Kadıköy ve Üsküdar’dan Kadın Muhtar Adayları Değişim Müjdesini Yerelden Veriyor

Yerel seçimlerde, önceki seçimlere kıyasla kadın muhtar adaylarının çokluğu dikkat çekiyor. Üstelik bu durum, İstanbul dışındaki illerde de böyle. Zaman kısıtlılığı nedeniyle görüşebildiğimiz aday sayısı sınırlı olsa da, bu görüşmeler, hem muhtarlığa başka bir açıdan bakmak hem de kadınların siyasette özne olarak varlıklarını anlamak açısından önemli bir katkı sunuyor. Kadıköy'den Kozyatağı, Sahrayıcedit ve Rasimpaşa (Yeldeğirmeni) mahalleri ile Üsküdar’dan İcadiye Mahallesi kadın muhtar adayları değişimin yerelden geleceğinin müjdesini veriyor.

Bakırköy’ün kadın muhtar adayları ile yaptığımız keyifli sohbetten sonra bu kez İstanbul Anadolu yakası adayları ile görüştük. Kadın adayların anlattıkları hem mahallelerdeki sorunlara dair detaylı bir öngörü sunuyor hem de insanların değişime, yeniliğe ve yaşadıkları alanlarda söz sahibi olmaya karşı büyük bir heyecan duyduklarını ortaya çıkarıyor. Yaklaşan yerel seçimler öncesinde belki de en çok umut vaad eden alan muhtarlıklar çünkü birey olarak hayata dokunabileceğimiz bir ölçek tanımlayan mahalle bize gündelik hayatımızın öznesi olma fırsatı sunuyor. Kadınların adaylıkları kapılarını çaldıkları başka kadınlara da güç veriyor, onların bunu yapabilmesi kendilerinin de yapabileceğini gösteriyor. İşlevsiz bir bürokratik basamak olmaktan çıkıp gündelik hayatımızdaki birçok çözümsüzlüğe cevap sunabilecek muhtarlıklar siyasette çok önemli bir rol alacak gibi görünüyor ve kadınlar bu değişimin en aktif özneleri.

Dosyamızın bu bölümünde; Kadıköy’den Kozyatağı, Sahrayıcedit ve Rasimpaşa (Yeldeğirmeni) mahalleri ile Üsküdar’dan İcadiye Mahallesi muhtar adayları ile görüşmelerimize yer vereceğiz. Bir önceki haberimizde olduğu gibi adaylara muhtarlığın yetkileri, başka bir mahalle hayatı için öneriler ve kadın aday olmaya dair görüşlerini sorduk.

Kozyatağı Mahallesi adayı Aslı Karabale mahalledeki sivil insiyatiflerin ortak adayı ve mahallede yerel siyasette aktif rol aldığı bir sürecin sonucu olarak mahallenin birçok sorununa hâkim. Muhtarlığın yetkisizleştirilmiş ve sadece evrak vermeye indirgenmiş bir pozisyon olmaktan çıkıp sorumluluk alan, insiyatif kullanan ve mahallede yaşayanlarla sürekli iletişim ve etkileşim kuran bir noktaya evrilmesi gerektiğini düşünüyor. Sahada yaptıkları çalışmalar sonucunda mahalle nüfusunda ev hanımları ve emeklilerin yoğun olduğunu ve onların sosyalleşmeleri için bir mahalle evine ihtiyaç olduğunu ifade eden Karabale ayrıca kadın emeğini de değerlendirecek bir kooperatif çalışması öneriyor. Emek takası projesi ile mahallede herkesin kendi yapabilecekleri dâhilinde bir dayanışma ağı kurulmasını, bu şekilde hem mahalleliye iş gücü olarak katkı sunulmasını hem de mahalleli arasındaki iletişimin güçlenmesini hayal ediyor. Kendi mahallesinde mevcut muhtar adayının kadın olduğunu ama genç aday olmanın sahada kendisine destek sağladığını söyleyen Karabale bu seçimde kadın muhtar aday sayısının dikkat çekici olduğunu ve siyasette kadının aktif olmasına dair farkındalık yarattığını aktarıyor. Muhtar adayı, kadın olmakla ilgili bir sorun yaşayıp yaşamadığı sorusuna ise mahallesinde eğitim düzeyinin yüksek olması nedeniyle değişimin kadınla başlayacağı algısının hâkim olduğunu söyleyerek cevap veriyor. Muhtarlığa dair en büyük sorunlardan birinin, bu makamın aile fertleri arasında aktarılan, babadan oğla geçen bir makama dönüşmesi olduğunu söyleyen Karabale, bunu yıkmak ve değişimi kabul ettirmek gerektiğini ifade ediyor.

