Anneler Günü Reklamlarının Cinsiyetçiliğini Ne zaman Konuşacağız?

Geçtiğimiz 8 Mart’ta yayınlanan reklamların önemli şirketlerin “cinsiyetçilikle mücadelesinin” en görünür hali olduğu konuşuldu. Buradaki hareketlenmeden ve yeniliklerden yola çıkarak reklam piyasasında gelişmeler olduğu, önemli adımlar atıldığı söylendi sıkça.

Ancak daha 8 Mart’ın üzerinden çok da zaman geçmeden yayınlanan anneler günü reklamlarının cinsiyetçiliği -her sene olduğu üzere- dayanılmaz bir boyutta. Sivil Sayfalar’da yayınladığımız 8 Mart derlememiz şu şekildeydi, gelin 8 Mart reklamlarıyla anneler günü reklamlarının kadınlara ve toplumsal cinsiyet rollerine yaklaşımlarını birlikte karşılaştıralım.

[utubevideo id=”3″]

Bu reklamlara dair sayfalarca yazı yazılabilir, çok farklı bağlamlarda ve şekillerde analizler yapılabilir. Ama kısaca bahsetmek gerekirse, yukarıdaki reklamlarda bahsi geçen annelerin büyük bir çoğunluğu evde ve tek işi evin temizliğini ve çocuğunun bakımını devam ettirmek olan kadınlar. Çocuğunun içtiği soğuk suyla “kafayı bozmuş” bu kadınlar, aynı zamanda örgü örmek, fiskos masası yanında oturduğu esnada kahvesinden bir yudum almakla meşgul. Anneler gününde de bu yüzden onu mutlu eden tek şey mutfak robotu, kahve makinesi, süpürge gibi yine onun gün içerisinde ev içerisindeki herkesin “arkasını topladığı” iş tanımını gerçekleştirmesi için ona yardımcı olacak ev gereçleri. Teknolojiden çok anlamıyor; hayatta tek hayali, tek umudu, tek yatırımı çocuğu. O öyle bir anne ki, herkesinki aynı, tek, homojen bir kimlik üzerinden rahatlıkla ifade edilebiliyor, herkes de ona sevgisini sonsuz bir şekilde ifade ediyor ve herkes bu durumdan oldukça mutlu. Anneler her durumda orada bir yerde, her zaman yanımızda, her şeyi ilk ona anlatıyoruz, ilk ondan destek alıyoruz[1].

Halbuki annelik öncelikle hiç bitmeyen bir mesai ve görünmeyen onlarca emek demek. Aynı zamanda bu anneler, o 8 Mart reklamlarında ifade edildiği üzere hayatta hayalleri, hedefleri olan, çocukları ve evi haricinde de bir şeylere dertlenebilen kadınlar. Ve çocuk bakımı ve ev işleri onun üzerine yıkıldığı, sadece onun işi olarak görüldüğü sürece hayallerinin önündeki en büyük engellerden bir tanesi. Bu kadınların üzerindeki onlarca yüke bir yük de, “fedakarlık” vurgusuyla ekleniyor ve kadınlar bu sonsuz fedakarlık haline yakınlaşabilmek, “daha iyi anne” olabilmek için kendilerine dair birçok şeyi bir kenara atmak zorunda kalıyor. O tekil annelik görüntüsünün altında eziliyor, dayanışmaya ve desteğe en fazla ihtiyaç duydukları dönemlerden birinde kendi başlarına çocuk ve ev bakımıyla uğraşıyor oluyorlar. Böyle bir annelik vurgusunu reklamlarda göreceğimiz gün ne zaman gelecek acaba? “Mükemmel anne” olmak zorunda değilsiniz, çocuklarınıza ve evinize harcadığınız emeğin görünmez olduğunu biliyoruz, bunun görünür olması için elimizden geleni yapacağız. Çocuk bakımı ve ev işlerinde eşitlik olmalı ki siz de yolunuza devam edesiniz denecek mi bir gün annelere anneler gününde? Mesela binlerce kişinin farklı kanallardan izlediği şu videonun etkisini ortaya çıkaracak bir anneler günü reklamı güzel olmaz mıydı?

Son not olarak, 8 Mart’taki vurgusunu ve dilini unutmayan, bir nebze oradaki kadınlara göz kırpan bir anneler günü reklamı yapan Atasay’a da hakkını vermek gerek sanıyorum. Farklı kadınları temsiliyeti konusunda hala çokça yol ilerlemesi gerektiğini düşünsem de, tüm diğer reklamlar arasında Atasay’ın reklamını görmek bir nebze olsun rahatlattı:

[1] Burada anne olduğumdan beri her anneler gününde kendime dinletip ebeveynlik ve annelik üzerine kafa yorduğum şu şarkıyı da yazının bağlamını biraz bozuyor olsa da paylaşmak isterim: Pink Floyd, Mother:

 

Rumeysa Çamdereli

Üyelik Tarihi: 02 Ocak 2017
26 içerik
Yazarın Tüm Yazılarını Gör