İstanbul’un Suriyeli Müzisyenleri Ve “Sınırın Ötesinden Sesler” – 2

Mahdy Alkelany 28 yaşında bir perküsyon ve rap sanatçısı. Suriye'de yaşama olanakları ortadan kalkınca Türkiye'ye gelmiş. 2015'ten beri sokak müziği yaparak hayatını kazanıyor. En büyük hayali ise Suriye'ye dönüp, memleketi Humus'ta sahneye çıkmak.

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün Nisan 2019 verilerine göre Türkiye’deki Suriyeli göçmen sayısı 3 milyon 600 binin üzerinde. Bu sayının gayrı resmi olarak 4 milyonu aştığını iddia eden uzmanlar da var. Resmi rakamlara göre İstanbul’da yaşayan Suriyeli göçmenlerin sayısı ise 553 bin 387. Belli bir oranda devletin ve hem Türkiye’den hem de diğer ülkelerden sivil toplum kuruluşlarının yardımıyla hayata tutunan göçmenlerin çok büyük bir kısmı, çeşitli alanlarda, çoğu zaman güvencesiz ve ucuz iş gücü olarak çalışıp hayatını sürdürüyor.  

Bir önceki haberde Doç. Dr. Evrim Hikmet Öğüt’ün altını çizdiği gibi, müzisyenler bir nebze de olsa bu insani olmayan koşulların dışında kalabiliyor. Çoğu sokakta müzik yapan ya da Arap ülkelerinden gelen turistlerin etkinliklerinde sahne alan Suriyeli müzisyenler, sokakta müzik yoluyla bir tanışmaya vesile olarak Suriyeli göçmenlerle ilgili önyargıların kırılması açısından da önemli bir toplumsal rol üstleniyor.

“Sınırın Ötesinden Sesler” projesi için, proje ekibinin ulaşıp video röportaj gerçekleştirdiği müzisyenlerden Mahdy Alkelany de, sanatını sokakta icra edenlerden. Nisan 2015’te İstanbul’a gelme ve sokakta müzik yapma hikâyesini şöyle anlatıyor: “Humusluyum. Türkiye’ye gelmeden önce Dubai’ye gittim. Ardından tekrar Suriye’ye dönmek zorunda kaldım ve iki ay cezaevinde yattım. Bu sırada Dubai vizem de bitince Türkiye tek seçenek olarak kaldı. Suriye’de hayallerimi gerçekleştirmem, yapmak istediğim şeyi yapmam artık imkânsız bir hale gelmişti. Oradaki koşullar malum… İstanbul’a ilk geldiğimde bir hostelde kalıyordum. Orada birlikte kaldığım insanlarla tanışıp neler yaptığımızı konuştuk. O insanlardan biri bana Suriyeli kimi göçmenlerin İstiklal Caddesi’nde müzik yaptığını ve benim de aynı şeyi yapabileceğimi söyledi. Sosyal medya yoluyla bu müzisyenlere ulaştım ve birlikte çalmaya başladık.”

Müzikle ilgili hayallerinin peşinden gittiğini ifade eden Alkelany, özellikle Türkiye’yi seçmediğini, nerede olursa olsun en büyük rüyasının müzik yapmak olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Doğrusu 2015’te Suriye’yi terk etmek istiyorsan Türkiye’den başka seçenek yoktu.”

“Müzik, Elimdeki Tek Araçtı”

Mahdy Alkelany, Suriye’de müzik okumak istemiş ancak sınavlarda başarılı olamamış. Bilgi teknolojileri bölümünden mezun olduktan sonra da müziği bırakmamış. Ritim sanatçısı olan babasının ve müzik stüdyosu olan dayısının desteğiyle, müzikle ilgili teknik bilgisini geliştirmiş. Humus’ta bir arkadaşıyla sokakta müzik yapmaya çalışsa da polisin baskısı nedeniyle yapamamış. Şam’da sokak müzisyenliği daha alışık olunan bir şey olsa da Humus’ta halkın da, kolluk kuvvetlerinin de bu kavrama çok uzak olduğunu belirtiyor.

“Müzik, Türkiyelilerle iletişim kurmamı sağlayacak tek araçtı. İngilizcem çok iyi değil, tabii Türkçe de konuşamıyorum. Elimdeki tek dil müzikti” diyen müzisyen, bu yaklaşıma yakın olan Türkiyeli müzisyenlerle birlikte müzik yapabileceğine inanmış. ‘Debdebe’ grubuyla da bu tür bir yaklaşımın sonucunda tanıştıklarını ifade eden Alkelany, bu tanışmanın birlikte müzik yapmaya evrildiğini belirtiyor. 28 yaşındaki rap sanatçısı, anlayış olarak “Doğu müziği”, “Batı müziği” gibi ayrımlara karşı. Her ülkenin bir müzik tarihine sahip olduğunu bildiğini söylüyor ve ekliyor: “Ancak sonuçta müzik, müziktir. Debdebe grubu üyeleri de bu anlayışta olduğu için birlikte çalışmak daha kolay ve daha zevkli hale geldi.”

