Mültecileri Müziğin Evrensel Dili ile Buluşturan İMECE Band’de Müzik Rüzgarı Esti

Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ile Habitat Derneği’nin 2016 yılında hayata geçirdiği İMECE Projesi’nin sosyal uyum etkinliklerinden biri olan İMECE Band, 30 Kasım – 3 Aralık tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşti.

Türkiye, Suriye, İran, Irak ve Azerbaycan’dan 40 müzisyenin katıldığı müzik şöleninde gruplar; 3 Aralık final gecesi IF Performance Hall Beşiktaş’ta canlı performanslarıyla jüri üyeleri ve dinleyiciler karşısında hünerlerini sergilediler.

Türkiye’de yaşayan mültecilerin ekonomiye katılım ve katkılarını sağlayarak, birlikte ortak bir gelecek oluşturmayı hedefleyen İMECE Projesi kapsamında bu yıl ikincisi organize edilen İMECE Band’de; birbirini tanımayan ve farklı kültürlerden olan müzisyenler, 3 günlük süre zarfında gruplar kurarak kendi şarkılarını bestelediler. Farklı müzik türleri ve stillerinin buluştuğu etkinlikte müzisyenler performansları ile göz doldurdular.

Müziğin birleştiriciliğiyle kültürel ve dilsel sınırların ötesinde bir iletişim kurulmasını sağlayan etkinlikte “İsimsiz” parçasıyla Paris in İstanbul birinci olurken, “Benim Dünyam” parçalarıyla Elphis grubu ikinci, Ahlat grubu da “İlüzyon” parçasıyla üçüncü oldular. Birinci olan gruba ödülünü vermek için sahneye çıkan Habitat Derneği Başkanı Sezai Hazır şunları ifade etti:

“Doğduğumuz yeri seçme şansımız yok ama yaşadığımız yeri ve nasıl yaşamak istediğimizi seçebiliriz. Mültecilik bir kader değil. Hepimiz mülteci olabiliriz. Maalesef dünyadaki sistemleri veya dünyayı yönetenler bizler değiliz. Ama onların bu kötü yönetiminin cezasını çeken de biz olmamalıyız. Dünyada son dönemlerde göç ve hareketlilik dünyanın en büyük problemi haline geldi. Bizler hep bu duruma negatif bakıyoruz. Hâlbuki gelişmiş ülkelere baktığımız zaman o ülkeye en büyük katkıyı sunanlar mülteciler ve göçmenlerdir. Mültecileri karşı çıkılması gereken bir grup olarak değil, ülkemize zenginlik katan bir değer olarak görürsek, gerçekten o zaman barışa inanırız, gerçekten barışı içselleştirmiş oluruz ve gerçekten barış için adım atmış oluruz.

Eğer burada şu an bir arada yaşayabiliyorsak ve bir arada yaşamanın mutluluğunu, keyfinin hep beraber yaşamalıyız. Nereden geldiğimizin hiçbir önemi yok. Bu yolculuk uzun bir yolculuk bu uzun yolculukta hepimiz aynı duyguları paylaştığımız sürece dünya daha güzel olacak. Ve dünyanın daha güzel olması için bir kez daha gördük ki aslında şarkıların, müziğin dili yok. Müziğin evrensel bir dil olduğunu bu 3 günlük süre zarfında çok güzel yaşadık.”