“Sivil Toplumun Faydalı Olabilmesi İçin Özerk Olması Gerekir”

Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Çalışmaları Araştırma Merkezi’nin (CIES), “İyi Yönetişimi Yakalamak: Sivil Toplum ve Gençliğin Güçlendirilmesi” başlığıyla düzenlediği panelde; sivil toplumun faydalı olabilmesi için devletten özerk olması gerektiğini belirten CIES Danışma Kurulu Başkanı Üstün Ergüder, “Sivil toplumun devletten özerk olması, devlete karşı olmak demek değildir. Bilakis devletten bir karşılık beklemeden topluma ve devlete daha iyi hizmet eder. Sivil toplumun özerkliği işini yapmasıdır” dedi.

Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarını güçlendirmek ve bu kapsamda gençliğe yönelik çalışmalar yapmak hedefiyle kurulan, Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Çalışmaları Araştırma Merkezi’nin (CIES), Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu Matra Programı tarafından desteklenen “İyi Yönetişimi Yakalamak: Sivil Toplum ve Gençliğin Güçlendirilmesi” projesi kapsamındaki son paneli gerçekleşti. Kadir Has Üniversitesi’nde düzenlenen panelde CIES Danışma Kurulu Başkanı Üstün Ergüder, Kadir Has Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Arzu Erdem ve gazeteci ve enerji analisti Özgür Gürbüz konuşmacı olarak yer aldı. Çeşitli STK’ların da katıldığı panelde, Türkiye’de sivil toplumun ihtiyaçları, üniversitelerin sivil toplumun gelişmesindeki rolü, gençlerin sivil topluma olan ilgisi ve sivil toplumda gönüllülük kavramı, sivil toplumun medyayla olan ilişkileri ve çözüm önerileri konuşuldu.

“Sivil Toplumun Özerkliği İşini Yapmasıdır”

‘İyi Yönetişimi Yakalamak: Sivil Toplum ve Gençliğin Güçlendirilmesi’ başlığıyla düzenlenen panelinde Türkiye’de sivil toplumun ihtiyaçları hakkında konuşan CIES Danışma Kurulu Başkanı ve Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Yönetim Kurulu Başkanı Üstün Ergüder, “Sivil toplumun faydalı olabilmesi için devletten özerk olmalıdır. Özerk olması, devlete karşı olmak demek değildir. Bilakis devletten bir karşılık beklemeden topluma ve devlete daha iyi hizmet eder. Sivil toplumun özerkliği işini yapmasıdır. Araştırmalarını, bulgularını medeni ve demokratik bir diyalog çerçevesinde topluma ve devlete aktarabilmesidir. Örnek verirsem 1994’te Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV) kurulduğu zamanlarda devletle yakın ilişkiye giren vakıflar vardı. Bu vakıflar siyasi hayat değişince yok oldular. TÜSEV ise tamamen üyelerine hizmet veren, onların sahiplendiği şeffaf bir kurum olarak ve yalnız üyelerin sağladığı imkanlarla yaşayan bir kurum olarak tuğla üstüne tuğla koya koya bugüne kadar geldi. Devletin verdiği yardımlara kaynaklara ihtiyacı olmadan, işlerini de daha objektif ve daha özgürce düşünebilen bir vakıf oldu. Bir diğer örnek ise Sabancı Üniversitesi şapkası altında gözüktüğü halde Sabancı Üniversitesi’nden bir kuruş dahi almayan, sadece Karaköy’deki ofislerini kullanan Eğitim Reformu Girişimi. ERG destekçileri olan ondokuz STK’dan toplanan küçük paralarla çalışmalarını sürdürüyor. ERG’nin özerk olması topladığımız verilerin, geliştirdiğimiz analizlerin ülkeye ve Milli Eğitim Bakanlığı’na daha faydalı olacağını düşünüyoruz. STK’lar mali olarak devlete bağlı olursa, ne kadar özerk çalışabilir?” şeklinde konuştu.

“Kadir Has Üniversitesi Yeni Bir Eğitim Felsefesi Geliştirdi”

Üniversitelerin sivil toplumun gelişmesindeki rolü ve gençlerin sivil topluma olan ilgisi hakkında konuşan Kadir Has Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Arzu Erdem, “Kadir Has Üniversitesi yeni bir eğitim felsefesi geliştirdi ve eğitim programlarını bu felsefe içerisinde değiştirme sürecindedir. Bu ders ile gençlere, sivil toplumun gelişmesinde önemli bir role sahip olduklarını, sorumluluk projelerine katılmayı ve gönüllülük esasına dayalı işler yapmanın önemini anlatılacak. Bu yeni eğitim felsefesi özellikle öğrencilerin kendileriyle ilgili farkındalıklarını geliştirmek sonrada üniversitelerin zihin açıcı yeni bir ortam olduğunu ve gönüllülüğün çok önemli bir kavram olduğunu anlatacağız. Lise eğitimini tamamlayan ve üniversiteyi kazanıp seçtikleri meslek alanları konusunda kararlılıklarının şüphede olduğu gençlerin kendi güçlerinin farkına varacacağı bir ortam yaratmayı hedefliyoruz. Yani aslında kararlı ama ne yapacağı konusunda fikir sahibi olmayan gruplarla da karşı karşıya kalıyoruz. Tüm bunların hepsini nasıl yapacağımızı da bir sene sonra program başladığında görmeye başlayacağız” dedi.