25 sene muhtarımız aynı kişiydi. Yani çocuklar doğuyorlar ve onunla birlikte büyüyorlar. Başka bir muhtar düşünemiyoruz bile. Klasik muhtarlar öyledir, seçilirler sonra ya kendileri bırakırlar ya da ölene kadar sürdürürler. Öyle bir anlayış var ülkede. Genel olarak siyasette böyle bir anlayış var maalesef. Yani yeni şeylerden çekiniyor muyuz, biraz tedirgin mi oluyoruz? Çok uzun süre bir mevkide kalırsanız da bazı şeyleri göremeyebiliyorsunuz veya heyecanı yitiyorsunuz.”

Üsküdar ilçesi İcadiye muhtar adayı Serpil Durbarış mahallenin ihtiyaçları konusunda aktif bir rol alabilmek için muhtar adayı olmaya karar vermiş. 25 senelik muhtarla herkesin duygusal bağı olduğu için kendisine bir şansı olmayacağını söylediklerinde ise “seçilmesem de kampanyam ile yapılması gerekenleri, muhtardan beklenenleri görünür kılabilirim” diye düşünmüş. Bu kararından sonra mahalle muhtarının vefat etmesi üzerine uzun bir süre adaylık konusunu konuşmamışlar ama seçim vakti yaklaşınca eski muhtarın kadın azalarından Arzu Çırak ile görüşmüşler. İkisi de bir diğeri aday olursa destekleyeceğini söylemiş ve onun da desteğiyle Serpil Durbarış’ın adaylık süreci başlamış.

Neden muhtar adayı olduğunu sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor Serpil Durbarış: “Dünyada insan olarak bir şeyi değiştiremiyorum yani dünyada savaşlar var, insanlar ölüyor, çocuklar ölüyor, hayvanlar ölüyor. Serpil olarak dünyayı değiştiremem ama ona kendimce katkı verebilirim insan olarak. Ülkemi değiştirebilir miyim? Ülkemde de güzel şeyler olmuyor maalesef. Bunlara bir şey yapabilir miyim Serpil olarak? Buna da bir şey yapamam. Kendi çevremde belki bir şeyler yapabilirim. Birey olarak ne yapabilirim? Türkiye’yi değiştirebilir miyim? Hayır, ama mahallemde yapabilirim. Muhtar olursam yapabilirim. O zaman o gücüm olabilir.”

Serpil Durbarış muhtarlığın bir köprü olması ve mahallenin ihtiyaçlarını, taleplerini bir üst yerel yönetim kurumuna iletmesi gerektiğini söylüyor. Sadece iletmenin yeterli olmayacağını vurgulayan Durbarış mücadele edecek, masaya elini vuracak, “gittik söyledik” deyip bırakmayacak ve sonuç alana kadar işin peşinden koşacak bir muhtarlık olması gerektiğine inanıyor:

“Muhtar nasıl olmalı? Muhtar benim gibi olmalı. İnatçı, sevecen, dinlemeyi seven -konuşmayı da seviyorum gerçi ama dinlemeyi de seviyorum- anlayacak, onlarla empati kuracak, bu mahallede ve Türkiye standartlarında yaşamış… Ben eşimden ayrıyım, iki çocuğumu tek başıma büyütüyorum. Profesyonel bir iş hayatım oldu. Tek başına mücadele etmenin gücünü biliyorum, bu beni güçlü kıldı. Onların mücadele ederken nelerle uğraştıklarını, nerelere takılmış olabileceklerini, nerede zorlandıklarını, nerede ezildiklerini, nerede ağladıklarını ve nerede güldüklerini çok iyi biliyorum. Ben onlarla hem gülmek, hem ağlamak istiyorum.”

Muhtarın kim olduğu kadar ekibinin de önemli olduğunu hatırlatan Durbaşı kendi ekibini oluştururken mutlaka fikir verebilecek, proje geliştirebilecek kişiler olmasına özen göstermiş. Mahallede tespit ettikleri sorunlara çözüm geliştirebilecek birikime sahip insanların birlikte oluşturduğu projeler öneriyor. Özellikle gençlerin ciddi bir uyuşturucu sorunu olduğunu tespit ettikleri için projelerini mahallede gençlere sosyalleşme imkânı sunacak şekilde geliştirdiklerini söylerken önemli olanın gençler bir sınırı aşmadan önce onlara başka seçenekler sunabilmek olduğunu belirtiyor: “Bizim gençlerle ilgili temel sorunumuz yine uyuşturucu. Bir çizgidir bu. Bir bakmışsınız bu taraftasınız, bir bakmışsınız çizginin diğer tarafındasınız. Biz bu çizgi yerine duvar örmek istiyoruz. Bu duvarı örmek için ne yapabileceğimizi düşündük. Yani gençlerimiz bu adımı atmadan caydırıcı veya onları bilinçlendirici faaliyetler ve aktiviteler yapmayı amaçlıyoruz. Tamam, bir uyuşturucu sorunu vardır gencin, ailesiyle bizden yardım isterse tabii ki onu yönlendireceğimiz merkezler var, o ayrı. Ama neden biz bunu önden engellemeyelim, geç kalındıktan sonra bununla uğraşmak çok daha zor, daha üzücü, daha yorucu.”

