Körfez Geçiş Projesi’nde Son Durum

Ege Çevre ve Kültür Platformu, (EGEÇEP) Doğa Derneği, TMMOB ve 85 kişi, İzmir Körfez Geçişi Projesi’nin kapsamında yapılması planlanan otoban bağlantılı köprü projesinin iptali için dava açtılar.

Bu kapsamda 1 Mart’ta keşif yapıldı. EGEÇEP ve davacı yurttaşların avukatı Ali Arif Cangı projeyle ilgili son durumu ve keşif notlarını Sivil Sayfalar için değerlendirdi…

Körfez Geçiş Projesi tam olarak neyi kapsıyor? Projeye karşı çıkılmasının sebebi nedir?

İlk kez eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’dan duymuştuk, İzmir’e başkan olmak için ortaya attığı 35 çılgın projeden biriydi. Proje, Körfez üzerinde 12 km otoyol, 16 km raylı sistem olarak öngörülen, kuzeyde 4.2km ayaklar üzerinde köprü, 800 mt yapay ada ve 1.8 km batırma tüp geçişten oluşuyor. İzmir Anadolu’nun en batısında verimli tarım topraklarıyla yüzyıllar boyunca Anadolu üzerinden gelen uzak ve Ortadoğu bağlantılı uzun mesafe kervan ticaret yollarının son durağı bir liman kenti. Liman kenti niteliği körfezi daha önemli kılıyor. Kısaca Körfez İzmir’in bugünü ve geleceğine ilişkin hayatının ayrılmaz bir unsuru. İzmir coğrafyasının verdiği olanaklarla, uygarlık birikimini yaratmış güçlü bir simge kenttir. İzmir’in simgelerinden olan körfezi tünel ve köprü çılgınlığını değil, körfez olarak yararlanmayı bekliyor. Kamu kuruluşları akademisyenler ve sivil toplum uzmanlarının 35 yıldır izlediği Gediz deltasında geçtiğimiz sene yaklaşık 20 bin çift flamingo kuluçkaya yatmış. Köprü yapılması planlanan bölgenin önemli bir kısmı deltada üreyen flamingoların beslenme alanıdır. Körfez Geçiş Projesi, kuzeyde yapım aşamasında olan İstanbul otoyolu ile Çiğli’de sulak alanların ve kuş cennetinin olduğu bölgeden güneyde doğal sit statüsü değiştirilen İnciraltı ve çeşme yarımadasını birbirine bağlayacaktır. Tüm bu ardı ardına gelen yönetmelik, sit derecelerindeki değişiklikler üst ölçek plan kararları ve büyük ölçekli mega proje olan körfez tüp geçişi ile İzmir için gelecekte çizilen senaryonun; doğal yapısından gitgide uzaklaşan, ekolojik değerlerini kaybeden, betonlaşmaya teslim edilmiş, parça parça plan değişiklikleri ile yüksek rant artışlarının önünü açan, kıyılarını betona teslim eden rant talanı altında sağlıksız bir kent olacağı ortadadır. Bu gidişat bir an önce engellenmelidir. Yoksa egenin incisi İzmir, tarihini kültürel ve doğal hiçbir değerini geleceğe taşıyamayacaktır.

Ali Arif Cangı

Projenin Ulaşım Ana Planı’nda yer almaması da tartışmaya sebep oldu değil mi?