Sokakta müzik yapmanın, birçok insanla tanışmasını, Türkiye’yi daha iyi tanımasını sağladığını belirten genç müzisyen; “Müziğimizi dinleyip bizlerle tanışmak isteyenler, önyargılarının kırıldığını söyleyenler oldu. Evrim Hikmet’le tanışmam da yaşadığım güzel şeyler arasında. Onun sayesinde ‘Sınırın Ötesinden Sesler’ projesine dâhil oldum ve birlikte çalıştığım Debdebe grubuyla tanıştım. Çok önemli ve anlamlı bir deneyim edindim” diyor.

En Büyük Sorun Yine Önyargılar

Suriyeli göçmenlere yönelik yaygın önyargıyla da mücadele etmek zorunda kalmış. Irkçı yaklaşımlarla sürekli karşılaştıklarını söyleyen Alkelany, bu konudaki duygularını “Örneğin savaşın ne demek olduğunu anlayamayanlar, burada enstrüman tutacağıma, Suriye’ye dönüp silah tutmamı söylüyorlar. Bu çok acı. Bunun sadece Türkiye’yle ilgili bir sorun olmadığını biliyorum tabii, göçmenlerin her yerde karşılaştığı sorun bu. Öte yandan sokakta çalacak yer bulmak, ya da o sokaktaki herkesi müziğe çekebilecek bir repertuar hazırlamak gibi sorunlar da var” şeklinde ifade ediyor.

Kimi sivil toplum kuruluşlarının, göçmenlerle ilgili çalışmalar yürüten araştırmacıların kendisiyle ve çevresindeki diğer göçmenlerle iletişime geçtiğini söyleyen müzisyen, “Sınırın Ötesinden Sesler” ve bu kapsamdaki “Sesime Ses Ver” gibi projelerin kendilerine en çok faydası dokunan, en anlamlı karşılaşmalar olduğunun altını çiziyor. “Bunlar dışında genelde bizimle iletişime geçmesine rağmen bizim sözümüzü pek dikkate almayan, daha çok bizim adımıza konuşmayı tercih eden oluşumlarla karşılaştık” diyen Alkelany, bazen Suriyelilerin, kimi oluşumların kendi gündemlerinin parçası olarak kullanıldığını düşündüğünü de söylüyor: “Kişisel olarak ben, benim düşüncelerimin ve duygularımın başkalarının pazarlama aracı olmasını istemiyorum. Bizi desteklemek istiyorsanız destekleyin, bize ne yapmamız gerektiğini söylemeyin. Bizim kendi fikirlerimiz, hikâyelerimiz ve müziğimiz var. Bu fikirleri kendimiz de geliştirebilir, hayata geçirebiliriz. Burada önemli olan bunları gerçekleştirmemiz için destek. Oysa maalesef bizim fikirlerimiz olamazmış gibi bir yaklaşımla da karşılaşıyoruz. Evet, Suriyeliyiz ve Suriye, sanılanın aksine bir köy değil. Yaratıcı fikirlerin ve çok büyük bir potansiyelin olduğu bir ülke.”

Mahdy Alkelany’nin planları arasında bir albüm de var. Albümün adının ise “Tef Evi” olmasını hayal ediyor. “Tef bana göre Suriyelileri, ev ise Suriye’yi temsil ediyor. Tef bir ritim enstrümanı ve farklı ritimler var. Tef çalarken duyduğunuz farklı ritimler, Suriyelilerin birbirlerinden farklı karakterlerini, özelliklerini temsil ediyor. Dahası, her insan kendi eşsiz ritmine ve iç dünyasına sahiptir. Bu fikir beni albüm konsepti olarak heyecanlandırıyor diyor. Birçok şarkının kaydını bitirmişi bazılarını insternet ortamında yayınlamış. Şimdi ise albümü bitirmek için finansal destek arıyor: “Klip çekmemiz de gerekiyor çünkü bu dönemde artık görsel malzeme de en az müzik kadar önemli. Bu yüzden görsel malzemeler konusunda yardımını ve desteğini alabileceğim insanlarla tanışmak istiyorum.”

“En Büyük Hayalim, Ülkeme Dönebilmek”

Sokakta müzik yaparak şimdilik hayatını idame ettirebildiğini söylüyor Alkelany. “Benim açımdan şimdilik en azından para kazanabildiğim bir ortam oluştu” diyen müzisyen, her müzisyenin, sokakta kazandığından fazlasını hak ettiğinin de altını çiziyor.

Şimdilik Türkiye’de kalmak ve çalışmalarını burada sürdürmek gibi bir planı olduğunu belirten Alkelany, Türkiye ve Suriye müziğini bir araya getirebilmek istediğini, bu sayede Türkiye’den bir ruhu Suriye’ye, ve Suriye’den bir ruhu Türkiye’ye taşıyabileceğine inandığını ifade ediyor:

“En büyük hayalim ise, Suriye’de, özellikle de Humus’ta sahneye çıkmak. Bu süreçte kazandığım her şeyi, tüm deneyimi yanıma alıp Suriye’ye dönmek ve orada yaşamak istiyorum. Kendim için küçük ve huzurlu bir hayat inşa edebilmeyi umuyorum. Sonuçta orası benim ülkem ve akrabalarım hâlâ orada.

Suriye’den boş bir çantayla çıktım ama umuyorum ki dolu bir çantayla geri döneceğim.”

Mahdy Alkelany’ye internet üzerinden ulaşmak için buraya Youtube kanalı için buraya, Sınırın Ötesinden Sesler internet sayfası için buraya tıklayabilirsiniz.

#soundsbeyondtheborder