Sağlıkçılar İsyanda!

Türkiye’de şiddete maruz kalan sağlıkçı sayısı her geçen gün artıyor. Son birkaç günde Elazığ’da Dr. İsmail Polat, Diyarbakır’da Dr. Ahmet Azizoğlu, Balıkesir’de Ahmet Sıtkı Çelebi hasta yakınlarının saldırısına uğradı. Sağlıkçılar Türkiye’nin her yerinde şiddetin önlenmesi için çeşitli eylemler yaptılar. Diyarbakır’da sağlık personellerine yapılan saldırıları kınamak ve şiddetin önlenmesi için SES, Diyarbakır Diş Hekimleri Odası DÜTAP ve Tabipler Odası 13.08.2018’de basın açıklaması yaptılar.

Biz de Diyarbakır Tabipler Odası Başkanı Mehmet Şerif Demir’le sağlıkta şiddeti, mevcut politikaları ve önlenmesi hususunda taleplerini konuştuk.

Son dönemde sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olayların artışını neye bağlıyorsunuz?

Ne yazık ki sağlık alanında her gün yüzlerce şiddet olayı yaşanmakta ve şiddetin dozu her geçen artarak devam etmektedir. Kuşkusuz sağlıkta şiddet çok etkenli bir sorundur. Sağlıkta şiddetin artmasının temel nedeni mevcut sağlık politikaları ve Sağlıkta Dönüşüm Programı’dır. Hastaları müşteri, hastaneleri işletme olarak gören anlayış, kışkırtılmış sağlık talebi, hastalara yeterli süre ayrılamaması, hastalardan katkı ve katılım payı alınması nedeniyle yoğunluklu olarak acil servislere başvuruların olması sağlık alanında şiddeti artırmıştır.  Mevcut sağlık politikaların yarattığı çarpıklıklar ve kışkırtılmış sağlık talebi, sağlık çalışanlarını ve hasta yakınlarını karşı karşıya getirmekte. Tamamen müşteri memnuniyeti mantığıyla hasta ve yakınlarında beklentiler oluşturulmuştur. Beklediğini bulamayan, memnun olamayan hasta (müşteri) doktora, sağlık çalışanlarına saldırmakta. Sağlık şiddettin artmasının bir başka nedeni ise son dönemde yönetenlerin topluma verdiği mesajlar ile hastaların karşılaştığı gerçeklik arasındaki çelişki, hekimlerin “Bunlar iğne yapmayı bile bilmez”, “doktor efendi, sen önce çek elini hastanın cebinden”  tarzından söylemlerle aşağılanması ve toplumun gözünde hedef haline getirilmesi gibi pek çok nedeni vardır. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti artıran unsurlardan birisi de, şiddeti uygulayan kişilerin cezalandırılmayacakları ya da önemsenecek bir yaptırımla karşılaşmayacakları düşüncesidir.

Şiddete uğrayan sağlıkçılar ile ilgili bir oran istatistik var mı elinizde ne tür şiddete maruz kalıyorlar?

Resmi verilere göre ülkemizde her gün 30’un üzerinde sağlık çalışanı şiddete uğruyor ve bunların üçte biri fiziksel şiddet. Bu rakamların sadece Sağlık Bakanlığı’nın Beyaz Kod birimine yapılan başvuruları kapsadığını, gerçekte sağlık çalışanlarının karşılaştığı şiddet olaylarının çok daha fazla olduğunu da göz ardı etmemek gerekiyor. Sağlık Bakanlığı’nın “Beyaz Kod” hattına şiddet nedeniyle başvuranların son 5 yılki istatistiği incelendiğinde de şiddetin önceki yıllara göre artış gösterdiği görülüyor. 2013 yılında 10 bin 715 kişi, 2014 yılında 11 bin 174 kişi, 2015 yılında 11 bin 881 kişi, 2016 yılında 13 bin 76 kişi ve 2017 yılında da 13 bin 545 kişi şiddet nedeniyle “Beyaz Kod” hattına başvuruda bulundu.

