110 Yılda 66 Gazeteci Öldürüldü

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto ve Türkiye Gazeteciler Sendikası'ndan (TGS) Can Uğur'la "Öldürülen Gazeteciler Günü' vesilesiyle basın özgürlüğünü ve gazetecilerin yaşadıkları sorunları konuştuk.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, ilk basın şehidi olarak anılan Hasan Fehmi’nin öldürüldüğü 6 Nisan’ı 1997 yılından bu yana Öldürülen Gazeteciler Günü olarak ilan etti. İttihat ve Terakki Cemiyetine muhalif yazılarıyla tanınan dönemin Serbesti Gazetesi Çalışanı Hasan Fehmi Bey’in 6 Nisan 1909’da Galata Köprüsü’nde öldürülmesinin ardından geçen 110 yılda TGC verilerine göre 66 gazeteci öldürüldü.

Türkiye’deki basın özgürlüğü tartışmaları çağımıza özgü değil. Yüzyıldır gazeteciler öldürülüyor, özgürlüğü elinden alınarak hapsediliyor ya da sık sık hedef gösteriliyor. Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler tarafından hazırlanan 2018 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’inde 180 ülke arasında 157’nci sırada. 2017 yılında göre 2 sıra gerileyen Türkiye’de Şubat 2019 itibariyle 135 gazeteci ceza evinde.

“Öldürülen Gazeteciler Günü” vesilesiyle konuştuğumuz Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto, Hasan Fehmi’nin iktidarı hedef alan yazılarından dolayı öldürüldüğünü hatırlatarak, gazetecilik mesleğinin Türkiye’de en zor yapılan mesleklerden olduğunu vurguladı. Gazetecilere olan baskının sürdüğünü belirten Olcayto, “Gazetecilere, eleştirel yayın yapan gazetelere, internet sitelerine ve televizyonlara yönelik ağır baskıyla meslektaşlarımız yıldırılmak isteniyor.” dedi.  Gazetecilerin siyasetçiler tarafından düzenli olarak hedef gösterildiğini, sözlü ve fiziksel saldırıya uğradığını anımsatan Olcayto, “Gazeteciler, yazdıkları haberler nedeniyle gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor. Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü, halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkı için bir teminattır. Türkiye’de demokrasinin yeşermesi için basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün engellenmemesi gerekiyor. Tüm siyasetçileri bu konuda duyarlı davranmaya barış ve kardeşlik ortamının sağlanması için çaba göstermeye çağırıyoruz. Gazetecilerin tutuksuz yargılanmasını istiyoruz” diye konuştu.

“Gazetecilerin İş Güvencesi de Yok”

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) genel merkez yöneticisi Can Uğur da, Türkiye’de gazetecilik yapmanın zor ancak ‘keyifli ve rahatlatıcı bir yönü’ olduğunu savunarak,  “Özellikle birilerinin kendi çıkarları için toplumu manipüle etmeye çalıştığı, yalanın sıradanlaştığı bir zamanda doğruların peşinde gitmek etik olarak da oldukça önemli bir eylem. Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de ‘suyun başını tutanlar’ bazı şeylerden rahatsız oluyorlar, gerçeklerin yazılmasını istemiyorlar. Zaten bunları yazana gazeteci deniyor.” dedi. Gazetecilerin baskı mekanizmalarının yanı  sıra iş hakları açısından da sorunlar yaşadığını belirten Uğur, “Gazeteciler, sermaye medyasının başındaki patronların kuralları koyduğu bir düzende çalıştırılmak isteniyor. Mesleki anlamda haklarının alınması keyfi biçimde engelleniyor. Sendikal hakları gasp ediliyor” diye konuştu. TGS olarak gazetecilerin hem ifade özgürlüklerine hem de güvencesizliğe karşı mücadelelerine sahip çıktıklarını ifade eden Uğur, “Patronların iktidarla kurduğu ilişki,  gazetecilerin üzerinde Demokles’in kılıcı misali sürekli sallanıyor. Akabinde gazeteciler sansürün yanında yaşadıkları zorluklarla mücadele etmenin bir aracı olarak gördükleri oto sansürü geliştiriyor” dedi.