Prof. Dr. Ali Baykal: Sürekli değişik sınavlarla eğitimi düzeltebileceğimizi zannediyoruz

TEOG’un kaldırılmasının ardından yerine gelecek sistemin çalışmaları hala devam ederken Sivil Sayfalar ve Eğitim Reformu Girişimi  (ERG) farklı paydaşları yuvarlak masa toplantısında bir araya getirdi. Toplantıda değişen sınav sistemi ve eğitimin temel sorunları konuşuldu. TEOG ve yeni gelecek sisteme dair  yapılan yuvarlak masa toplantısı sonrası Sivil Sayfalar olarak katılımcılara”Eğitimde esas sorunun sınav mı, yoksa sınav tartışmasının esas konuyu engellediğini mi?” […]

TEOG’un kaldırılmasının ardından yerine gelecek sistemin çalışmaları hala devam ederken Sivil Sayfalar ve Eğitim Reformu Girişimi  (ERG) farklı paydaşları yuvarlak masa toplantısında bir araya getirdi. Toplantıda değişen sınav sistemi ve eğitimin temel sorunları konuşuldu. TEOG ve yeni gelecek sisteme dair  yapılan yuvarlak masa toplantısı sonrası Sivil Sayfalar olarak katılımcılara”Eğitimde esas sorunun sınav mı, yoksa sınav tartışmasının esas konuyu engellediğini mi?” sorduk; yanıtlarını sizler için derledik.*

https://www.youtube.com/watch?v=HoO-oRt7nl8

Prof. Dr. Ali Baykal – Akademisyen: Eğitimde ölçmenin kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Sınavı, imtihan/sıkıntı anlamında değil, bir ölçme süreci ve aracı olarak düşünüyorum. Bu bakımdan eğitim ve sınav aslında birbirinden ayrılmaz iki parça ama birisi amaç birisi araç niteliğindedir. Amaç olan eğitimdir yani eğitim için sınav yapılır, eğitimi düzeltmek için sınav yapılır, eğitimde ne yapıp-ettiğimiz belirlemek için sınav yapılır. Ama eğitimdeki sınavların/ölçmelerin değişik amaçları var her amaca dönük tek bir sınav mümkün olmuyor ne yazık ki.

Bugün sınav dediğimiz, uyarıcı davranış bağlamında ölçmeler yapılıyor. Bu açıdan sınavların sorun haline getirilmiş olması eğitimi çok etkiliyor. Biz eğitimi düzeltelim, eğitimi tasarlayalım, daha iyi eğitim tasarlayalım yerine, sürekli değişik sınavlarla eğitimi değiştirebileceğimizi düzeltebileceğimizi zannediyoruz. Bunu da özellikle seçme sınavlarında yapıyoruz. Çok kısaca özetlemem gerekirse, seçme sınavları eğitimdeki ölçme ihtiyaçlarının sadece bir tanesidir. Önce okuldaki eğitimi izleyici sınavların yapılması lazım, öğrenciyi biçimlendirici, geliştirmeye dönük, düzelti sağlayıcı sınavların yapılması lazım. Okul içi sınavları, olgunluk sınavlarını ve okuldan mezuniyeti geçerli bir şekilde, duyarlı bir şekilde ölçen sınavlarımız/ölçmelerimiz olursa bütün bu görevleri seçme sınavlarına bırakmayız. Seçme sınavları çok amaçlı olarak kullanılıyor. Hem üniversiteye öğrenci seçelim hem liseyi değerlendirelim hem lisedeki öğrencinin başarısını değerlendirelim, bunlar birarada olmuyorlar tam tersine olumsuz etkiliyorlar çünkü okul başarısını, üniversiteye girişte ölçü olarak aldığınızda, şu  ya da bu nedenle okul başarısı fark yaratmamaya başlıyor. Herkes ‘pekiyi’ ile geliyor. Bu da hiçbir işe yaramıyor ve okulun eğitimini bozmakla kalıyor çünkü hiçbir okul öğrencisini bu başarıdan mahrum etmek istemiyor. Bu bakımdan bizim önceliğimizin, eğitimi düzeltmek için okuldaki her ders için (fizik, kimya, sanat, mesleki eğitim ya da genel eğitim) o alandaki önlemleri almamız, tasarımlarımızı geliştirmemiz gerekiyor. Sınavlar teknik işlerdir, sınavlarında kendilerine özgü nitelikleri vardır, geçerlilik, güvenilirlik ve kullanışlılık gibi, bunların hepsinin aynı anda, maksimum düzeyde olması mümkün değil. Bunları optimum düzeyde, seçme sınavlarında nesnel olması önemlidir, yordayıcı dediğimiz doğru sıralama yapması önemlidir. Bunlara dikkat edilmesi gerekiyor kısaca.

*Teknik katkılarından dolayı kameraman Ali Osman Karaaslan ve 451 derece’ye teşekkür ederim.