Hrant Dink Ödülleri’nde 10. Yıl: ”Hatırlamak Hafızayı Diri Tutar”

Hrant Dink Ödülü’nün 10.yıl vesilesiyle düzenlenen 'Geçmişe Bakmak, Geleceği Tasarlamak' adlı uluslararası konferansında insan hakları savunucuları, akademisyenler, yazarlar ve 2009-2017 ödül sahipleri bir araya geldi.

“Geçmişe Bakmak, Geleceği Tasarlamak” başlıklı insan hakları ve özgürlükler konferansının ikinci oturumunda “Kutuplaşan Dünyada Gazetecilik ve Bilginin Rolü” konuşuldu. Hrant Dink Vakfı Yönetim kurulu üyesi Bekir Ağırdır’ın moderatörlüğünde gerçekleşen oturumda Ağırdır kutuplaşma kelimesini bugünlerde açıklamanın zor olduğunu belirterek “Bugünleri anlamak için doğru bilgiye ihtiyaç var.Bunun için de gazetecilere,akademisyenlere ihtiyaç var.Bu ortamda gazeteciliği konuşacağız.”dedi.Yaklaşık iki yıldır tutuklu olan gazeteci Ahmet Altan’ın yolladığı mektubunda ” Aydınları sadece öldürmek değil de küçümsemek,aşağılamak da istiyorlar.Aydınlarını yaşatmayan toplum yok olacaktır.Türkiye toplumunun kurtuluşu siyasi muhalefetin değil entelektüel muhalefetin oluşmasıyla gelebilir.Bu topluma barışı anlatırken öldürülen Hrant Dink’i anlattığımız bugün bu bana zor geliyor.”  ifadeleri yer aldı.

Gazeteci Alper Görmüş ise ”Gazetecilik yapmak kutuplaşmış toplumda ve zorba iktidarın altında zor bir iş.İkisi de biz de var ve bu ortamda gazetecilik yapmaya çalışıyoruz.Sanki bir bilgiyi aktarınca toplumda hareketlenme olacak.Ama bu olmuyor.Zor koşullarda gazetecilik yapmak için cesaret yeterli.” Aktivistlik ile gazeteciliğin benzer olduğunu belirten gazeteci Amira Hass “Bilgiye ve enformasyona bir önem yüklüyoruz. Diyoruz ki yanlış giden bir şeyi insanlara duyurursak insanlar harekete geçer. İsrail’de bunun örneğiyiz. Öyle bilgiler yayınlanıyor ki Filistinlilere uygulanan şiddetle ilgili. Bilgi var ama insanlar harekete mi geçiyor ? Ben 35 yıl önce gazeteciliğe ilk başladığımda zannediyordum ki şiddeti duyurunca insanlar harekete geçer. Bu biz illüzyonmuş.Biz yaptığımız haberleri İsrail kamuoyuna duyuramazsak dünya kamuoyuna duyurmaya çalışıyoruz.”diye konuştu.

“Kolektif Hafıza Sadece Acının Değil Direnişin de Hatırasını İçerir”

Konferansın üçüncü oturumunda konu başlığı olan “Kolektif Hafıza,Hakikat Arayışı Ve Sebat” üzerine konuşuldu. Moderatör Ersan Kesal “Zamanın kendine has bir gücü var. Hatırlamak hafızayı diri tutuyor.”  diye belirtti. Memorial Topluluğu adına katılan Boris Belenkin “Tarihi hafıza ve o hafıza ile çalışmak düşündüğümüzden daha trajikmiş. Rusya’da tarihi hafıza ilgili konular sadece dikkat çekmiyor en başından konuşulup, tartışılıyor.Tarihi hafızanın oluşmasında önemli bir vizyon vardır. Devlet bu hafızayı manipüle etmeye çalışmaktadır. İstediği gibi sadece yakın geçmişi sunabiliyor. Aynı devlet hem kahraman hem kötü olabiliyor.” dedi.

Cumartesi Anneleri/İnsanları adına konuşan İkbal Eren ise ”23 yıl,700 küsür hafta ısrarcı olduk.Biz eşlerini kaybeden eşleriz,çocuklarını kaybeden anneleriz,kardeşlerini kaybeden insanlarız. Şimdi aramıza torunlar da katıldı. Dedelerini, nenelerini kaybeden torunlar. Devletin geleneğinde gerçeğin üzerini örtmek vardır. Politika unutturma üzerine kurulmuştur. Ama unutursanız kaybolursunuz. Oysa toplum belleğini diri tutarsanız travmalardan kurtulur sağlıklı bireylerden oluşan toplum olursunuz. Faillerin bulunmasını her hafta istiyoruz. Cezalandırılmalarını istiyoruz.Neden oradayız? Çünkü bizim bir mezarımız yok.Yüzlerce anne evlatlarının çiçek koyacağı bir mezarını arıyorlar.Çiçekleri her hafta Galatasaray Meydanı’na bırakıyoruz.Bu kadar emek verdiğimiz eylemimizden taleplerimiz karşılanmadan asla vazgeçmeyeceğiz.Devlet bizimle yüzleşmek zorunda.”açıklamasında bulundu.  Güney Afrika’da verdikleri mücadeleye değinerek söze başlayan Albie Sachs ”Biz Güney Afrika’da verdiğimiz mücadelede düşmanlarımızın ahlakını benimsemedik. Özgürleşme mücadelemize destek veren halk ile bütünleştik. Rüşvete, işkenceye engel olabilmek için anayasa oluşturduk. Bunun için kurumlar oluşturduk.” dedi.