3. Havalimanında İşçi Eylemi: “İşçilerin En Temel İhtiyaçları Bir Maliyet Hesabı Olarak Görüldü”

3. havalimanı inşaatı işçileri kötü çalışma ve barınma koşulları yüzünden eylemde. Geçen aylarda iş kazaları sonucu ölümleri gündemleştiren işçiler bu seferki eylemlerinde taleplerini sıraladılar. Şantiyede sendikal faaliyet yürüten İnşaat ve Yapı İşçileri Sendikası (İYİ-SEN) Genel Başkanı Ali Öztutan eylemlerin başlama sebeplerini ve işçilerin taleplerini bizim için değerlendirdi.

3. havalimanı inşaatında çalışan işçiler tahta kurusu, pire, yemek sırası, kötü çalışma koşulları sebebiyle dün sabah 06.30 itibariyle eylem başlattı. Cumhuriyet gazetesine göre 3.havalimanında çalışan işçi, her gün iki kişinin öldüğünü iddia ederek “Her gün iki ölü çıkıyor. Her gün yaralı arkadaşlarımız var. Şişli Etfal’de yatıyor bir tane arkadaşımız. Bize yoğun bakımda olduğu söylendi fakat bilgi alamıyoruz” dedi.

Son gelen bilgiye göre dün gece ilerleyen saatlerde polis ve jandarma tarafından eylem yapan işçilere düzenlenen operasyonda çok sayıda işçi ve İnşaat-İş yöneticisinin gözaltına alındığı aktarıldı. Gözaltı sayısının 400’ü aştığı söyleniyor.

Cumhuriyet gazetesine konuşan ve şartların son bir yılda insanlık dışı duruma geldiğini belirten başka bir işçi de, “Çünkü bize ihtiyaçları kalmadı” dedi. İsmini vermek istemeyen işçinin iddiası şöyle: “1 sene öncesine kadar şartlar iyiydi. Ama artık inşaatta sona yaklaşıldı ve insan gücüne ihtiyaçları azaldı. İnsanları bezdirmek istiyorlar bırakıp gitsinler diye. Tazminatlar birikti, izinler birikti. Kimseye 7 günden fazla izin kullandırmıyorlar. Herkesin izinleri birikmiş durumda. 60 gün izni olan var. 60 gün izin 30 pazar yapar. 100 gün izni olanlar var. Tazminat ödememek için insanları yıldırmak istiyorlar.”

 

Havalimanı işletmesi açıklama yaptı

Diğer yandan, konuyla ilgili açıklama yapan İGA Havalimanı İşletmesi, İGA’nın İcra Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kadri Samsunlu, eylemin sona erdirilmesi için işçi temsilcileriyle bir araya geldi.

Görüşmede Samsunlu’nun işçilerin gündelik hayatlarına ilişkin bazı talep ve sorunlarını dinlediği söyleniyor. Samsunlu, yapılan görüşme sonucunda yaşanan sorunların çözümü konusunda çalışmaların başlatılmış olduğunu ve gerekli tedbirlerin en kısa zamanda alınacağını belirtti.

CHP’den tepki

NTV’nin hazırladığı habere göre yaşananlara CHP’den bir tepki geldi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, yaptığı yazılı açıklamada, inşaatı başladığı andan itibaren “emek sömürüsü, iş cinayetleri ve kötü çalışma koşulları” ile anılan 3. havalimanında iş bırakan işçilere, jandarmanın biber gazı ve tazyikli su ile müdahale ettiğini belirtti.

Yeni havalimanı inşaatının, iş cinayetlerinin merkezi haline geldiğini ileri süren Ağbaba, şu görüşleri savundu:

“3. havalimanındaki işçilere yapılan müdahale, Türkiye’deki tüm işçilere yapılmış bir müdahaledir. İşçilerin bugün iş bırakma sebebi dün işçi servisinin kazası sonrası 2 işçinin hayatını kaybedip 20 işçinin yaralanması. İşçiler her gün en az 2 işçinin hayatını kaybettiğini iddia ediyor. Yaralanan işçilerin sayısının bilinmediği belirtiliyor. Bakanlık bile en az 30 işçinin hayatını kaybettiğini açıklamak zorunda kaldı. Tüm Türkiye biliyor ki bu rakam gerçeğin çok altında. İş cinayetlerinin önüne geçilmesi için ortada çalışma yapan kurum da yok. Karşımızda emekten, emekçiden değil, ranttan ve yandaştan yana bir hükümet var.”

