“Kamu- STK İş Birliği, Türkiye’de Sürekliliği Olacak Bir Projedir”

“Kamu-STK İş Birliği Projesi” kapsamında Türkiye’nin 20 ilinde kamu ve STK temsilcileri “Sivil Toplum Günleri” etkinliklerinde bir araya geldi. 29-30 Nisan’da Beyoğlu Titanic Otel’de gerçekleşen İstanbul final programında değerlendirmelerde bulunan Sivil Toplumla İlişkiler İstanbul İl Müdürü Vekili Ömer Okumuş, “Kamu sektörü ve sivil toplum kuruluşları arasında yaptığımız fikir alışverişleri neticesinde, aynı amca yönelik çalışmalar yürüten kamu kurumları ve STK’lar birbirleriyle yeni projeler geliştirmek, birlikte yürümek ve iş birliği yapmak için kararlar aldı. Kamu- STK İş Birliği Projesi Türkiye’de sürekliliği olacak bir projedir” dedi.

Sivil toplum kuruluşları ve kamu temsilcileri “Kamu-STK İş Birliği Projesi” kapsamında 29-30 Nisan’da İstanbul’da Beyoğlu Titanic Otel’de bir araya geldi. Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği ortak finansmanıyla hayata geçirilen ve T.C. İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Kamu-STK İŞ Birliği Projesi, sivil toplum ve kamu tarafında iş birliğinin önündeki engellerin belirlenmesi ve iş birliğine götüren yolların birlikte yürünmesi hedefiyle Türkiye’nin birçok ilinde düzenlendi. Sivil Toplum Günleri; STK’lar ve kamu sektörü temsilcilerinin görüş alışverişinde bulunmasına, birbirlerinin çalışma dinamiklerini anlamasına, yerel düzeyde ileriye dönük etkileşimlerde istifade edilebilecek verimli iş birliği verimli iş birliği yolları ve iletişim kanalları geliştirmek amacıyla gerçekleşti. ye yönelik karşılıklı anlayışı ve iş birliğinin güçlendirilmesi amacıyla gerçekleştirildi. Proje kapsamında ayrıca il genelinde faaliyetlerini sürdüren STK’lara çalışmalarından bahsetme olanağı sağlanan oturumlar düzenlendi. Kamu-STK İş Birliği Projesinde aynı zamanda yerel ve merkezi düzeyde kamu personeline yönelik bir dizi kapasite geliştirme çalışması da düzenlendi. Bu çalışmalarla etkin iletişim ve işbirliğinin güçlendirilmesi yolunda önemli adımlar atılması planlanıyor. 

Ömer Okumuş / Sivil Toplumla İlişkiler İstanbul İl Müdürü Vekili

Kamu-STK İş Birliği Projesi kapsamında STK’ların kapasitelerini arttırmaya yönelik 20 ilde yapılan Sivil Toplum Günleri etkinlikleri hakkında genel bir değerlendirme yapan Sivil Toplumla İlişkiler İstanbul İl Müdürü Vekili Ömer Okumuş, “Mevcut STK’ların üçte biri İstanbul’da olduğu için ‘Sivil Toplum Günleri’ buluşmalarının finalini İstanbul’da gerçekleştirdik. Hem kamu hem STK temsilcileri davetimize icabet etti. Katılımcılar arasında pozitif bir uyum vardı. Gerçekleştirdiğimiz programlarla ilgili kamu tarafında ve STK’lar arasında var olan ön yargılar kırılmış oldu. Daha anlayışlı, çözüm odaklı, problemleri bertaraf etmeye yönelik çalışmalar yapmanın yollarını konuştuk. İşin en güzel yanı ise program sonunda ayrılanlar gülerek gittiler” dedi.

