Çalışan Annelerin Desteğe İhtiyacı Var

Yarın Anneler Günü. Pek çok kişi annesine alacağı hediyeyi seçti, bazıları da aramaya devam ediyor. Markalar kampanyalar düzenliyor, anneler için ‘kutsallık’ dolu mesajlar veriliyor. 365 günde 1 gün, annelere prenses muamelesi yapılıyor. Kalan 364 günde onlara yüklediğimiz sorumlulukları yerine getirmeye devam etsinler, yorulmasınlar, o ‘kutsal’ görev için motive olsunlar diye. Oysa kadınlar üretmek istiyor, toplumsal hayatta, çalışma hayatında etkin olmayı arzu ediyor ve hak ediyor. Özellikle kentli, eğitimli anneler ya tam zamanlı bir işte çalışıp ev-iş hayatı-çocuklar arasında çoğunlukla tek başına savaşıyor, ya da evden veya yarı zamanlı çalışmayı tercih ediyor ve ‘ev kadınlığı ve analık’ ile iş insanı olma durumunu tek bedende buluşturuyor; ‘pijamalı kurumsallığı’ deneyimliyor.

Aslında bu eğitimli ve kentli annelerin durumu nispeten yeni. Bu annelerin yanı sıra kentlerde yaşamayan ve eğitimde fırsat eşitliği sunulmamış, ancak el emeği ile iş gücüne katılan ve bu alanda mücadele eden değerli anneler de var. Hepsi için çözüm ise, anneleri destekleyecek, babaları da sorumluluk almaya dönük motive edecek yaptırımlar ve babaların annelere vereceği destek. Bunların sağlanabilmesi ise kadınların ve anne olan kadınların haklarını elde edebilmek için birlikte hareket edip mücadele etmesi ile mümkün. Dün haberini yayımladığımız, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı’nın (TESEV) “Üst Düzey Karar Almada Kadın Katılımı” raporundan çıkan sonuç da bu düşünceyi destekler nitelikte.

Bu konuda özellikle Kuzey Avrupa ülkeleri daha olumlu politikalar üretirken, Türkiye’de de yasal anlamda atılmış adımlar var. Henüz yeterli olmasa da bir başlangıç ve kadınların mücadelesi ile istenen noktaya gelmesi için çaba sarf edilmeli.

Peki, çalışan annelerin Türkiye’deki mevcut hakları neler? Öncelikle doğum yapan işçi ve memurlara doğumdan önce 8, sonrasında ise yine 8 hafta olmak üzere 16 hafta analık izni veriliyor. Çoğul gebelikte doğum öncesi izne 2 hafta ekleniyor. Annenin hayatını kaybetmesi halinde bu izinler babaya kullandırılıyor. 3 yaşından küçük bir çocuğu evlat edinen işçi ve memurlar da 8 haftalık analık izninden yararlanabiliyor.

Süt İzni

Kadın işçilere 1 yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde 1,5 saat süt izni, kadın memurlara ise analık izin süresinin bitiminden itibaren ilk 6 ayda günde 3 saat, 2’nci 6 ayda ise günde 1,5 saat süt izni veriliyor. Ancak bu izinler, özellikle özel sektör çalışanları için zaman zaman tam olarak kullanılamıyor. Sadece kurumsal özel şirketler, bu hakkı işin tabiatına uygun biçimde kullandırıyor.

Ayrıca, analık izni bitiminde kadına ilk doğumda 2, 2’nci doğumda 4, sonraki doğumlarda 6 ay haftalık çalışma süresinin yarısı kadar çalışma hakkı tanınıyor. Aynı hak, evlat edinmiş kadın ve erkekler için de geçerli. Çoğul doğumlarda bu sürelere 30’ar gün ekleme yapılıyor. Çocuk engelli doğarsa, 1 yıl süreyle yarım gün çalışmak mümkün oluyor.

