etkiliyor. Tabii ülkenin durumu, kendini güvende hissetmesi ve rahat bir kafayla bilim, sanat ve bilhassa politika üretmesi gerekiyor. Politikacıların yaş ortalamasının bu kadar yüksek olduğunu düşündüğümüzde, gençleri ilgilendiren konularda, nasıl sağlıklı kararlar verebilirler, bilmiyorum. Sahadan çekilmeleri ve gençlere fırsat vermeleri gerekiyor. Gençler çalıştıkları iş yerlerinde,  sivil toplum kuruluşlarında sürekli bir deneyim ve yaş hiyerarşisi ile karşılaşıyorlar. Adil ve etkin politikalarla bunun önü açılmalı. Ülkenin her coğrafyasının kendi şartları göz önüne alınarak bilgiye, sanata, eğitime eşit oranda ulaşabilecekleri fırsatlar yaratılmalıdır. Bunun için makro politikalar gerekiyor. İkinci ve aslında en çok önemsediğim gençlerin mutlu olması. Sosyal devlet anlayışının gereklerinden biri onların kendilerini gerçekleştirmesini sağlamaktır. Bu anlamda dil, din, etnik köken ya da cinsiyet ayrımı olmadan eşit imkânların sağlanması gerekir. Devletin tüm genç yurttaşlarına eşit mesafede olması gerekir. 

Kapak görseli: Tüketici Postası