Bunun dışında uyuşturucuya dair eğitimler de vereceklerini söyleyen Durbarış çocukların bu maddeler hakkında bilgili olmasının, zararlarından, hayatlarında yol açacakları sonuçlardan haberdar olmalarının daha etkili olacağını düşünüyor. Bunlar dışında kadınların başka ilçelere (örneğin Kadıköy Halk Eğitim Merkezi) gitmeden, çocukların da aynı şekilde mahallede sosyalleşebilme, eğitim alabilme imkânlarının önemine dikkat çekiyor Durbarış ve mahalle sınırları içerisinde kreş olmasının çocukların da ebeveynlerin de gündelik hayatlarını kolaylaştıracağını düşünüyor. Çocuklara boyama duvarları, mahalleli için dil eğitimi programları gibi önerileri var ve bunların hepsinin başka mahallelere ya da ilçelere gitmeden, mahallenin kendi imkânlarıyla gerçekleşebilmesini öngörüyor. Projelerinin sadece fikir olmadığını, altyapısal olarak da hazır olduklarını belirtiyor.

“Kadın aday olmak nasıl bir şey?” sorusuna ise rakiplerinden yana yaşadıkları zorlaştırma girişimleri dışında çok olumlu tepkiler aldığı cevabını veriyor. Erkek adayların güçlü bir kadın gördüklerinde korktuklarını ama özellikle kapılarını çaldıkları kadınların olumlu tepkilerinin çok güç verdiğini söylüyor. Kadınların kendi güçlerinin farkına varmasının önemini vurgulayan Durbaşı’nın 8 aza adayından 4’ü kadın.

“Muhtarlığa Değer Verilmiyor”

Kadıköy Sahrayıcedit muhtar adayı Ayla Tokmak’ın sloganı “Gelin komşu olalım.” Muhtarlık kurumuna kadın adayların yakıştırıldığını gözlemlediğini söyleyen Tokmak bunun arkasında muhtarlığın en alt birim olmasının yattığını düşünüyor. Ona göre muhtarlık için kadın adaylara daha hoşgörülü yaklaşılmasının nedeni, muhtarlığa değer verilmiyor olması. Tokmak, kadın aday söyleminden çok kadın bakış açısı olan aday söyleminden yana olduğunun da altını çiziyor. Muhtarların projelerini anlatmalarının çok zor olduğunu ifade eden Tokmak, broşürleri dışında hiçbir araçları olmadığını ve muhtarlığa yönelik yasakların kampanyaları çok zorlaştırdığını söylüyor. Kendi mahallesinde de çok karşılaştığı bir sorun, şehirdeki güvenlikli sitelerde kapı kapı kampanya yapmanın mümkün olmaması. Ayrıca vatandaşlar muhtarların başka araçları olmadığını bilmediği için projelerini anlatmaları çok zor oluyor. Mevcut muhtarlar bulundukları makamı kullanarak çok daha etkili kampanyalar yürütebiliyor. Tokmak’a göre bu durum, yeniliğin, değişimin önünde bir engel. Bir diğer engel olarak da, insanların siyasete inancının azalmasını sayıyor. Muhtarlığın yetkisizleştirilmiş bir mevki olduğunu belirten Tokmak, mahalleli ile birlikte sorunları tespit ederek, çözüm üreterek, birlikte yöneterek mevcut durumu değiştirmeyi hayal ediyor. Mahalle meclislerinin mahalle ölçeğine ulaşmakta iyi bir araç olacağını düşünen Tokmak için ekolojik bir yaşam ve mahalle çok önemli. Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) üyesi de olan Tokmak doğal üretim yapan, üreticiyi destekleyen ve güvenli gıdaya ulaşımı sağlayacak bir gıda tüketim kooperatifi ve kadın emeğini değerlendirecek bir kooperatif oluşturmayı planladıklarını belirtiyor. Gençler ve çocuklar için ders çalışabilecekleri mahalle kütüphaneleri oluşturabilmek ve mahalle spor kulübü kurmak da projeleri arasında. Kendi seçim broşüründe yer vermeye gerek görmemiş olsa da kendisine en çok sorulan soru olduğu için Kastamonu, Çatalzeytin’li olduğunu belirtmek istiyor.

