İklim Finansmanı: Çok Taraflı İklim Fonlarında 2017 Muhasebesi

Overseas Development Institute (ODI) ve Heinrich Böll Stiftung (HBS) Kuzey Amerika tarafından gerçekleştirilen bir çalışmaya göre 2017 yılında çok taraflı iklim fonları tarafından sağlanan destekler 2 milyar dolara ulaştı ancak ihtiyaçlar ve sağlanan kaynaklar arasında hala uçurumlar var. Sağlanan desteklerin küçük ada devletlerine ve en az gelişmiş ülkelere yoğunlaştığı görülüyor. Mikro, küçük ve orta ölçekli şirketlerin iklim değişikliği bağlantılı tedbirleri de artan şekilde destekleniyor. İklim krizi bağlamındaki kritik alanlardan su sektörüne sağlanan destekler hala çok sınırlı. Yeşil İklim Fonu (GCF) uygulayıcı kurumlarında uluslararası kalkınma kurumlarının ağırlığı devam etmekte. Diğer yandan, iklim bağlantılı finansal bildirimler, daha sürdürülebilir bir finansal sistem için yeni girişimler dünya çapında benimsenip yaygınlaşıyor.

Overseas Development Institute (ODI) ve Heinrich Böll Stiftung Kuzey Amerika tarafından gerçekleştirilen güncel bir çalışmada 2017 yılıdan iklim finansmanı bağlamındaki bazı kilit gelişmeler ve rakamlar kamuoyu ile paylaşıldı. Çalışmaya göre özellikle 10 gelişme dikkat çekici.

2017 Yılında Onaylanan İklim Finansmanı Miktarı Yaklaşık 2 Milyar Dolar

2017 yılında çok taraflı iklim fonları kapsamında 70 ülkedeki 152 projeye yaklaşık 2 milyar dolar finansman sağlanması kararlaştırıldı. Bu miktarın önemli kısmını Yeşil İklim Fonu (GCF) kapsamında finanse edilecek projeler oluşturmakta. Dikkatleri çeken nokta, bir önceki yıla nazaran 2017 yılında toplam miktarın artış kaydetmemiş olması (Şekil 1). Olumlu gelişmeler arasında iklim değişikliğine uyum alanına eskiden olduğundan daha çok kaynak aktarılacak olması yer alıyor. Bilindiği üzere, halihazırda iklim finansmanı bağlamında aktarılan kaynakların ezici çoğunluğu özellikle sera gazı emisyon azaltımı sağlayan projelere gidiyor.


Şekil 1. 2017’de çok taraflı iklim fonları tarafından sağlanan desteklerin toplam miktarı ve tematik dağılımı (Kaynak: ODI, HBS & Climate Funds Update, Çeviri: Arif Cem Gündoğan)

Ulusal İhtiyaçlar ve İklim Finansmanı Havuzundaki Miktarlar Arasında Uçurum Var

Gana, Kenya ve Uganda örneğine odaklanan ODI, bu ülkelerin Paris Anlaşması bağlamında sundukları ulusal katkı dokümanlarında (NDC) özellikle uluslararası iklim finansmanı kaynaklarına ihtiyaç duyduklarına dikkat çekiyor. Bu bağlamda az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki özellikle büyük projelerde çok taraflı iklim fonlarından ziyade çok taraflı kalkınma bankalarından gelebilecek finansmana bağlı olduğuna işaret edilmekte (Şekil 2).


Şekil 2. Uganda, Gana ve Kenya’nın ulusal iklim finansmanı ihtiyaçları ve sağlanan kaynaklar arasındaki farklar (Kaynak: ODI, HBS & Bird, 2017; Çeviri: Arif Cem Gündoğan)

Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletlerine Destek Arttı

Çok taraflı iklim fonlarının SIDS olarak bilinen gelişmekte olan küçük ada devletlerine desteği belirgin oranda artmış durumda (Şekil 3). ODI raporuna göre kişi başına düşen fon miktarı bakımından 2003 yılından bu yana en çok destek alan 40 ülkenin 2/3’ünü SIDS ülkeleri oluşturuyor. En Az Gelişmiş Ülkeler (LDCs) Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) kapsamında SIDS gibi öncelikli olsa da çok taraflı iklim fonlarından görece çok daha az yararlanabilmiş durumdalar.