“Kamu ve STK Birbirlerini Bilen Ama Tanımayan İki Kurum”

Kuruluş amaçları açısından kamu kurumlarının ve STK’ların birbirlerine ihtiyaç duyduklarını belirten Okumuş, “Bugün burada bulunan 50 kamu 50 STK temsilcisi, bakanlıklara yapmış oldukları müracatlar sonrasında herhangi bir ayrım yapılmaksızın seçilen temsilcilerdir. Kamu ve STK birbirlerini bilen ama tanımayan iki kurum. Kamunun faaliyetleriyle, sivil toplumun faaliyetleri birbirine karıştırılıyordu. Yaptığımız çalışmalar ve ortak akıl toplantıları sonrasında kamunun ve sivil toplumun faaliyet alanları tam olarak anlaşılmış oldu. STK’lar arasında aynı amaç doğrultusunda hareket eden ama birbirini tanımayan STK’lar çalışma alanlarını ve faaliyetlerini öğrenmiş oldu. Projeyle birlikte kamu ve STK’lar ortak çalışabilmenin yolunu, mevcut problemlerin çözümüne yönelik birlikte fikir alışverişinde bulunmanın yolunu açmış oldu” dedi.

“Kamu- STK İş Birliği Projesi Türkiye’nin Her yerinde Hayata geçti”

Dezavantajlı gruplarla ilgili hem kamu hem de sivil toplum tarafında önemli hizmetler olduğuna vurgu yapan Okumuş, “Aynı sorunlar üzerinde çalışan STK’lar hem kendi içlerinde tanışmış oldu, hem de kamu tarafında yapılan ortak çalışmaların var olduğunu gördü. Örnek verecek olursak maalesef ki gündemimizde olan çocuk istismarına yönelik kadın, aile ve çocuk odağında çalışan STK’lar var. Kamu da konuyla ilgili çalışmalar yürütüyor. Şimdi kamu ve STK’lar ortak ve daha güçlü bir şekilde fayda sağlayabilmenin yolunu keşfetmiş oldu. Kamu sektörü ve sivil toplum kuruluşları arasında yaptığımız fikir alışverişleri neticesinde; aynı amaça yönelik çalışmalar yürüten kamu kurumları ve STK’lar birbirleriyle yeni projeler geliştirmek, birlikte yürümek ve iş birliği yapmak için kararlar aldı. Kamu- STK İş Birliği Projesi Türkiye’nin her yerinde hayata geçti. Tüm kamu personelini ve tüm STK’ları etkileyen Türkiye’de kamu ve sivil toplum için sürekliliği olan bir süreçtir İstanbul için final programı olabilir ama Türkiye için bir final programı asla değildir. Kamu- STK İş Birliği Projesi Türkiye’de sürekliliği olacak bir projedir.” şeklinde konuştu.

Nurdeniz Tuncer / Rehber Köpekler Derneği Başkanı

Görme Engelli Sahibine Rehberlik Eden Köpek: Kara

Gözleri görmediği için programa kendisine rehberlik eden köpeği Kara ile birlikte katılan Rehber Köpekler Derneği Başkanı Nurdeniz Tuncer’in iki gün süren program hakkındaki düşünceleri şöyle:  “Program çok çabuk ve dolu dolu geçti. Kamuyla birbirimizi tanıma fırsatı bulduk. Yeni işbirlikleriyle alakalı fikir alışverişinde bulunduk ve ortak sorunlarımız olduğunu gördük.  Kamuyla çalışmak bizim için vazgeçilmez. Çünkü biz de bir nevi kamu hizmeti yapıyoruz. Rehber Köpekler zengin fakir ayırmaksızın, sokağın her yerinde karşılaşabileceğiniz yeni bir uygulama. Kamunun da bakış açısının pozitif olabilmesi için rehber köpeğim Kara ile birlikte bu etkinlikle bulunmak bizim için çok önemliydi”

Dernek olarak görme engellilere rehber köpekleri ücretsiz olarak teslim ettiklerini belirten Tuncer, “Rehber köpeklerimizin eğitim ve mamalarını da dernek olarak karşılıyoruz. Yasal anlamda desteğimizi de sağlıyoruz. Kar amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşuyuz. Asıl amacımız farkındalık yaratıp görme engellileri dört duvar dışına çıkmasını sağlamaktır” şeklinde bilgi verdi.

