Diyarbakır’ın Dünyaya Açılan Kapısı

2013 yılında Diyarbakır’da kurulan Diyarbakır Çevre ve Kalkınma Derneği farklı ülkelere yaptığı projelerle gençlerin merakını cezbediyor. Cinsiyet eşitliği,  iklim değişikliği, sosyal medya, eşitlik, çevre, kalkınma, insan hakları, göç, ekoloji gibi toplumsal sorunlar üzerine çalışan Diyarbakır’dan yurtdışına her yıl yüzlerce genci göndererek ve onlara daha geniş bir perspektif ve dünya görüşü kazandırmayı amaçladıklarını söyleyen dernek başkanı Mehmet Altuntop’la dernek çalışmalarını ve erasmus plus(+) projelerinin gençler üzerine etkisini konuştuk.

Kendinizden biraz bahseder misiniz?

Diyarbakır Çevre ve Kalkınma Derneği Diyarbakır’da faaliyet gösteren yerelde ve özellikle uluslararası platformda sivil toplum alanında çalışmaları ile 2013 yılında kurulmuş gençlik çalışmaları yürüten ve gönüllü çevreci aktif bir dernektir. Türkiye’de yer alan eğitim kurumları, çevre ve kalkınma ile ilgili bölgesel ofisler, kurumlar ve kar amacı gütmeyen kuruluşlar ile işbirliği ve çalışmalar sürdürmektedir.

Çalışma alanlarınız nelerdir?

Çalışma alanlarımız ağırlıklı olarak Eramus+ gençlik değişim ve eğitim kurslardır. Tüm üyelerimiz ve çevremiz genelde bizi bu alanda çalıştığımızı bilir. Çalışma alanımız çok geniş birçok alanda proje yaptık. Mültecilik, göç, cinsiyet eşitliği, eşitlik, sağlık bunlardan bazıları. Ama bunun yanında çevreci ve sosyal sorumluluk projeleri de yapıyoruz. İki tane okula kütüphane kazandırdık. Doğal hayatın yeniden canlanması için Lice’de doğaya bıldırcın saldık, bir dizi cinsel sağlık eğitimleri ile bir bilinç kazandırmaya çalıştık vs.

Diyarbakır’da proje yapıyorsunuz, dışarıdan gelenlerin gözlemleri nasıl?

Diyarbakır’da en son 2015 yılında proje yaptık. 2015’ten sonra istenmeyen durumlardan durumu proje gerçekleştiremedik. Ama Kasım 2018 de tekrar proje gerçekleştireceğiz, heyecanlıyız. İnsanlar önyargılı geliyorlar. Korkuyorlar. Basında ve özellikle sosyal medyada çok kirli paylaşımlar var. Buraları tamamen farklı gösteriyorlar. Ama geldikten sonra burayı çok seviyorlar ve tekrar gelmek istiyorlar. Son yıllarda batı illerinden projemize katılan arkadaşlar Diyarbakır ı çok merak etmişlerdi. Kendilerini davet ettik. Projelerde tanıştıkları arkadaşları ziyarete geldiler, evlerinde kaldılar. Diyarbakır’ı çok sevdiler. Hatta bir seferde kalmayıp birçok defa gelen oldu.  Diyarbakır kültürünü hem diğer illere hem de diğer ülkelere tanıtmak istiyoruz projeler de bunun için büyük bir fırsat.

Soruyu tersinden soralım, Diyarbakır’dan yurtdışında projelere giden katılımcılarda ne gibi değişiklikler gözlemliyorsunuz?

Katılımcılar öncelikle bir yurtdışı deneyimi ediniyorlar. Dünya açılma şansları oluyor. Çoğu ilk defa birçok kültürden farklı insanla bir araya geliyor. 2-3 gün öncelikle kültür şoku yaşıyorlar. Bunu üstlerinden attıktan sonra diğer katılımcılarla kaynaşıyorlar. Özellikler rutin olarak yaptığımız kültür gecelerinin farklı ülkelerin gelenek ve göreneklerini öğreniyorlar. Geldikten sonra projede geçirdikleri günleri hayal olarak tarif ediyorlar. Tekrar gitmek istediklerini dile getiriyorlar. Gittikleri ülkede eğitim veya iş hayatına atılanlar oldu. Orada aradıkları aşkı bulup evlenenler oldu. Erasmus+ ın gerçekleştirmek istediği çok kültürlü toplumların inşasına katkı sağlamış oldular. En son birkaç gün önce Danimarka’da iklim değişikliği üzerine bir proje yapmıştık. Bir baktık gençler Kopenhag’da iklim değişikliği üzerine çevreci derneklerin yapmış olduğu bir yürüyüşe katılmışlar. Ya da projelerimizde bir atölyeyi mutlaka toplumsal cinsiyet meselesine ayırıyoruz. Projelerde iş bölümünü eşit olarak yapıyoruz. Belirlediğimiz tutum onlara da sirayet ediyor. Bu konuda hassasiyeti olmayan gençlerde bir aydınlanma yaratıyor. Toplumsal meselelere duyarlılıklarının arttığını somut olarak fark ediyoruz. Bu hem mutlu ediyor hem de gelecek çalışmalar için motivasyonumuzu arttırıyor.  Suça meyilli olan gençler de geliyor bazen projelerin onları rehabilite ettiğini görüyoruz. Sorumluluk almayı, birlikte iş yapmayı, grup çalışmasını, yaşadığı yeri düzenlemeyi, ötekine saygı duymayı öğreniyorlar.

