YEKDER Din Eğitimine Yeni Soluk Kazandırmayı Hedefliyor

YEKDER, din eğitimine yeni metotlarla katkı sunmak amacıyla 2003 yılından bu yana İLKE İlim Kültür Eğitim Derneği çatısı altında çalışmalarını sürdürüyor. Eğitimi bir bütün olarak gördüklerini bu yüzden eğitim sürecine çocukla beraber aileyi de dahil ettiklerini söyleyen YEKDER Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Özgür ile din eğitiminde yeni yöntemleri, derneği ve gelecek planlarını konuştuk.

YEKDER kimdir? Ne yapıyor? 

Köklü bir geçmiş, güçlü bir birikimden beslenen YEKDER (Yaygın Eğitim ve Kültür Derneği) 2003 yılında kurulmuş, İslami ve insani değerleri yaşamayı ve yaşatmayı kendisine gaye edinmiş bir sivil toplum kuruluşudur. Çalışmalarını İGİAD ve İLEM’in kardeş kuruluşu olarak İLKE İlim Kültür Eğitim Derneği çatısı altında devam ettirmektedir. Eğitim alanında özellikle de sivil din eğitimi alanında görülen eksiklikleri giderme, bu alanda var olan çalışmalara yeni bir soluk getirme amacıyla faaliyet göstermektedir.

Yaptığınız çalışmalardan bahsedebilir misiniz? 

YEKDER, kuruluşundan günümüze kadar çocuklara, gençlere ve yetişkinlere yönelik nitelikli eğitim programları ve materyalleri oluşturmakta ve bunların uygulayıcısı olmaktadır. Ayrıca uyguladığı programların farklı kurumlarca da modellenmesine öncülük etmektedir. Bu bağlamda çocuklara yönelik EV OKULU, gençlere yönelik MARİFET OKULU, yetişkinlere yönelik Aşamalı Seminerler Programı (ASP) ve Ailede Din Eğitimi Programı (ADEP), eğitimcilere yönelik Eğitimci Geliştirme Programı (EGP) ve Eğitim Atölyeleri başlıkları altında faaliyette bulunmakta, din eğitimcilerine yönelik materyal arşivi (DEMA) oluşturmaktadır. Bununla birlikte bu yıl ikincisini gerçekleştirdiğimiz ve her yıl yapmayı hedeflediğimiz Uluslararası İslam Eğitim Kongresi’yle (ICIE) de İslam kültür ve medeniyetiyle uyumlu ve dünya eğitim anlayışına yön verecek bir eğitim sisteminin imkânını tartışmaya açmış oluyoruz.

Bizler YEKDER olarak eğitimin bir bütün olduğuna inanıyoruz. Bu sebeple çocuğun eğitimini yaparken ailenin eğitimini de dikkate alıyor, bu süreçte eğitimcinin önemini de ihmal etmiyoruz. MARİFET OKULU ile değerlerinin farkında, ufku geniş, hayalleri olan bir neslin yetişmesi için çalışıyoruz. ADEP’te ailelerin çocuklarına İslam eğitimini nasıl aktaracaklarına dair uygulamalı eğitimler yapıyoruz. Çünkü biliyoruz ki ilk eğitim aileden alınıyor. Eğitici eğitimleri (EGP) bizim hassaten önem verdiğimiz bir alan. Eğitimci Geliştirme Programı’nda bu yıl 4-6 yaş ve 7-14 yaşa yönelik eğitimler düzenledik. Bunun haricinde düzenlediğimiz Öğretmen Atölyeleri’nde sınıf yönetiminden dramaya, enneagramdan teknoloji kullanımına kadar pek çok alanda atölyeler yaptık. Eğitim felsefesi, alternatif eğitim arayışları, girişimci gençler yetiştirmek gibi üst başlıklarda alanın uzmanları ile seminerler düzenledik. Bu çalışmalarımıza yeni dönemde de devam etmeyi planlıyoruz.

