Bence Değişim Öğretmenle Başladı

Öğretmen kimdir ? Mesleği bilgiye ulaştırmak olan, bireyin potansiyelini açığa çıkarmasına yardımcı olan, aklı ve kalbi besleyendir. Kısacası ilham verendir. Eğitim Reformu Girişimi’nin yürütücülüğünü üstlendiği Öğretmen Ağı, böyle tanımlıyor öğretmeni. Ağ, öğretmenlerin bireysel ve mesleki gelişimleri için besledikleri ve beslendikleri, farklı disiplinlerin de bulunduğu bir etkileşim ortamı sağlamaya çalışıyor.

Kocaman bir çember olmuş 150 kadar insanız. Aramızda kadınlar ve erkekler; Türkiye’nin değişik coğrafyalarından gelen, çeşitli alanlarda çalışan, yaşı ve ilgi alanı birbirinden farklı olan bir sürü insan var. Çoğumuz birbirimizi henüz tanımıyoruz, ama uzun yıllardır tanışıyormuş gibi içtenlikle birbirimize gülümsüyoruz. Çünkü birincisi, ismini kurayla çektiğimiz ve üç gün boyunca kendisine hoşluk yapmakla yükümlü olduğumuz ‘gizli arkadaş’ımız bu çemberde bulunuyor. İkincisi ve daha önemlisi, hepimiz aynı hayalin ve amacın peşinden buraya kadar geldik: Değişim.

Burası Tuzla, İstanbul. Öğretmen Ağı Değişim Elçisi Yaz Buluşması’ndayım. Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG) kolaylaştırıcılığını üstlendiği Öğretmen Ağı, öğretmenler için disiplinlerarası bir öğrenme ağı. Ağ’a göre öğretmen, “mesleği, bilgiye ulaştırmak olan; bireyin, içindeki potansiyeli açığa çıkarmasına yardımcı olan; aklı ve kalbi besleyen; ilham veren kişi” demek. Değişim de “bir nesnenin, kişinin, işin atalarına veya kendinden öncekilere tıpatıp benzememesini sağlayan özelliklerin tümü.” Değişim elçiliği ise, bu iki kavramın bir araya gelmesiyle başlıyor. Yani, çocukların gülümsemesini sağlamak için fikirleri, kişileri ve kaynakları buluşturarak çözüm üreten, inisiyatif alan kişiye “değişim elçisi” deniyor. Ben bir öğretmen değilim, Ağ’da yer almak için öğretmen olmama gerek de yok. Bu buluşma, Türkiye’nin dört bir yanında, değişimin öğretmenle başladığına inananları bir araya getirmek için var. Değişim elçilerinin birbirleriyle tanışmalarına; onların, sahip oldukları kaynakların farkına varmalarına ve bunların sayısını birlikte artırmalarına olanak sağlamak için var.

Öğretmen Ağı; eğitimin, başka alanları beslediği gibi, başka alanlardan da beslenebileceğini savunuyor. Bu sebeple bugün, Değişim Elçisi Yaz Buluşması’nda öğretmenlerin yanı sıra vakıflar, sivil toplum kuruluşları, alanda çalışan profesyoneller ve Ağ’ı tanımak için gelmiş öğrenciler de var. Herkes, programda yazdığı gibi, tanışmak, beslenmek ve paylaşmak için can atıyor; Ağ’ın kolaylaştırıcı ekibi, değişimi gerçekleştirme hayaliyle orada bulunan herkesle tek tek ilgileniyor.

Ben, Eğitim Reformu Girişimi’nde çalışmaya başladığım günden beri, Öğretmen Ağı’nın faaliyetlerini hem içeriden hem dışarıdan gözlemleme fırsatı buluyorum. Fikirden uygulamaya geçişine, yavaş yavaş ete kemiğe bürünüşüne ve günden güne büyümesine büyük bir sevinçle, yer yer de hayretler içerisinde tanıklık ediyorum. Ağ, yola çıktığı ilk günden bu yana değişimi tetiklemek için çalışıyor. Oysa bana göre değişimi, işleyiş modeliyle çoktan ortaya koydu bile. Herhangi bir yönlendirme olmadan, tamamen kolektif ve inisiyatife dayalı bir şekilde, eğitimdeki gündelik sorunlarımızın tespitinin ve çözümlerinin Ağ’dakiler tarafından keşfedilip geliştirildiği, sunulan kaynaklarla iletişime geçmede ve bu kaynakları kullanmada Ağ’dakilerin sorumluluk aldığı; Ağ’ın büyümesine, gelişmesine ve gelecekte nasıl bir yol çizeceğine yine Ağ’dakilerin karar verdiği bir yapı burası. Kolaylaştırıcıların, Ağ’dakilere ihtiyaç duydukları kaynakları sunmak ve Ağ’ın kendi kendine ilerlediği güne kadar onlara yol arkadaşlığı etmek dışında bir görevi olmadığı bir yapı.