Özel sektörde işveren, yarım gün ücretsiz çalışma hakkının kullanıldığı dönemde yarım aylık ücret ödüyor. İşsizlik Fonu’ndan da brüt asgari ücretin yarısı tutarında ödeme yapılıyor. 2019 yılı için İşsizlik Fonu’ndan ödenen tutar aylık bin 279 TL. Yarı zamanlı çalışma döneminde, yarım maaş hakkından yararlanabilmek için, işçi adına son 3 yılda en az 600 gün prim bildirilmesi gerekiyor. Bu haktan yararlanabilmek için analık hali izninin bitiminden itibaren 30 gün içinde İŞKUR’a yazılı başvuruda bulunmalısınız. Kadın memurlar ise yarım gün çalıştıkları süre boyunca tam maaş almaya devam ediyor.

Doğum yapan memur, talep ederse 16 haftalık analık izninin veya 6 aya kadar olan yarım gün çalışma döneminin bitiminden itibaren 24 aya kadar ücretsiz izin kullanabilir. Kadın işçiler ise sadece 16 haftalık analık izni süresinin bitiminden itibaren 6 aya kadar ücretsiz izin kullanabilir.

Çocuk İlkokula Başlayana Dek Yarım Zamanlı Çalışma Hakkı

2016 yılında yapılan düzenlemeyle çalışan anne babalara, çocuk okula başlayıncaya kadar yarım zamanlı çalışma hakkı tanındı. Bu kapsamda, işçi ve memurlara doğum sonrası 2 ay ile 6 ay arasında değişen yarım gün çalışma hakkını kullandıktan sonra, çocukları ilköğretime başlayıncaya kadar yarım zamanlı çalışma olanağı sağlandı.

İşçilerin yarım zamanlı çalışma haklarına ilişkin yönetmelik 2016 yılının kasım ayında Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, çocuğunu kendisi büyütmek isteyen işçi anne, çocuk okula başlayıncaya kadar işvereninden ‘kısmi süreli çalışma’ talebinde bulunabilir. Tabii pratikte bunun hangi sektör ve kurumlarda uygulanabileceği belli değil. Bu konuda bir denetim mekanizmasına ihtiyaç var.

Yarım Zamanlı Çalıştırmayan Kurum Tazminat Ödemek Zorunda

İşveren, işçinin kısmi süreli çalışma talebini bir ay içinde karşılamak zorunda. İşveren 1 ay içinde yazılı olarak talebi karşıladığını bildirmezse, işçi, dilekçede belirttiği tarihten itibaren kısmi zamanlı çalışmaya başlayabilir. Bu durumda işveren işçiyi işten çıkarırsa, ihbar ve kıdem tazminatını ödemek durumunda kalıyor. Yine pratikte bunun uygulanması pek kolay değil. Zira işini kaybetmek istemeyen kişi, konuyu bu aşamaya getirmiyor.

Yarım zamanlı çalışmaya ilişkin yasa 2016 yılında çıkmasına karşın, yasa sadece işçiler açısından yürürlüğe girdi, memurlar hala konuyla ilgili yönetmeliğin çıkmasını bekliyor.

Yarı zamanlı çalışan işçi ve memurların bu dönemdeki fiili hizmet süreleri ile prim ödeme gün sayıları yarım olarak hesaplanacak. 5 yıl yarım zamanlı çalışan kişi, 2,5 yıl çalışmış gibi kabul edilecek. Ancak, dileyen işçi ve memur eksik günlerin primini, borçlanma suretiyle kendileri tamamlayabilecek.

İşçi, memur, esnaf statüsündeki kadınlar, doğumdan sonra boşta geçen sürelerinin 2 yıla kadar olan kısmı için borçlanma yapabiliyor. Borçlanma hakkı, 3 çocuğa kadar kullanılabiliyor. Üç çocuğu bulunan anne, toplam 6 yıla kadar borçlanabilir. Doğum borçlanması hakkından yararlanabilmek için, doğumdan önce işçi, memur veya esnaf statüsünde sigortalı olmak gerekiyor.