Uluslararası alanda yaptığımız çalışmalarımız da mevcut. Uluslararası İslam Eğitimi Kongresi (ICIE)’nin ilki 2018 yılında düzenlendi. Kongreyi her yıl farklı bir üniversite işbirliği ile gerçekleştiriyoruz. Bu yıl, 15 farklı ülkeden misafir ağırladık. Katılımcıların arasında bildiri sunmak için gelenler olduğu gibi yurtdışından yalnızca bildirileri dinlemek için gelenler dahi bulunuyordu. Gana, Kongo, Bangladeş, İngiltere, Rusya, Cezayir, Suriye, İran, Hindistan, Pakistan, Fransa, Kırgızistan, Güney Afrika, Burkina Faso, Nijerya gibi ülkelerden katılım gerçekleşti. ICIE 2019’da İslam’ın insan ve evren uyumunu temel alan yaşam biçiminin, eğitimde nasıl alternatif bir öğretme-öğrenme kaynağı olarak değerlendirilebileceği üzerine çok çeşitli temalar bulunuyordu. Okul öncesi eğitimden, değerler eğitimine, sosyal bilimlerden, eğitim düşünürlerine kadar oldukça geniş bir skalada tema çeşitliliği sunduğumuz ICIE 2019’da, özellikle “İslam Eğitimi Perspektifinden Fen Bilimleri” temalı oturumda sunulan tebliğler ile oldukça eksik bırakılan bir alana ilk adımı atmış olduk.

Çalışmalarımızın arka planını yoğun saha çalışmaları, gözlemler, araştırmalar, raporlar oluşturuyor. Bunlar üzerine eğitim programı yahut kongre gibi geniş katılımlı organizasyonlar bina ettiğimizde sorun ve çözüm alanlarının örtüşme imkânı bulduğunu görüyoruz.

Din dogmatik ve geleneksel yöntemlerle yüzyıllardır aktarılıyor. Din eğitimine yeni yaklaşımlar getirme ihtiyacı nasıl doğdu?

Hedeflere ulaştıran yöntemlerin değişmeden günümüze kadar ulaşması ve günümüzde de kullanılıyor olması doğaldır. Ancak bilimsel ve teknolojik yenilikler, dünyadaki siyasi, sosyal, kültürel ve iktisadi değişimler insanların algılama, bilgi edinme ve davranışa dönüştürme süreçlerini de değişikliğe uğratmaktadır. Bundan dolayı din eğitimi süreci de bunlardan etkilenmektedir. Bunun için tüm bu süreçleri göz önünde bulunduran yeni yöntemlerin ortaya çıkması kaçınılmaz olmaktadır. İnsanı değerli gören ve değerlerini koruyan insan anlayışımızdan kopmadan biz de çalışmalarımızda bu yeni yöntemleri kullanıyoruz. Özellikle Din Eğitimi Materyal Arşivi (DEMA) projemiz ile din eğitimindeki materyallerin dijital ortamda sunulmasını sağlayacak web tabanlı bir site hazırlığı içerisindeyiz. Eğitici eğitimlerinde yukarıda bahsettiğimiz gibi yeni ve farklı yöntemleri uyguluyoruz.

İş birliği yaptığınız kurumlar hangileridir? Ne tür paydaşlarla çalışıp nasıl bir işbirliği geliştiriyorsunuz?

YEKDER geliştirdiği programları öncelikle kendi bünyesinde uygulamakta ve sonrasında talep eden kurumlara yönelik modelleme çalışması yapmaktadır. Bu açıdan geliştirdiğimiz programın muhatap kitlesine göre talep eden STK’larla işbirliği yapmaktayız. Hâlihazırda Ev Okulu, Marifet Okulu, Ailede Din Eğitimi Programı çalışmalarının modelleme çalışmalarını yürütmekteyiz. Az önce değindiğimiz gibi Uluslararası İslam Eğitimi Kongresi’ni ise bir üniversite işbirliği ile organize etmekteyiz.

YEKDER önümüzdeki süreçte ne yapacak?

Ana faaliyet alanı olarak çocuk, genç ve yetişkinlere yönelik geniş bir alanda faaliyet yürütmekteyiz. Bugün eğitim sisteminin kullandığı teori ve metodolojiyi dikkate aldığımızda, üretmeye çalışılan insan tipinde bazı problemler oluşturmaya başladığını uzun zamandır fark ediyoruz. Bu farkındalık ile çalışmalarımıza yön veriyoruz. Sonraki süreçte de yaptığımız çalışmaların ihtiyaçlar doğrultusunda ortaya çıkacak düzenlemelerini yapma, derinleştirme ve daha da geniş kitlelere ulaştırma azmindeyiz.

Yaptığınız çalışmaları milli eğitim ya da diyanetle ortaklaştırıyor musunuz? Ya da elde ettiğiniz verileri ve çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Ailelere yönelik geliştirmiş olduğumuz program Talim Terbiye tarafından onaylanmış ve ilgililerin istifadesine sunulmuştur. Bununla beraber yapmış olduğumuz çalışmaları sosyal medya aracılığı ile paylaşıyor, gelen talepleri karşılamaya çalışıyoruz. Ayrıca elde ettiğimiz birikimlerimizi de matbu veya sanal olarak muhataplarımıza sunuyoruz.