Gençler imeceLAB’de İstanbul Trafiğine Çözüm Üretecek

İmece ruhuyla bir araya gelen insanların oluşturduğu ‘imece Platformu’nun yeni projesi olan ‘imece Laboratuvarı’ Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde gerçekleşen lansmanla sivil toplum dünyasına tanıtıldı.

 Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde dün gece tanıtımı yapılan imeceLAB, kültürel ve çevresel meselelere yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler sunma hedefiyle;  lise ve üniversite öğrencisi gençleri İstanbul’un kentsel hareketlilik ve trafik meselesine çözüm üretmeye davet ediyor. Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu ana partnerliğinde 10 hafta boyunca sürecek çalışmayla; şehir içi ulaşımın daha sürdürülebilir hale gelmesi, alternatif ve yeni yaklaşımların İstanbul’a uygulanması ve kentsel hareketliliğe her gruptan insanın dahil olması hedefleniyor. Program çerçevesinde en çok üzerinde durulan konular; İstanbul’daki trafik yoğunluğu, çevre kirliliğine etkisi ve trafik sorununa bir çözüm önerisi olarak bisiklet kullanımının ve elektrikli otomobil kullanımının yaygınlaştırılması.

Sivil toplum dünyasından bir çok STK’nın ve sosyal girişimcinin katıldığı etkinliğin açılış konuşmasını imece Direktörü Buğra Çelik yaptı. Bir sosyal inovasyon platformu olan imece’yi; ‘dünyada gördüğü olumsuz şeyleri değiştirmek için harekete çekmek isteyen insanların buluştuğu yer’ olarak tanımlayan Çelik, imeceLAB’in de sosyal, kültürel ve çevresel meselelere kolektif bir şekilde çözüm üretilmesini sağlayan bir açık sosyal inovasyon laboratuvarı olduğunu söyledi. Hollanda İstanbul Başkonsolosu Bart Van Bolhuis’in de katıldığı etkinlik, Hollanda’da yaşayan bisikletlilerin hikayelerinin anlatıldığı Why We Cycle belgesel gösterimiyle sona erdi.

Zeynep Çelik – Burcu Çetin – Bilge Tayyar

imece ilk kurulduğunda ekibe dahil olan Zeynep Çelik, imece’de belli bir olgunluğa ulaştıktan sonra öğrendiklerinin gençler tarafından bilinmediğini farketmiş ve buna bir çözüm bulmak için yanına aldığı bunun için çalışmalara iki lise öğrencisi olan Bilge Tayyar ve Burcu Çetin ile uzun bir çalışmanın sonrasında imeceLAB’i kurmuşlar. ‘Gençler için değil, gençlerle birlikte’ parolasıyla yola çıktıklarını belirten Çelik, “Gençlerin sosyal inovasyon hakkında farkındalığını nasıl arttırabiliriz, onlara alternatif gelecek yollarını nasıl gösterebiliriz diye yola çıkmış bir proje imeceLAB. Çok kısa bir zamanda da gördük ki; Türkiye’deki gençler arasında sosyal inovasyon farkındalığını geliştirmeyi hedefleyen bir kitle olduğunun farkına vardık.”

34 Takım 10 Hafta Boyunca Yarışacak

İki takım arkadaşıyla birlikte gençleri çözümün bir parçası haline getirme hedefiyle yola çıktıklarını söyleyen Çelik, “Takım arkadaşlarım Bilge ve Burcu liseli gençler olmasına rağmen meseleyi çok iyi anlamış ve tutkuyla çalışan iki gençti. Onlarla birlikte imeceLAB komünitesine dahil olan gençlere, sosyal inovasyon alanında farkındalıklarının artması, sosyal sorunların çözümümde aktif rol oynaması adına 10 haftalık bir tasarım müfredatı hazırladık. Yaptığımız çalışmalarımızı Hollanda Konsolosluğu’na sunduk ve onlar da bu sürecin içinde bulunmak istediler. ‘Akıllı ve Sürdürülebilir Kentsel Hareketlilik’ üzerine çalışıyoruz. 34 takımımız var. Konularımız her dönem değişecek ve çeşitlenecek. Her konu başlığı altında çıkan projelere de konuyu daha iyi içselleştirmeleri için ödüller vereceğiz. Ödüllerimiz bulmuş oldukları fikirleri hayata geçirebilmeleri için staj imkanı sunmak, hareketi başlatabilmeleri için destek, eğitimlerini daha iyi tamamlamaları için yaz okulu gibi farklı kategorilerde ödüller vereceğiz.” şeklinde sözlerine devam etti.