Peki önümüze bırakılan sorunlara çözüm düşünmede limitlerimizden ötesini göremediğimiz, çözümleri başkasından beklemeye alıştığımız ve alıştırıldığımız günümüzde, Öğretmen Ağı gibi birlikte, kıvrak ve etkili düşünmeyi teşvik eden bir ağ fikri nasıl başladı? İnanması güç, ama yalnızlıktan. 2015 yılında, ATÖLYE ve Eğitim Reformu Girişimi bir araya gelip, Vehbi Koç Vakfı’ndan aldığı destekle, adına keşif de denilebilecek “Öğretmen Araştırması”nı başlattı. Türkiye’nin öğretmenlerine dair önemli içgörüler barındıran araştırma süresinde, öğretmenlerin gündelik yaşamlarına konuk oldu, onlardan profesyonel ve sosyal yaşamları hakkında bilgiler topladı. Araştırmanın çıktılarında çarpıcı bulgular vardı. Mesleğinin getirdiği statü, sorumluluk ve beklentiler öğretmenin birey olmasının önüne geçiyordu. Araştırmaya göre, bugünün ve geleceğin nesillerini yetiştirme görevini yüklediğimiz öğretmenler tarafından en çok dillendirilen duygu “yalnızlık”tı. Türkiye’nin en kalabalık meslek grubunu oluşturan öğretmenler, birbirleriyle konuşamamaktan yakınıyordu. Sınıflarında yaşadıkları bir durumu meslektaşlarıyla paylaşamamaktan; çatışan ideolojilerin, farklı görüşlerin, görevini devam ettirmeye çalıştığı coğrafyanın kültürel özelliklerinin, bir öğrenci hakkında iki öğretmenin birlikte aksiyon almasının önüne geçebildiğinden dem vuruyorlardı. Öğretmenler, kalabalık sayılarıyla ters düşecek şekilde, tek başına olduklarını hissediyorlardı.

Yalnızlığın panzehiri ise bir arada olmaktı… Araştırmayı yürütenler, yaşamına yalnızlık duygusu hâkim olan, öğretmen olan bireyin nasıl güçlenebileceği sorusu üzerine düşünürken “Değişim Teorisi” doğdu. Teori, bu güçlenmenin, öğretmenlerin kişisel ve mesleki ihtiyaçlarına yanıt verecek bir etkileşim ortamında desteklenmesi ile mümkün olduğunu ortaya koydu. Böylece, Öğretmen Ağı fikrinin temelleri Değişim Teorisiyle atılmış oldu.

Öğretmen Ağı, bu coğrafyada değişimin, bir merciden dikte edilmeden, kendiliğinden de büyüyebileceğinin yaşayan bir göstergesi. Resmi olarak hayata geçeli yalnızca 6 ay oldu. Oysa, kendisi ve başardıkları şimdiden büyük. Kolektif bir yapıda, sadece 6 ayda 95 farklı kurum, kuruluş ve bireyle iş birliği yaptı. “Değişim Elçisi” öğretmenlerinin inisiyatifiyle Bartın, Bursa, Çanakkale, Denizli, İstanbul, İzmir, Mersin, Muğla ve Tokat olmak üzere dokuz farklı ile genişledi; ellinin üzerinde sayıda etkinlik düzenledi, bini aşkın kişiyle buluştu.

Şu anda Ağ’da yer alan 100’den fazla değişim elçisi öğretmen, paydaşlarla bir araya gelerek, paylaşarak ve birlikte üreterek Ağ’ı ilmek ilmek örüyor. Bunu yaparken değişimi somutlaştırabilmek için tasarladığı araçlarını her geçen gün artırıyor. Öğretmenlerin farklı metodolojileri kullanarak çözüm üretmelerini sağlayan Yaratıcı Problem Çözme Programı ve Düşünme Becerileri Programı; öğretmenleri farklı disiplinlerle bir araya getirerek beslenmelerini sağlayan 1 Öğretmen 1 Disiplin; deneyimler üzerinden öğrenme ve etkileşim ortamı yaratan Deneyim Paylaşımları, bu araçlardan sadece bazıları… Öğretmenler için, öğretmenlerle birlikte geliştirilmiş bu araçların tamamı da değişimin keşifle, temasla ve ilhamla gerçekleştiğini kanıtlıyor.

Çocuklarımızın, daha iyi bir dünyada ve gelecekte yaşamalarını umut ediyor, bu geleceği de büyük oranda onların inşa etmesini bekliyoruz. Bu inançla onları öğretmenlerimize emanet ediyor, çocuklardan beklediklerimizin daha fazlasını öğretmenlerden bekliyoruz. Öyleyse neden çocuklar kadar öğretmenlerin de üzerine titremiyoruz? Adına sistem dediğimiz, hareket ettirilmesi zor yapıların içinde fark yaratan çözümlerin temelinde insan vardır. Söz konusu eğitim sistemimiz olduğunda ise aradığımız değişimin öğretmenlerle geleceğine inanıyorum. Yeter ki Türkiye’de, eğitimin bu kocaman ve kalabalık ailesinde yalnızlık olmasın; birlikten kuvvet doğsun.

Özge Karakaya

Üyelik Tarihi: 17 Ocak 2018
11 içerik
Yazarın Tüm Yazılarını Gör