Şekil 3. Çok taraflı iklim fonları tarafından 2003-2017 döneminde SIDS ve LDCs’lere sağlanan toplam ve kişi başına düşen destek miktarları (Kaynak: ODI, HBS & Climate Funds Update, Çeviri: Arif Cem Gündoğan)

Asya ve Pasifik Ülkeleri Sağlanan Desteklerin 1/4’ünün Sahibi

Güney Asya, Doğu Asya ve Pasifik ülkeleri, ODI çalışmasına göre çok taraflı kalkınma fonları kapsamında sağlanan finansmanın çeyreğinden biraz fazlasının yöneldiği coğrafyalar oldular (Şekil 4). Sahra-altı Afrika, Latin Amerika ve Karayipler (LAC) bu coğrafyaların ardınan iklim finansmanının yöneldiği yerler oldu. ODI’ın dikkat çektiği nokta bu finansman desteklerinin çeşidinin farklı oluşu… LAC ülkelerinin aldığı desteklerin %40’ı kalkınma kredisi iken Sahra-altı Afrika’nın aldığı desteklerin %75’i karşılıksız hibe şeklinde gerçekleşmiş. Bu da bizlere iklim finansmanı kavramının altında farklı tonlar olduğu gerçeğini bir kez daha hatırlatıyor.


Şekil 4. 2017’de onaylanan çok taraflı iklim fon miktarlarının coğrafi dağılımı (Kaynak: ODI, HBS, & Climate Funds Update, Çeviri: Arif Cem Gündoğan)

Su Sektörüne Sağlanan Çok Taraflı İklim Finansmanı Katkısı Hala Çok Sınırlı

ODI’ya 2017 yılında su sektörüne odaklanan çok taraflı iklim finansmanı harcamaları toplamın yalnızca %4’ü (yaklaşık 639 milyon dolar) ile sınırlı kaldı. Yeşil İklim Fonu (GCF) ve İklim Değişikliğine Dayanıklılık Pilot Programı (PPCR) bu desteklerin ana kaynağı oldu. Su sektörü ve bağlantılı pek çok nokta iklim değişikliği bağlamında kritik bir role sahip olmasına karşın bu kanala yönlendirilen kaynak miktarı halen çok sınırlı (Şekil 5).


Şekil 5. Su sektörüne 2006-2017 döneminde çok taraflı iklim fonları kapsamında sağlanan iklim finansmanı miktarı (Kaynak: ODI, HBS & Climate Funds Update, Çeviri: Arif Cem Gündoğan)

Yeşil İklim Fonu’nun REDD+’e Desteği Dikkat Çekici Seviyede

Ormansızlaşma ve arazi bozunumu kaynaklı salınımların azaltılması (REDD+) faaliyetlerine çok taraflı iklim finansmanı desteği ODI verilerine göre 2003-2017 döneminde toplam 1.7 milyar dolara ulaştı ve diğer azaltım tedbirlerine aktarılan kaynağın 1/5’i seviyesinde kaldı. 2017 yılında bu alana sağlanan kaynak miktarının yalnızca 54 milyon dolar olması dikkat çekti. ODI raporunda verilen Kosta Rika örneğine bakıldığında (yalnızca bu ülkenin REDD+ aktiviteleri için talep ettiği toplam destek miktarı 1.5 milyar dolar) ihtiyaçlar ve aktarılan kaynaklar arasındaki orantısızlık çarpıcı biçimde ortaya çıkıyor (Şekil 6). Yeşil İklim Fonu (GCF) tarafından REDD+ tedbirlerine “sonuç-bazlı” sağlanmak üzere 500 milyon doların ayrılacak olması 2017’de bu alandaki en önemli gelişme sayıldığı belirtilmekte.


Şekil 6. REDD+ tedbirlerine sağlanan iklim finansmanı ve ihtiyaçlara ilişkin örnekler (Kaynak: ODI, HBS & Climate Funds Update, Çeviri: Arif Cem Gündoğan)

Ulusal ve Bölgesel Kurumlar Yeşil İklim Fonu’nun Uygulayıcılarının Yarısını Oluşturdu

Yeşil İklim Fonu bilindiği üzere uluslararası kuruluşlar kadar ulusal ve bölgesel uygulayıcı kuruluşlara da kaynak aktarmakta. Fona bu nitelikte akredite olan toplam 59 ulusal ve bölgesel kurum var (Şekil 7). Ancak ODI çalışmasında odadaki filden de bahsediliyor. 2017’de GCF tarafından onaylanan projelerin yarısından çoğunun (%54) UNDP, EBRD ve IBD gibi uluslararası kurumlar tarafından sunulmuş olması ulusal ve bölgesel kurumların fona doğrudan erişimi önünde bir engel sayılabilir.