Burcu Çetin / imeceLAB

Saint Joseph Fransız Lisesi 11. sınıf öğrencisi olan Burcu Çetin de, teknolojiyle alakalı ve yenilikçi bir şey yapmak isterken aynı zamanda sosyal etkiyi de yakalayabilceği bir girişimde bulunmak istemiş. Bunun için okulda bir öğrenci grubu kurmuş ve grup için araştırmalar yaparken de imece ile tanışmış. Karışık eğitim sitemi içerisinde öğrencilerin çok stresli zamanlar geçirdiğini bu durumdan sıkıldığını ifade eden Çetin, “Okul arkadaşlarımla birlikte yapmaktan keyif alacağımız ve etki yaratabileceğimiz bir arayışa girdik. Sosyal inovasyon, sosyal etki ve sosyal girişimcilik konularına yoğunlaştık. Herkes kendi okulunda böyle bir girişimde bulunursa ve kafa dengi arkadaş gruplarıyla ilerlerse aşamayacağı engel yok aslında. Çünkü biz önümüze gelen her engeli aştık.” dedi

Çevre kirliliğine bağlı iklim değişikliğinin dünyadaki en büyük sorunlardan biri olduğuna dikkat çeken Çetin, “İklim değişikliği yaşama hakkımızla alakalı bir sorun. Bu konuda küçük bir şey yapmak bile kıymetli. Mesela trafikte geçirdiğim süreyi azaltsam ve o zamanı daha değerli kullansam ya da o süreyi daha sürdürülebilir bir şekilde geçirmeliyim. Böylece karbondioksit salınımı azalacak. Asıl küçük ölçekte herkesin yaptığı şeyler kıymetli. İstanbul’da başlayıp, dünyaya yayılan bir hedef ne güzel olur.” şeklinde konuşmasına devam etti. Neredeyse tüm yazını imeceLAB’de çalışarak geçirdiğini söyleyen Çetin, “Çalışmalarım sonrasında iki şey kazandım. Bunlardan birisi farkındalık. Diğeri ise umut. imeceLAB’de çalışırken yaratmaya çalıştığımız etki alanın giderek büyüdüğünü gördüm. İstanbul lokalinde oluşan bu farkındalık Türkiye’de belki de dünyada hissedilecek. Yaşımın sesimi duyurmak için çok küçük olmadığını farkettim. Üniversitede ve üniversiteden sonra da imeceLAB’de edindiğim farkındalığı ve kafa yapısını her zaman taşıyor olacağım.” dedi.

“Sessiz Kalmasınlar, Akıllarına Düşeni İşlesinler”

Bilge Tayyar / imeceLAB

Toplumsal adaletsizlikten son derece rahatsız olduğu için bir şeyler yapmak isteyen olan Robert Koleji 10. sınıf öğrencisi Bilge Tayyar da bu arayışı sonrasında okulundaki Sosyal Girişimcilik Kulübü’ne girmiş ve burada imece’nin düzenlediği bir atölyede yer almış. Sosyal girişimcilik yapmak isteyen yaşıtlarına kendi deneyimlerinden yola çıkarak önerilerde bulunan Tayyar, “Akıllarında düşen her ne ise mutlaka araştırsınlar peşini bırakmasınlar, insanlarla temasa geçsinler. Instagram’da atılan bir mesaja bile girişimci gençleri destekleyenler mutlaka dönüş yapıyor. Sessiz kalmasınlar, akıllarına düşeni işlesinler, çünkü insan gerçekten istediğini hayata geçirecek bir güce sahip.” dedi. Akıllı ve Sürdürülebilir Kentsel Hareketlilik projesiyle; gençlerin aktif bir şekilde sosyal inovasyon dünyasında rol almalarını ve sosyal inovasyon bilincini geliştirmelerini amaçladıklarını vurgulayan Tayyar, kentsel hareketlilik dikkat çekmeyi ve bu konuda çözümler üretmeyi amaçladıklarını belirtti.

