Adliye Koridorlarında Genç Kadın Olmak

Yakın zamanda gerçekleşen baro seçimlerinin sonuçlarını ve genç kadın avukatların beklentilerini; Diyarbakır Baro’sundan Av. Derya Tanrıverdi, İstanbul Baro’sundan  Kadıköy Belediyesi meclis üyesi aday adayı Av. Hazal Mintaş ve Van Baro’su genç avukatlar meclisinden Av. Mariye Bildirici ile konuştuk.

Barolar kıyasıya seçimlerinin ardından yeni yönetimlerini belirledi. Adaylar seçim çalışmalarını yaparken vaadlerde bulundular. Birçok baro adayı gençlerin koşullarını düzelteceklerini, mesleki haklarının iyileştireceklerini seçim bildirilerine ekledi. Bazı adaylar seçilirse daha politik bir düzlemde gideceğini beyan ederken; bazı adaylar da tamamen sivilleşme ve baronun mesleki bir düzlemde hareket edeceğini belirttiler. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ise hemen hemen her adayın gündemindeydi.

Kıyasıya mücadeleler sonucunda baro yönetimleri belirlendi.  Gençlerin barodan beklentileri nelerdir?

Av Derya Tanrıverdi

Av. Derya TANRIVERDİ: Her meslek grubunda olduğu gibi avukatlık mesleğinin başlangıcında da çeşitli sorunlar yaşamaktayız. Mesleğe başlayan her arkadaşım gibi bende büro ve dosya alma sorunu yaşadım. Maalesef bu konuda dayanışma olmadığı için bu sorun mesleğe yeni başlayan tüm meslektaşlarımın karşılaştığı ilk sorundur. Ders kitaplarında gördüğümüz teorik bilgilerin pratikle uyuşmaması bizlerde hayal kırıklığı yaratıyor. Baromuzdan en önemli taleplerimden biri meslek içi eğitimlere ağırlık verilmesidir. Genç avukatların gelişimine katkı sunacak seminerlerin yapılmasını istiyorum. Ülkede çok ciddi toplumsal olaylar yaşanıyor. Baro olarak toplumdan kopuk olmamamız gerekiyor. Bunun için toplumun sorunları ile yakından ilgilenerek onlarla ortak hareket etmeliyiz. Belki bu konuda “Genç bakış açısıyla nasıl çözülür? Meseleye nereden bakmalıyız?” gibi soruların cevabını kolektif bir şekilde çözebiliriz. Aslına bakarsanız tecrübeli avukatların tecrübelerinden faydalanmak tabiî ki çok kıymetli ama gençlerin de daha fazla inisiyatif alınmasına fırsat verilmeli. Belki baro bu konuda daha teşvik edici olabilir.

 

Av. Hazal Mintaş

Av. Hazal MİNTAŞ: Aslında bakarsak Baro değişmedi. İstanbul Barosu uzun yıllardır aynı ekip ile yönetiliyor. Bu ekip de Önce İlke Çağdaş Hukukçular Grubu. İlgili grup uzun yıllar önce Çağdaş Hukukçular Grubundan ayrılarak kurulmuş bir grup. Esasında hep aynı ekol ile yönetiliyor. Nitekim Prof. Dr. Ümit Kocasakal bayrağı Av. Mehmet Durakoğlu’na 2016 seçimlerinde devretti. Bu seneki seçimlerde de yine Av. Mehmet Durakoğlu ve ekibi aday olarak seçimi kazandı. Ancak 2016 Genel Kurulu’ndan 6 bin kadar daha düşük oy ile seçimi kazandı. Bunun en büyük sebebininse genç avukat seçmen olduğunu düşünüyorum. Av. Hasan Kılıç ve Av. M.Gökhan Ahi genç avukatların oylarını ciddi derecede aldılar. Av. Hasan Kılıç CMK’dan sorumlu olduğundan orada genç avukatlarla iletişim kurduğu için oy toplamayı başarırken, Av. M. Gökhan Ahi ise tamamen genç ve dinamik ekibi ile ilgili genç avukat oylarını topladı. Aslında buradan da anlaşılacağı gibi gençlerin barodan beklentisi temelde genç bir kadro ile yönetilmek, kendi sorunlarının önce dinlenmesi sonra anlaşılması. Bunun devamında da pek tabii çözüm getirilmesi. Nitekim gençler baro tarafından muhatap alınmadıklarını düşünüyorlar.