 

TMMOB: İnsanca Çalışma Koşulları İçin Direnen 3. Havalimanı İşçilerinin Yanındayız!

TMMOB İstanbul Şube resmi Facebook hesapları üzerinden yaptığı açıklamada şunları söyledi;

https://www.facebook.com/tmmobistanbulikk/posts/2161773924045916

3. Havalimanı inşaatında çalışan işçiler, inşaat sürecinde yaşanan iş cinayetleri ve kötü çalışma koşullarına karşı iş bırakma eylemine gittiler.

Barınma, beslenme gibi temel yaşam ihtiyaçları karşılanmayan, maaşlarını alamayan işçiler, bütün bunların yanında bitiriliş tarihi olarak ilan edilen 29 Ekim’e kadar yetiştirilmesi için daha da ağır koşullarda çalıştırılmaya zorlanıyor.

“Odalarımız pire, tahta kurusu doldu. Her gün iki tane ölü çıkıyor. Her gün yaralı arkadaşlarımız var.” diyen ve kötü çalışma koşullarına karşı direnişe geçen işçiler güvenlik güçlerinin sert müdahalesiyle karşılaştı.

Bilimsel değerlendirmeler ışığında yapılan bütün uyarıları hiçe sayıp, ekolojik bir katliama sebep olan ve kamuyu milyarlarca lira zarara uğratarak, “Türkiye’nin en büyük havalimanını” yapmakla övünenler; yüzlerce emekçiyi insanlık dışı koşullarda çalıştırarak dünyanın en büyük toplama kampını oluşturmuşlardır.

Daha çok kar hırsı yüzünden, çalışanları sağlıksız koşullarda çalıştırmak, iş güvenliği almamak, iş kazası değil cinayettir. Bu cinayete sessiz kalmayan emekçilere karşı uygulanan şiddet bir an önce durdurulmalı ve talepler koşulsuz olarak yerine getirilmelidir.

TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu olarak, insanca çalışma koşulları için direnen 3. Havalimanı inşaatı işçilerinin yanında olduğumuzu kamuoyunun bilgisine sunarız.

Cevahir Efe AKÇELİK
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri

Dün gece (14 Eylül) ilerleyen saatlerde polis ve jandarma tarafından eylem yapan işçilere düzenlenen operasyonda çok sayıda işçi ve İnşaat-İş yöneticisinin gözaltına alındığı aktarıldı. Gözaltı sayısının 400’ü aştığı söyleniyor.

Sendika: Bu eylem önemli bir çıkıştır ve bu çıkışın örgütlü bir iradeyle buluşması lazım

İşçilerin eylemine destek veren İYİ-SEN dün eylem alanında işçilere verdiği destek sebebiyle şantiyeden çıkarıldı. Sendika Genel Başkanı Ali Öztutan 3. havalimanı inşaatı işçilerinin eylemi hakkında Sivil Sayfalar’la konuştu;

-İnşaatı devam eden 3. Havalimanındaki işçi eylemleriyle ilgili ne düşünüyorsunuz?

Basına yansıyan bilgiler var. 3. Havalimanının inşaatında işçiler çok kötü koşullarda çalışıyor. Beslenme, ücretleri servis ve ulaşıma dair ciddi sıkıntılar var. Birikmiş öfke patlamaya dönüştü işçiler tepkilerini ortaya koydu. Onları bir köle olarak görüyorlar, işçiler de kölelik koşullarına isyan ettiler. İşçilerin en temel ihtiyaçları bir maliyet hesabı olarak görüldü. İşçiler de buna tepki gösterdiler.

-Şu an havalimanında kaç işçi çalışıyor?

Benim bildiğim kadarıyla 2-3 ay öncesinin verisi bu; 30 bin kişi çalışıyordu 15 bini kampta yatılı çalışıyordu. Sonra girişler çıkışlar olmuştu  ama ben sayının çok değiştiğini düşünmüyorum yine de elimizde resmi veri yok. Firmanın merkezinde çalışan sendika üyelerimiz var, onların verdiği bilgiler bunlar.  Şöyle ki günlük 200 kişi giriyor 200 kişi çıkarılıyor, öyle de bir durum var.

-Peki bu kadar işçinin çıkması girmesini nasıl yorumluyorsunuz?

Taşeron. . 2 aylık iş oluyor, işi bitiyor. Başka bir yere geçiyor taşeron sistemi.

-İşçilerin yaşama koşullarının artık dayanılmaz olmasıyla işten ayrılmaları arasında bir bağlantı var mı?

