Mersin’de 25 Kasım Yürüyüşleri: Ekonomik Özgürlük, Laiklik, Kadın Bakanlığı Talebi

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde kadın örgütleri talepleri için yürüdü. Mezitli Soroptimist Kulübü ve Mezitli Kent Konseyi’nin düzenlediği yürüyüşte ‘ekonomik özgürlük’ ön planda iken Mersin Kadın Platformu’nun çağrısı ile bir araya gelen kadınların gündeminde ise ekonomik kriz, kadın bakanlığı kurulması talebi, 6284 nolu yasanın kaldırılması, laik ve seküler yaşam vardı.

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında 24 ve 25 Kasımda yapılan etkinliklerin ilki Mezitli Soroptimist Kulübü ve Mezitli Kent Konseyi’nin belediye binası önünde başlattıkları Demokrasi Meydanı’nda son bulan yürüyüşle gerçekleşti. Birçok sivil toplum  kuruluşunun desteği ile yapılan yürüyüş ‘25 Kasım- 10 Aralık Kadına Karşı Şiddete Dikkat Çekmek İçin Aktivizm Günleri’ kapsamında yapıldı. ”Hep Birlikte Başaracağız” pankartının taşındığı yürüyüşte ‘Güçlü Kadın Güçlü Toplum’ sloganı vurgusu vardı.

Yürüyüşün ardından Demokrasi Meydanı’nda toplanan kitleye seslenen Mezitli Belediyesi Başkanı Neşet Tarhan: “Mezitli özgürlük kenti, Atatürk ve Cumhuriyetin ‘kadına şiddete hayır’ diyen öncü kadınların kentidir. Kadınların ekonomik bağımsızlığını önemsiyoruz. Kadınlar ekonomik yönden özgürlüğünü aldığında siyasette de daha özgür demektir. Sıfır soruna belediyede yaklaştık diyebiliriz. Kadınlar güçlü olduğunda Türkiye’de güçlü olacaktır” dedi. Ardından yürüyüşe destek veren STK temsilcilerine sertifika dağıtımı gerçekleştirildi. Toros Üniversitesi öğretim görevlisi Profesör Doktor Kamuran Elbeyoğlu ise  ‘Ve Kadın’ adlı sunumu gerçekleştirdi.

Mersin Kadın Platformu’nun çağrısı ile 25 Kasım’da bir araya gelen kadınlar ise Özgecan Aslan Barış Meydanın’daydı. Kushimato Sokağı‘ndan başlayan yürüyüşte taşınan dövizler ve atılan sloganlarda ekonomik kriz, kadın cinayetleri ve boşanma yasası kadın ve  nefret cinayetleri vardı. Özgecan Aslan Barış Meydanı’nda Platformu adına Zübeyde Akpınar tarafından bir açıklama okundu. Her üç kadından birinin şiddete uğradığını belirten Akpınar: “Siyasal iktidar, eksikliklerine rağmen şiddete önlemeye dair elimizdeki tek yasa olan 6284 no’lu yasayı ortadan kaldırmaya çalışıyor. Boşanmayı Önleme Komisyonu aracılığı ile nafaka hakkı gasp edilerek kadınlar aileye ve aile içindeki şiddete mahkum edilmek isteniyor. İstanbul  Sözleşmesi ve diğer uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülüklerin gereği yapılmayarak kadınlar eril sistemin ve şiddetin mahkumları haline getirilmektedir. Bizler Haklarımıza ve hayatlarımıza sahip çıkarak aileye de erkeğe de köle olmayacağız” dedi.

“Kadın bakanlığının acilen kurulmasında ısrar ediyoruz”

Hükümetin 16 yıllık pratiğinde kadınların hiç bir gerçek sorunu çözmediğini ifade eden Akpınar: “Kadına yönelik şiddeti münferit gören, tacizi, tecavüzü meşru kılan, istismarda rıza arayan, LGBTİ+ lara yönelik nefret cinayetlerini savunan, erkeğin tekelinde bir aile ve ülke anlayışında kadını kaderiyle baş başa bırakan bir bakanlığın üreteceği tek şey kadın düşmanlığıdır. Biz toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifini esas alan ve kadınlarla birlikte politikalar üreten, bir kadın bakanlığının acilen kurulmasında ısrar ediyoruz” dedi.

”Laiklikten ve seküler yaşamdan vazgeçemeyeceğiz”

Din referanslı uygulama ve düzenlemelere dair ifadelerde bulunan Akpınar: ”Toplumsal yaşamı baştan aşağı dinselleştirmek, kadını kamusal alanlardan uzaklaştırmak amacıyla, sosyal politikaları diyanet eliyle dizayn eden, laik- seküler yaşamı yok eden ve kadın kadın kazanımlarını hedef alan düzenlemeler yapılmak isteniyor. Aile ve dini rehberlik büroları, aile irşat merkezleri, hadım cezası, cinsel istismarda rıza yaşını 12’ye düşüren tecavüz yasa tasarısı, din adamlarının aile psikoloğu olarak görevlendirilmesi, müftülere resmi nikah kıyma yetkisi verilmesi bunlardan yalnızca bazıları. Diğer yandan din temelli müfredat değişiklikleriyle dini eğitimin erken çocukluk yaşına indirilmesiyle, karma eğitimin sonlandırılmasının önünün açılmasıyla eğitim alanı dinselleştirilerek ideolojilerine göre bir toplum yaratmaya çabalıyorlar. AKP’nin kadınlara dayattığı sınırları kabul etmiyoruz. Laiklikten ve seküler yaşamdan vazgeçemeyeceğiz” dedi.

Tüm bunlar yoksulluğun kadınlaşmasına yol açıyor

Platform adına okunan basın metninde ekonomik krizin kadınlara etkisini açıklayan Akpınar; “Çalışma yaşamında da ayrımcılığı ve eşitsizliği en derin yaşayan yine kadınlar olmaktadır. Ev içerisinde görünmez kılınan emeğimiz ücretli istihdam içerisinde de geleneksel rollere göre konumlandırılmakta. Kamusal hizmet olması gereken çocuk, yaşlı ve hasta bakım sorumluluğu her daim kadınların omuzlarına yüklenmektedir. Tüm bunlar, yoksulluğun kadınlaşmasına yol açıyor. AKP’nin politikalarıyla derinleşen ekonomik krizin en ağır sonuçlarını biz kadınlar yaşıyoruz. Ekonomik kriz bizi işsiz, güvencesiz bırakarak daha fazla yoksullaştırırken her türlü şiddete de açık hale getiriyor. Emeğimize sahip çıkacağız, güvencesizliğe teslim olmayacağız” dedi.

Açıklama “Her türlü şiddetin son bulduğu, tacizin, tecavüzün, istismarın, kadın cinayetlerinin, savaşın olmadığı; eşit, özgür, laik ve demokratik bir ülkede barış ve huzur içinde yaşamak hakkımız. Yaşamın her alanını dönüştürme, şiddetsiz bir dünyayı örme iddiamızla alanlardayız, alanlarda olmaya devam edeceğiz” sözleriyle sonlandırıldı.