İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesi’nin Bir Hastaneye Bağlanması Ne Anlama Geliyor?

Bu yazı ilk olarak Meslek Hastalığı sitesinde yayınlanmıştır.

Meslek hastalıklarının teşhis edilmesi için önemli bir role sahip olan Türkiye’deki üç örnekten biri olan İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesi Temmuz ayında Sürreyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne bağlı bir birim haline getirildi. Hastanenin şu an sadece klinik işlevi görmesinin yaratacağı olumsuzluklar ise gündem oldu.

Konuya meclise taşıyan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Sağlık Bakanına “İşçilerin çalışma koşullarından kaynaklı hastalıkları sürekli artarken ve birçok ilde yenilerinin açılması konusunda talepler varken yıllardır hizmet veren hastane hangi gerekçe ile kapatılıyor?” diye sordu.

Meslek hastası olduğundan şüphelenen işçilerin ilk durağı olan bu hastanenin salt bir birim haline getirilmesinin sakıncalarına dikkat çeken Beko “Yenilerinin açılması gerekirken zaten sayısı ülke genelinde üç tane olan ve yılda 600 bin işçinin tedavi gördüğü meslek hastalıkları hastanelerinden İstanbul’dakinin kapatılması çok vahim bir sağlık skandalı. Çünkü işçiler çalışırken kullandıkları iş aletlerinin, kullanılan hammaddenin, hammaddenin dönüşmesi sürecinde ortaya çıkan gaz, toz, gürültü gibi etkenlerin tehdidi altında kalıyor. Uzun çalışma saatleri ve içinde bulunulan çalışma koşulları da benzer bir biçimde işçinin sağlığını sürekli olarak olumsuz etkileyen faktörlerdir. Bu nedenle de yapılan işle sağlık arasında doğrudan bir ilişki olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. İşçinin meslek hastalığına yakalanınca bir taraftan da işveren tarafından işten atılmakla tehdit edildiği gerçeğini unutmadan onların en azından hastalandıklarında devlet olarak yanlarında olmak en büyük sorumluluktur. Ülkemizde faaliyet göstermekte olan Ankara, Zonguldak ve İstanbul’daki meslek hastalıkları hastanelerinde işçilerin tedavileri yapılmaya çalışılmaktayken, Temmuz 2018’de İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesi kapatılmıştır”

Konu hakkında Aydınlık Gazetesi’nden Deniz Bilici’ye görüş veren İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Akkurt “Bu ülkede yılda en az 100 bin meslek hastalığının saptanması mevcut sistemle engelleniyor. Bu karar ‘meslek hastalığı yoktur’ mantığını kurumsallaştırmanın bir yoludur” dedi. Meslek hastalıkları hastanelerinin, Türkiye’de ilk defa, 1972’de birer klinik olarak İstanbul ve Ankara’da açıldığını daha sonra hastanelere dönüştürüldüğünü anlatan Prof. Akkurt, konuya ilişkin şu tespitlerde bulundu: “Meslek hastalıkları hastanelerinin, yıllardır ben de dahil olmak üzere birçok kesimin söylediği gibi, bağımsız enstitüler şekline dönüşmesi gerekir. Ama bırakın bağımsız enstitüyü, bir devlet hastanesinin bir kliniği haline dönüştürüldü. Bu gerçekten de 40 yıl önceye dönüşün bir hareketidir. O yüzden sıkıntı oluşturacaktır. Hiçbir katkısı olmayacaktır. Bunun karşısında meslek hastalıklarının saptanmasına yönelik bütün hamleleri İstanbul gibi bir yerde daha da geriye dönüştürecek bir yapıdır. Tespit edilen 3-5 tane meslek hastalığının da yine devlet eliyle zapturapt altına alınmasının bir yoludur bu hamle.”

Tüm dünyada mesleki solunum hastalıklarının var olma sıralamasına dikkat çeken Akkurt “Türkiye’de şu anda mevcut sistemin tıkanıklığı nedeniyle sanki birinci sıradaymış gibi gözükür. 500 dolayındaki meslek hastalığının yarısı göğüs hastalığıdır. Ama bu demek değildir ki evrensel ölçüde tüm meslek hastalıkları bu tarzdadır. Siz evrensel ölçüde beşinci sıraya inmiş bir konumdaki birime meslek hastalıklarını bağlıyorsunuz. Meslek hastalıkları sadece mesleki göğüs hastalıkları, akciğer hastalıkları değildir. Kas-iskelet sistemi hastalıkları vardır, psikososyal sorunlar vardır, kimyasallardan etkilenme vardır, nörolojik hastalıklar vardır. O kadar çok çeşitlidir ki ama bunların üstüne sünger çekip ‘mesleki göğüs hastalıklarını Süreyapaşa daha iyi tespit eder’ deyip oraya bağlıyorsunuz. Diğer hastalıklar ne olacak? O hastalıkların üstü zaten kapalı. Onların üstünü açacak tek nokta, meslek hastalıklarıyla ilgili, Türkiye genelinde en az bir ya da iki enstitünün olmasıdır.” dedi.

Son olarak site yazarlarımızdan Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan konu hakkındaki görüşlerini bizimle paylaştı:

“Meslek Hastalıkları Hastaneleri sağlık yönetimindeki değişimler ve performans uygulaması gereği zaten zor durumda idi. Burada çalışan arkadaşlar yönetimler tarafından döner sermaye geliri elde edilebilmesi için rutin poliklinik yapmaya yönlendiriliyorlardı. İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesi’nin Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne bağlı bir birim haline getirilmesi yeni bir aşama.
Süreyyapaşa ayni zamanda Sağlık Bakanlığı’nın kurduğu bir üniversitenin parçası olduğu için umarım kurum daha aslına uygun bir halde çalışır. Fakat bu konunun kesin çözümü için başka şeyler yapılmalıdır.

“Türkiye’de meslek hastalığı tanı tedavi eden kurumlar ve işyerlerindeki işyeri güvenliği ve işyeri hekimliği çalışmalarının hep birlikte ortak bir çatı altında özerk bir kamu kuruluşu tarafından yönetilmesi çok daha uygundur. Bu özerk kamu kuruluşu devlet/işveren ve işçi kuruluşlarının tümünün genel yönetimine katıldığı bir kurum olmalı ve bu alanda çalışanlar bu kurumun çalışanı haline gelmelidir. İşverenlerin şu anda hekim ve iş güvenliği elemanlarına harcadıkları kaynak bu kurumun finansmanına katkı haline gelmelidir. O zaman hem işyerindeki hem de hastanelereki çalışma her türlü idari ve işveren baskısından uzak olarak daha etkili bir hale gelebilir.”

Kaynak: Meslek Hastalığı