Yaz boyu süren çalışmalarının sonucunda hem kendine hem de gençliğe olan güveninin arttığını dile getiren Tayyar, “imece’de tanıştığım herkesten bir şeyler öğrendim. İnsanların önerdiği kitapları okumak, Stoacılık Felsefesi’yle tanışmak, iş disiplini edinmek, dayanışma içinde bir iş yeri nasıl olur görmüş oldum. Gelecekte kullanacağım bir sürü yetkinliği kazanmış oldum. Ve şu an okulumdaki sosyal girişimcilik kulübünün liderliğini yapıyorum. Ayrıca çeşitli etkinlikler düzenleyerek yaşıtlarıma ilham olmaya çalışıyorum.” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Hakuk Gerçek / İTÜ Öğretim Üyesi

‘Akıllı Ve Sürdürülebilir Kentsel Hareketlilik Nedir?’ Başlıklı sunumuyla çalışmaya temel bir çevre İstanbul Teknik Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Gerçek, hareketlilik, erişilebilirlik ve ulaştırma konuları üzerinde bilgilendirmelerde bulundu. İstanbul’daki trafik sorununa ve bunun giderek artan bir sorun halini aldığına dikkat çeken Gerçek, “İstanbul’da erişilebilirliği en iyi bölgede olan biri dahi toplan yapabileceği iş olanaklarının ancak % 30’una erişebiliyor. Ortamala ise %17 oldukça düşük bir oran. Bu İstanbul’da kentsel dokunun ve ulaşım sisteminin erişilebilirlik açısından ciddi engeller ortaya koyduğunu gösteriyor.” dedi.

Sürdürülebilir hareketlilikte üç temel kavrama dikkat çeken Gerçek, “Yolculuk gereksinmesini azaltıp, daha az yolculuk yapacağınız bir kentsel planlamaya ihtiyacımız var. İkinci olarak otomobil kullanımını azaltarak, insanları toplu taşımaya ve motorsuz ulaşıma teşvik etmeliyiz. Üçüncüsü de toplu taşımayı ve motorsuz ulaşımı iyileştirmek. Tabi bunların yanında iyileştirmeleri kontrollü yapmalıyız. Uçsuz bucaksız yeni yol yapımlarına gidilmemeli. Bisiklet ağı ve yaya ağını geliştirilmesi lazım” şeklinde konuştu. Arazi kullanımı ve ulaşım ilişkisi sonucunda trafiğin ortaya çıktığına değinen Gerçek, “Trafik mühendisleri çözümü yollar sıkışınca yeni yolla açmakta buluyor ama temel sorun planlanmanın doğru yapılmaması, herkesin işine araçlarıyla gitmesi ve eğitim gören çocukların evlerine yakın okullarda okumaması sonucu servis araçlarının yarattığı trafik.” diyerek sunumuna devam etti. 

İstanbul’un kontrolsüzce büyümesinin de trafiği kötüleştirdiğine dikkat çeken Gerçek, “2002 yılındaki yapılaşma da korkunç bir betonlaşmaya doğru ilerlemiş, taşıt sayıları da iki katına çıkmıştır. Motorlu araç artışından daha fazla olarak yol yapılmış. Ama yine de yollar yetmiyor. Çünkü yol yaparak trafik sorununu çözemeyiz. Yaptığınız her yol yeni trafik yaratır. Kışkırtılmış trafiktir adı.” dedi. Ayrıca her tarafı denizlerle çevrili olan İstanbul’da deniz ulaşımının % 3 gibi bir orana sahip olduğunu belirten Gerçek, üzerine yol yapmadan masrafsız bir şekilde deniz ulaşımının geliştirilmesi gerektiğini söyledi. Dünyadaki en tıkalı 25 şehir arasında İstanbul’un ikinci sırada, onbir ve on ikinci sıralarda da Ankara ve İzmir’in olduğuna dikkat çeken Gerçek, insanların yılda 157 saatinin trafikte ziyan olduğunu belirtti.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2017 Ulaşım Raporu:

% 45 Yaya Yolculuğu

% 28 Toplu Taşıma ( Raylı Sistem Yolculuğu % 25 )

% 20 Özel Araç

% 7   Servis Yolculuğu