Kamunun Ön Yargısı Kırıldı

Kamuyla bir araya gelmenin çok faydalı olduğunu belirten Trafikte Haklarım Derneği Kurucusu Yasemin Usta, “Kamu tarafı ‘Derneklere karşı ön yargılarımızı yıktınız’ dediler bu çok güzel bir şey. Dernek başkanlarının bilgili olması kamu tarafını çok şaşırttı. Böyle olumlu durumlar yaşanırken, programın ikinci günü STK tarafında katılımının düşmesi benim için üzücüydü. Büyük şehirlerde çok fazla etkinlik oluyor ve STK’lar bu etkinliklere doymuş durumda ama bu etkinliği diğerlerinden ayıran en temel fark kamudan çok fazla katılımcı olmasıydı. Kaymakamlıklardan, belediyelerden ve proje yazma birimlerinden katılımcılar vardı ve çok ilgililerdi. Burada belli STK’lar olarak vardık ve programa süreklilik sağlansaydı, ortak iş birliği geliştirme konusunda eminim herkes için daha faydalı olurdu” dedi.

Yasemin Usta / Trafikte Haklarım Derneği Kurucusu

Program sonrasında çıkacak rapora görüş ve katkı sunmanın STK’lar açısından çok kıymetli olduğuna dikkat çeken Usta, “İçişleri Bakanlığı’nın proje başvurularında nelere dikkat etmemiz gerektiği, derneklerin nasıl sürdürülebilir olacağı, nasıl kaynak geliştirebileceğimiz, kamuyla nasıl iyi ilişkiler içerisinde olmamız gerektiği gibi birçok konu hakkında bilgilenmiş olduk. İyi bir iletişim dili yakalamış olduk. Kamu tarafı da STK’lar da çözüm önerileri sunup, yapıcı bir üslupla iletişim kurmaya çalıştığında işlerin nasıl yola girdiğini görmüş oldu. Kamu kurumları kendilerini STK’lara sadece maddi destek sağlayan bir kurumlar olmaktan ziyade içeriden uzman desteği sağlamanın ne kadar önemli olduğunu ve iş birliği sonucu ortaya çıkacak projelerde bu yaklaşımın temel bir adım olduğunu kavradı” şeklinde konuştu.

Doğru Zaman ve Zeminde Buluşmak…

Yoğun geçen bir programın ardından çok fazla şey konuşup tartıştıklarını belirten Pozitif Yaşam Derneği’nden Ezgi Eryılmaz, “Herkesin de hem fikir olduğu kamu ile STK arasında belli bariyerler birbirimize karşı belli ön yargılarımız var. Birlikte çalışmanın bazen zor olabileceğini düşünüyoruz. Ama böyle platformlarda bir araya gelince bunun hiç düşündüğümüz kadar zor olmadığını görüyoruz. Bu çalışma bize doğru yerde ve doğru zamanda buluşabilsek gayet güzel iletişim kurabileceğimizi gösterdi. Güzel çalışabilmek için iki tarafında birbirine ihtiyacı var” dedi.

Ezgi Eryılmaz / Pozitif Yaşam Derneği

Kamu tarafından atılan bu adımı geç kalınmış bir adım olarak değerlendiren Eryılmaz, “Bu programa görevlendirme ile gelen memurlar vardı. Direk ilgili ve bilgisi olduğu için değil, görevli olduğu için burada memurlar vardı. Kamu tarafında katılımcılar daha ilgili kişilerden seçilebildirdi. Sivil toplumda gönüllülük esası önemli bir kavramdır. Kamuda da görevlendirme ile değil gönüllü olarak isteyenler tercih edilebilirdi. Birebir STK ilişikilerini bilen kişiler görevlendirilseydi bizim için çok daha faydalı olurdu. Çünkü bazen aynı dili konuşmadığımızı farkettik”

