Yeni Zelanda’daki Katliama Tepkiler Sürüyor

İHH Mütevelli Üyesi Osman Atalay, Yeni Zelanda'daki terör sardırısına karşı Birleşmiş Milletler ve Avrupa Parlemantosu'na çağrıda bulunurken; Yazar Yıldız Ramazanoğlu da, saldırının Norveç’in Utoya Adası’nda 69 kişinin öldürüldüğü katliama benzediğini belirterek, “Avrupa değerlerindeki çürümeyi radikal biçimde gözden geçirmeli” dedi.

Yeni Zelanda’nın Christchurch kasabasında cuma namazı sırasında 49 kişinin ölümüyle sonuçlanan terör saldırısı düzenlendi. Katliamda hayatını kaybedenler için Fatih Camii’nde gıyabi cenaze namazı kılınırken, Özgür-Der konuyla ilgili yaptığı ilk açıklamada, “Cuma namazı sırasında iki camiye yönelik terör saldırısında katliam yaşandı! Bu saldırı batı emperyalizminin İslam düşmanı politikalarının eseridir” ifadelerine yer verdi. Hak İnisiyatifi de açıklamasında, saldırıyı kınarken,  uluslararası toplumu ırkçı-islam karşıtı saldırganlığa karşı tavır almaya çağırdı.

Hak İnisiyatifi Derneği Başkanı Mehmet Arif Koçer, ölenlere rahmet, ailelerine sabır dilerken; “Yeni Zelanda’da yaşanan vahim saldırı dünya yüzünde dinsel (veya etnik) farklılıklara dönük tahammülsüzlüğün , kimilerince körüklenen nefret söyleminin insanlığı uçuruma sürüklediğini gösteren vahim bir olaydır. ” dedi.

BM ve AB Parlementosuna Çağrı

İHH (İnsani Yardım Vakfı) Mütevelli Üyesi Osman Atalay da, Yeni Zelanda’daki terör saldırının dünyada İslamofobya’nın geldiği noktayı özetlediğini belirterek; “Birleşmiş Milletler ve AB Parlamentosu da bu meseleye çok ciddi bir şekilde yaklaşmalıdır. Çünkü insanların inançlarını gerçekleştirdikleri kutsal mekanların savaş olurken bile korunması ve dokunulmaması yönünde aldığı kararlar vardır. Camiler savaş zamanında dahi korunurken, bir terörist camiye girerek insanları tarıyor” dedi. Tüm terör saldırılarının kinden ve nefretten beslendiğine dikkat çeken Atalay, İslamofobya ile beslenen psikolojisi bozuk insanların bu tarz katliamlara daha yatkın olduğunu kaydetti. Dünyada bu tarz terör eylemlerinin sıkça yaşanmaması için önlemler alınması gerektiğini vurgulayan Atalay;  “Diğer insan hakları örgütlerinin de bu teröriste ve terör saldırısına gereken cevabı vermelidir ki, dünya herkes için herkes için huzurla yaşanılan bir yer haline gelsin” dedi.

“İslam Dünyası Ve Avrupa Şiddet Döngüsüne Karşı Ortak Çalışmalı”

Christchurc saldırısının 2011’de Norveç’te yapılan katliama benzediğini belirten Yazar Yıldız Ramazanoğlu, “Norveç’in Utoya Adası’nda 69 genç insanı sadece Müslümanlara taviz verdikleri gerekçesiyle öldüren ırkçı cani Anders Brevnik’i binlerce insan desteklemiş, yüzlerce kadın evlenme teklif eden mektuplar yazmıştı. “ hatırlatmasında bulundu. Katliamın ‘böyle bir kahramanlığı yaratan Avrupa İslamofobisinin sonuçlarından biri’ olduğunu belirten Ramazanoğlu, “Sonra karanlık biçimde Daeş üretiliyor mütekabiliyet için. Şiddet ve kötülük yanlılarına temel insani ilkelerimizle cevap vermeliyiz. Aliya’nın dediği gibi ‘onlar bizim öğretmenimiz değil’ Avrupa değerlerindeki çürümeyi radikal biçimde gözden geçirmeli. İslâm dünyası ve Avrupa, şiddet döngüsüne karşı ortak çalışmalı ve birlikte yeni bir dünya kurmalıyız.” diye konuştu.

“Kaos ve Aşırı Şiddet ile Tarafları Kutuplaştırarak Neticeye Varmak”

Şehir Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekan V. Prof. Dr. Mehmet Ali Büyükkara da twitterde katliamı yapan Brenton Tarrant’ın  sosyal medyadan yayınladığı manifestoyu yorumlarken, “Terörist Tarrant, manifestosunda çok yüksekten gidiyor.  Mealen: Bu tür aydınlatıcı, ön açıcı eylemler ile Batı’yı kuşatmış nihilizm (hiçcilik), hedonizm (zevkçilik), bireyselcilik hastalıklarını yok etmek amacıyla toplumu kutuplaştırmak ve mücadeleye ivme kazandırmak… Bu ifadeler yabancı değil. İslam alemindeki terör örgütleri de yine “toplumsal aydınlanma” ve kutuplaştırma suretiyle Batı’yla ve tağutlarla mücadelede bir ivme yaratma amaçlarını her zaman beyan etmişlerdir. Malumdur ki terörizm zaten bunu başarmaya çalışıyor.” Değerlendirmesinde bulundu. Sosyal medyadan yayınlanan manifestoya bakıldığında saldırının basitçe ‘aşırı sağ’ olarak yorumlanamayacağını belirten Büyükkara, “Bu epeydir gelişen bir trend ve modern dünyanın temel sorunlarını sağ, sol demeden temsil ediyor. Sağ motiflerle birlikte sol motifleri de ağırlıklı olarak ihtiva eden, içinde çevreciliğin, adaletsiz gelir dağılımının, etnik otonominin, işçi haklarının da yer aldığı bir karma söylem bu. İslamofobik tavır da buna eklemlenmiş demek ki. Daha etraflıca olayı değerlendirmek gerek.” dedi.