“Çelişkiler Keskinleştikçe Mizah da Sivriliyor”

Karikatürlerini “sınıfsız, sınırsız, sömürüsüz” bir dünya için çizdiğini belirten karikatürist Aslı Alpar, Türkiye'nin mizah anlayışında 'cinsiyetçi bir çarpıklık' olduğunu belirterek, "Çelişkiler keskinleştikçe mizah da siviriliyor" diyor.

“Sınıfsız, sınırsız, sömürüsüz çizgiler” şiarıyla çizimler yapan karikatürist Aslı Alpar ile çizmeye nasıl başladığından başlayarak, bu alandaki erkek algısını ve mizahı konuştuk. 1987 Ankara doğumlu Alpar, daha önce Cumhuriyet Gazetesi’ne çizimler yapmış. Alpar, şu an ise sivil toplum projelerinde kullanılmak üzere işler yapıyor ve düzenli olarak Kafa Dergisi ve Kaos GL’ye çiziyor.

Karikatüre lisans eğitimi sırasında Zonguldak’ta başladığını belirten Alpar’ın karikatürist olmasında etkili olan olay, çizimlerine sık sık konu ettiği kadın haklarından bağımsız değil. İlk karikatürünün iktidarın 3 çocuk talep etmesi üzerine olduğunu söyleyen Alpar, “Dönemin Başbaşkanı 2003 yılında Uluslararası Aile ve Sosyal Politikalar Zirvesi’nde annelerden en az 3 çocuk istemişti. Fakat konu 2006’da yine popüler olmuş ve her yerde söylenir vaziyetteydi, çok bunalıp oturup çizmiştim. Sanırım karikatür çizme konusundaki ısrarım ezme-ezilme ilişkileri, sınıfsal, cinsiyetçi, türcü çelişkiler tarafından belirleniyor biraz” diyor.

 

‘Karikatür Dergileri Hedef Kitlesini Heteroseksüel Erkek Olarak Belirliyor’

Birçok meslekte olduğu gibi karikatüristlik de “erkekler ile anılan” meslekler arasında. Meslekteki erkek dominasyonun tarihsel sebepleri olduğuna dikkat çeken Alpar, şöyle devam ediyor: “Yoksa kimse östrojen ya da testestoronu ile çizmiyor. Biyolojik cinsiyetiniz, cinsiyet kimliğiniz sizin iyi espri yapıp, iyi çizmenizi sağlamaz. Bu gerçeklikten hareketle, toplumsal cinsiyetin tarihsel gelişimi karikatürü ‘erkek’ mesleği olarak işaretlemiş. Hatta öyle ki karikatür okurunun da ‘erkek’ olduğu varsayılmış. Bana sorarsanız bugün hala karikatür dergileri hedef kitlesini ‘heteroseksüel erkek’ okuyucu olarak belirliyor, bilerek ya da farkında olmayarak.”

‘Mizah Anlayışımızda Cinsiyetçi Bir Çarpıklık Var’

Alpar, karikatür dergilerinin hedef kitlelerini belirlemede ‘heteroseksüel erkek’ tercihinin cinsellik üzerine üretilen mizaha bakınca görüldüğünü belirtiyor. Karikatürlerde kadın figürlerin özne olarak çizilmediğini ifade eden Alpar, “Espriyi dahi erkek karakter yapıyor, çizgi roman ve karikatürde derinleştirilen kadın karakterler yok. Kadın figür olarak dahi ancak eş, anne ya da sevgili olarak çiziliyor. Dahası ev işi, temizlik, seks konularında ya da 8 Mart, 25 Kasım vs. gibi özel günlerde kadın figür çiziliyor. Politik bir espride sadece erkek karakterler çiziliyor. Özetle meslekteki erkek dominasyonun yanı sıra mizah anlayışımızda cinsiyetçi bir çarpıklık var. Muhalif olması beklenen karikatür bugün mesele toplumsal cinsiyet olduğunda fena çuvallıyor ve iktidar postunu giyiyor.” diye anlatıyor.

