Diyarbakır İnsan Hakları Okulu Derslerine Başladı

Hak İnisiyatifi tarafından düzenlenen Diyarbakır İnsan Hakları Okulu, ilk hafta dersleriyle başladı. Ceren Sözeri’nin Türkiye’de Basın Özgürlüğü Meselesi’nin anlattığı ilk dersten sonra Hüseyin Sarıgül, Hak Mücadelesinin Müslümancası başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.

Hak İnisiyatifi Derneği Diyarbakır Temsilciliği tarafından Düzenlenen ve altı hafta devam edecek olan Diyarbakır İnsan Hakları Okulu (İHO) derslerine başladı. 150 başvuru arasından 40 kişinin kabul edildiği okul, Hak İnisiyatifi Diyarbakır Temsilciliği’nin yeni adresinde Ceren Sözeri ve Hüseyin Sarıgül’ün sunumlarıyla ders başı yaptı.

Okulun ilk haftası münasebetiyle açılış konuşması yapan Diyarbakır Temsilcisi Reha Ruhavioğlu, ilk iki günde 100 kadar başvuru aldıklarını ve bu sebeple okulun duyurusunu fazla yaygınlaştırmadıklarını söyledi. “İnsan hakları çalışmalarının giderek zorlaştığı bu dönemde bu kadar ilginin çok büyük moral verdiğini ancak 30 kişilik kontenjan sebebiyle işin en zor kısmının kimlerin kabul edileceğine karar vermek olduğunu” vurgulayan Ruhavioğlu okulu düzenleme sebeplerini şöyle aktardı: “Bu okulu düzenlerken; deneyim paylaşarak birbirimizden öğrenmeyi, yeni insanlarla hak meselesi bağlamında tanışmayı, insan hakları mücadelesine yeni katılımlar sağlamayı ve mümkünse hak meselesini daha da yaygınlaştırmayı murad ediyoruz. Daha önce başka biri isimle yedi kez düzenlediğimiz okulun sekizincisini, diğer yedi okulun tecrübesiyle iyileştirmeye çalıştık. Umuyoruz ki hep birlikte birbirimizden çok şey öğrenip birbirimize moral kaynağı oluruz.”

Okulun açılış dersini sunan Akademisyen Ceren Sözeri, Türkiye’de Basın Özgürlüğü Meselesi’ni anlattı. Bu topraklardaki ilk gazetecilik faaliyetinin sarayda başladığını hatırlatan Sözeri, “bugün basın, başladığı yere döndü” vurgusunu yaptı. Tutuklu gazeteciler, gazetecilere açılan davalar, Kürt medyasına yönelik baskılar gibi başlıkları açarak, Türkiye’deki medya düzeninin bugün kötü olduğunu ancak bunun önceki dönemin iyiliğine referans olamayacağını aktaran Sözeri, “90’larda da gazetecilik pratiğimiz kötüydü, Kürt şehirlerinde olan bitenin anaakımda yer bulamadığını, 2000’deki “Sahte Oruç, Kanlı İftar” manşetlerini, Taş atan 12-13 yaşındaki Kürt çocukların “terörist” diye haber yapıldığını hatırlayın. Bugün daha kötü oldu o kadar.” tespitinde bulundu. 90’larda gazetecilik yapmış birçok gazetecinin o günün kirli haberciliğine ilişkin özeleştiri vermeden temizmiş gibi davrandıklarının altını çizen Sözeri, bazı gazetecilerin de eskinin gazeteciliğini değil kaybettikleri konforu, 90’lardaki yaşam şartlarını özlediklerini söyledi. Son dönemin tartışma konusu aktivist gazetecilik ile anaakım gazetecilik meselesine de değinen Sözeri, anaakımın bugünkü durumunun herkesçe bilindiğini ancak alternatif/aktivist olmanın da otomatik olarak iyi gazetecilik anlamına gelmediğini, “iyi gazetecilik” yapma motivasyonunun meseleyi daha kolaylaştıracağını söyledi.

Sözeri’den sonra sözü alan Hüseyin Sarıgül “Hak Mücadelesinin Müslümancası” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Hak İnisiyatifi’nin kurucu üyesi de olan Sarıgül, derneğin tarihsel referanslarını, devraldığı mirası ve yürüttüğü mücadeleyi anlattı. Hak İnisiyatifi’nin Mazlumder’de yaşanan bir tasfiye sonrasında doğduğunu hatırlatan Sarıgül, “birbirinden farklı düşünen Müslümanlar arasındaki gerilim AK Parti’nin tam olarak iktidar olduğu döneme kadar sürdürülebildi fakat çözüm sürecinin de bozulmasıyla birlikte artık taşınamaz hale geldi ve  bir grup diğer grubu tasfiye etti” dedi.

Hak İnisiyatifi’nin henüz bir yaşında ama 26 yıllık bir mücadele mirası ile kurulduğunu aktaran Sarıgül, derneğin Kur’an-ı Kerim, Veda Hutbesi, Hılf’ul Fudul, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gibi islami ve insani referanslarını gerekçeleriyle aktardı. Sarıgül’ün sunumunda katılımcılar; İslami ve uluslararası insan hakları söyleminin dil farklılıkları ne anlama gelir? İslam ve insan hakları literatürü çelişir mi, karşı karşıya geldiğinde ne olur? İnsan hakları mücadelesi sadece devletlere karşı mı verilir, devlet dışı yapılara karşı nasıl insan hakları mücadelesi verilir? gibi soruları tartıştılar.

6 hafta sürecek Diyarbakır İnsan Hakları Okulu, önümüzdeki hafta Fatma Bostan Ünsal’ın Dünyada ve Türkiye’de Müslüman Kadın Hareketi ile Neşet Girasun’un Bir İnsan Hakları Savunucusu Olarak Avukat Tahir Elçi dersleriyle devam edecek.