Engelli Çocuk Anneleri Erken Emekli Olabiliyor

Başkasının bakımına muhtaç derecede ağır engelli çocuğu bulunan annelerin erken emeklilik hakkı bulunuyor. Engelli çocuğuna bakarken bir yandan da sigortalı olarak çalışmaya devam eden veya isteğe bağlı sigorta primi ödeyen annelerin prim süresine, bu şekilde geçen günlerin 4’te 1’i oranında ilave yapılıyor. Bu süre ayrıca emeklilik yaş haddinden indiriliyor. Bu haktan işçi, memur, esnaf statüsündeki kadınlar ile isteğe bağlı sigorta primi ödeyen kadınlar yararlanabiliyor.

En az yüzde 70 oranında engelli veya süreğen hastalığı olan çocuğu bulunan memur ve işçilerin mazeret izinleri eşit. Her ikisinde de bir yıl içinde toptan veya bölümler halinde on güne kadar ücretli izin verilebiliyor. On günlük mazeret izni anne veya babadan sadece biri tarafından kullanılabiliyor.

Çalışan Annelere Destek Kapsayıcı Olmalı

Türkiye’de çalışan annelerin sahip olduğu haklar genel olarak bu şekilde. Peki, bunlara ek olarak hangi uygulamaların hayata geçirilmesi gerekiyor? Öncelikle her işyerinde bir süt ve bebek bakım odası olmalı. İşyerlerinde ve her mahallede kreş ve gündüz bakım evi açılmalı. Annelere bakıcı yardımı projesi devam etmeli ve yaygınlaştırılmalı. Mevcut yasal düzenlemeler denetlenmeli ve tamamlayıcı düzenlemeler getirilmeli. Bu düzenlemelerin önemli bir kısmı, özellikle özel sektörde işlemiyor, işler hale gelmeli. Çalışan annelere pozitif ayrımcılık gösteren işyerlerine destekler verilmeli. Babaların çocuk bakımına katılımı desteklenmeli. Özet olarak çalışan annelerin iş gücüne katılımına yönelik destekler, kapsayıcı olmalı.

Kadınların İş Gücüne Katılımının En Düşük Olduğu Ülke Türkiye

Annelerin çalışmasıyla ilgili yasal düzenlemelerle ilgili durum böyleyken, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) Mart ayında yayınladığı rapora göre, kadınların iş gücüne katılım oranının en düşük olduğu ülke Türkiye.  OECD’de kadınların iş gücüne katılım oranının en az olduğu ülkeler içinde Türkiye’yi, Meksika ve Yunanistan takip ediyor. Kadınların iş gücüne katılım oranının en fazla olduğu ülke ise İzlanda. Bu ülkeyi İsveç, Estonya ve Norveç izliyor.

Kadınların İş Gücüne Katılım Oranı Yüzde 33,6

TÜİK Ocak 2019 İşgücü İş Gücü İstatistikleri verilerine göre,  ülkede 15 yaş ve üzeri toplam nüfus 61 milyon 17 bin. Bu nüfusun 30 milyon 865 bini kadınlar ve 30 milyon 152 bini de erkeklerden oluşuyor. İşgücü olarak nitelendirilen nüfus ise 31 milyon 825 bin; bu sayının 10 milyon 375 binini kadınlar ve 21 milyon 450 binini erkekler oluşturuyor. Buradaki erkeklerin 8 bin 702’si, kadınların da 20 bin 490’ı iş gücüne dâhil değil. İş gücüne katılım oranı erkeklerde yüzde 71, kadınlarda yüzde 33,6.  İşsizlik oranlarına baktığımızda erkeklerin yüzde 13,8’i, kadınların ise yüzde 16,5’i işsiz.

Kadınların iş gücüne katılımı desteklenmeli, bu alanda kapsayıcı politikalar üretilmeli. Sonuç olarak anneler, yılın bir gününde gelecek bir çiçek veya hediyeyle kalıcı bir mutluluğu yakalayamayacak. Elbette hediye güzel, ama omzuna bu denli yük bindirilmiş insanların yüklerinin hafifletilmesi gerekir. Annelerin toplumsal hayata katkı sunma ve bu alanda kendine yer edinme çabası da ayrıca desteklenmeye değer, öyle değil mi?