Biraz da projelerinizden bahsedelim nerelere gittiniz, neler yapıyorsunuz?  

Bir çok yerde proje yaptık İngiltere, Danimarka, Norveç, İsveç, Almanya, Litvanya, Estonya, Çek, Romanya, Yunanistan vb.  Aslında bizim temel felsefemiz şöyle ‘’Herkes hayal eder biz gideriz’’. Bazen arkadaşlarla oturuyoruz. Bazen bu oturmalar bir evde, bir kafede ya da başka bir yerde gerçekleşiyor. Şakalar yaparak hayallerimizden bahsediyoruz. Gitmek istediğimiz yerlerden bahsediyoruz. O gün sohbette şaka olarak geçen yerler için içimizde yavaş yavaş bir istek uyanıyor. Daha sonra araştırma yapıyoruz. Sonra bakıyoruz o yerlerdeyiz. Grönland’a kuzey ışıklarını görmek, Svalbard’a kutup ayılarını izlemek, Karayipler’de egzotik sahillerde yüzmek. Bunları görmek, yapmak bizi ciddi şekilde motive ediyor.   Kısaca bu projeler hayallerimizin ürünü ve hayal etmek sınırsız olmalı. Mars içinde hayal kurduk (gene şaka yoluyla) ama bakalım zaman ne gösterecek…

Gençlerle çalışan bir dernek olarak sizce gençlerin temel problemi nedir ve buna çözüm öneriniz nelerdir?

Eskiden nasıldı bilmem ama şimdi gençler biraz tembel. Bizde gelince her şey hazır olsun istiyorlar. Bir şey yapmadan hemen yurtdışına çıkmak istiyorlar. Emek vermeden bir şeylere sahip olmak istiyorlar. Bu da onların verimsiz olmalarına sebep oluyor.  Bize gelen gençler derneğimizin bir parçası olmak istiyorlar. Ama işe koyulma vaktine gelince hepsi kolaya kaçıyor. Bence gençleri hazırcılıktan vazgeçirmeliyiz. Araştırmalı, hayallerinin peşinden gitmeliler

Türkiye’den projelere giden gençlerin dil konusunda geride olmasını neye bağlıyorsunuz?

Türkiye’de eğitim sisteminin ciddi problemleri var.  Bu problem yabancı dil konusuna da sıçrıyor. Yabancı dilde dilbilgisine takılıp kalıyoruz. Ondan öteye geçemiyoruz. Projeye gelen İngilizce öğretmenlerinin bile dilde zorlandığını görüyorum. İngilizce bilmediklerinden değil, pratikte eksik kaldıklarından. Bence müfredat gözden geçirilmeli ve pratik konuşmaya daha çok ağırlık verilmesi gerekiyor. Biraz da korkuyorlar gülünç olmakla, yanlış konuşma kaygısı güdüyorlar aslında bu tür projeler o dil eşiğini kırmak için büyük bir fırsat bir nevi dil okulu. Sadece ortak dil İngilizce ile değil her ülkeden gelen katılımcılar birbirlerine temel üç beş kelime öğretiyorlar birbirlerinin dillerine saygıyı da pekiştiriyor.  

Gençler neden derneğinize gelmeli?

Yurtdışına sadece geziye gitmek isteyenler değil, hayalleri olan ve bunları gerçekleştirmek isteyenler bize gelmeli. Bazen bize başvurularda tur şirketiymişiz gibi bir tavırla karşılaşıyoruz 🙂 buradan bir kere daha söylemiş olalım üretmek isteyen, farklı kültürlerle kaynaşmak isteyen, önyargıları olmayan ve aktif gençleri bizimle beraber hayallerini gerçekleştirmeye davet ediyoruz. Derdi olan, fikri olan gençleri yeni alanlarda çalışmak isteyenlere fikrini, projeni al gel diyoruz.