Dernek olarak HİV ile yaşayanların hayatlarını iyileştirmeye yönelik ve toplumda HİV yayılımını önlemeye yönelik çalışmalar yaptıklarını belirten Eryılmaz, “Bizim için HİV’le yaşayanların hayatını iyileştirmek konusunda kamuyla iletişim halinde olmamız kaçınılmaz. HİV’le yaşayan insanlar gerek iş hayatlarında gerekse sağlık çalışanları tarafından birçok ayrımcılığa maruz kalıyor. Bu nedenlerle mevzuata yönelik ve işleyişe yönelik önerge taleplerimiz çok oluyor. Dernek olarak özellikle İl Sağlık Müdürlüğü ve İl Sağlık Bakanlığı ile birebir yakın çalışmak durumundayız. Burada kamu tarafı ile bu ilişkilerin kurulmasının aslında o kadar da zor olmadığını görmüş olduk” şeklinde konuştu.

Emrah Genç / Uluslararası Mavi Hilal Vakfı Program Koordinatörü

“Daha Hızlı Sonuç Alabileceğimiz Yolları Öğrendim”

Uluslararası Mavi Hilal İnsani Yardım ve Kalkınma Vakfı Program Koordinatörü Emrah Genç, kamu ile sivil toplum arasındaki ön yargıların yıkıldığını belirterek, ilerleyen süreçte işbirliklerinin geliştirilmesi üzerine, iyi sonuçlar elde edileceğini söyledi. Mavi Hilal Vakfı olarak yurtiçinde ve yurtdışında bir dizi projeler gerçekleştirdiklerini belirten Genç, “Yurtiçi projelerinde göç ve mülteci alanı üzerine yoğun çalışma alanlarımız mevcut. İstanbul’da Esenyurt, Sultanbeyli, Sancaktepe, Büyükçekmece, Küçükçekmece ilçelerinde yürüttüğümüz projelerle sosyal uyuma ve entegrasyona yönelik iyileştirmeler üzerine çalışmalar yürütüyoruz. Bu nedenle burada edindiğim bilgiler ve yöntemler işlerimizin kolaylaşmasını sağlayacak. Projelerimizi hayata geçirdiğimiz bölgelerdeki kamu kurumlarıyla kuracağımız ilişkilerde daha hızlı sonuç alabileceğimiz yolları öğrendim” dedi.

Mültecilere yönelik yapmış oldukları çalışmaların yereli de kapsadığına ve fayda sağladığına dikkat çeken Genç, “Mültecilerin haklarına erişimi üzerine bir bilgilendirme yaptığımız zaman, aslında yerelde çalışan kamu kurumunun da işini kolaylaştırmış oluyoruz. Hali hazırda projelerimizi yürüttüğümüz ilçelerdeki yerel yönetimlerle çok iyi ilişkilerimiz var. Yaptığımız sosyal uyum çalışmaları ve bilgilendirme oturumlarıyla birlikte mülteciler, hangi hizmeti nereden alacağını biliyor ve böylece yereldeki kamu kuruluşlarına zaman ve işleyiş açısından pozitif katkı sunmuş oluyoruz” şeklinde konuştu.

Nuran Kızılkan / Çocuk ve Gelecek Derneği Yönetim Kurulu Üyesi

“Kamu Tarafı Aslında Hatasını Anladı”

Sivil Toplum Günleri’ne kamu tarafında ilk defa böyle güçlü bir katılım sağlandığına vurgu yapan Çocuk ve Gelecek Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Nuran Kızılkan, “Kamunun da istekli ve iyi bir profille katılmış olması benim çok büyük bir kazanımdır. Dünden bu yana bugünün sonuna ulaştığımızda aynı kamu kurumu mensuplarının bazılarında sivil topluma yönelik ön yargıların kırılmış olması ve pozitife dönmüş olması benim için çok büyük bir mutluluk. Aldığım dönüşler neticesinde hepimiz adına ileriye dönük proje fikirleriyle birlikte geliştireceğimiz işlerle buradan ayrıldığımızı söyleyebilirim” dedi.