Av.Mariye Bildirici

Av: Mariye BİLDİRİCİ:  Bizim meclis olarak baro çatısı altında var oluşumuz ve yönergemiz ile kendimize yüklemiş olduğumuz sorumluluklar aslında barodan beklentilerimizi de ifade ediyor. Meclisimizin genç tanımı  5 yıllık kıdemi dolmamış olan veya kıdemi dolsa dahi 30 yaşını doldurmamış meslektaşlarımızı kapsıyor. Meclisin ortaya çıkış amacı da genç meslektaşlar arasında yaşanmakta olan problemlerin çözümü ile sosyal hayatta yaşanan hak ihlallerine karşı dinamik ve genç bir sesin ortaya çıkması idi. Dolayısıyla baromuzdan beklentilerimiz de bu yönde gelişmiş oluyor. Genç avukatların sesinin duyulması ve taleplerinin karşılanması, meydana gelen insan hakları ihlalleri karşısında güçlü bir ses-tepki oluşması, artık nerdeyse her alanda tecrübesizlik ve iş bilmezlik ile itham edilerek dezavantajlı duruma düşürülen “genç”lerin meslek kuruluşumuz olan baro içerisinde avantajlı duruma çekilmesi gibi başlıca taleplerimiz var. Umut, azim, işbirliği ve hukuk ile daha adil bir dünyaya kavuşacağımıza inanıyoruz.

Bu soruyu biraz daha genişletip sormak istiyorum. Hem genç hem kadın avukatlar yeni yönetimlerden neler bekliyor?

Av. Derya TANRIVERDİ:  Maalesef  ülkenin en önemli kronikleşmiş suçlarından biri kadın cinayeti ve kadına karşı işlenen cinsel suçlardır. Diyarbakır Barosu olarak bu tarz davaları yakından takip ederek suçluların cezalandırılması için davalara aktif atılım sağlanması gerekiyor. Bu tür davaları takip eden kadın avukatlarla dayanışma sağlanmalı. Baromuzun duruşma salonunda kadınlara yalnız olmadıklarını hissettirmeli. Kadın hakları konusunda diğer meslek örgütlerine öncülük etmeli. Belki daha bilgilendirici çalışmalar yapılabilir. Aslında Diyarbakır Barosu’nun genç avukatları son seçimde ciddi çalışmalar yaptılar ve bu durum müspet anlamda adayların gençlere yönelmesine vesile oldu. Bu gençler için güzel bir başlangıç. Ayrıca baro yönetiminde 3 kadın avukatın olması açıkçası çok sevindirici bir gelişme. Kadın arkadaşlarımızın farkını da hissedeceğimize inanıyorum.

Av. Hazal MİNTAŞ: Baro seçimleri bitti ancak önümüzde komisyon-merkez-kurul seçimleri var. İstanbul Baro’sunda her avukat en fazla 3 tane olmak üzere komisyon, merkez ya da kurul seçimi yapar. Bunun neticesinde ise seçim yaptığı komisyon, merkez ya da kurul toplantısına giderek oradaki seçimlere katılır. komisyon, merkez ve kurullarda da başkanlık ve ekip seçimi gerçekleşir. Şu an genç avukatların en temel beklentisi yeni dönemde komisyon, merkez ve kurullarda kendine yer bulabilmektir. Nitekim toplantıların çoğu mesai saatleri içerisinde ya da mesai bitimine çok yakın bir saatte gerçekleştiğinden, genç avukatların büyük bir çoğunluğu ise bağlı çalıştığından bu toplantılara katılamamaktadır. Toplantıya katılamayan genç meslektaşlarımız bırakın görev alamamayı; bir kaç toplantıya katılmadıktan sonra “cezalandırılarak” diğer toplantılara davet edilmeyerek çalışmak istediği komisyon, merkez ve kurul çalışmalarından mahrum bırakılıyor. İlk olarak bu hususun ivedilikle düzenlenmesi gerekmektedir.

İkinci olarak ise, ciddi bir aidat problemi yaşanmaktadır. İstanbul Barosu’nun aidatı 400 TL’ye yakın bir ücrettir. Bu aidatın genç avukatlardan belli bir yaş & kıdeme kadar alınmaması gerektiğine inanıyoruz. Pek çok grup seçim vaadi olarak bu hususa yer verse de daha önce verilen vaatlerin gerçekleştirilme oranlarına baktığımızda bu konu hakkındaki vaatlerin de gerçekleşmesi noktasında genç avukatlar olarak maalesef endişeliyiz.

Üçüncü olarak ise 2016 Genel Kurulunda vaatlerinde kendine yer bulan ancak pek çok Baro’da zaten bulunan Genç Avukatlar Platformu seçimden 4 ay önce “baronet” üzerinden bir kayıt butonu ile açılan bir platform olmaktan çıkmalıdır. Konuyla ilgili faaliyet raporunda bir toplantı görseli görsek de bu platforma kayıt olmuş ve 2016 Genel Kurulu’ndan sonra bu konuyla ilgili Baro Yönetimi ile iletişime geçip bu konuda destek vermek istediğini söyleyen genç bir avukat olarak benim ve çoğu meslektaşımın görseli bulunan toplantıdan haberinin olmaması ciddi bir problemdir. Bu platformun etkin olarak genç avukatların sorunlarının dinlendiği, çözüme kavuşturulduğu aynı zamanda da mesleki bilgilenme açısından da çalıştaylar, söyleşiler düzenleyen bir araç haline gelmesini bekliyorum. Bununla beraber bilindiği üzere İstanbul Barosu’nun yarısından fazlasını Genç Avukatlar oluştursa da, Avukatlık Kanunu gereği 5 yıl kıdem almadan yönetime girerek baroda söz sahibi olması mümkün değil. İşte bu platformun gençlerin baroda söz sahibi olabilmesini sağlayan bir platform haline getirilmesi gerektiğine inanıyorum.