Şekil 7. Yeşil İklim Fonu uygulayıcı tüzel kişi sayısı ve tüzel kişi tiplerine göre proje onay sayıları (Kaynak: ODI, HBS & Climate Funds Update, Çeviri: Arif Cem Gündoğan)

Mikro, Küçük ve Orta Ölçekli Şirketlerin İklim Eylemleri Destekleniyor

ODI çalışmasında çok taraflı iklim fonlarından özellikle Küresel Çevre Fonu (GEF) mikro, küçük ve orta ölçekli şirketlerin (MSMEs) iklim eylemlerine destek sağladığı belirtilmiş. Yeşil İklim Fonu (GCF) kapsamında hazırlanmış küresel bir proje üzerinden bu tip şirketlere aktarılacak 387 milyon dolarlık ek bir kaynak da 2017’deki gelişmeler arasında sayılıyor (Şekil 8). Bu desteklerin odaklandığı alanların başında yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği geliyor. Uyum Fonu (AF) kapsamında mikro, küçük ve orta ölçekli şirketlerin iklim değişikliğine uyumu için kaynak yaratılacak olması ve GEF kapsamında uyum alanına öncelik tanınacak olması da bu kanaldan aktarılacak yeni finansman kaynaklarında artış yaşanacağının bir işareti sayılabilir.


Şekil 8. Mikro, küçük ve orta ölçekli şirketlere çok taraflı iklim fonları tarafından sağlanması kararlaştırılmış fon miktarları (Kaynak: ODI, HBS & GCF, Çeviri: Arif Cem Gündoğan)

İklim Bağlantılı Finansal Destekler Dışındaki Kaynak Akışları Daha Yakından Takip Ediliyor

2013-2015 döneminde G20 ülkelerinin fosil yakıtlara dayalı enerji üretimi için sağladığı 72 milyar dolarlık destek iklim değişikliği bağlantılı yatırımları ODI’nın tabiriyle “cüceleştiriyor” (Şekil 9). Bu tip desteklerin daha yakından izlendiği ve raporlandığını belirten ODI çalışması çok taraflı kalkınma bankalarının portfolyolarındaki yatırımların emisyon profillerini kamuya açık şekilde aktarmaya başladığını vurgulamakta. ODI raporu, Dünya Bankası’nın fosil yakıt arama/çıkarma faaliyetlerini 2019’dan itibaren geçerli olacak şekilde finanse etmeme kararının diğer çok taraflı kalkınma finansman kuruluşlarına yayılması söz konusu olabilir vurgusunu yapmış.


Şekil 9. Fosil yakıtlara teşvik ve destekler yeşil yatırımları cüceleştiriyor (Kaynak: ODI, HBS & Oil Change International, Çeviri: Arif Cem Gündoğan)

Sürdürülebilir Finansal Sistemi Destekleyen Girişimler Büyüyor

Daha sürdürülebilir bir finansal sistemi teşvik eden girişimler geçtiğimiz yıla göre daha da güçlendi mesajı veren ODI raporu yeşil finansmana doğru yönelim olduğunun altını çiziyor. Bankacılık, sermaye piyasaları, sigortacılık ve varlık yönetimlerinde ulusal girişimlerin sayısında artış kaydedildiği belirtilmekte. 2017’de kamuoyu ile paylaşılan İklim Bağlantılı Finansal Bildirimler Görev Gücü önerileri ve bankaların iklim bağlantılı risk tecrübesinin geliştirilmesi kapsamındaki tavsiyelerinin finansal sisteme nasıl entegre edilebileceğine ilişkin Londra Borsası’nın hazırladığı rehber 2017’inin öne çıkan haberleri arasında (Şekil 10). ODI, sadece gelişmiş ülkelerin değil Brezilya gibi gelişmekte olan ülkelerin de bu bağlamda ilerleme kaydettiğini işaret ediyor. Brezilya Merkez Bankası ve Hindistan Tahviller ve Takas Kurulu (SEBI) tarafından getirilen yeni risk ve bildirim tedbirleri bu bağlamda gelişmekte olan dünyadan verilen örneklerden.


Şekil 10. Sürdürülebilir finansal sistemi destekleyici gelişmeler (Kaynak: UNEP, ODI & HBS, Çeviri: Arif Cem Gündoğan)

Kaynak: İklim Haber