İkinci Sivil Toplum Günleri etkinliğine katılan Kızılkan kamu tarafında edindiği izlenimleri ise şöyle özetledi: “Kamu tarafı aslında hatasını anladı. ‘Eyvah biz ne yaptık, neden daha önce sivil topluma sırtımızı döndük, neden onlara kucak açmadık ve niye bu konuda daha fazla çalışmadık? diye bir hayıflanması olduğunu görmekteyim. Hiç olmamasındansa böyle pozitif bir gelişimin olması konusunda zararın neresinden dönersek kardır”

“Yandaşçılık ve Paydaşçılık Tüm Açıklığıyla Konuşuldu”

Sivil toplum tarafından eleştirilen kamu tarafında yandaşçılık ve paydaşlılık konularının da tüm açıklığıyla konuşulduğunu belirten Kızılkan, bazı STK’ların bilgiye erişime varken bazılarının neden olmadığı, değerlendirmeler yapılırken hangi kriterler baz alındığı, projesi kabul edilen STK’ların neye ve kime göre kabul gördüğü gibi konuların da etraflıca konuşulduğunu ve çözüm önerilerinin raporlandığını söyledi. Bir STK için bağımsız olmanın olmazsa olmaz bir şart olduğunu ve bunun hassasiyetle korunması gerektiğinin altını çizen Kızılkan, “Kamuda STK’ların işe yaramadığı, amacına uygun hizmet etmediği, dernek ve vakıfların istismar etmek isteyen bireyler tarafından işgal edildiği ve bunlarla ilgili hiçbir şey yapılmadığı gibi bir çok ön yargı vardı. Ben de ‘Kurunun yanında yaş yanmasın’ vurgusu yaptım sürekli. Sivil topluma gönül vermiş ve gönüllü çalışan insanlar olarak kendimizi kötü hissetmemeliyiz. Tabi ki özerk olacağız ama kamu ile iş birliği yapmadan çalışmamıza imkan yok. Bazıları iş birliği yapabiliyor, bazıları yapamıyor. Tüm bunların nedenleri konuşuldu, negatif etkiler ve çözüm önerileri sunuldu ve raporlandı. Umarım burada çıkan sonuçlar daha çok insana ulaşır. Çünkü çok faydalı bilgiler çıktı ortaya” dedi.

Gülçin Mete / Vizyoner Kadınlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı

“Kamu STK’ların Kendisine Yardım Edebileceğini Gördü”

Programın çok verimli amacına uygun bir şekilde gerçekleştiğini belirten Vizyoner Kadınlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Gülçin Mete, “İki gün boyunca gerçekleşen atölye çalışmaları çok başarılıydı. Tüm STK’lar ve kamu çalışanları sorunlarını ve düşüncelerini ifade etti. Kamu ve STK iş birliği nasıl olur ve ne gibi faydaları vardı tam manasıyla öğrenmiş olduk. Farklı alanlardaki kamu kuruluşu yetkilisiyle bir arada olmak STK’lar için çok değerliydi. Kamu ile STK’nın birbirine olan ön yargıları nedeniyle iş birliği olanaklarının azaldığı ülkemizde,  bu projeyle birlikte ön yargılar ortadan kalmış oldu ve birlikte doğru iletişim kurma yollarını öğrendik. Sorunları nasıl ifade edebileceğimizi, sorunların çözüm önerilerini kamu tarafına nasıl doğru ifade edeceğimizi öğrenmiş olduk. Kamu da STK’ların kendilerine yardım edecek kuruluşlar olduğunu öğrendi. Aynı amaç doğrultusunda birlikte hareket edebileceğimiz güzel yollar keşfetmiş olduk.” şeklinde konuştu.