Vallahi çok zor durumda kalmadıkları sürece ya da onlara yeni bir iş olanağı çıkmadığı sürece orada çalışıyorlar.

-İnşaat sırasında çok sayıda işçinin çalışırken hayatını kaybettiği ama bunun örtbas edildiği söyleniyor. Genel olarak bunlardan bahseder misiniz?

Dediğim gibi bunlar iş sağlığı ve iş güvenliğini maliyet hesabı olarak görüyorlar. Hiçbir zaman önlenebilir kazaları gerekli önlemler almadıkları için iş cinayetleriyle karşı karşıya kalıyoruz. Benim kadarıyla kamuoyuna da yansıyan 30’un üzerinde bir rakam. Büyük rakamlar da telaffuz ediliyor bunlar da gazetelerde basında çeşitli şekillerde dillendirildi. Çalışan arkadaşlarımız da söylüyor ama elimizde net bir bilgi ve belge olmadığı için kesin rakamla ilgili bir şey söyleyemiyoruz.

Ali Öztutan

-Elinizde belge olmasını engelleyen şey nedir? Bunlar raporlandırılmıyor mu?

Ali Öztutan: Tabi raporlandırılmıyor. Orası sendikalara, sivil toplum örgütlerine, meslek örgütlerine açık bir yer değil. İşçilerin denetiminde olduğu bir yer değil. Mesela birçok iş kazasıyla karşılaştım ben. Bir arkadaşımız vardı mesela bacağı kırılmıştı. Okmeydanı Hastanesi ambulansı bıraktı, bıraktığı yerde duruyordu. Hiçbir ambulans yetkilisi aramamış. Yetkililer ambulans ücretini bile ödememişler. Böyle birçok olayla karşı karşıya kaldık. Sonuçta orada işçilerin canlarını kar hırsı yüzünden hiçe sayıyorlar. Böyle bir tablo var ve bu tablonun kendisinin biriktirdiği bir öfke var. Yani bugünkü durum bir yalnızlık çaresizlikten oluşan bir durum değil biriken öfkenin patlamasıyla oluşan bir durum var.

-Bu kazaları ve ölümleri inşaatın en çok hangi kolunda görüyoruz havalimanında?

Şöyle söyleyeyim; elektrikte görebilirsiniz. Düşme çok yüksek. Kazalar çok yüksek. Hafriyat kamyonlarının kazaları. Elektrik akımı var. Bunlar en çok görülen nedenler. Her bölümde çalışan inşaat işçileri böyle durumlarla karşı karşıya kalabiliyor.

-Şu an havalimanındaki sendikalaşma oranı nedir?

Tam oranı bilmiyorum. Ancak basına verirsek bu araştırılmaya başlanır. Bir tane arkadaşımız açık kimliğiyle röportaj vermiyor, yani öyle bir durum yok.

-Eğer bir işçi sırf sendikalı olduğu için işten atılırsa iş mahkemesinde 4-5 maaş tazminatı alabiliyor. Bir yandan da böyle caydırıcı bir durum var. Firma bunu hiçbir şekilde tanımıyor mu?

Yani bununla bir hukuk mücadelesi verebilirsiniz ama bir arkadaşımızın sendikal tazminat alıp 3. Havalimanında çıkmasındansa orada sendikayı anlatıp sendikal faaliyet yürütmesi bizim için daha değerlidir. Tabii ki de röportaj veriyorlar ama fotoğraflarıyla görüntülerini vermiyoruz.

-Havalimanında şu an hangi sendikalar var?

Benim bildiğim kadarıyla İnşaat ve Yapı İşleri Sendikası var. Onun dışındaki sendikaları bilmiyorum ne kadar üyelikleri var ya da varlar mı? Mesela ben bugün eylemden dönüyorum birkaç sendikanın geldiğini firmayla da görüştüğünü biliyorum ama üyelerinin olup olmadığını bilmiyorum.

-Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? Sizce bu süreç nasıl sonlanacak? Düzgün sonlanması için neler yapılmalı ve sivil toplum nasıl dahil olmalı bu sürece?

İnşaat işçileri haklarını alabilmek için örgütlülüklerini güçlendirmeleri gerekir. İşçiler örgütlülükleriyle güçlü olur ve gasp edilen haklarını o şekilde alabilirler. Bu eylem önemli bir çıkıştır ve bu çıkışın örgütlü bir iradeyle buluşması lazım. Buluşmadığı sürece ileriye doğru bir adım atamayız.