Ne yazık ki birçok şiddet olayı (hakaret, küfür, taciz vb) hekimler ve sağlık çalışanları tarafından çeşitli nedenlerden dolayı da bildirilmemektedir. Ancak bu şiddet olayları hekimler ve sağlık çalışanları tarafından ilgili mercilere bildirilmemesi çalışanlar tarafından yaşanan çaresizlik(!) sonucu sorunlarını daha da ağırlaştırmaktadır. Özellikle acil servisler şiddetin kol gezdiği, sağlık çalışanlarının kendilerini emniyette hissedemedikleri, sağlık hizmetini güvenli ortamlarda veremedikleri yerler haline gelmiştir.

Sağlık personelinin korunması için hastanelerde alınması gereken güvenlik önlemleri alınıyor mu?

Son yıllarda sağlıkta yaşanan şiddettin artışı, sorunun bir başka yüzünü, halka olumsuzlukların kaynağı olarak sağlıkçıları gösteren yöneticilerin, onları korumada ne denli etkisiz olduklarını açığa çıkarmaktadır. Somut olarak, hastanelerde güvenliği sağlamakla görevli kadroların  olayları önle(ye)medikleri aşikârdır,  acil servisler başta olmak üzere sağlık kuruluşlarındaki şiddeti önlemede şimdiye dek kamu idaresinin aldığını ifade ettiği önlemler son derece yetersizdir. Can güvenliği sorunu hekimlerin ve sağlık çalışanlarının en büyük sorunu haline gelmiştir. Yöneticilerinin şu ana kadar bu sorunu çözmeye yönelik hiçbir ciddi çalışması yok.

Şiddet olaylarının basına yansıması nasıl?  Ve bu tür olaylarda haber dili nasıl olmalı?

Hekimler ve sağlık çalışanlarına yönelik yazılı ve görsel basında, sosyal medyada karşılaşılan kimi yayınlar ve paylaşımlar sağlıkta şiddeti özendiren, şiddet göreni suçlayıcı ifadeler içermektedir. Şiddeti normalleştiren nitelikteki bu yayınlar, hekimlerin onur ve saygınlıklarını zedeleyici, toplumun hekimlere duyduğu güveni sarsıcı öğeler içermektedir

Her gün polikliniklerde yüzlerce hasta bakmak zorunda bırakılan, nöbet sonrası izin kullanmadan 36 saat aralıksız çalışan, acil servislerin artan hasta yüküyle baş etmeye çabalayan hekimler %80’lere varan oranlarda tükenmişlik yaşamaktadır. Sağlıkta Dönüşüm Programının uygulanmasından kaynaklanan sorunların sorumluları olarak hekimler ve sağlık çalışanlarının görülmesi kabul edilemez.

Görevlerini sağlık muhabirliğinin etik kurallarına uygun yapan sağlık habercileri, kamusal bir hizmet olan sağlık hizmetini bütünleyen temel unsurlardan biridir. Sağlık habercileri ile sağlık alanında görev yapan mesleklerin etkin işbirliği, halkın sağlıklı haber alma hakkına katkıda bulunacaktır. Basının bir olayı haberleştirmeden önce bizimle konuşmasını ve sağlık haberlerinin sağlık muhabirleri tarafından yazılmasının daha doğru olacağına inanıyoruz.

Meslek odası şiddet olaylarının çözümü için neyi öneriyor bu konuda neler yapıyor?

Sağlık alanında şiddetin ortadan kaldırılmasının asıl olarak yanlış sağlık politikalarından ve çalışanları hedef alan söylemlerden vazgeçilmesi ile mümkün. Şiddeti önlemenin bir diğer yolu olarak sağlık alanında yaşanan şiddeti düzenlemek üzere TTB ve diğer sağlık örgütleri tarafından hazırlanmış olan sağlıkta şiddetle ilgili tasarı ve öneriler. TTB’nin yasa tasarısı bir an önce yasalaşmalıdır ve gerekli cezai yaptırımların uygulanması gerekir. Kamu sağlık kurum ve kuruluşlarında ya da bu kuruluşlar dışında olmakla birlikte işin yürütümü nedeniyle çalışanlara yönelik olarak gerçekleştirilen şiddet olaylarının iş kazası olarak değerlendirilmesi gerekir.