Sinema Salonu Yatırımcıları Derneğinden ‘Kriz Bitsin’ Çağrısı

Sinema sektöründe çözüm bekleyen sorunlar tartışılırken SİSAY çatısı altındaki yerli ve milli sinemacılar Anadolu’nun pek çok ilinden gelerek İstanbul’da bir durum değerlendirme toplantısı yaptı.

2014 yılında kurulan ve bugün 2000’e yakın sinema salon işletmecisini çatısı altında buluşturan SİSAY (Sinema Salonu Yatırımcıları Derneği); değerlendirme toplantısında Ocak ayının ilk 10 gününde, geçen yılın aynı 10 gününe kıyasla seyircide yüzde 35.1; hasılatta yüzde 34.6 düşüş yaşandığı; vizyondaki film sayısının ise 90’dan 77’ye düştüğüne (Kaynak: Boxoffice Türkiye) dikkat çekildi.

‘’Türk Sineması için oluşan risklerin’’ kamuoyu ile paylaşılmasına karar verilen SİSAY Değerlendirme Toplantısı’ndan şu çağrı çıktı:

‘’Yatırım borcu olan işletmeler başta olmak üzere 6 aydır bu yüksek sezonu iple çeken yerel sinema işletmecileri kredi ve ödemelerini yapamaz boyuttadır. Bu konu, sermaye gücüne sahip büyük sinema işletmecileri için sadece bir süreçtir, ancak yerli ve özellikle yatırım yapan ve kredi borcu bulunan sinema işletmecileri için yıkım demektir.

Kamuoyunun bilmesini isteriz ki anlaşmazlığın tarafı olmadığımız gibi yerli tüm sinema işletmeleri olarak sürecin mağduru durumundayız. Bir yanda tezgahda malı olmayan esnaf durumuna düştük; diğer yandan çözümcü gayretlerimize rağmen oluşan algı nedeni ile halkımız tarafından tepkilere maruz kalmaktayız.

Sebebi olmadığımız bir kavgada çözüm odaklı ve iyiniyetli yaklaşımımıza rağmen mağdur olduğumuzu kamuoyunun bilmesini isteriz. Aksi takdirde bu gerilim sürerse dünya liginde en üst sıralara çıkmayı başaran Türkiye sineması büyük darbe alacak; yabancı yatırımcıya ve tekelleşmeye teslim olacaktır.

Halkımızdan sürecin gerçek sebebi ve mağdurlarını iyi anlayarak tepkilerini vermelerini ve Türk sinemasına sahip çıkmalarını bekliyoruz. Kanun yapıcılarımızın çalıştığı yeni kanunun bu konuda çözüm olmasını diliyoruz.

Yılda 200’ü aşkın yerli film üretiliyor. Satılan her 100 biletten 63’ü yerli film izleyicisine gidiyor. Dünya standartlarında film üretiyoruz. Salonlarımız konfor ve donanım olarak dünya standartlarında. Bu özellikleriyle son yıllarda sinemamız dünyanın önde gelen 5 sineması içinde yer alıyor; en hızlı büyüyen ikinci ülkeyiz. Ancak yıllardır istikrarlı büyüyen sektörümüz son üç ayda yaşanan gelimeler neticesinde tıkanma noktasındadır.

‘’Bu süreçte kar düşüşüne rağmen bilet fiyatlarını artırmayı tercih etmeyen biz sinemacılar için büfe gelirleri, reklam sponsorluk ve jetonlu oyuncaklar kurtarıcı oldu. Sinemacılık ucuz bir iş değildir. Her film yüzlerce kişinin emekleri sonucunda ortaya çıkmış bir sanat eseridir. Ancak yine de ülkemizde en ucuz eğlencedir. Bazı şehirlerde otopark ücreti, bir çift çorap bile sinema bilet fiyatının üzerinde kalmaktadır. Seyirciyi küstürmemek için ekonomik mönüler ve toplu satışlarda indirimli kampanyalara yöneldik. Buraya kadar her şey normaldi. Ama zamanla bazı büyük gruplar kampanya içinde yapımcı ile yarı yarıya paylaştığı bilet payını tek taraflı aşağı çekerek genel karını artırma yoluna gitti. Yapımcılar özellikle en çok büyük grubun satışlarında uğradıkları büyük gelir kaybı nedeniyle tepki vermeye başladılar.

Kamuoyunun bilmesini isteriz ki anlaşmazlığın tarafı olmadığımız gibi yerli tüm sinema işletmeleri sürecin mağduru durumundayız. Bir yanda tezgâhta malı olmayan esnaf durumunda kaldık diğer yandan konunun temeli bilinmediğinden halkımızın sorunun kaynağı olarak tüm sinema işletmelerini gördüğü için sebebi olmadığımız bu tabloda çözümcü gayretlerimize rağmen oluşan algı ve genelleme nedeni ile tepkilere maruz kalmaktayız.

Biz sinema salonu işletmecilerinin yukarıda gelişimi ve nedenlerini aktardığımız yerli filmlerin gösterimden çekilmesine varan süreçte konunun sebebi değil sizler gibi mağduru olduğumuzun bilinmesini istiyoruz. Mısır ve biletin birleştirilerek seyirciye daha ekonomik şartlarla ulaştırılmasına ama bunun yapımcıda gelir kaybı oluşturmayacak şekilde ve şeffaflıkta olmasından yanayız.

Aksi takdirde bu gerilim sürerse son yıllarda büyük gelişme göstererek dünya liginde en üstlere çıkmayı başaran ülkemiz sineması büyük bir darbe alacak ve sinema salonu işletmeciliğinde tekelleşmeye teslim olması yanında yükselen film üretim sektörü düşüşe geçeceğinden milli menfaatlerimizde de büyük kayba neden olacaktır.

Bu açıdan yeni kanunun bu konuda çözüm olmasını diliyoruz ve halkımızdan sinema ve mısır keyfinden uzaklaşarak değil bu yaşanan sürecin gerçek sebebi ve mağdurlarını iyi anlayarak tepkilerini ona göre vermelerini ve Türk sinemasına sahip çıkmalarını bekliyoruz.”