Av: Mariye BİLDİRİCİ:  Demin de ifade ettiğim gibi genç olmanın dezavantaj oluşturması problemi genç ve kadın olunduğunda hayati önem taşıyan bir noktaya gelmiş oluyor. Dolayısıyla genç ve kadın avukatlar olarak barodan ilk beklentimiz yargı içerisinde var oluşumuz nedeniyle yaşadığımız sıkıntılar karşısında güçlü ve bize destek olan bir baro olunması yönünde bizlerle işbirliği yapılması. Hatta bazen öncü olunması. Yeni yönetim kurulumuzda kadın ve çocuk haklarıyla ilgilenen kadın bir meslektaşımız da yer aldı. Bu durumun oy artırdığını görmek gerekiyor. Bu da yönetimde bu alanlarda etkili bir temsil istediğimizi gösteriyor.

Tabii ki genç kadın avukatlar olarak gerek adliye içerisinde gerekse de sosyal hayatta maruz kalmakta olduğumuz “tecrübesiz ve görece daha az nitelikli avukatlar” önyargısının kırılması başlıca taleplerimizden biri. Baro içerisinde diğer komisyonlara oranla daha iyi durumda olsa da kadın komisyonun atıl durumda olduğunu düşünüyor ve bu komisyonun çalışmalarında baromuzun maddi ve manevi bütün gücüyle çalışmalara destek olması gerektiğini düşünüyoruz. Ve tabii kadın hakları ihlalleri ile ilgili üst düzey bir hassasiyet beklediğimizi, yargılamaların etkin ve kamuoyu oluşturacak şekilde takip edilmesini beklediğimizi de belirtmeliyim.

Adliyeler genç ve kadın dostu mu ya da nasıl olabilir?

Av. Derya TANRIVERDİ: Toplumun her kesiminde ve yerinde olduğu gibi adliyelerde kadın maalesef çeşitli zorluklar yaşıyor. Kadın olunca çıkan sıkıntılarda daha az tepki veriliyor. Bu bir avantaj gibi görülebilir ama işin arka planında cinsiyetçilik var. Bize atfedilen rollerin yansıması var. Belki kadınların özel ihtiyaçlarını gidermek için mekan tahsisleri yapılabilir. Adliye çalışanlarına toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleri verilebilir.  Hak tesisinin sembol yerlerinden biridir adliyeler. Bu yüzden kadınlara da haklarının verildiği yerler olmalıdır.

Av. Hazal MİNTAŞ: Adliyelerde genç ve kadın avukatların en çok yaşadığı iki zorluktan birincisi memurlar tarafından çok fazla ciddiye alınmama ikincisi ise üstad avukatların memurlarla kurduğu tanıdıklık ilişkisi sebebiyle iş halletme noktasında bizlerin geriye düşmesi olarak söylenebilir. Bununla beraber İstanbul Adliyesi ve İstanbul Anadolu Adliyesi ulaşım açısından kadın dostu olsa da diğer adliyelerin hepsinin bu açıdan kadın dostu olduğunu maalesef söyleyemeyeceğim. Baro servisleri olsa da son tahlilde servislerin ücretlendirilmesi, trafik problemi gibi hususlar sebebiyle avukatlar servis tercihinden ziyade hızlı ulaşım isteğiyle toplu taşımayı tercih etmek durumunda kalıyor. Gün içinde birden fazla adliyeye yetişmek zorunda olan bir genç ve kadın avukat için hayat maalesef biraz daha zor oluyor.

Av: Mariye BİLDİRİCİ:  Adliyelerin özellikle bazı kalemlerinde genç kadınlar olarak ciddi sıkıntılar yaşadığımız dönemler oluyor. Bu sıkıntıların sadece Van Barosu içerisinde yaşandığını düşünmüyorum çünkü diğer barolara mensup olup deneyim paylaşımında bulunduğum kadın arkadaşlarımdan da aynı kalemlerde aynı sıkıntıların yaşandığına dair serzenişler duyuyorum.  Hatta bu sıkıntılar bazen taciz boyutuna ulaşabiliyor. Adliye içerisinde yapılacak eğitimler ile bu durumlara dikkat çekilebilir. Ve bu anlamda sıkı bir kontrol ortamı oluşturulabilir diye düşünüyorum. Yine kadın meslektaşların bazı özel ihtiyaçlarını adliye içerisinde temin etmeleri sağlanabilir.

