25 Kasım Dosyasında Bugün: Feminist Av. Hatice Demir Konuşuyor

Diyarbakır Barosu Avukatlarından feminist Avukat Hatice Demir; 6284’ü, barodaki kadın çalışmalarını ve bölgedeki kadın hak ihlallerini sivil sayfalar için değerlendirdi.

‘’Belediyelere atanan kayyumlar ve kadın kurumlarının kapatılması kadınların destek talep etmekle ilgili haklarını ciddi anlamda etkiliyor.’’

Bölgedeki kadına şiddet vakalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bununla ilgili ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

Bölgede yaşanan kadına şiddet vakalarının Türkiye’nin batısı veya kuzeyinde yaşananlar ile benzer. Yapılan araştırmalara göre kadınlar  statüleri ve ekonomik olanakları ne olursa olsun her yerde benzer eşitsizliğe ve sömürüye maruz kalmakta ve maalesef şiddet her geçen gün artmakta. Ancak burada yaşanan savaş nedeniyle şiddetin başka boyutları da var ve sürekli bir gerilim hakim. Bu durum aile içi şiddet vakalarının ilgili mercilere ulaşmasında ve kadınların destek talebinde psikolojik ve toplumsal bir bariyer de oluşturuyor. Özellikle belediyelere atanan kayyumlar ve kadın kurumlarının kapatılması kadınların destek talep etmekle ilgili haklarını ciddi anlamda etkiliyor.

Biz kadın hakları alanında çalışan avukat arkadaşlarımızla beraber şiddete maruz kalan veya kalma tehdidi yaşayan kadınlara hukuki destek sunuyoruz, kadın cinayetleri dosyalarında ise ailelerine hukuki destek sunuyoruz. Bir STK olarak kadınları ilgilendiren yasa tasarısı ve tartışmalara dair görüş ve taleplerimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz itirazlarımız ile yetkilileri uyarıyoruz.

Peki kadınların maruz kaldığı bu Şiddeti önlemenin yolu/ yolları nedir? Bu şiddete  maruz kalan kadınlara baro olarak nasıl bir destek sunuyorsunuz ?

Kadına yönelik şiddet çok boyutlu, köklü ve yapısal bir sorun. Bu nedenle şiddeti önlemenin tek bir formülü yok maalesef. Genel olarak şunu söyleyebiliriz, kadınlarla erkekler arasında hukuki ve fiili eşitliği sağlamak şiddeti önlemede anahtar bir unsurdur. Bununla birlikte toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ve şiddeti ortadan kaldıracak kapsamlı politikalar üretmek ve hayata geçirmek, eğitimin her seviyesine kalıplaşmamış toplumsal cinsiyet rolleri, kişisel ilişkilerde şiddet içermeyen çatışma çözümleri, kadına yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve kişisel bütünlük hakkı gibi konuların resmi müfredata eklenmesi, medyanın cinsiyetçilikten arınmış bir yayın politikası gütmesi ve buna uygun bir dil kullanması önemli değişimler yaratacağı kanaatindeyim. Yine siyasetçilerin/yetkililerin şiddete karşı net tutum alması ve buna uygun davranmaları, hukuk uygulayıcılarının/yargının beslendiği ataerkil kültürün etkisinden çıkıp uluslararası ve ulusal hukuka bağlı karar vermeleri önemlidir.

Biz şiddete maruz kalan kadınlara ücretsiz hukuki destek sunuyoruz. Diğer taraftan da meslektaşlarımıza yönelik meslek içi eğitimler yaparak bu konuda farkındalığı artırarak rolümüzü güçlendiriyoruz.

‘’Kadınları korumasız bırakmak ve şiddet gördükleri alanlara kapatmaktır. Böylece kadını çaresiz bırakıp erkeğe mahkum etmek, sorunlu ve şiddet dolu evliliklerin kadınları hayatı pahasına sürdürmeyi sağlamaktır’’

6284 sayılı yasasının şiddeti önleyiciliği ve bir kesimin buna neden karşı çıktığı ile ilgili görüşleriniz?

6284 sayılı kanun Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadelede en önemli mekanizmalardan biridir. Kanun hem ev ve yakın ilişki içinde hem de kamusal alanda kadınları şiddet veya şiddet tehdidi karşısında koruyacak ve ihtiyaçlarını karşılayacak bir dizi tedbirleri düzenlemiştir. Bu kanunun sağladığı korumalar bir bütün olarak hayata geçirilebilirse kadın cinayetleri de önemli oranda azalacaktır. Ancak kanun, uygulayıcılar eliyle etkisizleştiriliyor.

Kanuna karşı muhalefetin nedeni, kadınları korumasız bırakmak ve şiddet gördükleri alanlara kapatmaktır. Böylece kadını çaresiz bırakıp erkeğe mahkum etmek, sorunlu ve şiddet dolu evliliklerin kadınları hayatı pahasına sürdürmeyi sağlamaktır.

‘’Şiddetin sorumluları kuşkusuz erkek, devlet ve yasaları etkili uygulamayan uygulayıcılardır.‘’

“Kadın Cinayetleri politiktir” söylemi ile beraber sormak istiyorum. Şiddet neden önlenemiyor ve sorumluları kimler? Sorumlular neler yapmalı?

Şiddet önlenemiyor, çünkü şiddeti önlemek için var olan ulusal ve uluslararası düzenlemeleri etkili bir şekilde uygulayacak irade yok. Erkek deneyimi ve bundan beslenen ataerkil kültür kadınların sorunlarını, kadına şiddeti ikincilleştirerek önemsizleştiriyor.

Şiddetin sorumluları kuşkusuz erkek, devlet ve yasaları etkili uygulamayan uygulayıcılardır.

Şiddeti önlemek için taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerin yüklediği sorumlulukları yerine getirme, etkili ve kapsamlı politikalar geliştirip hayata geçirme, bu alanda çalışan sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapma, kadınların ihtiyacı ve talebi doğrultusunda düzenlemeler yapma, yargının ataerkil kültürün etkisinden çıkan caydırıcı ve kadını koruyan kararlar vermesi önemlidir.