Son olarak Rasimpaşa ya da daha çok bilinen adıyla Yeldeğirmeni Mahallesi adayı Sultan Aksu nasıl bir muhtarlık düşündüğünü ve adaylık sürecini şöyle anlatıyor:  Mahalle muhtarlıklarını, mahalleliyi bir arada tutabilecek, sorunları ortaklaştırabilecek ve bu sorunlara mahalleliyle beraber çözümler üretebilecek temsilcilikler haline getirilebileceğini düşünüyoruz. Biz de kendi yaşam alanlarımızda bu eksikliğin farkında olan insanlar olarak, yaşadığımız mahalle için inisiyatif almaya karar verdik. Bu sürece girdikten sonra insanların muhtarlığı çok önemsemediği gerçeği ile yüzleştik. Bu süreçten sonra nasıl bir mahalle arzuluyoruz sorusu üzerine mahalle sakinleri ile toplantılar yaparak eksikleri ve talepleri listeledik.  Muhtarlığın bir bürokratik temsiliyetten ziyade, mahallenin ortak bir yaşam alanı olma niteliğine vurgu yapan, kent yaşamının ortaya çıkardığı sorunlara karşı harekete geçebilen, dayanışma kültürünü önceleyen, demokratik katılımcılığı esas alan bir yaklaşımı hayata geçirebilecek bir merkeze dönüşmesini savunuyoruz.”

Birlikte yönetmenin uygulamasına dair neler öngördüğünü sorduğumuzdaysa, yönetmelikler ile çerçevesi belirlenmiş, muhtarın kapasitesine, tecrübesine ve vicdanına bırakılmış bir idari birimin kısıtlarını aşabilecek bir demokratik işleyişe sahip olunması gerektiğinin altını çiziyor Sultan Aksu. Bunun ancak seçimi kazandıktan sonra mahalle sakinleri ile beraber oluşacak kararlarla ortaya çıkacağını ifade eden aday, birlikte çözmek için birlikte öğrenmek gerektiğini belirtiyor.

“Kadın Aday Olmak Temsiliyet Açısından Önemli”

Kendi mahallesi özelinde bir mimari kimliğin varlığından ve bunun korunmasının öneminden bahseden Aksu, bu kimliğin aynı zamanda bir farklı kültürlere ev sahipliği yapan bir yaşam biçimini temsil ettiğini ifade ediyor. Farklı etnik ve dini kimliklere mensup insanların yaşadığı ve kilise, havra, cami gibi ibadethaneleri bünyesinde bulunduran bir mahallede bu emanete sahip çıkma görevini mahallede yaşayanlara bıraktıklarını ve olacak herhangi bir dönüşümün yerinde ve yerele uygun biçimde olması gerektiğini savunuyor.

İnsanların 50 yıllık babadan oğla geçen saltanatın bitmesini istediklerini ve değişime açık olduklarını ifade eden Aksu broşürlerinde yer alan bütün sorunların çözüm önerilini aradıklarını ve yapabileceklerini sıraladıklarını söylüyor. Aksu ayrıca kadın aday olmanın sahada çalışırken kendisine bir olumsuzluk yaratmadığını ifade ediyor:

“Mahalleler esas olarak kadınların hayatı yeniden ürettikleri yerler olmasına rağmen muhtarların hemen hepsi erkek oluyor. Bu anlamda kadın aday olmak hem temsiliyet hem de mahalleliyle diyalog açısından çok kıymetli. Seçim çalışması yaparken özellikle kadınlarla kurduğum iletişim çok daha sahici ve birbirimizi anlayan bir yerden oluyor. Şimdiye kadar görüşmelerde kadın olmamdan kaynaklı herhangi bir dezavantajlı durum yaşamadım, bilakis beni çok daha büyük bir coşkuyla desteklemelerine tanıklık ediyorum. Erkek muhtar adaylarının kadın olmamdan kaynaklı bir anti-propaganda yapma olanakları yok aslında. Çünkü mahalleliyle birlikte yaptığımız seçim çalışmasının niteliğinin farkındalar. Bana dair cinsiyetçi, ayrımcı bir dil kullandıkları takdirde benden önce mahallelinin karşılarına dikileceğini biliyorlar. Beraber yönetmeye talip olmak, “birlikte güçlüyüz” demek sadece slogan değil. Seçim çalışmamızda tüm gerçekliği ile hayata geçiriyoruz.”