Doğrudan hükümetin, kişisel olarak da Başbakan Binali Yıldırım’ın projesi olarak gündeme gelen, zaman zaman İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun da sahip çıktığı Körfez Geçiş Projesi’nin Ulaşım Ana Planı’nda yer almaması doğal olarak tartışmalara yol açtı. Kocaoğlu tartışmaya bilimsellik kriteri ile girdi. ‘Ulaşım Master Planı’nda bilim insanları 2030 projeksiyonunda körfez geçişini öngörmüyorsa, biz onu birilerinin gönlü olsun diye ulaşım master planına koyamayız. Bilim derse ki koy, memnuniyetle alıp savunuyoruz. Biz akla ve bilime inanırız. Ulaşım Master Planı’na konulmaması, bu planın bilimsel bir vesika olmasını güçlendirir’ şeklinde net bir tavır koydu. Bu sözler çok kıymetli, Sayın Kocaoğlu’nu kutluyorum, daha fazla tartışmaya girmeyi gereksiz buluyorum. İzmir Ulaşım Ana Planı’nda yer almaması Körfez Geçiş Projesi’nin İzmir’in ulaşım sorunu ile bir ilişkisinin olmadığını göstermiştir. Bunun bir başka anlamı; Körfez Geçiş Projesi’nin bilimsel olmadığıdır. Bundan sonra yapılması gereken, siyasi iktidarın ya da belli iktidar odaklarının baskısını önlemektir. Ulaşım Ana Planı’na bilim dışı, hukuk dışı müdahaleler olabilir, bunu İzmirliler’e yaptırabilirler. Aynı şekilde Körfez Geçiş Projesi ÇED olumlu belgesinin iptali davasına hukuka aykırı müdahaleler olabilir. Şimdilerde davalı tarafında davada yer almak için müdahale talepleri var. Başka türlü müdahalelerin önüne geçilmelidir. Bunun tek yolu; kamu yararından başka beklentisi olmayan, bu kentin geleceğini düşünen İzmirlilerin Ulaşım Ana Planı’na sahip çıkmaları, bilimsel olmayan Körfez Geçiş Projesi’ne karşı durmalarıdır.

Dava süreciyle ilgili bilgi verir misiniz?

EGEÇEP, Doğa Derneği, TMMOB ve 85 kişi İzmir körfezine yapılması planlanan otoban bağlantılı köprü projesine dava açarak çevresel etki değerlendirme raporu ‘olumlu’ kararının iptalini istedi. Bu davalar kapsamında 1Mart’ta keşif yapıldı. Ama henüz bilirkişi raporu verilmedi. Bilirkişi heyeti dava konusu işlemle ilgili bilgi topluyor. 30 Nisan itibari ile raporu düzenlemeleri için 30 günlük ek süre tanınmış durumda. Dava dosyasına Büyükşehir Belediyesi 1. Hukuk Müşavirliği’nde gelen yazıda önemli bilgiler yer alıyor; “Projenin güzergahının kuzey kısmının “1.derece doğal sit alanı” ,“sulak alan bölge sınırı” ,“sulak alan mutlak koruma bölge sınırı” ,“sulak alan ekolojik etkilenme bölge sınırı”, “sulak alan tampon bölge sınırı” içerinde yer aldığı, güney kısmının da “İnciraltı Turizm Merkezi”nde “Turizm tesis alanı” ,”günübirlik alan” “tarım arazisi”, “Bölge Parkı Büyük Kentsel Yeşil Alan” kullanım kararı getirilen bölgede 1. ve 3. Derece doğal sit kapsamında kaldığı” belirtilmektedir.

Buna karşın en son haber; Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nce yayınlanan listeye göre, İzmir’in Çiğli, Menemen, Foça, Bornova ve yarımada bölgesinden Çeşme, Urla, Seferihisar ile Güzelbahçe ilçelerinde koruma altındaki çok sayıda alanın koruma derecesi düşürülmüş ya da hepten kaldırılmış durumda. Bu bölgelerde “Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” adı altında korunması gereken doğal varlıklar, talan ve yağmaya açılıyor. Yani Körfez geçiş projesine engel oluşturan koruma ve planlama kararları ortadan kaldırılmaya başlanmış durumda. Buna karşı İzmirlilerin yaşam alanlarını savunan tutum almalarının zamanı geldi ve hatta geçiyor. Önümüzdeki günlerde Körfez geçişine karşı toplumsal muhalefetin daha fazla yükseleceğini, bu işe yaramaz, yıkım yapacak projeye İzmirliler’in geçit vermeyeceğine inanıyorum.