Tahir Elçi’siz Üçüncü Yıl

Diyarbakır’daki Dört Ayaklı Minare önünde öldürülen eski Baro Başkanı Tahir Elçi, ölümünün üçüncü yılında bir dizi etkinlikle anılıyor. Yürüyüşle başlayan anma programı Dört Ayaklı Minare’nin önünde basın açıklamasıyla devam etti.

28 Kasım 2015’te Dört Ayaklı Minare önünde yaptığı basın açıklamasından hemen sonra sokağa koşarak giren PKK militanları ve polisler arasında çıkan çatışmada yaşamını yitiren dönemin Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, öldürülmesinin üçüncü yılında Diyarbakır’da anıldı. Avukatların Diyarbakır Adliyesi önünden Dört ayaklı Minare’ye kadar cübbeleriyle yaptıkları yürüyüşün ardından, Elçi’nin öldürüldüğü yerde kısa bir tören düzenlendi. Törende önce Tahir Elçi’nin 28 Kasım 2015’te yaptığı basın açıklamasının ses kaydı dinletildi. Son konuşmasında Elçi, Dört Ayaklı Minare’nin tarihsel ve kültürel bir miras olduğundan bahsederek çatışma ve operasyonların bu alandan uzak olması çağrısında bulunmuştu.

Basın açıklamasını okuyan Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, sözlerine şöyle başladı: “Tahir Elçi, üç yıl önce ayaklarından vurulmuş Dört Ayaklı Minare’nin,‘Beni ayağımdan vurdular. Ne savaşlar ne felaketler gördüm ama böyle ihanet görmedim’ şeklinde taşlarının arasına sıkışmış sessiz çığlığını duyurmak; yaralanmış bir tarihe ses olmak için buraya gelerek Dört Ayaklı Minare’nin sesini insanlığa duyurduktan hemen sonra, gölgesinde vuruldu. O günden beri, Dört Ayaklı Minare bizlerin, bizler de dört ayaklı minarenin hüznünü içimizde yaşamaktayız.”

Tahir Elçi’yi ölüme götüren sürecin, bir TV programında ifade özgürlüğü kapsamında dillendirdiği görüşleri üzerine başlayan linç olduğunun altını çizen Aydın, ifadeye çağrılmak yerine hakkında yakalama kararı çıkarılmasının da bu linçin bir parçası olduğunu vurguladı. Tahir Elçi’nin kendisine yapıştırılan yaftalara aldırmayıp hak mücadelesini sürdürdüğünü anlatan Aydın, “bir dünya kültür mirası olan dört ayaklı minareye sıkılan kurşunlara siper olmak için gelen Elçi’nin, her zaman yaptığı gibi yüksek sesle ve korkmadan,  buradan uzak durun dediğini” ve “bir dünya kültür mirası olan ve her gün yavaş yavaş yok edilen tarihi ve kültürel mirasın korunması pahasına canın verdiğini” söyledi. Daha önce Hrant Dink için de benzer bir sürecin yürütüldüğünü ve onun da “elbirliği ile öldürüldüğünü” ifade eden Aydın, Hrant Dink’in “Biz Ermenilerin bu topraklarda gözümüz var. Var, çünkü kökümüz burada. Ama alıp gitmek için değil, bu toprakların dibine girmek için” sözlerini hatırlatarak “Hrant’ın bu dileği kalleşçe bir suikast ile gerçekleşti. Hem Tahir, hem de Hrant yüzükoyun sarıldılar bu topraklara” dedi.

Aydın, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü: “Dönemin iktidar sahipleri, bu cinayeti aydınlatacağız dediler. Dediler ama üç yıl oldu bir arpa boyu yol gidemediler.  3-5 kovanı bile toplayamadılar. Bazı kamera görüntüleri ortadan kayboldu, bazı kameralar bozuldu, bazı görüntüler de her nedense silindi. Teftiş kurulu tarafından hazırlanan rapor, bugüne kadar bizlerden ısrarla gizlendi ve gizlenmeye de devam ediliyor. Sözler bir kez daha tutulmadı ve failler hala aramızda dolaşmaya devam ediyor.  Tahir Elçi dosyası da, binlerce faili meçhul dosyasının tozlu rafları arasında unutulmak ve unutturulmak istenmektedir. Ama buna izin vermeyeceğiz. Tahir Elçi’nin inadı ile takip edeceğiz, soruşturacağız ve failleri yargı önüne çıkaracağız.”

Cihan Aydın’ın konuşmasının ardından Türkan Elçi ve katılımcılar tarafından Dört Ayaklı Minare’nin ayakları dibine Tahir Elçi için karanfiller bırakıldı.

Dört Ayaklı Minare’deki anmanın ardından saat 14.00’da Tahir Elçi’nin mezarı ziyaret edildi. 15.30’da ise Elçi anısına düzenlenmiş olan fotoğraf sergisi açılarak gazeteci Gönül Morkoç’un o gün açıklamayı izleyen ve Elçi öldürüldüğünde olay yerinde olan gazetecilerle görüşerek hazırladığı “O An” belgeselinin gösterimi yapıldı.