Aslında genel bir problem ama genç ve kadın cübbesini de ekleyip öyle sormak istiyorum. -Genç kadın avukatlar- olarak Adliyede gördüğünüz aksaklıklar nelerdir?

Av. Derya TANRIVERDİ:  Adliye çalışanları mesleğe yeni başlayan avukatların özellikle de kadın avukatların işlerini aksatma için ortak bir karar almış gibiler. Bu tutumları karşısında bazen ne yapacağımızı bilemiyoruz. Hakim ve savcılarla sadece duruşmadan duruşmaya karşılaşıyoruz. Onlarla görüşme gibi bir durumumuz yok. Maalesef hakim ve savcılar avukatlarla aynı ortamda bulunmak istemiyorlar. Görüşme talebimiz her zaman reddediliyor. Hakim ve savcıların keyfi tutumları karşısında bazen adliye koridorlarında saatlerce bekliyoruz. Bir duruşmayı almaları saat sürebiliyor. Ayrıca bizler savunma yaparken hakim ve savcılar bizleri dinlemiyorlar. İnsan kendi kendime konuşuyorum ve işimi icra edişim engelleniyor diye düşünüyor.  Bir de engelli avukatlar meselesi var. Her birime erişimleri konusunda daha gelişmiş düzenekler olabilir. Gidip gördüğüm birçok adliyeyi bu konuda yetersiz görüyorum.

Av. Hazal MİNTAŞ:

Adliyedeki en temel sorun aslında iş yükü. Diğer aksaklıkların tamamı fazla iş yükünden kaynaklanıyor. Yerleri değişen, yeni atanan, stajdan sonra ilk kez görev alan hakimler henüz işlerine adapte olma şansı bulamadan fazla iş yükünden ötürü dosyalarda boğuluyor. Kimisi dosyaları okuyamıyor, kimisi değerlendiremiyor, bazen hatalı kararlar çıkabiliyor. Bir davanın bitme süresinin uzun olması, iki duruşma arasında geçen zamanın ortalama 4 ay kadar uzun sürmesi, duruşmaların 5-10 dakika arayla hatta bazen aynı saatte birden fazla duruşma olmasının sebebi de işte bu fazla iş yükünden kaynaklanıyor.

Bununla beraber icra dairelerinin hali maalesef içler acısı bir durumdadır. Sadece daireler değil koridorlar, yerler yani aklınıza gelebilecek her yer maalesef dosya ile dolu. Dosyalar çoğu zaman kayboluyor, bulunamıyor. Süreli hususlarda bu durum süre kaçımına dahi sebep olabiliyor. UYAP sisteminde ise dosyaların tamamı taranmış bir şekilde sisteme yüklü olmadığı için eksik bilgi ile işlem yapmak zorunda kalan avukat kimi zaman bu aksaklıklar sebebiyle müvekkiline mahçup olma riski ile karşı karşıya kalıyor.

Bu yoğunluk memurlara da yansıyor. İş yapmak istemeyen, gelen avukat ve vatandaşı sürekli geçiştiren, bugün git yarın gel, ben yapamam bu memura git diye yönlendirme yapan memurlar da maalesef ki avukatın elini zora sokarken aslında farkında olmadan kendi iş yükünü de arttırıyor.

Adalet sistemi üzerine temelden bir reform yapılmazsa ilgili sorulara verdiğimiz cevaplar maalesef hiçbir zaman değişmeyecektir…

Av: Mariye BİLDİRİCİ:  Mesleki olarak yaşadığımız bazı sıkıntılar var. Mesela duruşmaların belirlenen saatten çok daha sonra başlaması gibi. Meslektaşlarımız bazen bütün günlerini adliyede duruşma bekleyerek geçirmek zorunda kalabiliyorlar. Yine hakim ve savcılar tarafından avukatlara karşı rahatsız edici tutumlar sergilendiğine şahit olabiliyoruz. Bunu bazen duruşma esnasında bazen de bireysel görüşmeler talep ederken yaşıyoruz. Bu tarz durumlarda meclis olarak hızlı bir reaksiyon geliştirip olaya müdahil olmaya çalışıyoruz ama asıl beklentimiz bu olayların hiç yaşanmaması. Hakimler ve savcılarla aynı fakülteden mezun olup çeşitli nedenlerle bu onurlu mesleği seçmiş olan meslektaşlarımızın dönem dönem maruz kaldığı bu sıkıntılar çok can sıkıcı olabiliyor. Tabii genç avukatlar bu sıkıntı ile daha çok karşılaşıyor demek yeterince gerçekçi bir yaklaşım olur.