 

‘Karikatürün İktidar Olgusuyla Derdi Olması gerek’

Çizgileriyle toplumsal olaylara ve toplumda ötekileştirilmeye çalışanlara ses olmaya çalıştığını belirten Alpar: Karikatürün böyle bir işlevi olduğunu düşünüyorum. Komik olan her şey mizah olmaz ama karikatür eğer çizgili mizah ise bir iktidar olgusuyla derdi olması gerek. Bizim dünyamızda iktidar kim? Derin bir soru, kamusal alanda sömürülen olup, özel alanda sömürücü olabiliyoruz; iktidar herkesin içine işlemiş. İş burada çetrefilleşiyor. Yine de bildiğimiz bir şeyler var, işçinin emeğini sömüren patron, karısının ev içi emeğini sömüren koca, transları yok sayan devlet ve toplum, hayvanları metalaştıran, yaşamak için mücadele eden hayvanları yiyen insanlar, insanlara sınırları kapatıp onları savaş ve açlığa mahkum eden insanlar. Yani bu sistemin kendisi çalışmıyor! Hata veriyor! Yok ediyor. Çizgilerimle de burayı işaret etmeyi deniyorum.” diyor.

‘Karikatür için Çelişkiye İhtiyaç Var’

Türkiye’de mizahın, komediyle sık sık karıştırıldığını belirten Alpar, “Yere düşersiniz bu komik gelebilir, gülersiniz. Mizah bu değildir.  Mizah kimin düştüğü ile ilgilidir. Düşene bir tekme daha atmışsanız ve yeniden düştüyse bu mizah olmaz, birilerinin güldüğü ayrımcı bir komik olabilir. Ama asla düşmeyeceğini iddia eden, insanlara durmadan çelme takan biri bırakın düşmeyi ayağı tökezlese bile bu mizah olur. Benim güldüğüm şey biraz buna benziyor. Şu kendinden çok emin, herkesle dalga geçen kişi var ya hani, her yerdedir o, sınıfta, evde, işte, mecliste. İşte onu bozmak benim hoşuma gidiyor.” diye anlatıyor. Tüm çizerlerin karikatür için ‘çelişkiye’ ihtiyacı olduğunun altını çizen Alpar, “Ben ve birçok çizer bu çelişkiyi eşitsizliğin olduğu yerden devralmaya çalışır” dedi.

‘Eşitsizliği Kaldırmak Enternasyonal Biçimde Mümkün’

Çizgilerini “sınıfsız, sınırsız, sömürüsüz” olarak tanımlayan Alpar; bu tanımı şöyle dile getiriyor: “Eşitsizlik, ayrımcılık olduğunda tüm eşitsizlik biçimlerinin birbirini beslediğini düşünüyorum. Aralarında hiyerarşik bir şey belirlemiyorum. Benim için eşitsizliği tamamen ortadan kaldırmak ancak enternasyonal biçimde mümkün olabilir o da, sınıfsız, sömürüsüz ve sınırların olmadığı bir dünyada ancak. Sömürü olmasın dediğimizde hayvan ve doğa sömürüsü de olmamalı, tarihteki ilk meta hayvanlar. İnsan doğanın bir parçası olduğunu anlayıp şu aptal “hükmetme” arzusunu kırmalı.

‘Bu nasıl gerçekleşir’ derseniz, ancak bu fikir etrafında örgütlenmiş işçi sınıfı eliyle gerçekleşir diye düşünüyorum. Çünkü emek sömürüsü bu bütün sömürü sisteminin Gordion düğümü. Onu bir çözebilsek başaracağız. Son olarak ‘işçi sınıfı’ denilince akla sadece karikatürlerde kaslı resmedilen, belki heteroseksüel varsayılan, erkek, fabrika işçisi gelmemeli. Emek sadece fabrikada üretilmiyor, ev içi emeği, seks işçisinin, beyaz yakalı, mavi yakalının emeği.”

‘Karikatürün de Politik İşlevi Var’

Karikatürün iki türlü işlevi olduğunu belirten Alpar, “İlki insanların yaşadığı üzücü olaylarla baş edebilmesini kolaylaştırmak, diğeri de muktedir olanın baskısına karşı güçlü bir mücadele aracı olması.  Her şeyin politik olduğu bir dünyada apolitik bir karikatür mümkün olamaz. Apolitik olduğu iddia edilen karikatürün de bir politik işlevi var. Gezi döneminde mizahın nasıl kabardığını gördük. Yine göreceğiz. Çelişkiler keskinleştikçe, mizah da sivriliyor” diyor. Alpar, çizimlerine dair aldığı geri dönüşleri şöyle paylaşıyor: “İnsanlar umutlandıklarını söylüyorlar. Dahası eylemlerde, davalarda işlerime rastlıyorum. Dünyanın ‘en prestijli’ yayınında çıksa bu kadar mutlu etmez. Zaten bence biz o karikatürleri hep birlikte çiziyoruz, sadece benim emeğim değil. Hepimizin düşünsel emeği ben sadece masaya oturup ürünü çıkarıyorum. Karikatüristin işlevi belki de budur, aracı olmak”