Özgür Gürbüz / Gazeteci- Enerji Analisti

“STK’lar Sabun Köpüğü Etkisi Yaratmamalı”

Türkiye’de basın ve medya bir kriz, sorun ya da bir çatışma varsa haber yaptığını belirten gazeteci ve enerji analisti Özgür Gürbüz, “STK’ların medyaya toplumsal sorunların çözümünde önemli bir role sahip olduğunu, toplumsal sorunlara ayna tutması gerektiğini anlatması lazım. Bu aşamada medyayla ilgili çalışmalar yürütülmeli. Çünkü sadece toplumsal sorunu ve çatışmayı göstermek sorunu çözmeye yardımcı olmuyor. STK’lar medyayı toplumsal sorunun çözümü noktasında haberler yapmaya yönlendirilmesi gerekir. Medyaya cazip gelebilecek haber değeri taşıyan unsurları, veri haberciliği yapmaları noktasında yardımcı olabilecek unsurları medyaya ulaştırması lazım. STK’lar farkındalık oluştururken sadece bir sabun köpüğü ektisi yaratmamalı. Sorunun görünür kılınması, sorumluların harekete geçirilmesi için sorunların savunuculuğunu da yapmalı.Yasaları, mevzuatı değiştirmeye çalışan politikalar, modeller geliştirmeli. Böylelikle medya da gereken ilgiyi gösterecektir” dedi.

Sivil toplumun medyada yer bulma noktasında eksiklikleri olduğuna da değinen Gürbüz, “Sivil toplumun tartıştığı soyut konular iyi anlatılamadığı için medyada yer bulmuyor. Bu konuda medyayı suçlayamayız. STK’lar ortaya koydukları konuları ve sorunları küçük anketlere, kamuoyu araştırmalarına ve rakamlara dökerek veri gazeteciliğine fırsat tanıyacak materyalleri medyaya sunarak medyanın işini kolaylaştırabilir. Ayrıca toplumsal bir sorunu keşfedip ortaya koymak medyanın ilgisini çekmez. Bu noktada “STK’lar toplumsal sorunları anlatırken medyanın ilgisini çekecek hale getirmelidir. Sivil toplum kuruluşları krize ve çatışmaya dönüşmemiş konuları medyada gündeme getirmek istiyorsa, kamuoyunun ciddi bir şekilde bu konuyla ilgilendiğini medyaya anlatmak gerekir. STK’lar bu konuda da iyi çalışmalı, kamuoyu oluşturmalı ve dikkat çekmeli böylece medya zaten konuya duyarsız kalmayacaktır” şeklinde konuştu.

“Gönüllülük Dava Uğruna Çalışmak Ve Zaman Yaratmaktır”

Sivil toplumda gönüllülük kavramının iyi tanımlamadığına da değinen Gürbüz, “Sivil toplumda gönüllülük boş zamanlarınızda ve fazla zamanınız varsa bunu bir kuruluşa bağışlamak gibi algılanıyor. Gönüllülük bu demek değil. Gönüllülük inandığınız bir dava uğruna çalışmak ve bunun için zaman yaratmaktır. Var olan zamanı harcamak değil, toplumsal sorunlarla ilgilenmek için ayrıca zaman yaratmaktır. Bir STK’da çalışırken başka bir STK’da gönüllü olarak çalışmak çok değerlidir” şeklinde sözlerine devam etti. Sadece maddi destekle gönüllü olunamayacağının da altını çizen Gürbüz, “Zaman ayırıp sahada çalışmak bazen maddi destekten çok daha değerli olabiliyor. Bir STK için çalışmak, bilgiyi toplamak ve bu bilgiyi yaymak, insanlara anlatmak için bir çaba harcamak maddi desteklerden daha önemli oluyor. STK’lar üçüncü sektör ve gönüllülük kavramı çok önemli. Sadece parayla işlerin yapıldığı bir sektör değil. Kalple, ruhla şlerin yürüdüğü bir sektör. Bu yüzden gönüllülük kavramının çok iyi anlatılması ve anlaşılması lazım” dedi.

Panel Türkiye ve Avrupa’daki sivil toplum anlayışını değerlendiren “1 Sivil Toplum 10 Görüş” adlı kısa filmin ilk gösteriminin ardından sona erdi.

İyi Yönetişimi Yakalamak Projesi: 

CIES tarafından 16 aydır yürütülen “İyi Yönetişimi Yakalamak: Sivil Toplum ve Gençliğin Güçlendirilmesi Projesi” kapsamında 6 farklı eğitim modeli uygulandı. Proje İstanbul Hollanda Başkonsolosluğu’nun Matras Programı tarafından desteklendi. Geleceğimizi Hayal Etmek, STK Clinique, Özelleşmiş Eğitimler, Gençlik İnisiyatif Alıyor, İyi Yönetişim İletişimi ve Paydaş Platformları’ndan oluşan eğitim kombinasyonları ile sivil toplum ve gençlik konularında farkındalığı arttırmak, STK’ların kapasitelerini ve yönetişim becerilerini geliştirmek, sivil toplum ve gençlik tarafından etkin katılımı sağlamak ve iyi yönetişimi geliştirmek amacıyla eğitimler verildi. Proje toplamda 278 kurumdan 223’ü kadın 105’i erkek olmak üzere 329 kişiye dokundu.